SAĞLIK 4 Ekim 2021
18,8b OKUNMA     431 PAYLAŞIM

Edebiyat Karakterlerinden İlham Alınarak Konulan 11 Hastalık İsmi

Tıp dünyasında birçok hastalık, ünlü edebiyat eserlerindeki önemli karakterlerden esinlenerek isimlendirilmiş.


1. külkedisi kompleksi

ebeveyn ihmali sonrası güvenli bağlanamayan kız çocuklarında gözlenen bir durumdur. hayatta çocukluk çağında yaşayamadığı güveni yetişkinlik döneminde telafi etmek ister. bu kız çocuklarının yetişkin halinde "yalnızca bir erkeğin yardımıyla başarılı olabilen ve prens tarafından kurtarılmayı arzulayan bir kadın" vardır. hayattan tek umudu o adamın gelmesi. peki o adam neden gelecek? geldiğinde onu niye sevecek? bu soruların bir yanıtı yoktur. gizemli bir şekilde o adam gelecek ve nedensizce onu sevecek ve hayat hikayesi aniden değişecektir.

2. rapunzel sendromu

trikotilomani, yani saç yeme bozukluğu olan kişilerin bir kısmında gözlenen ve sindirim sisteminde, özellikle de ince bağırsakta sindirilemeyen saçlı derilerin bir topak halini gelip geçişi önleyen bir tıkaç oluşturması durumunda kullanılır. 

3. alice harikalar diyarında sendromu

migren, beyin tümörleri, epilepsi ve psikotrop ilaçların suistimali sonucu gözlemlenebilen vücut imajı, görsel imgeler ve zaman deneyiminde algı bozuklukları oluşması ile karakterize nadir bir nörolojik durumdur.

4. peter pan sendromu sendromu

annesinin bir tanesi oğullarda daha sık görülen, sosyal olgunlaşmamışlığı, sorumlulukları reddetmesi, uzun vadeli planlara çok az ilgi duyması ile karakterize büyümeyi reddeden veya bilmeyen bir çocuğu tanımlar. nedendir bilmiyorum. sibel can'ın oğlu bu sınıfa giriyor gibi bir his var içimde.


5. dorian gray sendromu 

oscar wilde'ın yazdığı dorian gray'in resmi isimli kitaptan ilham alınmıştır. kitapta dorian gray, ölümsüz gençlik karşılığında portresiyle ruhunu takas etmek için faustvari bir anlaşma yapar. benzer şekilde, bu bozukluğu olan hastalar görünümlerinden aşırı derecede önem verirler. ve gençliğin kendilerinden gitmesinden çok fazla korkarlar.
aklıma hemen şu fotoğraf geliyor:


6. münchausen sendrom

doktorların baş belası bir hasta grubudur. ben şimdiye kadar 3 tane çok net böyle hasta ile karşılaştım. ismini gottfried august bürger tarafından “baron münchausen'in maceraları” isimli kitaptan almıştır. kitapta alman bir aristokrat olan baron münchausen vardır. ilgi çekmek için yapmış olduğu dünya seyahatinde hiç yaşanmamış dramatik olayları anlatıyordur. kitap o dramatik hikayelerin yalan olduğunu bildiği halde anlatmaya devam eden baronun dramasını kaleme alır. zengin ve variyetli olmasına rağmen drama mahkum bir baron.

bu hastalığı sahip kişilerde oldukça sağlıklı olmalarına rağmen sürekli hasta rolü yaparak sağlık sistemini meşgul ederler. bazen inandırıcı olmak için gerçektenden kendilerini hasta edecek uygulamalar içine de girebilirler. hasta taklidi yapan sağlıklı kişilerdir. tabi sağlıklıdan kasıt fiziksel olarak sağlıklı. psikolojik değil.

münchausen sendromlu hastalar, insanların dikkatini çekmek için artan bir arzuya işaret eder ve buna karşılık, fiziksel veya zihinsel olarak hasta olma semptomlarını üretmeye çalışmak veya zorunlu olarak rol yapmak da dahil olmak üzere, bundan yararlanmak için hemen hemen her şeyi yaparlar. bu ruhsal bozukluğun kökeni, alman aristokrat baron münchausen'in dünyayı dolaştığı, yolculuğu hakkında dramatik hikayeler anlattığı rudolf erich raspe'nin “baron münchausen'in maceraları”ndan kaynaklanmaktadır.

7. dr. strangelove sendromu 

vücudunun bir bölümünün reddi ile karakterize hastalık grubunun özelleşmiş bir türünü ifade eder. bu hastalığa sahip kişiler ellerinden birinin kontrolünü kaybettiğini düşünürler. o el artık kendisine ait değilmiş gibi hissetmesine neden olan nörolojik bir durumdur. sendrom, kendi adını taşıyan karakterin kendisini nazi selamı yapmaktan alıkoyamadığı, stanley kubrik'in 1964 dr. strangelove filminden esinlenmiştir.


8. madame bovary sendromu

gustave flaubert'in ünlü romanı “madame bovary”den yola çıkılarak 19. yüzyıl romantik romanlarında ortaya çıkan bu davranış bozukluğu, mükemmel aşk yanılsamasının peşinden koşan, bu peşinde koştukları mükemmel aşk yüzünden hayatlarını kontrol edemeyen insanların daha sık olarak da kadınların umutsuzluğunu ve memnuniyetsizliğini betimler. çocuklukta terk edilme sorunları veya sevgi eksikliği olan kişilerde daha sık gözlenir.

9. othello sendromu 

shakespeare'in ünlü oynundan esinlenilmiştir. general othello'nun karısı desdemona'yı, onun sadakatsiz olduğuna dair kanıtlanmamış, yanlış bir inançtan öldürdüğü, kendi adını taşıyan trajedisine atıfta bulunur. bu hastalığa sahip kişilerde patolojik kıskançlık görülür. hastaların eşlerinin sadakatine ilişkin sanrılar ve saplantılar tarafından kör edildiği psikolojik bir bozukluk vardır. gizli eş cinsel eğilimleri olan kişilerde daha sık gözlenir.

10. bartleby sendromu - herman melville'den “bartleby, kâtip”

bartleby için kesin bir teşhis olmamasına rağmen, hem okuyucular hem de uzmanlar onu “içe dönük”, “boş”, “kaçınan” gibi klinik depresyonu tanımlayan sıfatlarla ilişkilendirmiştir. bu hikayenin ek felsefi ve politik çağrışımlarının yanı sıra, klinik meseleler açısından, bartleby'nin açık yorumu ve alakasız isimlendirme, akıl hastalıkları konusundaki damgalamayı kırmaya yardımcı olur. öte yandan, bartleby'nin gerçeklikten koptuğunu gösteren hiçbir şey yok, aksine önceki iş tecrübesi göz önüne alındığında, davranışları ve mizacı ile kolayca empati kurabiliriz. sonunda, belki de bu hikayedeki mesele bartleby ile değil, toplumla ilgili.

11. stendhal sendromu

stendal sendromu, adını ünlü fransız yazar stendhal'den, yani sanatın güzelliği karşısında şaşkına çevirdiği 19. yüzyılda floransa'ya yaptığı coşkulu ziyaretten almıştır. tıpkı yazar gibi, güzel fenomenlere maruz kalan insanlar, kafa karışıklığı, artan kalp atış hızı, baş dönmesi ve hatta halüsinasyon belirtileri ile psikosomatik bir durum yaşayabilir. bir heykelin karşısında, ya da tablonun kendinden geçen bir kişi. 90'lı yıllarda bir ünlü gördüğünde, özellikle tarkan sahneye çıktığında bir anda tarkaaaaaaaaaaaaan diye çığlık atan kızlarımız vardı. bunlar bu sendromun hafif bir versiyonunu yaşıyorlardı.