SANAT 28 Mart 2024
8,3b OKUNMA     223 PAYLAŞIM

David Hockney, Resimlerinde Havuz Temasını Neden Bu Kadar Çok Kullanmış?

86 yaşındaki İngiliz ressamın eserlerine şöyle bir baktığınızda havuz içerenlerin sayıca baskın olduğunu fark edeceksiniz. Neden?

david hockney... resimleriyle ufku aydınlatan ingiliz ressam. bu adamı ilk kez the sopranos'un 1.sezon 3.bölümündeki tablosuna yapılan atıfla tanıdım. a bigger splash isimli tablosunda boş bir sandalye görüyoruz ve havuza sanki biri atlamış gibi havuzda da bir su hareketi görüyoruz.


yani aynı anda hem orada olan hem de orada olmayan bir kişiyi gösterir gibidir. ince bir varlık ve hiçlik çalışması gibidir. daha sonra diğer tablolarına da baktım ve bir havuz sevdalısı olduğunu gördüm. tabii tablolarındaki bu havuz fetişizminin bir de sebebi olduğunu öğrendim.

hockney'in yüzme havuzlarına ilk kez 1964'te memleketi birleşik krallık'tan los angeles'a yaptığı bir uçuş sırasında aşık olduğu söylenir. uçağın penceresinden dışarı bakıp altında uzanan los angeles'ın uçsuz bucaksız kentsel alanını gören hockney, şehrin monotonluğu arasındaki renk parıltılarının sadede havuzlar dolayısıyla olduğunu görür.

2009'da bir röportajında o uçuşla ilgili: "aşağıya baktığımda her yerde mavi yüzme havuzları gördüm" der. yıllar sonra verdiği bu röportajda hockney, yüzme havuzlarına bu kadar hayran kalmasının gerçek nedenini anlatır. havuzlar ona amerikan rüyasının sosyo-ekonomik sembolü olarak görünmüşlerdir ve şöyle devam eder: "ingiltere'de bir yüzme havuzunun lüks olabileceğini, oysa amerika'da öyle olmadığını fark ettim." ve tüm hayatı boyunca sanatsal ifadesinde havuzlar çok daha derin bir anlamı simgeleyecek bir nesne olmuştur onun için.


tabii hockney'in havuzlarının ardındaki büyüyü açıklamaya başlamak için sanatçının otobiyografisinden ufak bir bilgi verelim

kuzey ingiltere'de işçi sınıfı mütevazı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. özellikle 60'lı yıllarda ingiltere'de göletlerin karşısında onları izleyerek zaman geçirirdi ama hiçbir zaman özel bir havuza şahit olmamıştı. abd'de özel havuz kavramı adeta ona kültürel bir şok yaşatır. bunu amerikan rüyasının bir sonucu olarak görür. yani havuzlar artık onun için, bir statü sembolü görevi görür.

hockney'in havuz serisi tablolarının ana konusunu özünde su oluşturur. havuz temalı resimlerinde, hayatın kısa anlarını zaman içinde yakalar. diğer taraftan suyun eşzamanlı hem akışkanlık hem de gerilim sembolizminden yararlanır. kendisi eşcinsel olduğundan havuzlara cinsel içerikli atmosferler olarak da bakar. bunun nedeni resimde yüzey ve derinliğin birlikte yaşamasıdır. bu içsel çelişki, 1960'larda eşcinsel bir erkeğin cinsel ifadesinin mükemmel bir metaforudur. suyun yüzeyini sıçratarak kırma şeklindeki ihlal eylemi, özgür erotik arzunun bir ifadesi olarak işlev görür. bu şekilde eşcinsel bir erkek, toplumun sınırları içinde kalarak cinsel ifadesinin sınırlarını test edebilir.

sonuç olarak 1964'teki o ışıltılı havuzlara kuş bakışı attığı bir bakış, sanat alanında bir nesil popüler kültüre bilgi vermiş ve bizleri de bu konuda aydınlatmıştır.

daha geniş okuma için kaynak