SEYAHAT 30 Kasım 2022
25,8b OKUNMA     407 PAYLAŞIM

Dakar'da 8 Ay Kalmış Birinden: Batı Afrika'nın En Gelişmiş Ülkesi Senegal Hakkında Bilgiler

Senegal gezi rehberi? Senegal'de nerelere gidilir? Bizzat gidip görmüş birinden okuyunca gitmiş kadar olacağınız bir Senegal gezi rehberi.
iStock

senegal... iki haftadan hallice bir süre önce, bir aksilik çıkmazsa bir sene yaşamak üzere geldiğim ülke. dakar'da yaşıyor olacağım için ülkenin geri kalanını ne kadar keşfedebilirim bilemesem de, herhangi bir sebeple gelecek olanlara birkaç bir şey karalamış olayım.

öncelikle, dakar'da ciddi bir güvenlik sorunu yok

zaten ülkenin şu an güvenlik sorunu teşkil edebilecek tek bölgesi olarak casamance'ı söylüyorlar bölgedeki çatışmalardan dolayı. onun dışında, tek başıma taksilere de rahatlıkla binebiliyorum, tabii ki belli bölgeler olmak kaydıyla, sokaklarda da dolaşabiliyorum. neticede türkiye'de de öyle değil mi? mevzubahis afrika olunca, insanımız burun kıvırıyor olsa da çoğunlukla, afrika'da yer alan azımsanmayacak sayıda ülkenin world safety index puanlarının türkiye'den yüksek olduğunu kaçımız biliyoruz acaba?

altyapı

bu biraz beklentiyle alakalı bir durum. ben az çok tahmin ettiğim, başka afrika ülkesi de görmüş olduğum için, şehrin manzaralarını garipsemiyorum. ama elbette ki şehrin genel görüntüsünü kalkıp da gelişmiş bir türkiye şehriyle karşılaştırmak mümkün değil. bir de her yerde kum var. dakar'ın merkezinden uzaklaştıkça etrafı kaplayan sarı görüntüden bağımsız, şehrin en gelişmiş yerlerinde bile hep kum var. bu hala enteresan geliyor bana. bu arada altyapının kötü olması demek değil ki burada lüks yapılar yok. parası olana türkiye'deki lüks apartman standardına yakınını gayet sunabiliyorlar. ama gettolardan geçtikçe inanılmaz zayıflıyor görüntüler.


insanlar oldukça sıcakkanlı

ofiste herkes güne başlamadan önce birbirlerine hal hatır sorup selamlaşıyor. sadece yanlarındakiyle değil, bildiğin gördükleri herkesle. bu bana oldukça insani gelen, oldukça güzel oturmuş bir kültür. zaten herhangi bir konuda yardıma ihtiyacın olduğunda yanıtsız kalman mümkün değil.

pazarlık olmazsa olmaz. ulaşım genelde taksilerle sağlanıyor, zaten yollarda çok fazla taksi var. taksimetre yok, fiyatı baştan anlaşıp biniyorsun. genelde en az iki katını çekiyorlar zaten. en az yarısına indirmeyi denemeden binmeyin derim. genelde işe yarıyor. turistik yerlerinde zaten yakanıza yapışıyor satıcılar. bir kolye için ne kadar iner diye denemek için zorladım, fiyatı beşte birine düşürdü. en az onlar kadar ısrarcı ve kararlı olmak lazım.

çok fazla deniz ürünü, tavuk ve pirinç pilavı tüketiyorlar

çok soğan ve baharat kullanıyorlar. bu konuda seçici olanların işi biraz zor ama kesinlikle aç kalınmaz. baobab ağacı meyvesinin suyu gibi enteresan meyve suları var. bence kesinlikle denenmeli.


marketlerde, özellikle ithal ürünler türkiye'den pahalı

alkol daha uygun gibi ama özellikle sigara türkiye fiyatının yarısından daha ucuz. bence ihtiyaç olunan her şey bulunabiliyor ama tabii ki seçenekler açısından ne marketleri ne de tekstil ya da diğer ürün gruplarını türkiye gibi bir ülkeyle karşılaştırmak doğru değil zaten. ama özellikle meyve sebze olarak değişik olanlara kolaylıkla ulaşıp tüketebiliyor olmak da ayrı güzel.

batı afrika'nın en gelişmiş ülkesi olması ve batı afrika'da özel bir birlik olması sebebiyle, etrafta yakın ülkelerden birçok insan görmek de mümkün. okullarda okumaya ya da devamında iş için kalmaya gayret ediyorlar, togo, benin, gana, kamerun gibi ülkelerden gelip.

senegal halkının neredeyse hepsi volof konuşabilmesine rağmen işyerlerinde, okullarda, resmi kurumlarda vs fransızca konuşuluyor. zaten herkes biliyor neredeyse fransızca. işyerinde arkadaşımın, siz türkiye'de ingilizce konuşmuyor musunuz diye sorabileceği kadar da benimsenmiş ve garipsenmiyor. adam zaten kendi anadilinde konuşmuyor olmasını değil, benim anadilimde konuşuyor olmamı garipsiyor. yani sömürü zaten hala devam ediyor.

biraz uzun bir özetle, ilk intibalarım oldukça olumlu. bakalım zaman ne gösterecek...

ekleme: sonuna geldiğim bu macerada ülke hakkında biraz daha bilgi verebilecek seviyedeyim sanırım

yaklaşık 8 ay süren bu macerada biraz da olsa ülkeyi, insanları tanıma şansı buldum.

nerelere gidilir? dakar'da eli yüzü düzgün belli başlı restoranlar var. sayıları giderek artıyor gözlemlediğim kadarıyla, fiyatları her ne kadar ortalamanın üzerine olsa da, özellikle bazı restoranlar oldukça tatmin edici.

- la fourchette & alkimia: aynı kişinin/kişilerin sahibi olduğu restoranlardan la fourchette şehir merkezindeyken, alkimia popüleritesi gierek artmakta olan, benim de yaşadığım almadies'de. alkimia'da canlı performanslar, dj performansları oluyor eğer biraz takip ederseniz gerçekten güzel şeyler yakalayabilirsiniz. ancak ikisi arasında benim tercihim la fourchette olur. hem mekanın içi hem de yemekleri oldukça tatmin ediciydi.

- beluga & la parilla: tıpkı yukarıdaki ikili gibi, bu iki retoran da aynı elden çıkma. la parilla et üzerine, beluga ise balık ve deniz ürünleri. ikisini de oldukça beğenmeme rağmen, sanırım beluga benim için bir adım önde. ayrıca şehirde içtiğim en iyi kokteyller buradaydı ki, dakar'da iyi kokteyl bulmak imkansıza yakın diyebilirim.

- lagon: lagon dakar'ın en popüler restoranlarından birisi. sadece iş yemeği için bulunup, yemeklerimizin gelmesini iki saat beklediğimiz için açıkçası bir daha gitmedim. ama iç dizaynı, manzarası falan gerçekten güzel.

- le cabanon: le cabanon tıpkı alkimia gibi yine almadies bölgesinde ama okyanus kenarında. dolayısıyla giderek daha fazla rağbet görüyor. giderek dememin sebebi de yakın zamanda açılmış olması. manzara gerçekten harika, restoranın iç dizaynı da aynı şekilde. dolayısıyla dakar'daki favorilerimden olduğunu söyleyebilirim.

- hotel terrou bi: terrou bi şehrin en pahalı ve popüler otellerinden. beach ve havuzu gerçekten oldukça güzel. açık büfe öğlen yemeği alıp, ister havuzda ister oldukça sakin koyunda güzel bir gün geçirebilirsiniz. yemekleri de oldukça güzel.

yukarıda saydıklarım üst segment, fine dining mekanları diyebilirim. bunlar dışında, daha yerel, kendine özgü ve çok tatlı mekanlar da var. bunlar genelde almadies corniche tarafında sıralanmış, hepsi yan yana restoran, bar ve kafeler. benim favorim sanırım noflaye. yine okyanus kıyısında, küçük tahta masa sandalyeleri, lezzetli yemekleri ve güzel gün batımlarıyla gerçekten görülmesi gereken yerlerden diyebilirim dakar'da. noflaye dışında, aynı sırada sharky's, chez fatou, jet cafe & beach de gayet güzeller. relax, ya da so beach gibi yerlerin konsepti biraz daha farklı. ben maalesef pek denk gelemedim ama ilerleyen saatlerde dj performanslarının olduğu bir çeşit beach club' dönüşen yerler relax ve so beach.


denize kıyısı olmayan, yemek menusu kısıtlı ancak bilgisayarını, kitabını alıp gidebileceğin, kahveni içebileceğin tatlı bir kafe olarak yine almadies'deki layu kafe'yi önerebilirim. layu'nun hemen yanında lübnan restoranı my way var, dolayısıyla tat olarak daha alışkın ve benzer şeyler denemek isterseniz önerebilirim.

dakar'da balık, tavuk et buldunuz diyelim ama pek güzel bulamayacağınız bir şey var: pizza. maalesef ben bundan sonra şuradan alırım dediğim bir pizza yemedim. belki sonradan açılır bilemiyorum zira dakar'da açılan mekanların sayısı artmaya başladı son zamanlarda.

akşam veya gece eğleneyim derseniz, şehrin bu konuda eksik kalmadığını rahatlıkla söyleyebilirim

eğer gece hayatını seviyorsanız, dakar'da güzel seçenekler bulabilirsiniz. en bilineneni phare de mamelles sanırım, hafta içi bazı akşamlar denemesem de konserler olduğunu duydum, onun dışında özellikle hafta sonu dj sabah 3'e kadar devam ediyor ve gerçekten oldukça kalabalık oluyor. belirli bir mekan dışında, dakar'da ben içkileri müziği toparladım, parti veriyorum denilebilecek doğallıkta partiler de epeyce oluyor. özellikle okyanus kenarında, hiçbirinin sonuna kalamasam da sabahlara kadar süren eğlenceli partiler oluyor. bunlar büyük büyük organizasyon şirketleri de olmadıklarından ben açıkçası oldukça beğendim bu konsepti. nitekim afrikalılar inanılmaz yetenekli dansçılar olduklarından dolayı şaşırtan ve hayran bırakan görüntüler de çıkabiliyor ortaya.

facebook'ta biraz takip ederseniz bu tarz partileri kolaylıkla yakalarsınız. bunlar dışında dakar french institute'ta da bayağı konserler vs oluyor. eğer fransızcanız varsa film gösterimleri de oluyor. yukarıda bahsetmeyi unutmuşum, çok da tatlı kafe/restoranı var. yine kitabınızı bilgisayarınızı, güzel bahçesindeki restoranında keyifli vakit geçirebilirsiniz. dakar'ın keşmekeşinden sonra harika geliyor gerçekten.

Phare De Mamelles

biraz dakar'dan çıkarsak, benim en çok etkilendiğim lompoul, çöl deneyimi oldu

halbuki senegal'de bulunan çöl moritanya'dan gelen kumlarla oluşmuş, ebta olarak küçük olsa da, yine de ben gerçekten çok etkilendiğimi söyleyebilirim. lompoul dakar'a birkaç saat uzaklıkta, ister araba kiralayarak gidebileceğiniz isterseniz de küçük bir turla gidebileceğiniz, çadırlarda konaklayıp, küçük de olsa harika bir çöl deneyimi yaşadığınız yer. lompoul'a iki kez gittim, ilkinde camp du desert'de, ikincisinde ecolodge'da kaldım. ikisi de güzeldi ama sanırım ecolodge'u -biraz daha pahalı ve turistik olanı- tercih ederim. deveye binmek ve atv kullanmak deneyimlerinden ikisini de yaptım. atv gerçekten benim senegal'de -lac rose'da da deneme şansım oldu- çok sevdiğim bir deneyim oldu. zira özellikle lompoul versiyonunda, çölde gidip gidip okyanusa çıkıyorsunuz. gerçekten etkileyici bir deneyim oldu.

dakar'a oldukça yakın lac rose (pembe göl) ve bandia milli parkı var

lac rose, belirli koşullar oluştuğunda pembe rengini alan bir tuz gölü. ama belirli koşulların oluşması pek öyle kolay olmuyor. dolayısıyla o beklentiyle gitmemek lazım. ilk gittiğimde atv deneme şansım oldu, ikincisinde ise gölden tuz çıkarıp satanları görme. oldukça zahmetli olan tuz işi, beklenenin aksine, hiç de yeterli para kazandıran bir iş değil. sadece senegallilerin değil de batı afrika başta olmak üzere, başka afrika ülkelerinden insanların da gelip bu işte çalıştığı bir yer lac rose. onların sıradan bir iş gününe şahit olmak, enteresan bir deneyim oldu. yine de atv yolu üzerinde güzel köylü çocukları, sakinliği ve sessizliği ile lac rose en az bir kere görülmesi gereken bir yer senegal'de. lac rose ile birleştirebileceğiniz bandia ise farklı ülkelerden getirilen hayvanlarla sonradan oluşturulmuş bir milli park. özellikle zürafaları doğal hayatlarında görmek bizim gibi alışık olmayan insanlar için güzel bir deneyim oldu. güzel de bir kafesi olan bandia'yı da kesinlikle tavsiye ederim.


dakar dışında suya girmek istiyorum derseniz

seçenek olarak saly, somone çıkıyor karşınıza. senegalli yerleşiklerin yazlıkları genelde bu iki bölgede, ki bölge demişken, birbirlerine çok yakınlar. saly daha meşhur ve daha tesisleşmiş olanı diyebilirim. somone ise bence saly'den daha güzel, daha az el değmiş ve değişik bir doğal güzelliği bulunan yer. okyanusun bağlandığı küçük bir lagun, okyanustaki suyun yükselme/alçalmasına bağlı olarak ya okyanustan laguna ya da lagundan okyanusa akan bir geçide sahip olan somone'un bu doğal güzelliğiyle beni etkilediğini söyleyebilirim. isterseniz okyanusta sörf yapabilir, isterseniz sakin lagunda yüzebilirsiniz. ya da arada kalıp, doğal masaj etkisi yaşayabilirsiniz. somone ve saly'de air bnb'den bulabileceğiniz birçok ev de mevcut. bu evler havuzlu büyük villalar da olabiliyor. dolayısıyla bir arkadaş grubuyla gidiyorsanız, böyle bir ev kiralamak oldukça eğlenceli olabilir.

son olarak, şehir caz festivaliyle de meşhur

eski bir koloni şehri saint louis. dakar'dan yukarıya bir rota çizerseniz, tek seferde, iki gece kalmalı, lac rose, lompoul ve saint louis yapabilirsiniz ki bence yeterli. caz festivali zamanı görmedim ancak saint louis beklentimin altında kaldı diyebilirim. gelişmemiş ülkelerin (ki bu anlamda türkiye'yi de bu kategoriye ekleyebiliriz bence) kültürel anlamda en büyük sorunlarından biri, sahip çıkmıyor olmaları bence. temiz bakılsa, ilgilenilse, restore edilebilse çok daha tatlı olabilecek şehir, bakımsızlıktan potansiyelinin altında kalıyor. ki bunun üzerine adım başı yolunuzu kesen satıcıları eklerseniz gerçekten durum içinden çıkılmaz bir hal alabiliyor. caz festivali zamanı çok daha renkli olabilir.