SİNEMA 26 Temmuz 2017
62,2b OKUNMA     1000 PAYLAŞIM

Christopher Nolan, Dunkirk Filminde Harry Styles Üzerinden Brexit Mesajı mı Veriyor?

Ekşi Sözlük'ün, filmleri herkesten farklı gözle izleyen yazarlarından "diagnostic retikul", Dunkirk hakkında çarpıcı şeyler yazmış.


*her gün ortalama 14 mülteci akdeniz'de boğularak can veriyor.
( william spindler, bm mülteciler yüksek komiserliği )

--- spoiler ---

dunkirk, 3 mekan 3 zamanın kolajları ve finalde iyice karmaşıklaştırması, hans zimmer’ın derin dalga müzikleri, savaşı tüm çıplaklığı sunuyor goygoyu bir yana, 3.5 milyon suriyeliyi ülkesinde barındıran ve eu ile ipleri koparmış türkiyeli izleyici için sinematografik bir operadan fazlasını vaat etmiyor, iyi ki de etmiyor. ama abd, birleşik krallık ve eu için aynı şey söylenebilir mi?


öncelikle güya harry styles’ın ne kadar ünlü olduğunu bilmediğini söyleyen nolan’a buradan koca bir hasss.. çekiyorum. harry stlyes üzerinden brexit karşıtı gençlere ulaşmak isteyen iblis nolan, hedef kitlesinin kimler olduğunu en baştan bize söylüyor. tabii ki bir tek onlara film çekecek değil, nolan demek ideolojik şırınga demek, nolan demek karanlık demek, nolan'dan şu dünyada en çok nefret eden adamlardan biriyim. ancak nolan bu filmde şunu başaramamış diye eleştirenler nolan'a sinema dersi veremez. nolan neyi neden yaptığını çok iyi bilir, hem de köpekler gibi bilir. nolan'ın tek ihtiyacı bir insan hakları kitabı.

müsadenizle filme geçiyorum

filmi izleyenler trailerdeki şu sahneyi hatırlayacaklardır.


bu sahnede harry styles diğer 2 çocuktan ayrı oturmaktadır, bu çok ince bir detay ve neden ileride ayrı oturduğunu anlayacağız. bu sahne filmin en melankolik sahnesi, askerin biri evine dönmek için dalgalara atlıyor ve nolan sadece bu sahnede tommy’nin iç dünyasına eğiliyor. ve hemen izleyiciyi geri çekiyor.

dunkirk içerdiği brexit mesajı, çok-ulusluluğun, işbirliğinin, rasyonelliğin en temel dürtü karşısında bozulduğunu, insanın sadece güvenilir zamanlarda başkalarını dert edebileceği, ulus ideolojisi ve o ideolojinin öngördüğü vatanseverliğin gücüne vurgusu bir yana, dunkirk'te ideolojik mesajları dışında kesinlikle başka bir düşünceye izin vermemeye çalışıyor.


filmin kolaylıkla fark edilen yaşamak için bencilliğin ve oportünizmin şart olduğu bu katastrofik evrenine, her biri 3 kişiden oluşan 2 ayrı gruptan bakmamızı istiyor

1. grup dunkirk ruhu'nun britanyalı kahraman, fedakar aktörleri : sahil'de komutan bolton ( kenneth branagh ) , yat’ta mr. dawson ( mark rylance ) ve uçak'ta farrier ( tom hardy ). bu üç karakteri tek bir potada eritmeye çalışıp britanyalı ruhu’nu inşa etmeye çalışıyor.

2. grup sadece hayatta kalmaya çalışan biri mülteci ( ingiliz askeri kılığında fransız ) , biri kahramanlık sevdasında genç ( harry styles ) , biri de milliyetçi olmayan arada derede tommy. filmin anlatısını da bu gençlerin üzerine yüklüyor.

komutan bolton, filmin zaman ve mekan uzamının tam merkezine yerleşiyor ve öykünün aynası görevini görüyor.


tecrübeli, soğukkanlı, fedakar ihtiyar mr. dawson, oğlu ve george ile dunkirk'teki askerleri kurtarmaya giderken, tesadüfen travma halinde cillian murphy ile karşılaşıyor ve onu feribota alıyorlar. nolan gençlerin ihtiyarlar bizi düşünmüyor, bizim adımıza neden karar veriyorlar sorusuna yönelik propagandaya burada başlayabilir. ancak cillian murphy'nin o yatta bulunması nolan için bir amaç daha taşıyor.

bir diğer ideolojik mesaj ise tommy (fionn whitehead), gibson (aneurin barnard)’ın alex (harry styles) ile karşılaşması ile başlıyor.

nolan “kriz” zamanı “hayatta kalmak için herkes kendi düşünür.“ mesajını defalarca ve defalarca tekrar gösterirken, bir yandan da sürekli boğulan askerleri izletiyor. birileri boğuluyor, birileri hayatta kalıyor. yapabilecek bir şey yok, kurtulmaları tamamen şans ve ne kadar bencil olabildikleri ile ilgili. bu esnada ilk önce ölüm korkusu ile insanların ideolojik asabiyetlerini çarpıştırarak yarattığı enkazda önce insanın antagonistik yanını gözler önüne seriyor.


epey insanın boğularak öldüğü trajik sahneleri ardı ardına izletirken diğer yandan hans zimmer, delta waves tarzını andıran müziği ile izleyiciyi sürekli sahnelere hazırlamaya ve nötralize etmeye çalışıyor. tekrar ve tekrar eden boğulma sahneleri, deep sound ezgiler ile harmanlıyor. - kesinlikle ve gayet de bilinçli bir şekilde - hikayelerine inmediği karakterlerin hayatta kalmak için birbirini tanımayan, saf benciller gibi davranmaları ile bu boğulmalara karşı izleyiciyi ideal bir duyarsızlık noktasına taşımaya çalışıyor. böylece izleyici bu toplu ölüm ve felaket sahnelerini, çıplak bir şekilde kolaylıkla izleyebiliyor, hatta zaman zaman da sıkıcı bir hal alıyor.

nolan boğulmayı normalleştirdiği inancıyla artık bir an önce ideolojik mesajlarına hızlıca geçebilir.

önce üç kurtuluş sahnesi geliyor

biri sarışın pilotun uçağın içinde sıkışmış vaziyette iken boğulmaktan kurtulması, ikinci kurtuluş tommy (açılış sahnesindeki çocuk) , harry styles, frog (fransız askeri demek) ve iskoçların bulunduğu yatın denize açılması ve üçüncüsü britanyalı'ların dunkirk sahiline gelmesi.


bu üç kurtuluş sahnesi ile önden izleyiciye rüşvetini veriyor, işte sahildekiler alkışlıyor. sarışın pilot çıkıyor uçak'tan, frog vurulmuyor çocuklar delikleri kapamaya çalışarak denize doğru yol alıyor. nolan birilerinin kurtulacağını bize gösterdiğine göre şimdi tekrar geri sarıp kimlerin de nasıl öldüğünü ustalıkla gösterebilir.

burada inception filmini hatırlamanızı rica ediyorum

önce 3. katmandayız: tommy, harry, frog ve iskoçlar yatın içinde boğulmak üzere iken frog hariç herkes çıkıyor. harry son çıkan olarak merdivene uzanmaya çalışan frog'a yardım etmiyor ve frog boğuluyor. ama harry'yi suçlayamayız. neticede birileri kurtulursa birileri de ölecektir. bizim açımızdan sorun değil. frog'u hemen unutuyoruz.

şimdi 2. katmandayız. gemiden çıkanlar petrole bulaşmış vaziyette ve alman uçağı üzerlerinde tur atıyor. çocuklar mr. dawson'ın yatına yüzüyor. bu esnada nolan ikinci ölümü söylüyor: george öldü. ama harry ve bir çok genç kurtulmuş durumda. en başta mr. dawson geri dönseydi george yaşayacaktı ama bu da bizim açımızdan sorun değil. neticede kurtulanlarımız var. george'u da unutuyoruz.


şimdi nolan harry, tommy ve gençlerin kurtulduğunu gösterdiği ve 2 karakteri de öldürüp ölümlerini unutturduğuna göre yine geri dönüyor. insanlar boğuluyor, artık boğulmaya iyice duyarsız hale geldiğimiz için petrol alev alıyor. mr. dawson'ın oğlunun yardımıyla tommy son anda kurtuluyor. iskoç gençleri ise yanarak feci şekilde can veriyorlar. öleni, boğulanı da yananı da artık iyice dert etmiyoruz. çünkü tommy de kurtulmuş durumda.

şimdi de 1. katmandayız:

yazının burasına kadar tahammül edemediyseniz gerisini okumanız sizi sadece provoke eder. baştan uyarmak istedim sadece.

kurtulması gerekenler kurtulduğu, ölenler öldüğü ve kriz de atlatıldığına göre şimdi tüm bunların üstünü kahraman, fedakar britanyalı ruhu ile cilalayıp fikrimizi aşılayıp filmimizi bitirebiliriz.

nolan kel alaka yine bir alarm durumu üretiyor ve bu esnada tom hardy ile 3 mekanı, 3 zamanı ve 3 karakteri komutan bolton'ın perspektifinden birleştiriyor. bu esnada uçak’ın sesi, mr dawson’ın konuşması ve komutan bolton’ın endişesini aynı anda, tek vücut gibi sunarken tom hardy sırasıyla herkesi kurtarıyor ve savaş uçağı’nı vuruyor.


tehlike geçtiğine göre herkes rahatlamış durumda. ama o kadar çok ölümü normalleştirdi ki nolan, ölseler bile pek umrumuzda olmayabilirdi. nolan kendini aşıyor.

finalde bir nolan klasiği olarak ardışık bir final sahneleri üzerine yedirilmiş, churchill’in açıklamasını tommy'nin ağzından dinliyoruz

“ - sonuna kadar gideceğiz. (mr. dawson) fransa'da savaşacağız, (commander bolton) denizlerde ve okyanuslarda savaşacağız (gençler) , büyüyen bir güvenle ve büyüyen bir güçle havada savaşacağız (tom hardy) , ne pahasına olursa olsun, adamızı savunacağız.
- ne dedin ?
- ne pahasına olursa olsun, adamızı savunacağız.. ”

hiçbir karakterle ilişki kurmamamızı, konsantre olmamamızı isteyen nolan özetle insanlara yardım etme fikrinin kriz anında geçerli olmadığını söylüyor. herkes hayatta kalmaya çalışıyor, herkes bencil. bunun üzerini ise ideolojik asabiyetin gücünü inşa ediyor. evimizi ne pahasına olursa olsun çocuklarımızın geleceği için savunmalıyız. evimize/vatanımıza gelmek için boğularak ölenlerden dolayı kendimizi suçlayamayız, öyle ya da böyle insanlar bir şekilde ölecekler.


ideolojik alt metnin filmdeki iki en önemli referansı var

birincisi yat'ta george'un gayet aptalca bir sahne ile kafasını çarparak yavaş yavaş ölmesi. ikinci sahne ise geminin torpido yediği an kaçmak yerine kapağı açan frog'un ölmesi. frog yat altında tommy, harry’nin onu vurmaması için o kadar mücadele etmesine rağmen, yine sonunda boğularak ölüyor. çıkmış olsaydı bile iskoçlar gibi yanarak ölecekti. ve bu tommy'nin de bizim de pek umrumuzda değil.

farkında olmadan deniz ötesi kaçışın fiziği ve ekonomisi gereği ölümlerin olabileceğini kabul ediyoruz. ve nolan tam da bu anlatı içine ideolojik bir kurban hiyerarşisi üretip mültecilerin kurtarılamayacağını, onlara aslında yardım edemeyeceğimizi bize kabul ettirirken, boğularak ölen mültecilere yönelik toplumsal travmaların ve acıma duygusunun izlerini de yok etmeye çalışıyor.

ne cillian’ı ne de geri dönmeyen mr. dawson'ı masum bir çocuğun ölümüne sebebiyet verdiği için suçlamıyoruz, neticede cillian kriz anında doğru tepkiler verebilir durumda değil, mr. dawson ise britanyalı'ları kurtarmaya gitti diye affediyoruz. harry styles frog'un göz göre göre boğulmasına müsaade ettiği için de suçlamıyoruz.


herhangi bir insani, vicdani bir hüzün ya da acı hissetmeden, bir belgesel izler gibi soğuk ve hissiz bir şekilde filmi izleyip çıkıyoruz. 100 dakikadan fazla süredir tüm izlediğimiz o trajik görüntüleri filmden çıkınca da unutuyoruz, yüzlerini, isimlerini hatırlamıyoruz.

yani nolan bize ne söylüyor?

"büyük bir kriz söz konusu olduğunda herkes kendini düşünür, biz de kendi insanımızı düşünmek zorundayız. evrensel projeler, birliktelikler, işbirliği, insan hakları, vicdan gibi konular iyi hoş ama kriz anlarında maalesef geçerliliğini yitirir. ve birileri kurtulsa da birileri ölecektir. bunu kabul etmelisiniz. göçmenleri kurtaramayız, onlar da emin olun en az bizim kadar benciller, onların da aidiyetleri en az bizim kadar ideolojik. 

ülkenize gelmek için denizde boğulan insanlara üzülmekten vazgeçmeli, onlara yardım etmektense önce kendi ülkenizi sonra da başkalarını dert etmelisiniz. geçmiş tecrübelerimize dayanarak biz britanyalı kahraman ruhu'muzu yitirmedik sadece ülkemizi düşünüyoruz. ve şu an bir krizin eşiğindeyiz. krizi atlatana kadar önce ülkemizin insanlarını düşünmeliyiz, bu yüzden eu’dan şimdilik kopmamız gerekiyor. toparlandıktan sonra göçmenler, insan hakları, eu ve yeni işbirliklerini tekrar konuşuyor olacağız."

ulusal çıkarları için insanları katledenlere yol verip, biçarelere ölümü reva gören denizlere aşk olsun!

aylan bebek'i unutmamanız dileğiyle.


* 2016 brexit referandumunda seçmenlerin %52'si avrupa birliği'nden çıkılması yönünde oy verdi. ingiltere'deki ab referandumu sonrası başbakan david cameron, "halkın kararına saygı duymak gerekiyor" diyerek istifa etti. 

* brexit özel: yaşlılar ayrılmak, gençler kalmak istiyor.

* ingiliz gençlerden brexit tepkisi: bizden önceki kuşakların ihaneti !

* eu'de kalmak isteyenlerin %75'i 18-24 yaş arası.

* bakan perry mordaunt, dunkirk ruhu'nun brexit sonrası ingiltere'yi geliştireceğini söyledi.

* harry styles brexit'e karşı çıkıyor.

* 2016 yılının ilk sekiz ayında 281.740 insan, avrupa'ya deniz yoluyla iltica etmeye çalıştı. akdeniz'de 4,176 kişinin öldüğünü ya da kaybolduğunu tahmin ediliyor.

* aralarında bebeklerin de bulunduğu 200'den fazla mülteci akdeniz'de boğularak can verdi.

not: filmde isimleri geçmediği için gerçek adları kullanılmış, karakter isimleri imdb.com'dan alınmıştır.

--- spoiler ---