MAGAZİN 9 Mayıs 2022
47,2b OKUNMA     451 PAYLAŞIM

Chris Pratt'e Karşı Yürütmeye Çalışılan Akıl Almaz Karalama Kampanyası

Politik doğrucu (zıtlaştıkları kesim tarafından Social Justice Warriors (Sosyal Adalet Savaşçısı) veya Woke şeklinde isimlendiriliyorlar) görüşe mensup medyanın bir kısmı, başarılı aktör Chris Pratt'i uzun süredir kötülemeye çalışmakta. Detayları inceleyelim.

chris pratt... kara listeye alınmaya, ecnebilerin kullandığı tabirle "cancel" edilmeye bu kadar çalışılan ancak bu kadar başarısız olunan başka bir ünlü yoktur muhtemelen. belki çok farklı nedenlerden olsa da aynı kesim tarafından saldırılan dave chappelle sayılabilir, fakat en son ataklarla o da çoğu yerde kara listeye alındı.

abd'de eğlence sektörü ve medyada, eğer fox news'te çalışmayacaksanız, dindar ya da muhafazakar olduğunuzu açık ve net olarak ortaya koymanız kariyer intiharı. pek çok ünlünün kariyeri bu liberal ortamın kendi gibi olmayanları aralarında barındırmak istememeleri ve bunun için twitter güruhunu kullanmaları nedeniyle bitirildi. işte chris pratt bunun en büyük istisnası. hala üst seviyede işler almaya devam ediyor ve a-list aktör olarak kariyerini sürdürüyor. dolayısıyla pratt'ı harcamaya niyetli kesim çıldırıyor, sürekli bir açığını arıyor. geçen aylardaki instagram paylaşımında da iyice abartıldı bu.

Pratt'in 3 Kasım 2021 tarihli Instagram paylaşımı.

politik doğrucu kesimin en hadsiz hareketi kendilerinde başkalarının adına alınma cesaretini bulmaları ve buna göre hakim ve cellat kesilmeleri. adam, instagram'da eşi için bir güzelleme yazısı yazıyor:

diyor ki "senin bana verdiklerinin onda birini bile ben sana veremiyorum". bunu derken elbette alçak gönüllülük yapıyor, eşini yüceltmek için söylüyor. ancak bizim bu malum sosyal medya güruhu "karısını köle gibi görüyor, hiçbir şey vermeyip her şeyini alıyor" diye kendi çıkarımını koyuyor ortaya.

diyor ki "bana muhteşem ve sağlıklı bir kız evlat verdi". yine malum kitle bunu "önceki eşinden oğlu sağlıksızdı, demek ona laf sokuyor" noktasına çekiyor ki chris pratt'ın anna faris'ten boşandıktan sonra da, olması gerektiği gibi, sürekli oğlunun yanında olduğu biliniyor. ve bu bilindiği için yine başarısız olacak "oğlunu dışladı" kampanyası ama çirkinliği baki kalacak. bir babayı cımbızla çekilen bir kelimeyle, konuyu kastedilenden bambaşka bir bağlama taşıyarak bu kadar ağır bir ithamın altına sokmak neresinden baksan çirkinlik çünkü. yeni doğan çocukları için bizde olduğu gibi orada da adetten "sağlıklı bir çocuğunuz oldu" denir. doktor gelip sağlıklı bir çocuğunuz oldu dediğinde diğer çocuğunuz sağlıklı değilse "sen benim öteki çocuğuma mı laf sokuyorsun" diyeceksiniz? ben eminim faris'ten kızı olsaydı, yeni eşinden oğlu olsaydı ve burada "bana bir oğul verdi" yazsaydı "önceki kız diye ona laf mı sokuyorsun" noktasına çekilecekti.

belli kesim insanların chris pratt'a oğluyla olan ilişkisi üzerinden kendi çıkarımları ile saldırmaları, ve bunu da oğluyla olan ilişkisini umursadıkları için değil kendilerinden farklı olan hayat tarzından hoşlanmadıkları için yapmaları asıl yobazlık. ben ateistim, ama bu adamın hıristiyan olmasında ve bunu dile getirmesinde beni etkileyen bir durum yok, olmaması da lazım. herhangi bir önemi yok ama obama'nın ve demokrat parti'nin açık destekçisi olmasına rağmen trump destekçisi olmakla bile suçlandı ki olabilirdi de, kimseye bir zararı olmadığı sürece cumhuriyetçi olmasında da problem olmaması lazım.


zaten asıl konu da bu kimseye zararı olmaması durumu

evet, dindar ve muhtemelen muhafazakar bir adam fakat kendi içinde ve kendi ailesiyle yaşıyor bunları. gidip politik doğrucular gibi kendi doğrularını başkalarına empoze etmeye çalışmıyor. bu yüzden zaten beraber çalıştığı insanlar tarafından sürekli nazik ve sempatik biri olarak nitelendiriliyor, bu yüzden malum kesim chris pratt'ı kara listeye aldıramıyor. ne kadar arasan da adamın geçmişinde bir tane saygısızlık, bir tane "chris pratt'le başımdan şöyle kötü bir olay geçti" muhabbeti yok, herkes öve öve bitiremiyor kendi kariyerlerini de ateşe atmak pahasına. olsa inanın 15 yıl önceki twiti bulup insanları işinden kovduran bu kitle bulurdu.

bir ara da o zamanların ellen page'i , şimdini elliot page'in itelemesiyle lgbt üzerinden, anti-lgbt olduğu iddiasıyla saldırılmaya çalışıldı. nedeni ise gittiği kilisenin anti-lgbt olduğu iddiası. dünyada lgbt'yi açıkça destekleyen kilise, cami ya da sinagog bulmak çok kolay değil, bununla suçlamak isterseniz herhangi bir dine bağlı milyarlarca insanı suçlayabilirsiniz. bunu bir kenara bırakalım, chris pratt onu da ciddiye alıp "kilisesinin herkese açık olduğunu, yine de kendi için inancı önemli olsa da kilisenin kendisini temsil etmediğini ya da kendisinin kiliseye giden herkes adına konuşamayacağını, kendisini kendi şahsi değerlerinin tanımlayacağını" belirtti. bu değerler de yine kendi açıklamasına göre "dünyada nefrete yer olmamalı ve isteyen istediğini sevebilmeli" şeklinde. gayet açık ve net ama anti-lgbt iddiaları bitmedi elbette. üstelik mark ruffalo gibi en azılı sol aktivistlerden biri bile çıkıp chris pratt'i savundu. denebilir ki disney zorlamıştır ama şu politik ortamda iddialarda gerçeklik payı olsa disney o topa girmez, mark ruffalo da kendini kendi kitlesine karşı ateşe atmaz.

Ruffalo'nun çok daha önce Pratt'i savunduğu tweet'lerden biri.

başkası olsa üzerine bu kadar eğilmezdim ama chris pratt'e sırf hayat tarzını saklamıyor diye yapılan yersiz karalama kampanyalarını can sıkıcı buluyorum. yoksa dindarlığı ya da muhafazakarlığı savunan, seven biri değilim. ancak bu durum batıda eski çağlarda, ya da ülkemizde şimdiki çağlarda, lgbt, solcu, ateist vs olan ünlülerin kara listeye alınma çabasından farksız bana göre. çağın konulara bakışı değişiyor fakat bizden olmayanı bu sefer biz dışarı atalım yaklaşımı hep aynı kalıyor.