Çayınızı Kahvenizi Alın Gelin: Luka Doncic'in Bugünlere Nasıl Geldiğinin Detaylı Hikayesi
jordan'ın kariyerinin sonlarından başlayıp, lebron'un tüm kariyerini izleme şansına sahip bir nesilden geliyorum. bu yılların neredeyse tamamında nba'i yakından takip ettim, halen de ederim. şunu söylemem gerekir ki doncic şu ana kadar gördüğüm tarihin en iyi erken kariyerlerinden birini yapıyor. bundan sonrası öyle olur mu? sonrasında neler konuşuruz çok kestiremiyorum ve bu büyük ölçüde onun kariyer yönetimine de bağlı ama şu ana kadar gerçekten inanılmaz bir şey izliyoruz.
uzun bir yazı olacak. size luka'nın tüm hayatını özetleyeceğim. basketbol üzerine okuma sevenler çayını kahvesini alıp gelsin. aynı zamanda basketbolcu nasıl yetiştirilir, ufaktan da bir ders olacak.
luka'nın babası sasa doncic eski bir sloven basketbolcu. bu sebeple parkelere doğmuş desek yanlış olmaz. "3 yaşındayken potaya yetiştiremesem bile babamın maçlarının devre aralarında sahada şut atmaya çalışırdım" diyor.
5 yaşından itibaren babasıyla düzenli olarak basketbol oynamaya başlamış, 8 yaşında ise ilk gerçek antrenmanına çıkmış. bu antrenman 15 dakika sürmüş. sadece 15 dakikada koç basketbol olarak yaşıtlarından çok ileride olduğunu görmüş ve onu 12 yaş grubuna almak için antrenmandan ayırmış.
ancak mevcut basketbol okulunda o yaş grubunda da uçup kaçmaya başlayınca koçlar toplanıp çok uzatmadan sıradan bir basketbol okulu yerine onu gerçek basketbolcu yetiştiren olimpia adlı kulübe göndermeye karar vermişler. orada da yaş grubundan büyüklerle oynamaya devam etmiş. yaşça kendinden büyüklerle oynaması, çok küçükken fundemental olarak aşırı aşmış görüntüsünü bir nebze açıklıyor galiba. herkesten küçük olduğu için sayı atabilmesi için basketbol zekasını sürekli geliştirmek zorunda kalmış.
luka'nın yaşıtlarıyla oynayabilmesi için 13 yaşını beklemesi gerekmiş. kendi yaş grubuyla ilk olarak roma'da düzenlenen bir uluslararası turnuvada under 13 takımında oynamış. ne olduğunu söylememe gerek yok sanırım. turnuvayı 34 sayı ortalama ile bitirmiş, final maçında 54 sayı atmış, triple double yapmış ve turnuvanın mvp'si seçilmiş. ehehehe.
bizim kulüpler armut toplayadursun bu turnuva ile birlikte tabii ki bizim de onu tanımamıza yol açan real madrid'in dikkatini çekmiş. bu oğlan ne ki demişler ve 13 yaşında onu madrid'e getirmişler. okulunu ailesini vs. her şeyi bırakıp dilini bile bilmediği bir ülkeye gelmiş. "ingilizcem de yoktu,3 ay boyunca neredeyse tek bir kelime etmedim, sadece oturup dinledim" diyor.
madrid alt yapısında da boş durmamış ve genç takım turnuvalarında mvp ödülleri almış
2 yıl sonra 15 yaşında madrid'in as takımı ile ilk antrenmanlarına çıkmaya başlamış. 16 yaşında ise ispanya liginde ilk kez madrid forması giymiş. bu ispanya ligi için en genç üçüncü, madrid için ise madrid formasını giyen en genç oyuncu olduğu anlamına geliyormuş.
bu zamana kadar -muş -mış gittim. bundan sonrasını aşağı yukarı ben de takip ettiğim için biraz daha sizli bizli konuşacağım.
16 yaşında olduğu 2015/16 sezonuyla beraber real madrid kadrosunda düzenli yer buluyor ve euroleague maçlarına çıkıyor. 17 yaşına gelmeden bu turnuvada oynayan 21. oyuncuymuş aynı zamanda.
16 yaşında santa barbara'da p3 adında bir sporcu geliştirme merkezine gidiyor
buraya fiziksel gelişimini desteklemek isteyen sporcular gidiyor. tüm vücuda sensörler yerleştirerek vücudu ve hareketleri analiz ediyorlar ve oyuncunun geliştirmesi gereken yönlerine yönelik milimetrik antrenman programları uyguluyorlar. program atletizm, sıçrama vb. gibi özellikleri keskinleştirme üzerine. doncic'in de hantallığını görüp hızlandırma ve atletizm üzerine yöneliyorlar. antrenman programı bittiğinde doncic'in tüm parametreler içinde sadece 1 tanesinde elit seviyede olabildiği görülüyor: "yavaşlama". doncic fiziksel yönden her şeyiyle vasat ancak o yaşta bile en elit seviyede fren yapabiliyor. bugün yavaş çekimde gibi gözüken basketbolu nasıl dünyanın en elit atletlerine karşı oynayabildiğini anlatıyor galiba.
esas "neler oluyor" patlamasını bir sonraki sezon yapıyor
ilk kez aralık ayında daha 17 yaşındayken haftanın oyuncusu ödülünü alıyor. aynı ayın içerisinde zalgris serisinde son dakika içerisinde iki clutch üçlük sokarak serinin mvpsi ödülünü de alıyor. sezon sonuna kadar 3 kez daha tur mvp'si ödülü alıp sene sonunda da euroleague yükselen yıldız ödülünü alıyor, ispanya liginde en iyi genç oyuncu ödülünü alıyor.
aynı yılın sonunda milli takım ile avrupa basketbol şampiyonasına gidiyor ve babasıyla basketbol oynamış dragic'in önderliğindeki takım ile avrupa şampiyonu oluyor. gasol'lerin gasol, bogdanovic'lerin bogdanovic olduğu seneler bunlar. çeyrek finalde litvanyaya 27 sayı 9 rebound yapıyor. yarı finalde ispanya'ya 11 sayı 12 rebound 8 asist ile double-double yapıyor. finalde ise 3. çeyrekte sakatlanıp çıkıyor. çıktığında 8 sayı 7 reboundu var. neyse ki bir çoğunuzun hatırlayacağı gibi dragic'in içinden o final maçında jordan çıkıyor ve 35 sayı ile tamamlayarak slovenya'ya kupayı aldırıyor. luka turnuvayı 14 sayı 8 ribaund ve 4 asist ortalama ile şampiyon bitirerek turnuva takımına seçiliyor.
sonraki sezon başladığında artık doncic tam anlamıyla doncic oluyor
sadece 18 yaşında ve artık real madrid'in hücum lideri. defalarca haftanın ve ayın oyuncusu ödülünü alıyor. ligte bir kere triple double yapıyor ve ondan önce ispanya ligindeki en son triple double 2007 senesinde. tarihteki 7. triple double imiş bu aynı zamanda bu ligdeki.
bilgisayar oyununda olsa hassiktir lan diyeceğiniz şekilde real madrid ile euroleague'i domine ediyor ve kazanıyor. hem normal sezonun hem de final four'un mvp'si seçiliyor. bunları yapan en genç oyuncu olduğunu söylememe gerek yok herhalde. aynı şekilde ispanya liginde de takımını şampiyon yapıyor ve ligin mvp'si seçiliyor.
bu sezonu biz fenerliler çok iyi biliriz. üzerinden buldozer gibi geçtiği takımlardan biri de bizdik çünkü. bu yüzden doncic her zaman bana "bizim çocuk" gibi gelmiştir. aynı arda güler gibi biz yetiştirdik gönderdik hissi verir saçma bir şekilde.
evet tüm bunları yaparken 18 yaşında bu hayvanoğlu hayvan hala.
daha 18 yaşındayken avrupa kariyerini neredeyse goat seviyesinde tamamlayan basketbolcumuz, hantal özellikleri sebebiyle nba scoutlarını ve kaan kural'ı tam anlamıyla ikna edemiyor. çok kaliteli kumaşı olan ama lig için fazla hantal bir guard gözüyle bakıyorlar. bu sebeple draftlarda deandre ayton ve marvin bagley'in ardından 3. sırada seçiliyor. ayton'ı sofistike bir uzun olabilir belki gözüyle bakarsın hadi bir nebze anlarım da bagley ne abi? kötü basketbolcu tabii ki asla değil ama doncic'in önünden seçmek? bilemedim. bu ikinci sıra seçimler lanetli zaten artık hepten emin oldum.
dedikodulara göre o sıralar sacramento yöneticisi olan divac ile doncic'in babası sasa doncic arasında geçmişten kalan bir gerginlik var. sırf bu inat uğruna doncic'i seçmiyor. bunun üzerine doncic sacramento'yu domine ettiği bir maçta oyundan çıkarken he should have drafted me! diye taşağını geçiyor:
İlgili video
doncic 3. sıradan atlanta tarafından seçiliyor ve trae young karşılığında dallas'a takas ediliyor. bu takası da bundan 20 yıl sonra konuşma ihtimalimizin yüksek olduğunu düşünenlerdenim. şimdiden konuşmak isteyen var ise şuradan buyurabilir: luka doncic vs trae young. ben kendi fikrimi belirteyim: "vay arkadaş mallığa bak" denilecek bir takas asla değil çünkü young da oldukça başarılı bir basketbolcu. ancak luka'nın tavanı görünmezken trae'nin tavanının o seviyelerde olmadığını düşünenlerdenim. atlanta'ya asla "nereden aldık amk bunu" dedirtmedi. o da gayet bir süperstar performansı veriyor. acaba sönük mü kaldı diye düşündürtmesinin sebebi doncic'in anomalisi.
doncic'in hantallığı tabii ki dallas'ın da aklını karıştırıyor
açık konuşayım böyle tosun bir çocuk görsem benim de kafam karışırdı. geç bakayım şu 3-4 numaraya nasıl oluyor bir görelim falan derdim. öyle ki ilk haftalarda onu point guard olarak oynatmıyorlar. top getirme görevini ağırlıklı olarak bir önceki sezon yine lotery den draft edilip gelecek vaad eden dennis smith jr'a veriyorlar. bu arkadaşa da gerçekten hala üzülürüm. potansiyel vaad eden en tepe seviyede olmasa bile çok rahat her takımda ilk 5 point guard'ı olabilecek şeyler gösteriyorsun. ilk sezonun da bunun kanıtı gibi gayet başarılı. tam her şey çok güzel gidecek galiba dediğin anda avrupa'dan senin pozisyonuna 5 yaşından beri avrupa basketbol fundamentali almış, garip fiziksel özellikleri olan bir çocuk draft ediliyor ve deyim yerindeyse tüm kariyerini darmadağın ediyor. doncic'in parlaması sonrası o takas senin bu takas benim takım takım gezen ama istenileni bir türlü veremeyen point guard oluyorsun. bu oyuncunun ilk sezon istatistikleri ile doncic sonrası istatistiklerini karşılaştırırsanız ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. bildiğimden değil ama doncic'ten nba'de en nefret eden insan olabilir bence. en azından ben olsaydım ederdim ehehe.
neyse dönelim tekrar doncic'e
ne zaman ki smith sakatlanıyor. top luka'ya kalıyor ve 15 sayı 8 asist ile bir "haaaaa?!?!" performansı sergiliyor. devamında luka orijinal pozisyonu olan point guard olarak oynatılmaya başlıyor ve daha bismillah nba'e adımını atan çocuk aralık ayını 20 sayı 7 asist 7 rebound ortalamasıyla bitirince dallas bir "heeeeeeee" oluyor.
ocak ayına gelindiğinde ise doncic;
nba tarihinin en genç triple double yapan oyuncusu,
nba tarihinin en genç birden fazla triple double yapan oyuncusu,
nba tarihinin en genç 30+ sayı ile triple double yapan oyuncusu oluyor.
doncic sezonu 21.2 sayı, 6 asist ve 7.8 rebound ortalama ile bitiriyor ve 20-5-5 sınırını aşan nba tarihindeki 5. çaylak oyuncu oluyor (diğerleri: oscar robertson, michael jordan, lebron james, tyreke evans).
yılın çaylağı seçildiğini söylememe gerek yoktur sanıyorum.
2. sezonun başında ise yine sürpriz olmayan bir şekilde 2000 sayı barajını en hızlı geçen oyuncu oluyor
bu alanda lebron james'ten 5 maç, kevin durant ve carmelo anthony'den 10 maç ve kobe bryant'tan 75 maç daha hızlı.
doncic 2. sezonunu 28.8 sayı, 9.4 rebound, 8.8 asist ile tamamlıyor ve nba'in en iyi 5'ine seçiliyor ve 2. senesinde bunu yapan tim duncan'dan sonra ikinci oyuncu oluyor. playoff ilk turunda clippers'a kaybettiklerinde doncic'in istatistikleri 31 sayı, 10 ribaund ve 9 asist. serinin dördüncü maçında luka, 43 sayı, 17 ribaund ve 13 asist ile nba playoff tarihindeki en genç 40 sayı içeren triple-double oyuncusu oluyor. 6 maçta seriyi kaybediyorlar. 2. sezonunda, evet evet 2. sezonunda, doncic mvp oylamasında 4. sırada, all star olmuş, en çok gelişme kaydeden oyuncu ödülünü almış bir süperstar artık.
3. sezonda doncic'te değişen yine bir şey yok
27.7 sayı, 8 rebound, 8.8 asist normal sezon istatistiği. playoff ilk turunda yine clippers eşleşmesi oluyor ve 35 sayı, 8 ribaund ve 10 asist ortalama ile oynuyor ama 7. maçta clippers bunların eline yine veriyor fdsafhjds.
4. sezon. 28.4 sayı, 9.1 rebound, 8.7 asist
şubat ayında luka, bir takvim ayında en az 40% üçlük isabetiyle 30 sayı, 10 ribaund ve 8 asist ortalamaları tutturmuş nba tarihindeki ilk oyuncu oluyor. ancak önemli olan başka bir şey var: luka ve dallas bu sefer ilk turda elenmiyor. ilk turda utah, ikinci turda ise phoenix'i eleyip konferans finaline kadar gidiyorlar. konferans finalinde ise bölüm sonu canavarı golden state warriors ile eşleşiyorlar. tamam iyi dedik de o kadar da değil. gsw 5 maç sonunda dallas'ı evine gönderiyor. her ne kadar doncic bu seride de 32 sayı ortalaması tuttursa da henüz gsw gibi bir dominasyonu kıracak seviyede değil. bu sezon zaten curry'nin "basketbolu ben yarattım bana tapın" dediği sezon. tüm bunlar olurken doncic'in total playoff istatistikleri ise 31.7 sayı 9.8 rebound 6.4 asist.
ve geçen sezon
dallas'ın yaptığı takaslar ve bir nevi yeni yapılanma ile dallas takım kimyasını tutturamıyor ve playoff bile yapamıyor. açıkçası doncic adına rüyanın eğer takasını istemezse bittiğini düşünenlerdendim geçen sene. toksik kyrie geldi adamın kariyerini yakacak ve en fazla büyük boy bir harden gibi nba kariyerini sürdürecek diyordum. harden demişken doncic bu sezon 60 sayı 20 rebound içeren bir triple double yapıyor ve 60 sayı 20+ rebound ile triple double yapan nba tarihindeki ilk oyuncu oluyor. bundan önce 60 sayı ile triple double yapmış nba tarihinde sadece bir oyuncu var: james harden . sezon istatistiklerinde sayı ortalamasında ilk kez 30 barajını geçiyor. 32 sayı,8.6 rebound 8 asist.
tüm bu sezonlarda all star oluyor, all-nba takımlarına hep seçiliyor. mvp hiç seçilemese de hep ilk 3-4'ün içerisinde oylamada. bunlar artık sıradan şeyler olduğu için yazmıyorum.
ve geldik bu seneye
açıkçası dediğim gibi geçen seneki karmaşa ile dallas kimyasının içine sıçılmasından sonra dallas'dan pek bir ümidim yoktu sezonun başında ama garip bir şekilde kyrie ile iyi bir ikili olmayı başardılar. kyrie, cleveland yıllarında olduğu gibi lebron'un robin'i olma rolünü doncic'in yanında da benimsedi ve yardımcı skor yükünü çok iyi sırtlıyor. aynı lebronla oldukları gibi tam bir batman-robin ikilisi oluşturdular sahada. ikisi beraber anormal bir skor potansiyeli oluşturuyorlar. iki oyuncunun da 30+ yaptığı maç sayısı oldukça fazla. sadece 2 oyuncudan 60 küsür sayı alabiliyor yani dallas. aslına bakarsanız bir oyuncudan fazlasını aldığı da oluyor. doncic bu sene ocak ayında hawks'a 73 sayı attı ve bu alanda nba tarihinde 4. sıraya yerleşti (kobe 81'i izleyenler el sallasın). %75+ isabet oranıyla 70 sayı atılan da tek örnekmiş. (sanki çok örnek varmış gibi.)
luka 33,9 sayı ortalamasıyla normal sezonu açık ara sayı kralı olarak tamamladı. 9 küsür asist 9 küsür reboundla neredeyse triple double yaparak yaptı bunu. konferans finaline kadar geldi ve 3-0 öndeler. artık bir mucize olmazsa nba finalinde diyebiliriz. bunu yaparken takımı sırtlayıp alıp götürüp maç ve serileri aldırdığını söylememe gerek bile yok galiba. daha geçen maç ligin en iyi savunmacısının üzerinden game winner üçlük atıp maç aldı. karşı taraftan da sezonun bence en iyi takımı olan boston gelecek. boston takım olarak bence fazlasıyla önde. hem savunma yapıyor hem hücum. üstelik jayson tatum, jaylen brown gibi 2 hayvan ile zaten uçuyorken, porzingis gibi bir başka anomali de finallerde takıma geri dönecek. bu yüzden her ne kadar dallas'ın seriyi kazanmasını istesem de doncic'in kaybettiği ilk final olarak tarihte yerini alacağını düşünüyorum.
artık yavaştan yazının sonuna geliyorum
luka 15 yaşında bir çay ocağında çaycıydı, boyunu gören hocası ailesini onu basketbola yönlendirmek için ikna etti gibi klasik bir sporcu geçmişine sahip değil. 5 yaşından beri planlı ve programlı olarak basketbolcu olarak basketbolcu bir baba tarafından yetiştirilen bir çocuk. her adımı planlanmış, her hareketi ince ince geliştirilmiş. bunu niye yazıyorum? biraz ufak da olsa benim de bir ümidim var. "küçüklüğünden beri basketbolcu bir baba tarafından yetiştirilmiş, çok küçük yaşlarda madrid tarafından keşfedilip altyapıya alınmış bir oyuncu"nun kariyerini izliyoruz. bu hikaye bana neden olmasın dedirtiyor. basketbolu takip edenler kimden bahsettiğimi anladı bile: ömer kutluay'dan bahsediyorum tabii ki. o da şu anda kendi yaş grubunda fırtınalar estiriyor. hikayeleri o kadar benziyor ki kafamda bir neden olmasın demeden geçemiyorum. tamam belki abartıyor olabilirim ama abartırım lan! size ne?
doncic erken kariyeri ve yaptıklarıyla kesinlikle bir anomali. bu anomalinin goat gibi tartışmalara girip giremeyeceğini, avrupa'dan gelen en değerli oyuncu olup olamayacağını ise zaman gösterecek. bu alanlarda çok sert rakipleri var. görünen sadece şu ki "yahu bu adam bu yaşta buysa şu yaşta ne olur" kısmında "bu yaşı" geçip bu finalle beraber artık "şu yaşta" kısmına geçmiş oluyoruz. 16 yaşından beri girdiği her rekabeti domine etmiş avrupalı bir şişkonun prime dönemine giriyoruz. kemerlerinizi bağlayın ve her şeyden önce o ile bu ile sidik yarıştırmak yerine keyfini çıkarmaya bakın.
kaynaklar:
1. how a child prodigy became an nba legend- non stop
2. https://www.basketball-reference.com/…oncilu01.html
3. aklımda kalanlar.