Çarmıha Gerili Hz. İsa'nın Gövdesini Deştiğine İnanılan Alet: Longinus'un Mızrağı
çarmıha gerilen insanlar açlık, susuzluk, güneşte kavrulma vesaire gibi günler alabilecek acılarla değil, belki daha kötüsü, boğularak ölürler. şöyle ki; çarmıha gerilmiş bir insanın bütün vücut ağırlığını taşıyan uzvu (uzuvları) üst kol bölümü ve omuzlarıdır, özellikle düzgün nefes alabilmek için göğüs kısmının aşağıya çökmesini engellemek için omuzlardan destekle göğüs kafesini yukarda tutmaya çalışır insan. ama tabi ki bunun da bir sınırı vardır, bir zaman sonra insan gücünü yitirir, özellikle ciddi travma ve kramplardan sonra göğüs kafesini yukarıda tutamamaya başlar, ve nefes güçlüğü çeker. ta ki yavaş yavaş boğulana kadar. çarmıha germe pratiğinin arkasındaki mazoşist deha budur. (övdüğümden değil, ama itiraf etmek gerek, dahice) dolayısıyla, çarmıha gerilen bir adamı, usulüyle, en hızlı şekilde öldürme şekli aslında bacaklarını kırmaktır. böylece, göğüs kafesi hiçbir destek bulamadan, (kollar yukarıda asılı olduğu halde) aşağı düşecek ve boğulma süreci oldukça hızlanacaktır.
bu kadar ön bilgiyi neden yazdım, açıklayayım; isa çarmıha gerildiğinde, kendisiyle birlikte o gün aynı cezayı alan iki kişi daha vardı. çarmıha germe işleminin yapıldığı tepede romalı askerler korumasında, aralarında hz. isa'nın da olduğu çarmıha gerili bu 3 insanın ölmesi beklenirken, halk arasında oluşan ciddi hareketlenmelerden ötürü idam sürecini hızlandırmak gerekmiş ve isa dışındaki diğer 2 adamın ayakları teker teker süratle kırılırken, sıra hz. isa'ya geldiğinde onun bacaklarını kırmak üzere elinde club ile çarmıhın başına giden longinus isimli roma askeri isa'nın çoktan öldüğünü görmüştür. bu sırada, kutsal olarak gördükleri ruhani liderlerinin vücuduna daha fazla deformasyon (aslında fiziksel hakaret de diyebiliriz) yapılmasını istemeyen havariler john ve mark, -ki zaten isa'nın son anlarını bunların gözlem ve yazılarından biliyoruz- hz. meryem ve magdanalı meryem'in de yakarışları ile longinus isa'nın bacaklarını kırmamış, ama öldüğünden emin olmasını emreden amirinin isteğiyle, isa'nın sağ alt kaburga bölgesini mızrağıyla deşerek peygamberin ölüp ölmediğini kontrol etmiştir.
isa'nın vücudundan sarımtrak bir sıvı ile birlikte kan fışkırmış ama bir müddet sonra kan bir anda kesilince isa'nın öldüğünden emin olunmuştur. (eğer hala yaşıyor olsaydı, kan akışı bir anda durmaz, nabız ile birlikte ritmik olarak az da olsa kan akışı devam ederdi) spear of longinus denilen mızrak işte bu mızraktır. yani longinus'un isa'nın vücuduna saplayıp çektiği mızrak. bir zaman sonra hristiyan relic'i olarak ikonalaşmasının sebebi, aslında isa'yı öldüren darbenin aslında bu mızrak darbesi olduğuna inançtan kaynaklanır. "hristiyan kehaneti" adı ile bilinen kehanetler zincirinin küçük bir parçası olmasına rağmen, tarihteki bir çok "güç sembolü" ikon gibi, bu mızrak da mutlak güç ve hakimiyetin sembolü haline gelmiştir. ona sahip olan, dünya üzerinde yaşayan her ruha hakim olacaktır.
(mantıksal arkaplanı şöyledir bu söylemin; tanrının oğlunu -bazı söylemlerde tanrının kendisi- fiziksel anlamda öldüren bu silahtan daha kudretli bir silah olamaz. dünya üzerinde, insan bedeniyle yaşamış en kudretli varlığın fiziksel ömrünü sonlandıran bu silah dolayısıyla geri kalan insan nüfusu için şüphesiz çok daha ölümcüldür.) benzer bir "güç ve kontrol" sembolü için (bkz: gordion düğümü) ve (bkz: büyük iskender). hatta (bkz: uther) (bkz: excalibur) ve (bkz: kral arthur)hristiyan tarihi incelendiğinde, pek çok liderin, dünya hakimiyeti (aslında bazı indirgemelerle "hristiyan dünyasının hakimiyeti) için bu mızrağı aradığı ve "sözde" (belki de gerçektir, ama verilen örneklerin, en azından, hepsi için geçerli olmasa gerek, çünkü kronolojik tutarsızlıklar var) sahip olduğu mızrak.
efsaneye göre mızrağın ilk sahibi (longinustan sonra) herod'dur. (herod the great) daha sonra constantine'in bir süreliğine bu silaha sahip olduğu söylenir. hatta milvian köprüsü zaferinde (ki bu savaş ile hristiyanlık roma imparatorluğunun resmi dini olmuştur) bu mızrağı kullandığı öne sürülür. (tabi şunu unutmamak gerek: özellikle constantine örneğinde açıkça görülür ki, hristiyanlık tarihinde, süregelen ve hatta bilinçli bir şekilde sürdürülen yoğun pagan mistisizmi ve ikon bağımlılığı sonucu, bazı semboller yoğun bir şekilde aslında belli bir amaç ve mesajı vurgulamak için kullanılır. dolayısıyla, longinus'un mızrağının hristiyanlık tarihinde önemli bir yere sahip olan constantine tarafından elde edilmiş ve özellikle de milvian köprüsü zaferinde kullanılmış olması rastlantı değil, bir kurmacadır.
bundan sonra vereceğim mızrağa sahip olan şahıs ve kullanıldığı -arzulandığı- olaylar örneklerinde bunun akılda tutulmasını isterim.) istanbul'un yeni imparatorluğun başkenti olarak keşfinde de mızrağın yön gösterici olarak büyük rolü olduğu düşünülür. constantine'den sonra, ispanya doğumlu theodosius mızrağa sahip olmuştur ki, theodosius da batı roma imparatorluğu kralıdır. daha sonra da goth lideri alaric -ki kendisi roma şehrini yağmalamıştır-, ondan sonra theoderic -hun attila'yı püskürten kral- gibi "barbar" kavimler kralları sahip olmuştur mızrağa. ve tabi ki bizans imparatorluğu'nun efsanevi kralı justinian da. charles martel'in müslüman tehdidine karşı önemli bir zafer kazandığı poitierssavaşında mızrağı kullandığı söylenir. ve mızrağın charlemagne'i 47 ardıl zaferinde çok önemli bir rol oynadığı da. hatta charlemagne, kazara mızrağı yere düşürdüğü için ölmüştür. kendisinden sonra gelen 5 saxon kralı mızrağa sahip olmuştur, sonra da 7 hohenstauffen kralı -aralarında en çok tanınanları barbarossa, ikinci frederik ve kaiser wilhelm vardır- napolyon pek tabi ki bu silaha sahip olmayı arzulamış, fakat austerlitz savaşından sonra mızrak viyana'dan gizlice kaçırıldığı için bu hayali gerçekleşmemiştir.
napolyon tehlikesi geçince mızrak viyana'ya geri döner. burada 1938 yılına kadar kalacaktır. tahmin etmesi zor olmasa gerek, bu tarih görüldüğünde, çünkü occult ile kafayı sıyırmış olan hitler ve yakın çevresi (olayın bu kısmı ayrı başlık altında incelenecektir) özellikle heinrich himmler mızrağı ve tarihini inceleyip elde etmeyi kafalarına koymuştur ve nitekim avusturya'yı elde etmeden önce, 1912 yılında, hitler yaptığı gezilerden birinde viyana müzesinde mızrağı görmüş, kendi ifadesiyle dili tutulmuştur. pek tabii ki avusturya annex edildiğinde hitler tarafından, mızrağın yeni sahibi de bellidir. müttefik bombardımanına kadar, 6 yıl süreyle mızrak almanyada st. catherine kilisesinde tutulur, bombardıman başladığında ise yer altına kaçırılır. 30 nisan 1945 yılında, müttefikler berlini ele geçirdikten sonra, mızrak amerikan ordusu tarafından bulunur ve 3. ordu komutanı general patton'ın şahsi talebiyle -kendisi mızrağın tarihini biliyordur- amerika'ya götürülür. burada bilimsel çalışmalar sonucu mızrağın orijinal olduğu ispatlanır ve eisenhower tarafından mızrak hofburg treasure house'a, viyana'ya (avusturya kraliyet hazine binası) geri gönderilir.
mızrak, hala oradadır. piyasada, yine doğal olarak, birden fazla longinus mızrağı vardır. biri roma'da, biri viyana'da diğeri de bir söylentiye göre ingiltere'dedir (burada işin içine pek tabii ki tapınakçılar giriyor ki, hiç başlamamak en iyisi) ama orijinal olduğu ispatlanan (henüz) tek mızrak viyana'dakidir. tabii orijinallik derken kastımız carbon 14 yöntemi adı verilen ve nesnelerin ömrünü belirleyen yöntemle, mızrağın tahmini yaşıdır.