BİLİM 20 Ağustos 2020
22,3b OKUNMA     572 PAYLAŞIM

Canlıların Çoğu Neden Bir Erkek Bir Dişi Olacak Şekilde Evrimleşti?

Kuşlara, balıklara, böceklere, kedilere; hangi canlıya bakarsak bakalım bu canlılardan çoğunun bir dişi, bir erkek bireye sahip olduğunu görmekteyiz. Neden böyleyiz sorusuna bilimsel yönden bir bakış atalım.

bu durumu anlamanın en iyi yolu eşeyli üremenin evrimi kurcalamaktır. çünkü hemen hemen bütün canlılar seks yaparlar. şimdi yamacıma bir gelin bakalım. kısaca elimizdeki verilere baktığımızda cinsiyetlerin evriminin 800 milyon yıl kadar sürmüş olabileceğini düşünüyoruz ve 2 milyar yıl öncede başladığını tahmin ediyoruz.

mitoz bölünme

çağlar öncesi varlıklara baktığımızda öncelikli olarak eşeysiz çoğalma şeklini görmekteyiz ve bunun hakkında konuşmamış lazım. geçmişteki ve günümüzde ki bazı canlılara şöyle bir baktığımızda tek ve sabit bir genom üzerinden bölünerek çoğalırlar, biz bu bölünmeye mitoz ismini vermekteyiz. böyle çoğalma yönteminde bir canlıdan birbirine benzeyen(eş) iki canlı oluşur. bu durumun her olguda olduğu gibi kendi içinde avantajlı ve dezavantajlı kısımlarını oluşturur.

avantajlar

- eşeysiz çoğalmada eş bulma gibi bir olay olmadığında bu durum enerji tasarrufu sağlar ve ileri ki hayatında canlının yaşama faktörlerini göreceli olarak artırmış olur.

- hızlı bir şekilde çoğalma olanağı sağladığından canlının nüfus artışına olumlu bir etkisi olur.

- gerçekleşen (iyi)mutasyonlardan direk etkilenme olanağı sağlar.

dezavantajlar

- hızlı nüfus artışı olduğundan sınırlı kaynak bulunan bir yerde nüfusun aşırı artması popülasyon üzerinde olumsuz etkiler yaratır.

- gerçekleşen (kötü) mutasyonlardan direk etkileneceğinden türün yok olması gerçekleşebilir.(bu kısmı biraz açabiliriz; mutasyon olmadan evrim ve ilerle olmaz ama her mutasyon pozitif etkiler sağlamaz. böyle çoğalan canlılarda küçük küçük mutasyonlar gerçekleşir ve bu mutasyonların birikimi sonucu geriye dönüşsüz etkiler açığa çıkarak türün hayat kalma olasılığını tamamen etkiler ve türü yok olma eşiğine sürükler)

- karşılaşılan kimyasallara(bkz: antibiyotik), hastalıklara ve parazitlere karşı aynı dna üzerinden türediğinden dolayı cevap verme olayı ya çok geç olur ya da hiç bir cavap gelişmez kısacası türün toplamında aynı etkiler gözlenir.

mayoz bölünme

bu tarz gerçekler ortadayken organizmalar arasında bu şekilde çoğalan canlılar nadir görülmeye başlamıştır ve kendilerini bu durumun dışında tutabilmek adına mayoz dediğimiz bölünme yani ilk eşeyli üreme sistemlerine evrilmişlerdir. bu durumla birlikte cinsiyet dediğimiz biyolojik kavramda paralel olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.


cinsiyet oluşumu temel olarak var olma olayına dayanmaktadır. bu durumun açıklanmasında birkaç etken bulunmaktadır

kırmızı kraliçe etkisi: (parazitlere ya da hastalıklara karşı artan direnç) aslında bu durum lewis carroll'un dünyaca ünlü kitabı alice harikalar diyarında adlı kitabınından hareketle ortaya çıkmıştır:

hikâyenin bir bölümünde kraliçe, alice'i kolundan sürüklemeye başlar ve "daha hızlı koş alice,daha hızlı" diye bağırır. fakat ne kadar hızlı koşsalar da oldukları yerden ileri gidemezler. onca çabasına rağmen hala bulunduğu yerden ayrılamayan alice şaşkınlıkla sorar:

"bunca zamandır koşuyoruz neden hala aynı ağacın altındayız? sanki her şey bizimle beraber hareket ediyor."

kraliçe:

"elbette. başka ne bekliyordun? sadece bulunduğun yeri koruyabilmen için olabildiğince hızlı koşman gerekiyor. eğer ki başka bir yere gitmek istiyorsan hızını en az iki misli arttırmalısın."
...

bu prensibi şöyle açıklayabiliriz; evrimsel bir sistem içerisinde, onunla aynı zamanda evrim geçiren diğer sistemlerin sağlıklı kalabilmesi için devamlı gelişmesi gereklidir. bu metaforu ilk kullanan kişi 1973 yılında amerikalı biyolog leigh van valen.

valen'e göre yaşayan bütün canlılar var olma savaşı verirler ve bu savaş sırasında bir türün gelişimi diğer türlere de yol açar, bu durum devamlı bir adaptasyona ve ileriye dönük bir gelişimle olanaklıdır.örnek verecek olursak, bir deney ortamında klon ve farklı dna profile sahip salyangozlarla birlikte popülasyonunda uzun vadede parazitlerle birlikte evrimi gözlemlenerek sağlandı . her iki grup için birey sayıları belirlendi fakat bir kısım eşeyli çoğalma ile diğer kısım ise klonlama ile çoğaltıldı yısı ve parazit enfeksiyonu oranları izlendi. çalışmanın başında bol miktarda bulunan klonların zamanla parazitlere karşı daha duyarlı hale geldiği bulunmuştur. parazit enfeksiyonları arttıkça, bir zamanlar bol olan klonlar sayıca dramatik bir şekilde azaldı. bazı klonal türler tamamen ortadan kayboldu. bu arada, cinsiyetleri belli olan salyangoz popülasyonları zamanla çok daha kararlı kaldı.


genetik varyasyona bağlı etkiler

bunun gerçekleşmesinin üç olası nedeni vardır. birincisi, cinsel üreme aynı bireydeki iki yararlı mutasyonun etkilerini birleştirebilir (yani avantajlı özelliklerin yayılmasında seks yardımcıdır) ayrıca gerekli mutasyonların tek bir soydan ilerlemesini engeller.ikincisi, seks mevcut zararlı mutasyonları bir araya getirmek için hareket eder ve daha sonra popülasyondan elimine edilen ciddi uyumsuz bireyler yaratır yani yaratılan uyumsuz bireyler çoğalma imkanı sağlamadan doğal seleksiyon yoluyla doğada kaybolur(insan hariç).son olarak, seks, daha önce var olanlardan atalardan daha iyi adapte olabilecek veya sadece akrabalar arasında rekabeti azaltabilecek yeni gen kombinasyonları yaratır.

büyük genetik mutasyona karşı koruma etkisi

cinsiyetin gerçekte genetik varyasyon üzerinde bir kısıtlı vir etkisinin olduğu düşünülür yani cinsiyetin, kromozomları yeniden düzenleyen büyük genetik değişiklikleri hızlıca ayıklar yani böyle bireyler yaşayama ve çoğalamaz. ancak nükleotit veya gen seviyesindeki (genellikle nötr olan) değişiklikler gibi küçük varyasyonların cinsel elekten geçmesine izin veren kaba bir filtre gibi davrandığını düşünülür.

bu kadar şeyi şöyle bir süzdüğümüzde ve tanrı kadını yarattı dememizin sebebi tamamıyla insanoğlunun bu güne kadar yaşaması içindir.