Çalışma Etiği Sayesinde Chelsea Efsanesi Olan Frank Lampard'ın Kariyer Özeti
frank lampard, west ham united'a genç yetenek frank lampard jr. olarak katıldığında başlarda çok zor günler geçirmiş. o yıllarda takımın hocası harry redknapp, lampard'ın dayısı olduğu için jr lampard'ın durumu daha da karışık ve sorgulanır bir haldeymiş.
bir gün bir soru cevap etkinliğinde bu durum bir taraftar tarafından dile getirildiğinde redknapp "bunu onun önünde söylemem doğru değil ama frank'in ulaşacağı nokta futbolun en tepesi olacaktır. ona fazladan şans vermiyorum." diyerek daha o zamandan lampard'ın potansiyelini nasıl iyi derecede yorumladığını kanıtlamış.
işin ilginç tarafı kendisi o yıllarda bu görüşe katılmıyormuş. yıllar sonra barcelona'da bir reklam çekiminde "15 yaşlarındayken idare eder seviyedeydim. ancak biraz kiloluydum ve top seviyede bir orta sahanın yapması gerektiği gibi sahanın her yerinde bulunamıyordum. babam 'eğer bunu yapacaksan, mücadele etmen gerekir' derdi. ben de tüm o ekstra çalışmaları yaptım bu nedenle." diye anlatmış o zamanki durumunu. yani aslında lampard da yeteneğinin üzerine kattığı çalışmasının karşılığını alan muhteşem profesyonellerden biri.
dahası o yıllarda rakipleri ve aynı zamanda arkadaşları olan whu akademisinin ürünü olan gençler "geleceğin ingiltere milli takım oyuncuları" olarak lanse edilmeye başlandığında psikolojik olarak daha da baskı hissetmeye başlamış. rio ferdinand, jermain defoe, michael carrick, joe cole (ki lampard'dan 3 yaş küçük) gibi geleceğin yıldızlarının isimleri her yerde geçmeye başlaması, lampard'ı hem korkutmuş, hem de "bu seviyede anılmak için daha çok çalışmalıyım" motivasyonu sağlamış. üstelik kuzeni jamie redknapp de liverpool yolcusuyken...
bu fikirler ve olaylar lampard'ı öyle bir hale getirmiş ki hocası redknapp "öğleden sonra ofisimde otururken artık hava kararmaya başladığında, yağmur da varken, dışardan sesler gelirdi ve lampard'ı şut çalışırken, top sürerken görürdüm. ondaki çalışma etiğinden daha iyisini başka hiç kimsede görmedim." diye anlatmış whu yıllarındaki yeğenini. üstelik kendisinden daha kıdemli oyuncular antreman bitip evlerine giderken frank jr'in kalıp antreman yaptığını gördüklerinde kendisiyle alay ederlermiş.
2001'de chelsea'ye geçtiğinde, west ham kariyerinde 187 maçta 39 gol atmış 23 yaşında bir gençti. whu'da bir ortasaha oyuncusu için istatistikler muhteşem olsa da, chelsea çok daha zorlu bir ortamdi. teknik direktör claudio ranieri başlarda kendisini alışık olmadığı sağ açık mevkisinde denemiş, bu nedenle de ilk golünü takıma katıldıktan tam 4 ay sonra bulabilmiş. bir orta saha için "gol" iyi bir gösterge değil, ancak lampard öyle bir oyuncu ki kendisi için durum biraz farklı olabiliyor.
roman abramoviç dönemi
takıma bir anda yıldız oyuncular geliyor ve 2002-2003 sezonunda chelsea şampiyonlar ligi'nde oynayacakken lampard da kendisini inanılmaz derecede geliştiriyor. o sezon ligde 10, şampiyonlar ligi'nde ise 4 golle takımına katkı yaparak ingiltere milli takımının euro 2004 kadrosuna girmeyi başarıyor. çeyrek finalde portekiz'e elenene kadar 4 maçta 3 gol atıyor bu sefer de. bir orta saha oyuncusu için gerçekten inanılmaz sayılar.
aynı yıl chelsea'de jose mourinho dönemi başlıyor. amerika'da hazırlık kampındayken bir gün mou lampard'a "sen dünyanın en iyi oyuncususun. zinedine zidane, patrick vieira ya da deco kadar iyisin. ama bunu kanıtlaman için kupalar kazanman lazım; anladın mı?" diye vermiş gazi. hatta bununla da yetinmeyerek "lampard'ı andriy shevchenko, ricardo kaka ya da ronaldinho ile değişmem" diye açıklamada bile bulunmuş. şahsen bu kıyaslara girmeyeceğim ama o yıl chelsea şampiyon olurken lampard 19 gol atarak mou'nun yüzünü güldürmüş; en azından burası kesin.
2004/05'den 2009/10'e kadar
mou yönetiminde 2 premier league, 2 lig kupası ve 1 fa cup;
guus hiddink ile 1 fa cup;
carlo ancelotti yönetimi ile de 1 premier league, 1 de fa cup şampiyonluğu yaşıyor.
bu dönemde tam 127 gol atıyor ve bunun yalnızca 30'u penaltıdandı. 6 sezonda 97 gol; hem de bir orta saha oyuncusundan...
sonraki 4 yıllık dönem
bu dönemde ise andre villas-boas, rafael benitez, roberto di matteo ve tekrar jose mourinho dönemleri geçiriyor chelsea'de. sakatlıklar ve tabii ki geçen zamanla skorerliğinde bir düşüş yaşanıyor ancak ulaştığı en büyük başarı da bu dönemde, 2012'de allianz arena'da geliyor. kaptan olarak çıktığı maçta chelsea kendi evinde bayern münih'i yenerek zirveye çıkıyor; üstelik bir yıl sonra da finalde benfica'ya karşı uefa avrupa ligi şampiyonluğu yaşıyor lampard.
avrupa ligi şampiyonluğunun ertesi gününde adidas kendisi için bir organizasyon düzenliyor stamford bridge'de. chelsea için attığı 203 gol ile takım tarihinin en golcü oyuncusu olan lampard'ın tüm göllerinin atıldığı noktalara birer futbol topu koyuluyor ve kaptan onore ediliyor.
ertesi yıl lampard takımdan ayrıldığında chelsea için 648 maçta 211 gol atmış bir efsane olarak uğurlanıyor. sonrasında mls ve bana göre saçma bir manchester city macerası da oluyor kendisinin ama bunlar chelsea efsanesi olmasının önüne geçemiyor haliyle.