TARİH 11 Haziran 2024
19,8b OKUNMA     249 PAYLAŞIM

Büyük İskender'in Kısa Ama Büyük Hayatından Muhtemelen Duymadığınız Satır Başları

Büyük İskender kimdir sorusuna, bu içerikten sonra çok rahat cevap verir hale geleceksiniz.

büyük iskender... tartışmasız dünya tarihinin en ikonik askeri lideri. hannibal barca, julius caesar, fatih sultan mehmed, napoleon bonaparte gibi dehalar büyük iskender'in başarılarını okuyarak büyüdüler. büyük iskender'e dair pek çok önemli bilgi, biyografinin babası sayılan plutarkhos tarafından derlenmiştir. (bu entry'de, plutarkhos'un paralel hayatlar adlı eseri kaynak olarak kullanıldı.) ben de büyük iskender'e dair önemli gördüğüm notları, elimden geldiğince kronolojik bir sıra ile paylaşmak istedim.

* iskender'in babası ikinci philippos, bir gün eşi olympias'ın yanında yatan bir yılan görür. bunu kötüye yorar ve eşiyle yatmamaya başlar. eşinin doğaüstü varlıklarla ilişkisini olduğuna inanır, bir gün başına bir şeyler geleceğini hisseder.

* iskender, ephesos'taki (efes) artemis tapınağı'nın yandığı gün doğar. (mö haziran 356. pek çok yerde temmuz olarak da verilir.) makedonya'da iskender'in doğumuna dair olumlu kehanetler vardır. kahinler, kral babaya, bu çocuğun yenilmez olacağını söyler.

* iskender'in fiziki yapısını en doğru şekilde aktaran lysippos'un heykelleridir. iskender'in, heykellerini sadece ona yaptırdığını söyler plutarkhos.


* plutarkhos; ressam apellis'in iskender'i çizerken daha koyu temalar kullandığını bunun da iskender'in fiziki görüntüsü hakkında bilgi verirken sorunlar çıkardığını söyler. halbuki der, iskender beyaz tenlidir ve de göğsü pembeye yakındır.

* gençken babasının söylevlerinden, olimpiyatlardaki zaferlerinden dolayı sikkelere resmini çizdirmesinden pek hoşnut olmadığını yani babası kadar mağrur olmadığı söylenir. pers imparatorluğu'nun çöküşünden sonra iskender'de de fevri hareketler başlayacaktır.

* çok hızlı koştuğu bilinen iskender'e, yakınları olimpiyatlardaki koşu yarışına katılıp katılmayacağını sorar. iskender ise koşucular arasında, kendisi gibi bir kral görmediğini söyler :) sporcuları sevmediği söylenir.

* ikinci philippos'un seferde olduğu bir dönemde saraya pers elçileri gelir. elçilere geldikleri yolların uzunluğu, kralları hakkında detaylı ve de bir o kadar enteresan sorular sorar. elçiler, bu genç adama büyük saygı duyarak ayrılırlar.

* boukephalas adında bir at kral babasına satılmak için getirilir. gelgelelim, hiçbir makedon bu ata binememektedir. babasının yanında oturmakta olan iskender, babasına bu ata kolaylıkla binebileceğini söyler. babasının onu küçük gördüğü söylenirken iskender, boukephalas'a yanaşır, atın başını güneşe doğru çevirir. at sakinleşir çünkü arkasından vuran güneşin etkisiyle oluşan gölgesinden korkmaktadır. dört nala giden oğlunu gören babasının gözlerinin dolduğu aktarılır. oğlu yanına gelince de "makedonya sana dar gelir oğlum, git kendine başka bir krallık bul!" dediğini söyler plutarkhos :)

* baba, oğlunun en iyi hocalardan faydalanması için aristoteles'i oldukça yüksek bir ücret karşılığında getirtir. (iskender o sırada 13, aristo ise 42 yaşındadır, sene mö 343) aristo, iskender'in hizmetine sadece bilinen şeyleri değil kitaplarına yazmadığı önemli bilgileri de sunar. iskender'in tıpa ayrı bir önem verdiğini söylenir bunu da aristo'dan kaptığı ifade edilir. iskender'in henüz genç yaşındayken bile çevresindekilere tedavi önerileri sunduğu belirtilir.

* okumaya bayılan iskender'in yanından ayırmadığı tek bir kitap vardır: ilyada. yastığının altında her zaman bir kılıç ile ilyada'nın olduğu söylenir. ayrıca euripides, sophokles ve aiskhylos'un tragedyalarına da düşkündür.

* babası philippos, byzantion üzerine sefere çıktığında krallığı kendisine emanet eder. yaş 16.

* baba-oğul arasındaki uyum, babasının yeni bir eş aramasıyla çatırdamaya başlar. kızı olabilecek bir yaştaki kleopatra ile evlenmek istemesi annesine çok bağlı olan iskender için affedilecek bir şey değildir. bir gün herkesin huzurunda tartışma çıkar. babası kılıcını çeker, iskender'in üzerine yürür fakat sarhoşluktan olsa gerek düşer. iskender çevredekilere "bir sedirden diğerine geçemeyen bu adamdan, avrupa'dan asya'ya geçmesini nasıl bekliyorsunuz?" der :) iskender, annesini de alarak ilk önce epir'e gider daha sonra da illyria'ya geçer. kısa bir süre sonra da babası, af dileyecek yanına çağıracaktır.

* bir gün kral babası, muhafızlarından biri olan pausanias'ı azarlar. bunu gururuna yediremeyen muhafız, kralını öldürür. pek çok kişi bu suikastın arka planında iskender ve iskender'in annesi olympias'ın olduğunu belirtir. iskender ise kral olduğunda suikastta ismi geçen herkesi bulduracak ve öldürtecektir. yine de bir süre, bu suikast, iskender'in üstüne sinen pis bir koku olarak kaldı. iskender, makedonlar'ın kralı olduğunda 20 yaşındaydı.

* tahta çıktıktan sonra asi yunan şehirlerine hadlerini bildirmeye başlar. iskender'e çocuk diyen atina lideri demosthenes'e "artık bir erkek olduğumu atina surları önüne geldiğimde anlarsın!" der (ta*ak).

* persler üzerine sefere çıkmayı daha önceden kafasına koyan iskender, arkasında asi bir şehir bırakmamak için yunanlar'a olabildiğince uysal davranmaya çalışır. korinthos'ta yunanlar'ın da lideri olarak kabul edildiğinde, orada bulunan sinoplu diogenes (diyojen) kendisine gereken saygıyı göstermez. (yunan filozofları, bir kralın önünde eğilmeyi hiçbir zaman doğru bulmazlardı.) iskender, diogenes'i ziyaret eder. bir isteği olup olmadığını sorunca diogenes "güneşimi engelleme!" der. bu cevaba hayran kalan iskender, oradan ayrılırken kurmaylarına "iskender olmasaydım, diogenes olmak isterdim." der.

* iskender, antik çağ'daki her lider gibi kehanetlere inanırdı. persler üzerine atılmadan önce delphoi tapınağı'na gider, o vakit yunanlar'a göre uygunsuz bir vakittir. kahinler/rahibeler, iskender'in huzuruna çıkmaz. iskender bunları saçlarından tutar, tapınağa sokar :)

* pers seferine çıkarken elindeki ordunun mevcudu net olarak bilinmese de şöyledir: 30 bin piyade + 4 bin süvari. yanındaki resmi tarihçilere göre, iskender yanına, bu orduyu ancak 1 ay kadar besleyebilecek erzak almıştır. hellespontos (çanakkale) boğazı'ndan geçerek asya'ya geçer.

* troia şehrine varınca tanrılara kurban sunar. troia savaşı'nda hayatını kaybedenler için bir nevi ağıt yakar. akhilleus'un gömüldüğü yere zeytinyağı sürer ve onu onurlandırır. töreye uyarak soyunur ve kurmaylarıyla çıplak bir şekilde koşu yarışına katılır.

* kendisini granikos (biga) geçidi'nde bekleyen pers hükümdarı dareios'un komutanlarının haberini alınca karşıya geçmenin heyecanına kapılır. çayın sığ yerlerine çoktan tutan persler, iskender'e ve askerlerine geçilecek yer bırakmaz. nispeten tehlikeli bir yerden de olsa karşıya iskender'in önderliğinde geçilir. babasının sadık komutanlarından olan parmenion'un her muharebe öncesinde sızlandığını duymaya başlarız.

* granikos savaşı'nda, iskender miğferi ve kalkanıyla hemen persler'in dikkatini çeker. persler toplu şekilde iskender'in bulunduğu bölüme saldırır. atılan bir kargı zırhını deler geçer, hafif yaralanır. bu savaşın sonunda, barbarlar (yunanlar kendilerinden olmayanlara böyle seslenirdi.) 20 bin piyade ve 2500 süvari kaybeder. makedon tarafı ise sadece 34 kişi kaybeder. (açıkçası bana biraz abartı geldi.)

* granikos zaferiyle birlikte sardes teslim olur, iskender'e hayır diyen halikarnossos (bodrum) ve miletos (milet) şehirleri de düşecektir. iskender'in, miletos'un düşmesinden sonra ne yapacağına uzun bir süre karar veremediği söylenir. kehanetler kendisine olumlu şeyler fısıldayınca kıyı boyunca ilerlemeye başlar. phenike (fenike) ve kilikia'yı (kilikya) hedefler.

* phrygia (frigya) ele geçirilince kral midas'ın gordion'un düşmesiyle meşhur olan düğümle bağlı arabayı görür. barbarlara göre, bu gordion düğümü'nü çözen her yere hakim olacaktı. iskender zorlar ama başaramaz. en sonunda kılıcını çeker, bir vuruşla ortadan ikiye ayırır. (barbarca bir davranış :) )

* küçük asya'nın iç kesimlerinde ilerlerken persler'in meşhur satrap ve komutanlarından olan memnon'un öldüğü haberini alır. kehanetlerin ve talihinin açık olduğuna daha da inanmaya başlar.

* kilikia'ya döndüğünde iskender'den bir süre ses çıkmaz. dareios, iskender'in umutsuz durumda olduğunu düşünür halbuki iskender o sıralarda hastadır. bu yüzden de ilerleyememektedir. hastalık, aşırı yorgunluktan ya da tarsos (tarsus) yakınlarındaki kydnos ırmağı'nın soğuk sularında yıkanmaktan gelmiştir. hastalığı düzelmeyince philippos adında bir doktor getirilir. parmenion'dan bir mektup gelir. mektupta dikkatli olmasını çünkü bu philippos'un bir pers ajanı olduğu yazmaktadır. iskender, bu mektubu doktora gösterir ve onun verdiği ilacı, onun gözlerinin içine bakarak içer. iskender kısa bir sonra iyice halsizleşir fakat bu geçicidir. iskender, bu doktor sayesinde iyileşecektir. (parmenion ikidir kaşınıyor.)

* iskender iyileşince tekrar persler'in üstüne yürümeye başlar. iskender, suriye tarafına giderken dareios ise kilikia geçitlerinden gelmektedir. bir süre sonra iki ordu karşılaştığında düşmanının sayıca fazla olduğunu gören iskender, kuşatılmadan bir an önce persler'in sol kanadına dalar. savaşın sonunda (issos savaşı) iskender zaferle ayrılırken dareios kaçar. 110 bin pers'in öldüğünü aktarır plutarkhos. dareios'un görkemli çadırı iskender'e sunulur. iskender'in, kralın muhteşem küvetine yöneldiği "dareios'un küvetinde yıkanıp teri ve kanı üstümüzden atalım." dediği söylenir. ayrıca çadırdaki altın ibrik, leğenleri görünce "demek krallar böyle yaşarmış." der :)

* iskender, savaştan sonra yemeğe oturacakken kurmayları dareios'un annesinin, eşinin ve iki kızının esirler arasında olduğunu söyler. huzuruna çağrılan bu kişilere, kendisinden korkmamaları, dareios'un ise hala hayatta olduğunu belirterek onlara saygı ve hürmet gösterir. kendilerine daha önce gösterilen saygının aynen devam edeceğini belirtir.

* yukarıda da bahsettiğimiz gibi pers komutanı memnon ölünce güzeller güzeli eşi barsine, parmenion'a esir düşer. parmenion, kralını memnun etmek için bu kadını iskender ile tanıştırır. iskender'in evlenene kadar birlikte olduğunu tek kadının barsine olduğunu söyler yazarımız plutarkhos.

* iskender'in, esir pers kadınlarını görünce kurmaylarına "bu kadınlar, erkeklerin gözlerine eziyet çektirmek için yaratılmışlar." der. (gerçekten de, iskender'in kadınlardan anladığını görüyoruz. :))

* bir gün donanma komutanlarından biri iskender'e mektup yollar. mektupta çok yakışıklı iki gencin satılmak üzere olduğunu bunları isteyip istemediğini sorar. iskender ise bu adamı görevden alacaktır.

* sefer öncesinde iskender'in ne şarap ne kadın ne de uykuyla arası iyidir. tamamen seferine odaklanır. ilerleyen zamanlarda ise savaş sabahlarında bile kesintisiz ve kusursuz bir şekilde uyuyabildiğini öğreniriz.

* makedonlar, issos savaşı'ndan sonra ele geçirdikleri ganimetleri görünce uzun bir süre kendilerine gelemezler. persler'in bu muhteşem hayatlarına hep gıpta ederler hem de kendilerini daha fazla altın/ganimet için güdülerler.

* iskender, araplar'ın üzerine yürürken yaşlı hocası lysimakhos yüzünden hayatı tehlikeye girer. oldukça yaşlı bir adam olan bu değerli hoca, iskender'e diğer hocalardan bir farkı olmadığını göstermek için ön saflara geçer fakat kısa bir süre sonra orduya ayak uyduramayınca geride kalmaya başlar. iskender de, hocasına eşlik etmek için geriye gelir ve ordusu ile arası açılır. hocası ve iskender, karanlıkta kaybolur gibi olurlar ve ani bir soğuk da basar. donmak üzereyken araplar'a tek başına dalar, birkaç tanesini öldürür, ellerinden kaptığı meşale ile sağı solu yakar, ateşin fazlalığını gören araplar toz olur. iskender ve hocası da kurtulur.

* gaza şehri düşünce plutarkhos bir anekdot aktarır: yıllar önce iskender, hocası ve aile dostu leonidas ile birlikte tanrılara kurban adarken ateşe çok değerli tütsüleri atar. hocası, iskender bunlar değerlidir, der. gaza düşünce hocası leonidas'a bu tütsülerden bolca yollar ve yanına bir mektup koyar: "sana bolca tütsü ve sarı sakız gönderiyorum. umarım bundan sonra tanrılara cimrilik yapmazsın."

* mısır'da kuracağı iskenderiye şehri için yer ararken aklına homeros'un odysseia adlı eserinden dizeler gelir. iskender'in bu uzun seferlerinde homeros her zaman kılavuzluk etmiştir.

* ammon tapınağı'na ulaşmak için antik çağ'ın en korkunç diyarlarından olan çölden geçer. zeus'un, iskender'e ve askerlerine çöl geçisi sırasında yağmur yağdırdığını anlatır sayın yazarımız. çok da zorlanmamış geçerken.

* plutarkhos, iskender'in "tanrının oğlu" adlandırılmasından pek hoşnut olmadığını yine de barbarlara karşı bunu kullanmaktan kendini alamadığını söyler.

* iskender'e karşı ikinci yenilgisini alan pers dareios'tan barış teklifi gelir. teklifte euphrates (fırat) nehri'nin sınır olarak kabul edilmesi şartı vardır. klasik hikayedir. iskender ilerlemek ister fakat kurmayları, başta parmenion olmak üzere, bu teklife "evet" demesini beklerler. parmenion evet, deyince iskender de "ben de parmenion olsaydım, bu teklifi kabul ederdim." der.

* esiri olan dareios'un eşi güzel stateira ölünce pers geleneklere uygun tören yaptırır. dareios'un bunu duyunca iskender'e büyük bir saygı duyduğu belirtilir.

* gaugamela... bu kelimenin anlamı bulunduğu coğrafyadan gelir: "devenin evi". 1 milyondan fazla pers askerini gören iskender'in kurmayları dehşete düşer. yine parmenion atılır, gece yapılacak bir taarruzu önerir. iskender ise "zaferi çalmaktan hoşlanmam." diyerek savaşın gündüz yapılacağını belirtir.

* gaugamela'nın sabahında iskender bir türlü uyanmaz. en sonunda parmenion onu dürter, zorlukla kaldırır. böyle bir adeti olmayan iskender ise esneye esneye zaferden emin olduğunu ifade eder. "dareios'u kovalamaktan artık yorulduk!" der ve şevkle kalkar.

* iskender'in, askerlerini teftiş ederken ya da savaş sırasında meşhur atı boukephalas'a binmediğini söyler. bu çok sevdiği atı artık yaşlanmıştı. gelgelelim, ne zaman süvari hücumuna kalksa mutlaka da altında boukephalas olurmuş.

* gaugamela öncesinde iskender'in kahinleri, iskender'i takip eden ve onun başının üstünde  (kartal) görürler ve bunu, savaşı iskender'in kazanacağına yormuşlar.

* savaş tüm vahşetiyle sürerken iskender, yakışıklı ve uzun boylu dareios'u fark eder. yanındakilerle ona doğru dört nala gider. iskender'i gören/tanıyan persler ve dareios bir an tereddüte düşer ve kaçmaya başlarlar. iskender, dareios'u ele geçirmek isterken parmenion'un bulunduğu kanatın çökmek üzere olduğu kendisine söylenir ve mecburen onun yardımına koşar. halbuki geldiğinde parmenion ve ekibi taarruza kalmıştır. yani plutarkhos, parmenion'un burada bir şeyler çevirdiğini anlatmaya çalışır.

* gaugamela'dan sonra pers imparatorluğu dağılır. iskender artık asya'nın da kralı olur. babylon'a (babil) yürürken yerin yanması karşısında şaşkınlığını gizleyemez. bu neftti yani büyük ihtimalle petrol kuyusuna denk gelmişti. bu yanan nefte oldukça yabancı olan makedonlar'dan biri ya da yerlilerden biri ateşe dalınca malum yanarak ölür. iskender'in bu manzaradan korktuğu ifade edilir.

* babylon'un aşırı sıcaklığı makedonlar'ı şaşırtır. arpanın kısa sürede ürün vermesi onlara mucize gibi gelir. yine de yunanistan'dan getirdiklerini babylon topraklarına ekerler fakat bu narin tohumlar burada tutmaz.

* iskender, başkent susa'da ünlü pers hükümdarı kserkses'in heykellerinin devrildiğini görünce hayretini gizleyemez. (kserkses, bizim 300 spartalı'dan bildiğimiz kişidir ve zamanında atina'yı yakmıştır. sanırım artık persler'i devirdiğinde ne kadar büyük iş yaptığını daha iyi anlamış olsa gerek.)

* atina'nın yakılmasını unutmayan iskender, kserkses'in de kullandığı sarayı yaktırır. iskender'in bu güzel sarayın yanışını seyrederken çok pişman olduğu ve hemen yangının söndürülmesi talimatı verdiğini belirtir plutarkhos. (bazen çabuk gaza geliyor maalesef.)

* iskender'in maiyetine oldukça cömert olduğu bilinir. özellikle kurmaylarına karşı kesenin ağzını açar ve çoğu zaman da bunu abartırmış. annesinin bir mektubunda "herkesi zengin yaparken kendini zayıflatıyorsun." dediği söylenir. halbuki ele geçirilen ganimetlerden en çok yararlananlardan birisi de annesidir.

* antik çağ'da zeytinyağı çok değerlidir. makedonya'da bile ulaşmak zorken akdeniz ikliminin de etkisiyle zeytinyağı ile bolca karşılaşılır. iskender, kurmaylarına pek çok defa yağı hunharca gereksiz yere harcadıkları için kızar. mesela vücuda sürme modasından bahseder yazarımız.

* iskender yaşları ilerleyen ve de hasta olan askerlerinin memlekete dönüşlerine izin verir. ekibinden birisi de hasta olmadığı halde memlekete dönmek ister ve iskender bu adamı yakalar. neden buna başvurduğunu sorunca hetaira'ya -lüks fahişe- aşık olduğunu ve de onsuz yapamadığını söyler. iskender gitmesine izin verir.

* iskender yanı zamanda bir yargıçtı. ilk zamanlarında oldukça adil ve sabırlıyken özellikle asya kralı olduktan sonra burnundan kıl aldırmamaya başlar. kendisine ve emirlerine karşı gelenleri öldürtmeye başlar. sonraları ise bu infazlardan pişmanlık duyar. adil olduğu zamanlarda kendince bir yöntemi de vardır: objektif olmak için bir kulağını kapatır. ilginç.

* iskender'e, dareios'un öldürüldüğü haberi gelince bizzat cesedini görmeye gider. vücuduna onlarca mızrak saplanarak ölen dareios'un cesedinin hali iskender'i bir hayli üzer. kendi pelerinini çıkararak dareios'un üzerine örter. dareios'u öldüreni ağaca bağlar, ortadan iyi ayırır. dareios'un cesedini ise pers imparatoriçesine yani annesine yollar.

* gerçekte hazar denizi kıyılarına vardığında buranın azak denizi olduğunu sanır. ilerleyen dönemlerde coğrafyacılar bunu böyle söylerler. yani hazar denizi yakınlarında çok sevdiği atı boukephalas çalınır. iskender, oranın yerlilerine atını getirmezlerse çoluk çocuk demeden herkesi öldüreceğini söyleyince kısa sürede atı kendisine teslim edilir. atını görünce tüm siniri geçen iskender yerlileri affeder, onlara yakınlık gösterir.

* parthika'da yerel giysileri giymeye başlar. ele geçirdiği yerlerin geleneklerine sadık olsa da plutarkhos, iskender'in hiçbir zaman barbarların kıyafeti olan pantolonu giymediğini belirtir. (roma imparatorlarında da pantolon 3. yüzyıla kadar görülmez.) makedonlar, iskender'i işgal ettiği halkların kıyafetleri içerisinde görmekten hoşlanmaz. eleştirilerini açıkça dile getirirlermiş.

* iskitlerle yapılan bir çatışmada boynuna bir taş gelir. uzun bir zaman bulanık görür. yine iskitler'e karşı savaşırken ağır derecede ishaldir. yine de onları uzun bir mesafe boyunca kovalamıştır. (ishal, antik çağ'da büyük bir problemdi. ölüm oranı da oldukça yüksektir.)

* daha ileriye gidilmemesi konusunda sık sık tartışmaya başladığı kurmaylarına nispet yaparak yerel halklardan 30 bin çocuğun eğitilmesini emreder. anlaşılacağı üzere iskender'in durmaya niyeti yoktur.

* iskender'in en iyi arkadaşlarının ismi hephaistion ve krateros'tur. ilkiyle gündelik hayatı paylaşırken diğeri ise devlet yönetiminde bir nevi danışmanıdır. (iskender ve hephaistion arasında arkadaşlıktan öte birtakım şeylerin döndüğü daha sonraları söylenecektir.) gelgelelim, hephaistion ve krateros'un arası hiçbir zaman iyi değildir. iskender'in en sonunda, bir olay daha duyarsa ikisini de öldüreceğini söylediği belirtilir.

* iskender ilk evliliğini pers satraplarından birinin kızıyla yapar: roksana. (mö 327'de gerçekleşen bu evlilikten, iskender'in ölümünden kısa bir süre sonra çocuk dünyaya gelecektir. tarihçilerin dördüncü aleksandros olarak adlandırdıkları bu çocuk, mö 311'de rakipleri tarafından öldürülecektir.)

* parmenion'un havalı bir evladı vardır: philotas. gayet cesur bir savaşçı olan bu genç adam, sağda solda iskender hakkında konuşmaya başlar. kendisi gibi askerler olmasaydı, iskender'in pek bir şey başaramayacağını iddia eder. bunları duyan parmenion'un, oğluna "oğlum, bu kadar göze batma, biraz küçül!" dediği söylenir. bu söylenenler, iskender'in kulağına da elbette ulaşır. o sıralarda iskender'e suikast hazırlığında olan bir makedon, philotas'a gider ve desteklerini bekler. philotas'ın ne kadar yardımcı olduğu bilinmese de iskender, bu makedon'u yakalatıp öldürtür. sırada philotas'a gelince philotas, hephaistion'a yalvarıp yardım etmesi için ağlamaya başlar. iskender, adamının ağladığını görünce "madem bu kadar cesurdun, ne diye boynunu aşan işlere karıştın?" diye bağırır. neticede philotas öldürülür, kısa bir süre sonra parmenion ve bir başka oğlu da öldürülür. eski savaşçıların, parmenion gibi bir adamın öldürülmesinden sonra iskender'den iyice korktuğunu anlatır yazarımız.

* çok kızgın olduğunda makedon şivesiyle konuşur. muhafızları, bu şiveyi duyunca birtakım önemli kararların alınacağını anlarlar.

* bir süre sonra aristo'nun da akrabalarından ve de sefer boyunca yanında olan kallisthenes ile arası açılmaya başlar. bu filozofun gururlu ve net sözleri iskender'i bir zaman sonra sinirlendirmeye başlar. ayrıca iskender'in yanındakiler de bu değerli filozofa karşı iskender'i gazlayıp dururlar. filozof artık iskender'in ziyafetlerine de katılmaz olur. iskender'in "kendisine bile filozof olamayan filozoflardan nefret ederim." dediğini aktarır plutarkhos. kimilerine göre bu değerli filozof infaz edildi kimilerine göre ise ayağına zincir vurularak 'o diyar senin, bu diyar benim' gezdirildi. neticede ölür. (zamanında değerli bir hocası için ölümü göze alan iskender'in değişimini bundan daha güzel anlatan bir örnek yoktur.)

* hindistan'a ilerleyiş başladığında (antik çağ'ın o zamanında hindistan büyük bir bilinmeyendir.) ordusunun aşırı ganimet taşımaktan yavaşladığını gören iskender fazlalıkları atar ya da yaktırır. ordusu, nyse şehri yakınında bir nehirden geçerken iskender zorlanır: "yüzme öğrenmediğim için ne kadar da pişmanım!" der. nehirden çamur içinde çıkar ve kendisini bekleyen hint elçilerinin yanına gider. elçilerin yaşadığı şoku tahmin edebilirsiniz.

* hint kabileleri arasında gerçekten de iskender'i zorlayanlar vardır. bilinmeyen bir coğrafyada olmanın endişesiyle iskender artık her şeye kuşkuyla bakmaya başlar ve disiplinsizliği sert bir şekilde cezalandırır. plutarkhos özellikle hint seferi ile birlikte iskender'in yaptığı kıyımlardan sonra adına yakışmayacak bazı lekelerin sürüldüğünü belirtir.

* hindistan'dayken çok sevdiği atı boukephalas eceliyle ölür. öldüğünde 30 yaşındadır. iskender, bu çok sevdiği atının öldüğü yere bir şehir kurdurur: boukephalia.

* iskender ganga nehri'ni (ganj) geçip hindistan'ın daha içlerine gitmek isteyince makedonlar resmi olarak ilk kez isyan çıkarırlar. iskender bu duruma üzülür ve çadırına çekilir. bu istek bir bakıma iskender için bozgun anlamına geliyordu. iskender seferi durdurur.

* hint denizi'ni görmek için çok fazla açılmadan teknelerle keşfe çıkar. kısa bir süre sonra bir saldırıya uğrar. iskender'in göğsüne mızrak saplanır ki kurmayları, krallarının öldüğüne inanır. bu mızrak zorlukla bir testere kesilir ve ucu da çıkarılır. iskender'in bu işlemler sırasında defalarca bayıldığı belirtilir. özel bir diyet programı uygulanır. kendisine gelecektir.

* babylon'a dönerken gedrosya'ya büyük bir törenle girer. tüm kurmayları atlı arabalarda şarap içinde mahvolmuş durumdadır. şayet bir düşman saldırısına uğrasalar hepsinin kılıçtan geçirilmesi mümkündü. plutarkhos ise "sanki bir dionysos alayıydı." diyerek durumu açıklar.

* fırat nehri'ni kullanarak büyük bir donanmayla arabistan ve libya'yı geçip cebelitarık boğazı'na çıkma hayalinin olduğundan bahsedilir. gelgelelim, mızrak saldırısı ile hamlaşan vücudu, askerlerinin isteksizliği ve makedonya'dan gelen birtakım isyan haberleri bunu engeller. (nasıl bir kafada yaşadığını görmek etkileyici.)

* babylon'a döndüğünde bir pers geleneğini devam ettirir: her pers kadınına birer sikke dağıtır. bu sırada, iskender'e (ahameniş hanedanının kurucusu olan) kyros'un mezarının açıldığı haberi gelir. iskender, bu mezarı açtıran yunan soyluyu öldürtür. iskender, kralın mezar taşında yazan cümleleri görünce duygulanır: "...ben persler'in başına geçen kyros'um. bedenimi örten bir avuç toprağı gör ve bana hayranlık duyma." (iskender'in lahiti de augustus, caligula, caracalla gibi roma imparatorları tarafından açılacaktır.)

* babylon'da bir iddiadan başlayarak bir içki yarışması düzenlenir ki işin ciddiyetini 41 kişinin ölmesinden anlayabiliriz. iskender bu sıralarda yine gitgeller yaşamaktadır. daha önce eğitilmesine başlanan 30 bin çocuğun artık büyüdüğünü görünce mutlu olur fakat makedonlar bunu da çekemezler ve iskender artık kendi vatandaşlarına sırt çevirir. onlarla buluşmaz, huzuruna davet etmez. yine de bir şekilde kendine gelir, makedonya'ya haber yollar. kendisiyle yola çıkanların, kamusal alanlarda en öne oturtulmasını emreder. yetim kalmış çocuklara ise maaş bağlatır.

* iskender, ekbatana'dayken, kendisini eğlendirmek için yunanistan'dan üç bin oyuncu gelir. bu sırada hephaistion hastalanır. durumu iyiye giderken bir testi şarap gömünce hephaistion ölür. iskender bu haberi alınca yıkılır. doktoru çarmıha gerdirtir, ammon tapınağı'nda müzik/festival vs. her şeyi yasaklar. (pek normal bir ilişki değil) üzüntüsünü unutmak için bazı kabilelerin yetişkin erkeklerini öldürtür ki sırf hephaistion'u onurlandırmak(!) için. bu yakın dostu için büyük bir anıt düşünür ama kendisine sunulan projeleri ise bir türlü beğenmez.

* iskender'in sakilerinden biri makedonya'dan yeni gelmiş yakınlarından biridir. barbarların iskender'e tanrı gibi tapınmalarını görünce iskender'in huzurunda gülmeye başlar. iskender, bu sakinin başını duvara vurur.

* iskender artık huzursuzdur. (özellikle hephaistion öldükten sonra) hiçbir şeyden tat almaz olur, herkesten kuşkulanmaktadır. plutarkhos ise durumu şöyle açıklar: "bir insanın tanrılara inanmaması ne kadar kötüyse, batıl inançlı olması da o kadar kötüdür." bu yüce adamın, son zamanlarda adeta bir çılgın olduğunu belirtir.

* iskender bir ziyafette içmeye başlar. sarayına dönüp banyoya girecekken yakınlarından birinin davetini kırmaz, orada da içmeye devam eder. susayınca şaraba daha da yüklenir ve bünyesi artık kaldırmaz olur. 21. günün sonunda tüm kurmayları artık iskender'den ümidi kesmiştir fakat tahta kimin geçeceğini merak etmektedirler. gelgelelim, kararını açıklayamaz çünkü bilincini kaybeder ve konuşamaz duruma gelir.

* plutarkhos, iskender'in zehirlendiğine inanmaz. kanıt olarak ise cesede ve geleceğe dair alınacak kararlar uzun bir süre sürmüştür. bu süre zarfında, sıcak babylon'a rağmen bir kokma ve vücutta şişme meydana gelmemiştir. (son zamanlarda ise zehirlendiği yönünde ciddi araştırmalar bulunmaktadır.)

* iskender ölünce eşi roksana (yukarıda da bahsettiğimiz gibi) hamiledir. roksana, iskender'in kendisinden sonra evlendiği stateira'yı (dareios'un eşi değil, o öldü.) çok kıskanmaktadır. iskender ölünce ise kurmaylar özellikle roksana'ya büyük saygı gösterirler. dolayısıyla bu stateira'nın öldürüleceği anlamına geliyordu. roksana, bir gün stateira'ya mektup yollar ve yanına çağırır. stateira olacaklardan habersiz kız kardeşi ile birlikte buluşmaya gider. roksana, bu iki kadını bir kuyuya attırır ve öldürtür. üstüne de toprak attırır.

sonuç olarak plutarkhos, kendisinin bir tarihçi olmadığını söyler durur. onun görevi olayın tarihini belirtmek değildir. görevi olayların meydana gelme sebeplerini, sonuçlarını ve kişinin üzerinden bıraktığı etkileri açıklamaktır. işte, büyük iskender'i tam olarak böyle açıklamaktadır.