EKONOMİ 11 Haziran 2018
25,7b OKUNMA     730 PAYLAŞIM

Borsada İşlem Gören Şirketlere Yatırım Yapmadan Önce Bilinmesinde Fayda Olan Şeyler

Borsada para nasıl yönetilir? Kişi parasını kendi mi yönetmeli yoksa yönettirmeli mi? Bu ve bunun gibi sorular için sizi böyle alalım.
iStock


borsa şirketlerinin kazançlarından faydalanarak ana paramı sabit faiz getirisinin üzerinde mi büyütmeliyim, yoksa al-sat mı yapmalıyım?

borsa yatırımı bana göre tamamen sabit faiz getirisini geçmeye dayalı olmalı. şirketlerin hisseleri sınırlı, ancak oluşabilecek talep teoride sınırsız olduğu için, sabit faiz getirisinden fazla kar eden şirketlerin hisseleri uzun vadede sabit faiz getirisinin üzerinde primlenmelidir. bu şu demek, toplam malı mülkü 100 tl olan bir şirket bugünkü oranlar üzerinden gelecek yıl içinde en az 12 tl kazanamamışsa, parayı yanlış kullanmıştır. elbette bu orandan düşük gelir elde eden şirketler bu açığı gelecekte kapatabilir ama ben yatırımcıyım ve gizli gelirlerin tablolara yansımasını beklemek zorunda değilim. o nedenle 5-10 yıl gibi uzun vadeli periyodlarda bu karlılığın hissenin primlenmesine kaynak olmasını ve elimdeki hisselerin yatırım periyodu boyunca üst üste eklenen (bileşik) faiz oranının getirisini geçmesini beklerim. kaba bir aritmetik işlem olarak, 72 / yıl sayısıortalama getiri denklemi üzerinden ortalama yıllık getirimi ölçebilirim. yani 6 yıllık bir yatırım periyodunda en az %12 getiri üzerinden en az ana paramın iki katı kar etmem gerektiği sonucuna varılabilir.

paramı kendim yönetmek mi istiyorum, yoksa borsa şirketlerine yatırım yapan fonlar aracılığıyla yönettirmek mi istiyorum?

paramızı kendimiz yönetmek zorunda değiliz. türk milletinin ciddi ego sorunları olduğundan genellikle paramızın kontrolünü bırakmak istemeyiz. ancak bilimsel araştırmalarla da tespit edilmiş bir gerçek şudur ki parasını kendi yönetenler ağır çoğunlukla hem sabit faiz getirisinin hem de piyasa getirisinin altında sonuçlar almakta ve yüksek getiri elde edenlerin hedef tahtası olmaktalar. yani hisseleri yüksek fiyattan alıp düşük fiyattan sattığımız her seferde bizden daha çok getiri sağlayanların yükünü taşımış oluruz. bu nedenle paramızı kendimiz yöneteceksek bunu yapabileceğimizden, finansal ve psikolojik riskleri göze alabileceğimizden emin olmamız gerekir. özellikle gelişmiş ülkelerde parayı yönettirmek çok daha fazla tercih edilir. ayrıca yatırımlarımız takasbank tarafından saklandığı için tamamen devlet güvencesindedir ve fon ve portföy yönetim şirketlerinin yatırımlarımızı iç etmesi mümkün değildir.

paramı yönettireceksem en basit seçeneklerim neler?

parasını kendi yönetmek istemeyenler için çeşitli fonlar mevcuttur. özellikle bist 30 gibi endeksleri takip eden yatırım fonları bu maksada oldukça uygundur ve herhangi bir yatırım hesabı açmadan da bu fonlara katılmak mümkündür. bu tür fonlar hem piyasadaki dalgalanmalardan hem de temettü gibi gelir kanallarından faydalanılmasına imkan verir. ayrıca yatırımlar otomatik bir algoritmayla yönetildiği için beceriksiz bir fon yöneticisinin sizi zarara uğratması hemen hemen imkansızdır. sizi zarara uğratacak tek şey piyasanın kendisi olabilir ama uzun vadelerde piyasa getirisi en becerikli para yöneticilerinin getirilerinden bile fazla olmuştur. bu nedenle parasını kendi yönetmek istemeyen ama piyasanın büyüme eğiliminden faydalanmak isteyen yatırımcılara bu tür endeks fonları çok uygundur. hatta benim kişisel önerim, bireysel emeklilik sistemi için yaptığınız bir plan varsa bu tür fonlardan aylık alımlar yaparak çok daha yüksek bir getiri sahibi olunabilir. çünkü kendi kendinize yapacağınız fon alımlarında sistemden çıkışla ilgili hiçbir kaybınız, bağımlılığınız ve zorunluluğunuz olmaz ve çok çok daha düşük bir yönetim ücreti ödersiniz. biraz araştırma yaparak fon portföyünü çeşitlendirmeniz de mümkündür. kişisel favorim temettü 25 endeksini takip eden fonlardır.

paramı ille de kendim yöneteceksem yatırım yapılabilecek şirketleri nasıl seçebilirim?

bu konuda tatmin edici bir yöntem bulabilmek için çok çalıştım ve nihayet değer yatırımı diye bilinen yatırım yöntemini oldukça makul buldum. özellikle ingilizcesi olanlar için joel greenblatt tarafından kaleme alınmış little book that beats the market kitabını şiddetle tavsiye ederim. 

kitapta özetle şu söyleniyor, hisseleri alınacak şirket:

1. karlı olmalı

2. ucuz olmalı 

ancak kitap abd piyasalarını temel aldığı için ve türkiye abd gibi gelişmiş bir ekonomi yerine gelişmekte olan bir ekonomiye sahip olduğu için, şu düzeltmeleri yapmamız gerekir: 

1. türk şirketlerinin karlılıkları düzenli olmaktan çok uzaktır.

2. günümüz itibariyle şirketlerimizin karlılıklarına oranla dünyanın en ucuz borsalarından birinde işlem gördükleri göz önünde bulundurulmalıdır. 

bu değerlendirmeyle beraber şöyle bir yöntem izlenebilir:

* öncelikle buradan ulaşacağınız sayfada "finansal oranlar (gerçekleşen)" linkine tıkladıktan sonra borsada işlem gören bütün hisselerin temel değerlerini içeren tablo excel formatında bilgisayara indirilebilir.

* eğer şirketleri piyasa büyüklüklerine göre de filtreleyeceksek, ilk açılan sayfadaki excel dosyası indirilip piyasa değerinin olduğu kolon finansal oranlar tablomuza eklenebilir.

* bu şekilde devam ettiğimizi (yani piyasa değerlerini de içeren bir kolonu finansal oranlar tablosuna eklediğimizi) varsayarsak, dosyanın en üst satırına filtre eklenir ve piyasa değeri kolonunda istenen en küçük şirket büyüklüğüne göre filtreleme yapılır. türkiye gibi ülkelerde ne kadar büyük şirkete yatırım yaparsak, batma riskinden o kadar korunmuş oluruz. en azından 300 milyon tl (veya 100 milyon dolar) piyasa değerine ulaşmamış şirketleri ihmal etmenin hiçbir sakıncası yoktur.

* benim son zamanlarda denediğim ve oldukça memnun kaldığım bir başka filtreleme yöntemi de çeşitli endekslerde bulunan şirketleri tek bir listede toplamak, örneğin kendim temettü ve kurumsal yönetim endeksinde bulunan 75-80 şirketlik bir liste yaptım, aşağıdaki yöntemi bu liste üzerinde uyguluyorum.

* yeni bir excel sayfası açılır ve filtrelenen sonuçların şirket kısaltması ve fd/favök sütunları yeni sayfaya yan yana gelecek şekilde kopyalanır.

* son olarak fd/favök sütunundaki oranlar küçükten büyüğe doğru sıralanır.

böylece borsamızdaki elde ettiği gelire göre en ucuz şirketlere ulaşmış oluruz. buradan hakkında en çok gözlem yapma veya bilgi edinme imkanımızın olabileceği sektörlerden şirketlere yatırım yapılabilir. bu işlemin yılda bir kere yapılması yeterlidir, ancak dört defadan fazla yapılması tamamen gereksizdir. bunun için bilançoların açıklanma tarihlerinden bir hafta sonrası düşünülebilir. benim önerim bu işlemin yılda bir kere yapılması ve bilançolardan sonra kontrol edilmesidir. eğer oranlarda ciddi bir değişim yoksa portföyde değişiklik yapmamak daha makuldür. sabırlı olmak çoğu zaman kazandırırken daldan dala atlamak çoğu zaman kaybettirir.

bence dikkate alınması gereken en önemli konulardan biri de böyle bir araştırmada ulaşılan şirketlerin ucuz olmalarının sıkıntılı bir sebebinin olmasıdır

kimse bize her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir şirketi ucuzdan vermez. bu nedenle risk alırken şirketlerin siyasi çevrelerle ilişkilerini iyi tartmak gerekir. ucuz ve karlı şirket alıyorum diye batma ihtimali olan şirketlere prim verilmemelidir. örneğin yukarıdaki yöntemle yapılan filtreleme işleminde en üstte çıkan sonuçlardan biri koza altın (mevzu bahis durum 17-25 aralık soruşturmaları sonrasındaki dönemdeydi. koza altın'a tmsf el koyduğundan beri coştu resmen. tabii kim bilebilirdi ki? böyle bir riski almayı kabul edenler çok kazandı o ayrı.). koza ipek grubunun geçirmekte olduğu soruşturmalardan haberiniz varsa (ki olmaması mümkün değil), ucuz diye bu şirkete yatırım yapmanın gereksiz risk olduğu anlaşılacaktır. keza havacılık sektörü şirketleri de terör ortamından aşırı etkilenmiştir ve şirketler elde ettikleri karlılığa göre oldukça ucuz kalmıştır (ki terör algısı biraz zayıflayınca en az coşan havacılık hissesi bile yıllık tabanına göre %250 primlendi).

bu tür risklerin ne derece katlanılabilir olduğuna karar vermek herkesin kendi bileceği iştir. çünkü sırf benim dediklerimi harfi harfine uyguladınız diye annenizden emdiğiniz sütün burnunuzdan fitil fitil gelmesi gayet gerçekçi bir ihtimaldir. öte yandan iyi yönetilen ve iyi ilişkileri olan karlı şirketlerin uzun vadede kazandıracağı unutulmamalıdır. bu tür "değerlere" fiyatlar ucuzken yatırım yapmak getirinin potansiyelini fazlasıyla artırır.

ekleme: sabit faiz getirisini hesaplarken kullanılan 72 değeri, %1 oranında uygulanan bileşik faizin kaçıncı seferde ana parayı ikiye katlayacağının cevabı üzerinden yaklaşık bir ifadeyle kullanılmaktadır (1.01^70=2.007, 72 daha fazla çarpana sahip olduğu için kabaca kullanılmaktadır).

Bu içerik de ilginizi çekebilir