EKONOMİ 27 Temmuz 2017
40,5b OKUNMA     1222 PAYLAŞIM

Bir Yayıncının Gözünden Kitapların Neden Bu Kadar Pahalı Olduğuna Dair Haklı Bir İsyan

Sözlük yazarı "paybic", bizzat kendi işi olan yayıncılık tecrübeleriyle olayın içyüzünü anlatıyor. Kitaplardan aslında kimin zengin olduğunu, neden fiyatların düşürülmediği gibi konulara değindiği paylaşım.
iStock.com


20-25 tl'ye satılan bir romanın, matbaadaki baskı masrafı, kapak, kağıt, baskı, ciltleme vs dahil toplam 1,5 ile 2,5 tl arasında olduğunu düşünebiliyor musunuz? daha somut ve son baskılardan yola çıkarak vereceğim bir örnek: elinize çok satan kitaplardan ortalama 256 sayfa bir kitap alın. bu kitabın bugün için baskı, kağıt, kapak masrafları dahil maliyeti 1,40 tl.

bu maliyetin üzerine farklı kalemlerin eklendiğini, telif, tasarım vs masraflarının bindiğini düşüneceksiniz. aslında öyle değil. yayınevleri bünyelerinde artık grafiker çalıştırıyor ve bunları içeride hallediyorlar. en kötü ihtimalle hizmeti dışarıdan aldığınızda bir kapak tasarımının bedeli 250-500 tl arasında. yani 3000 adet basılan bir kitapta en iyi tasarımcıya ödeyeceğiniz bedel kitap başı 0,17 kuruş. kitabın baskı adedi 5000 olursa bu fiyat 0,10 kuruş oluyor. 


peki yazarlar ne kazanıyorlar? türkiye'de isim yapmış bir yazar değilseniz yayınevlerinden telif almanız zaten mümkün değil. normal bir yazar yüzde 3 ila 7, iyi bir yazar 7 ile 10 arasında telif alıyor. çok uçuk örnekler dışındaki genel dağılım ise yüzde 8. yani 20 tl'ye satılan 256 sayfa bir kitap için yazara ödenen telif 1,6 tl.

şimdi, o bizim hayran kaldığımız, logolarını görünce içimizin ısındığı yayınevlerinin bize neler yaptığını daha iyi anlamamız için şöyle bir hesap yapalım. 20 tl'ye satılan kitabın 1,5 tl'si hazırlık masrafı, 1,6 tl'si telif... 3,10 tl'ye mal edilen bu ürünü, piyasaya hakim olan yayınevleri dağıtımcılara-kitabevlerine yüzde 30, belki taş çatlasın yüzde 35 iskontoyla veriyorlar. yani 14 tl'ye. (haliyle, yazarın kendi ürettiği bir kitaptan kazandığı 1,6 tl iken, yayınevinin kazandığı 11,90 tl oluyor)

bir de bunlara kendi "zincir mağazaları" olan ve o mağazalarda asla indirim yapmayan yayınevlerini ekleyin, nasıl bir kar elde ettiklerini hesaplayın.


ben bu piyasada çalışırken iki kez "büyükler" tarafından kulağı çekilmiş "küçük" bir şirket sahibiyim. ülkemizde çok satan birçok kitabın neden e-kitap'ı yoktur, hiç sorguladınız mı? yayınevleri satışına izin vermiyorlar çünkü basılı kitaptan elde edecekleri kar burada olmayacak. 'bu fiyata e-kitap mı satılır?' itirazı sebebiyle ekitabın fiyatını da şişirmekten korkuyorlar. ben kendi şirketimle e-kitaplarımızın 2,90-3,90 tl'ye satılmasını istediğimde "büyüklerin" hakim olduğu sektörümüzün çatı kuruluşu tarafından güzelce ikaz edildim. sonucunda bana 'e-kitap fiyatlarını, basılı kitap fiyatının yüzde 70'inden aşağıda tutamazsın" denildi.

şimdi bir hesap yapın, diyelim ki popüler bir yazarın 20 tl'ye satılan bir kitabını yayınevi 3,10 tl'ye mal edip 14 tl'ye satıyor. 11,90 tl kar ediyor. peki, bu kitabın e-kitabı çıksa biz haliyle 4 veya 5 tl olmasını bekleriz. bu durumda yayıncının karı ne kadar olacak? 3 veya 4 tl.


piyasaya girerken ve şirketimi kurarken sektör hakkında hem yurtdışında hem burada olanları okumaya çalıştım. turgut özal bu konuyu adnan kahveci'ye araştırtmış ve bir rapor hazırlatmış. kahveci, o dönemde, 90'lar, kitap fiyatlarının pahalı olmasını, okurla kitap arasında çok fazla aracı olmasına bağlayıp, "yayınevi ile okur arasındaki bağlantıyı sağlayacak daha hızlı bir yapı kurulmalı" demiş. bugün teknoloji buna imkan sunuyor. yayınevleri bırakın arada biri olmasını, hiç dağıtımcı olmadan bile doğrudan okura kitap satışı yapabiliyor. daha önce dağıtımcı, bölge dağıtımcısı, kitapçı arasında bölüşülen paylar artık belki sadece bir internet sitesiyle bölüşülüyor ama buna rağmen fiyatlar hep çok yüksek.

sonuç: o yayınevlerini çok sevmeyin bence. her gün onlarla ve onların kurduğu düzenle muhatap olan bir yayıncı olarak okurların, özellikle e-kitap meselesini dert edip yayınevlerine isyan etmemelerini anlayamıyorum.

not: küçük yayınevlerinde çalışan arkadaşların ortak isteğiyle şunu eklemek isterim ki yukarıdaki yazı "büyükler"in kurduğu tezgahı anlatıyor. yoksa küçük çaplı yayıncıların zor şartlarda ve çok daha düşük kazançlarla iş yaptığını unutmayalım.

Sözlük yazarı "paybic"in Türkiye'de iş kurma konusunda şöyle bir içeriği de bulunuyor