TELEVİZYON 7 Mayıs 2018
54,2b OKUNMA     696 PAYLAŞIM

Bir Oturuşta Bitirilen Kırık Kalpli, Kara Mizah Yüklü ve Karanlık Dizi: The End of the F***ing World

Uzun sürmeyen, belli bir tarzı olan ve duygusallığı da elden bırakmayan bir dizi arıyorsanız bu kara mizah dolu ve yağmurlu İngiliz dizisi ihtiyacınızı fazlasıyla karşılayabilir.
Uyarı: Masum spoiler'lar içerir.


çıktığı hafta rotten tomatoes'da 100% aldığını görünce merak edip izlemeye başladığım, ilk 2 bölümün zor bitirdiğim, karakterlere alışma ve onlarla bağ kurmakta çok zorlandığım sonraki 6 bölümün ise nasıl geçtiğini anlamadığım, ingiliz, kara mizahlı, kırık kalpli dizi.

spoiler'lı kısıma geçmeden önce, bu dizinin karakter gelişimi konusunda son yıllarda izlediğim en başarılı yapımlardan biri olduğunu belirtmek istiyorum. netekim bu diziyi ve oyuncuları takdir etmek için karakter gelişimi nedir, nasıl işlenir, başarılı örneği nedir, başarısız örneği nedir bilmek gerekiyor.

oyunculuk olarak alyssa rolündeki jessica barden daha bir dikkat çekiyor. bakışları, kaş ve dudak mimikleriyle duygusal dünyasını gerçekten de çok güzel yansıtıyor.


ama gerçek performansı ortaya koyan alex lawther (james) olmuş. gayet abartısız bir oyunculuk sergiliyor. böyle üzerine düşündükçe insan izlediği oyunculuklardan daha bir tatmin oluyor.


karakter gelişimi demiştim yukarıda, bununla ilgili birkaç örnek vereyim

ilk bölümde öldürdüğü hayvanları anlatan james, dizinin sonuna geldiğimizde ölümcül yaraları olan köpeği öldüremiyor.

"i think i am a psycopath" repliği ile başlayan dış ses, 4. bölümde "having finally murdered a human, i realised something quite important. i was pretty sure i wasn’t a psychopath." repliği ile kendiyle bir yüzleşmeye dönüşüyor.
ilk bölümlerde her iki çocuğun dış sesi ile gerçek diyalogları arasındaki uçurum, dizi ilerledikçe kapanıyor. bu özellikle alyssa'nın repliklerinde çok daha net ortaya çıkıyor.
alyssa'yı öldürme planları yapan james, dizi sona erdiğinde alyssa için kendini feda etmeye hazır (ve gözüken o ki ediyor da)
"i was never alyssa’s protector. she was mine."

bir diğer taraftan dizi, günümüzde trend kabul edilen ve sjw / anti-snowflake ya da türk versiyonuyla "duyar kasma" kapışmalarının temelinde yer alan pek çok konuyu "bakın burada toplumsal açıdan çok önemli bir noktaya parmak basıyorum" diye bağırmadan -bence- olması gerektiği gibi doğal akışın parçaları olarak izleyenlere sunuyor.

alyssa karakteri maalesef pek az kadın karaktere nasip olan gerçeklikte bir derinliğe ve çok katmanlı karaktere sahip. hatalı, kırılgan, sevmesi zor, duyguları ve düşünceleri gri bölgede. tiksinilecek ya da alaycı bir komedi malzemesi yapılmadan regl olması bile bunun göstergesi.


ek olarak

dizide iyi polis (eunice) - kötü polis (teri) sterotipini üstlenen iki polis var. bu polislerin ikisi de kadın. ikisi de queer. bu üç cümle içinde dizinin konusu için önemli olan ve dizinin ön planda tuttuğu tek şey "iyi polis / kötü polis" dengesi. pek ala iki erkek polis veya heteroseksüel ilişki içindeki iki kadın polis de olabilirdi bu karakterler. ama cinsiyetleri ve cinsel kimlikleri bir "plot device" edilmeden dizide yer almaları herkesin konuşup kimsenin ne demek olduğunu bilmediği eşitlik ve temsiliyet (representation) için çok önemli sıradanlıkta hamleler.

dizide seks ve onay (consent) mekanizmasının işlenme şekli de sadece ergenler için değil yetişkinler için de ders niteliğinde. üzerine tekrar düşünmek isterseniz 3. bölümde alyssa'nın topher'la takılırken fikrini değiştirmesi ve 8. bölümde james'le plajdaki yakınlaşmalarına bakabilirsiniz.

ve tabii ki ergenlerimizin hiç beklemediğin anlarda bıraktıkları truth bomb'ların güzelliği <3

"sometimes you realise you’ve had a thing keeping you going that might be a lie. when you actually really understand that — that the whole thing might have been a lie the whole time — it’s like you’ve swallowed a stone. but not recently. you swallowed it years ago."

"that was the day i learned that silence is really loud. deafening… when you have silence it’s hard to keep stuff out."

"the world is fucking bleak. i guess i try and do things to forget that it is. keep busy, keep blind."

“ergen dizisi yeaa” tayfa yine yerini ön sıralardan almış genel yorumlarda

eğer diziyi izlemeden önce şuraya bir göz atayım diyenler varsa, dizinin ergen dizisi olmadığını belirtelim. dizinin ana karakterlerinin yaşları gereği hitap ettiği kitle teenagers kesim gibi görünebilir, buna bir itirazım yok ama diziyi izleyince öyle olmadığını anlayabiliyorsunuz.

gece yarısı başladım, sabahın dördüne kadar izletti kendini. bölümleri 20 dakikada tutma kararını en başta kim aldıysa diziye çok büyük bir iyilik etmiş. eğer kırk dakika üzerine çıkarsanız, hatta bir saat civarını bulan bölümler çekerseniz 13 reasons why durumuna düşersiniz. nedir bu durum? bu durumda, “ergen dizisi bu öö” topluluğunu haklı çıkaracak bolca sahneye sahip olursunuz. the end of the fucking world özellikle bundan kaçınmış gibi duruyor. barındırdığı kara mizah zaten bu konsepti sevenleri direkt tavlayacak türden. bunun dışında yaşanan aşk, aksiyon, dram ve gerilim hep dozunda. dediğim gibi bunun bölüm süresiyle alakalı olduğunu düşünüyorum.

bahsetmeden bitirmeyelim, oyunculuklar ortalamanın üstünde. en etkileyici black mirror bölümlerinden biri olan shut up and dance‘in başrolünden tanıdığım alex lawther james rolünde tam puanı hakediyor. alyssa’yı canlandıran jessica barden doğal güzelliğiyle zaten ilgiyi çekse de oyunculuğu güzelliğinin altında kalmıyor kesinlikle.

yeni sezonun gelmesi ilk sezonun başarısını gölgeler mi bilemiyorum, onay aldı mı ona da bakmadım gerçi ancak dizi listeme seve seve eklediğim bir dizi oldu. btw thanks netflix. (alyssa’nın aksanıyla thanks bu, hehe)

i was never alyssa’s protector.
she was mine.

dizinin verdiği mesaj kısaca şöyle

"sevgiyi çocuklarınızın ulaşabileceği yere koyun."

bebeksi playlist'ini şuraya bırakıp kaçıyorum

Bu içerik de ilginizi çekebilir