Bir İnsanı Yaptığı İlk Hatada Hayatımızdan Çıkarmalı mıyız?
bir insanı yaptığı ilk hatada hayatından çıkarmanın iki nedeni olabilir
birincisi; hatayı yapan insan sizin için yeterince önemli değildir ve size karşı bir hata yapınca yokluğu hayatınızdan bir şey eksiltmeyecektir.
ikincisi; geçmişinizde size karşı yapılan hatalara karşı çok toleranslı ve affedici olmuşsunuzdur. bunun sonucunda daha fazla hatayla karşı karşıya kalmışsınızdır. yani hatalara tahammülünüz kalmamıştır.
netice itibarıyla, hata yapan insan affedilmeye alışık birisiyse, çok şaşıracaktır bir kalemde silinmeye.
bir insanı yaptığı ilk hatada hayatından çıkarmak idealist bir ergen/gençken olur
biraz büyüyünce birkaç hatayı daha beklemeyi öğrenir insan. biraz zaman geçtikten sonra, kendi hatalarını da fark etmeye başlar. bazı yıllar daha geçer ve "hata ne ki" diye sorar kendine. "hata diye bir şey yok" der sonra, "tercihler var."
olan ve olmayan, yapılan ve yapıl-a-mayan, seçilen ve seçilmeyen her şeyin sebepleri; bu sebeplerin oluşum dinamikleri üzerine filan düşünmeye başlar sonra insan orta yaşların zirvelerindeyken. burada işler bayağı bi soyutlaşır.
derken bir puro bazen sadece bir purodur yalınlaşması belirir bi yerden 40 yaş civarı...
ve insan başladığı noktaya yakın bi yerlerde bulur kendini. artık idealist bir genç/ergen gibi, herhangi bir ilişkiyi kesip atmak için o ilk hatanın yettiğini düşünmese de; insan ilişkilerinde o ilk işaretleri doğru okumanın ve bunlara bağlı beliren riskleri kontrollü almanın önemini haiz olur.
hayat uzun bir yol ve büyürken çok değişiyoruz gerçekten.
tabii, çıkarın gitsin
21. yüzyıl insansızlık çağı. teknoloji, pandemiler "insansız olun" diyor. kimse kimseyi sahiden sevmiyor, özlemiyor. üstat behçet necatigil, bu zamana "çok çiğ çağ" (kilim) demişti, bir kilim metaforu üzerinden. "ama biz dokuduk bu kilimi. eh, bir dereceye kadar." evet, bizim eserimiz. sadece çiğ değil, sığlığın gözde olduğu bir çağ...
affetmek hak vermek değil, anlamaktır. ilk hatada çıkarırsanız, hayatınız yol geçen hanına döner; bir insanı gerçekten ve yakından tanıma şansınız olmaz. dostluk olmaz, olsa da kalmaz. hadi dostluğu boş verin; dostluk denilen, ya böbürlenmek ya da yakınmak için. fakat insansız yaşamak... o kadar güçlü müsünüz bakalım? sonra yalnızlık duvarında ağlamayın.
"ilk merhamet ölür, sonra insan
ve büyümez insan oluş
büyür yalnızlık" (zübeyde yalçınkaya)
bu, yıllar süren tecrübelerden sonra benimsediğim bir uygulamadır
herkese tavsiye ederim. insanlara yüz verdikçe kafana s*çtıkları tecrübesinden yola çıkarak bu noktaya vardım. hayat kısa. kimseye ikinci şans verecek vakit yok. ben nasıl dikkat ediyorsam herkes benimle ilişkilerinde dikkatli olacak. olmadı. vur tekmeyi kıçına gitsin. 7 milyar insan var dünyada, biri gider biri gelir.
bundan sonra baktım ki hayat daha güzel. çevrem beni seven, bana saygı duyan, beni mutlu eden insanlarla dolu.
Emin misiniz?
bir insanı yaptığı ilk hatada hayatından çıkarmak, sorun çözmeyi bilemediğinizi gösterir. bu konuda diğer insanların söylediklerini duyan da herkes kusursuz zanneder. yalnız kalırsınız böyle yaparsanız.
tahammül eşiğim yüksektir. bir insanı ilk hatasında silmem ama bana yapılan iyiliği ve kötülüğü asla unutmam.