TARİH 17 Haziran 2020
81,2b OKUNMA     716 PAYLAŞIM

Bir Dönem Birçok Kadının “O Aslında Benim“ Dediği Grandüşes: Anastasia Romanova

80'lerde birçok kadın, kendisinin; Rus İmparatorluğu'nun son çarı II. Nikolay'ın en küçük kızı Anastasiya Nikolayevna Romanova olduğunu iddia ediyordu. Neden mi? İşte onun tuhaf hikayesi.

anastasiya nikolayevna romanova, son rus çarı 2. nicolas'ın beş evladından dördüncüsü ve en küçük kızıdır. kendisi, 17 yaşındayken ailesiyle birlikte 1918 yılında öldürülmüştür ancak cesedinin gömüldüğü yer uzun zaman boyunca bilinmediği için ölümü uzun süre tartışılmış ve 20. yüzyılda birçok kadın kendisinin anastasia nikolaevna olduğunu söylemiştir.

birçok kişi anastasia'nın ölmediğini ve rusya'dan kaçarak başka ülkede yaşadığını söylemiştir. bu olay 20. yüzyılda birçok kitabın ve filmin konusu olmuştur. 10'dan fazla kadın kendisinin anastasia olduğunu ve kaçarak hayatta kaldığını iddia etmiştir ve bu kadınlardan en ünlüsü ise anna anderson'dur. 

Anna Anderson (sağda)

anderson, ailesi ve hizmetçiler öldürüldükten sonra cesetlerin yanında yatarak ölü taklidi yaptığını, daha sonra bir muhafızın kendisinin nefes aldığını fark ettiğini ve bu muhafızın yardımıyla kaçtığını söylemiştir. 1938 yılından 1970 yılına kadar bu dava alman mahkemelerinde görüşülmüş ve almanya'nın resmi olarak en uzun süren davası olarak tarihe geçmiştir. mahkeme, yeterince delil sunmadığı sebebiyle anderson'un iddialarının yerinde olmadığı kararına varmıştır. anderson 1984 yılında ölmüş ve cesedi yakılarak kül haline getirilmiştir. bu sebeple cesedi üzerinden test yapılamamış ve kendisinin anastasia olduğu bu şekilde belirlenememiştir ancak 1994 yılında anderson'a ait olan bir mendildeki kan örnekleri üzerinden dna testi yapılmış ve kendisinin çar nicolas ile bağının olmadığı ortaya çıkmıştır.

nadezhda ivanovna vasilyeva ve eugenia smith isminde iki genç kadın daha anastasia ve ablası maria olduklarını iddia etmişlerdir. bu iki kadın 1919 yılında ural dağlarında bir rahip tarafından kabul edilmiş ve 1964 yılındaki ölümlerine kadar rahibe olarak hayatlarını sürdürmüşlerdir. ölümlerinin ardından mezarlarına anastasia nikolaevna ve maria nikolaevna yazılmıştır.

Annesi ve Anastasiya

1918 yılında bolşevikler, anastasia'yı perm şehrinde ev hapsinde tutmaktaydılar ancak muhafızlar anastasia'nın uzaktan akrabası olan kuzeninin hücresine bir kadın getirmişler ve bu kadının çarın kızı anastasia olup olmadığını sormuşlar, kuzeni ise bu kadını daha önce hiç görmediğini söylemiş, bunun üzerine muhafız getirdiği kadını serbest bırakmıştır. bu olay anastasia'nın kaçtığı hikayesini destekler nitelikte olsa da, daha sonra olayın farklı bir boyutu ortaya çıkmış ve hikayenin doğru olmadığı anlaşılmıştır. ailenin ölümünden birkaç gün sonra alman hükümeti rusya'ya birkaç kez telgraf çekerek "alman kanı taşıyan prenseslerin güvenliği" konusunda endişe duyduklarını belirtmişler, rusya ise o dönemde almanya ile barış anlaşması bulunduğu için ailenin güvenli bir yere götürüldüğünü söylemiştir.

Anastasiya

başka bir olayda 8 tanık birden 1918 yılının ekim ayında anastasia'nın perm şehrindeki tren istasyonundan kuzeybatıya doğru kaçmaya çalıştığını belirtmiştir. bu tanıklardan bazılarına anastasia'nın fotoğrafı gösterildiğinde olayı doğrulamış, utkin ismindeki doktor ise anastasia'nın yaralı olduğunu ve kendisine tedavi uyguladığını belirtmiştir.

1991 yılında yekaterinburg yakınlarında bulunan toplu mezardan çarın, eşinin ve üç kızının kalıntıları çıkarılmış ve kızlara ait olan kalıntılardan birisinin anastasia'ya ya da ablası maria'ya ait olduğu belirlenmiştir. 2007 yılında yapılan dna testi ile birlikte anastasia'nın 1918 yılında öldüğü kesinleşmiştir.

Baltacı Mehmet Paşa, Rus Çariçesi I. Katerina'yla Birlikte Oldu mu?