Bir Avukattan: Suits Dizisindeki ile Türkiye'deki Avukatlık Dünyası Arasındaki Trajik Farklar
suits... bir türk avukat olarak izleyip feyz almaya çalıştığım amerikan dizisi.
ancak izlerken tahammül etmek çok zor. bir kere bu dizideki elemanlar, türkiye'dekinin aksine her zaman çok şıklar. çok zenginler. arabalar, ofisler, eşyalar, evler, vs... her şey tavan noktasında. türkiye'de ise pek böyle olmuyor.
sonra... darlanınca çamura yatıyor, bir barda demleniyor, spor arabalara biniyor veya aniden ışınlanır gibi başka bir şehirde meydana çıkıyorlar. bol bol sevişiyorlar. bizde ise çamura sadece mecazen yatılıyor, demlenme işi ise bir shot tekilaya 90-100 tl isteyen hayvan işletmeciler yüzünden genelde taksim'de iki bira ile sonuçlanıyor. bizde seviş yok.
ayrıca orada işler çok daha klas. birleşme, devralma, hisse satışı, vs. vs. daha avukatlık dışı, danışmanlık tadında. bizde ise avkat bey, *bneler benim paramı ödemiyor, git analarını s*k, hacze git, aç davayı kazan tadında ilerliyor.
onlarda mahkemeler rahat. amerikan sistemi tümüyle bizdeki kara avrupa'sı sisteminden farklı. onlar dava açmadan iş bitiyor, bizde dava bitse de tahsilat olmuyor.
onlar hakime bir cümle kuruyor, hakimin dünyası değişiyor. biz hakime delil olarak ebemizi sunsak yine de en baştaki fikrinden dönmüyor.
onlarda da yargıtay ve danıştay benzeri kurum var ama bizdeki gibi tay tayla geçmiyor. çok hızlı sonuçlanıyor.
bir de ofis yaşamları beni darlıyor. onlar sürekli dik ve karizmatik ofis içi yürüyüşler, sadece birkaç cümlelik can alıcı konuşmalar yapıp gözleriyle her şeyi anlatırken; bizde genelde ne boş boş bakıyorsun, anlamadın mı, para geldi mi, ödemedi mi o şerefsiz, onun anasını sen s*kersin, şeker mi bitti, hangi at yiyor lan bu şekerleri, *mına koyim müvekkil gelecek yine kafamı s*kecek, hey stajyer makarna yapmasını biliyor musun, kdv gelmiş yine kol gibim, vs. vs. şeklinde ilerliyor...