SİNEMA 9 Ağustos 2022
67,5b OKUNMA     613 PAYLAŞIM

Beyin Yakan Film Mulholland Drive'ı Daha İyi Anlamanızı Sağlayacak Bir Rehber

David Lynch'in başyapıtlarından biri olan 2001 yapımı film Mulholland Drive (Mulholland Çıkmazı) ile ilgili pek çok soruya cevap bulabileceğiniz detaylı bir inceleme.

mulholland dr., bilinçaltı tarafından kurgulanmış rüyanın, gerçek hayatta insanın duygusal beklentileri ve korkuları tarafından, farkında olmayarak da olsa şekillendirildiği tezini baz alarak yapılmış bir film. aslında ben bu görüşte olan biri değilim. yukarıda belirttiğim gibi, ben bilinçaltının kaotik, sürreal ve tamamen nedensellik ilkesinden bağımsız resimler sunduğunu düşünürüm. her ne kadar önceden gördüğüm görseller yoğunlukla rüyalarıma girse de, gördüğüm olaylarda şimdiye kadar hiçbir zaman sebep-sonuç ilişkisi kuramadım. dolayısı ile gördüğüm rüyaların yorumlanmasını da faydasız ve anlamsız bulurum. ancak tabii bu film, benim rüya tecrübelerimle yapılan bir film olsaydı, en çok yönetmenin diğer süper kompleks ve karanlık filmi, inland empire (2007) kadar övgü alabilirdi. bilinçaltı tezahürünün gerçek hayattaki beklentilerle/motivasyonlarla rüyaya girmesi, mulholland drive’ı hali hazırda başyapıt statüsüne ulaştıran olmazsa olmaz noktalardan sadece bir tanesi.

beyazperdeye yansıyan imajların kuvvetli, sarsıcı ve çok edici olabilmesi için ana rolün gördüğü rüyayı oluşturan parametrelerin de sarsıcı olması lazım. yani kısacası güçlü duyguların karşılığı güçlü resimler ve şok edici bir rüya tecrübesi olacaktır. peki bunlar neler olabilir? cevap aslında az çok belli; tutkulu bir aşk, ölümcül kıskançlık, intikam duygusu, şöhret arzusu/hırsı ve genel olarak da karakterin tüm çıplaklığı ile gördüğümüz korkutucu id'i ve bundan beslenen karanlık alter egosu. rüyayı bu parametreler temelinde kurarsanız, ortaya sinema adına oldukça iddialı bir yapım çıkabilir. işte mulholland drive’da yönetmen david lynch, ana karakterin gördüğü rüyayı bu motivasyonlar üzerinden oluşturmuştur. rüyanın karmaşıklaşıp oldukça derin bir seviyeye inmesinin gerekçesi de, karakterin duygularını marjinal noktalarda yaşaması ve edindiği yıkıcı hayat tecrübeleriyle beraber, ruh sağlığının tamamen bozulması ile açıklanabilir.

film hakkında beni tek üzen nokta ise aslında filmin bizzat kendisi, yani içeriği ile ilgili değildir. bilenler mutlaka vardır; mulholland drive film olmadan önce, yönetmen lynch’in kafasında tv dizisi projesiydi. elimde bir güç olsa ve geçmişe gidebilsem, bu projeyi lynch’e ne yapar eder tv dizisi olarak yaptırırdım. sebebi şu, film olan proje bize muhteşem bir 2,5 saatlik şölen yaşatmıştı. ancak 10 bölümlük mini dizi formatı, bize en az 10 saat süren kusursuz bir sezon (belki de birden fazla) yaşatacaktı. ben bu hikayenin çok katmanlı olmasından dolayı, daha uzun bir şekilde işlenmesinin, hali hazırdaki potansiyelini daha da artıracağı düşüncesindeyim. tek üzüntüm o, yoksa bu filmi herhangi bir noktada acımasızca eleştireni, lynch’in yaşlı öcülerinin kovalamasını dilerim.


yazının devamında filmin bazı sahnelerini paylaşıp, bu sahnelerdeki olayları ve bilinçaltı tezahürlerinin sebeplerini açıklayacağım 

bu kısımdan sonrası spoiler içerdiğinden, filmin izlenilmeden okunması beni üzer. lütfen bu müthiş filmi izlemeden, yazının kalanına göz atmayınız. bir sürü yorum okuyup, `nasıl olsa filmi izlediğimde anlamayacağım, bari izlemeden bütün açıklama yazılarını okuyayım` mantığı ile hareket edenleri hiç anlamadım, asla da anlamayacağım. hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir filmi izlemek, her zaman için harika bir duygudur. hiçbir şey anlamasanız bile, filmin sizde yarattığı ilk etkiler/izlenimler, filmi sıfır ön bilgi ile izlediğinizde maksimuma çıkar. bunu her film için göz önünde bulundurmakta fayda var diye düşünüyorum.

--- spoiler ---

- ilk diyaloğun olduğu giriş sahnesinde camilla, şöför ve korumayla düzgün aksanlı olarak ıngilizce konuşuyor. evet buradan anladığımız şu, hispanik bir amerikan olan ms. rhodes, aksansız ıngilizce konuşursa rüyada, ispanyol gırtlağı ile konuşursa gerçek hayattaki versiyonunda bize görünüyor demek. bu, biz seyirciler için iyi bir ipucu. tabii biz bunu, filmin ilerleyen dakikalarında anlayabiliyoruz.


- rhodes’un yanından iki kişi (sarhoş kadın/erkek) geçiyor. bunun anlamı şu, camilla amnezi yaşıyor ve hiçbir şeyi hatırlamıyor. diane’in bilinç altı camilla’yı isimlendirmeye çalışıyor ancak bunu da başaramıyor. yanından geçen sarhoşlar da, o’nun yardım isteme seçeceğini sıfırlıyor. çünkü o’na ilk yardım edecek olan kişi mutlaka diane olmalı.

- iki dedektif, camilla’nın geçirdiği kazadan sonra olayı soruşturmaya başlıyor. diane kendi suçunu bildiği için, kendini polisin soruşturduğunu da biliyor. dolayısı ile burada olayı bilinçaltı farklı anlamlandırarak, sanki suçlu olay mahallinden uzaklaşan camilla’ymış gibi şimşekleri ona yöneltiyor. klasik bir suçu yansıtma savunma mekanizması.

- rhodes, diane’in ruth teyzesinin evine sığınıyor ve diane eve geldiğinde onu duş alırken buluyor. etrafına pozitiflik saçan diane, hiç kötümser bir izlenime kapılmadan hemen ruth teyzesinin arkadaşı olarak camilla’yı düşünüyor. burada diane’in etrafına gülücükler saçıp, pozitiflik kraliçesi olmasının sebebi, bilinçaltının onu olumsuzluklardan uzakta tutup, “senin hayatın mükemmel olacak” ‘a kendini inandırması.


- türkiye’nin yetiştirdiği en önemli sinema yazarlarından atilla dorsay’a göre (pek tabii ki bana göre de) rita hayworth sinemanın gelmiş geçmiş en seksi ve en kışkırtıcı aktrislerinden. camilla’nın diane’in teyzesinin evinde gördüğü rita hayworth afişi, o’nun kendi adını hatırlamaması ile kurtarıcısı oluyor ve adının “rita” olduğunu diane’e söylüyor. tabii bu yalan çok kısa ömürlü oluyor çünkü diane’in iyi niyetli olduğunu anlayan camilla, o’na gerçekleri söylüyor. burada rita hayworth’un oynadığı meşhur gilda (1946) ismindeki filme ait bir afiş görüyoruz. gilda karakteri gizemi ile meşhur bir karakter. erkekleri önce seksiliği ve dişiliğiyle sonra da gizemiyle ağına düşürüyor. hiçbir erkek gilda’nın psikolojik gücünden kaçamıyor. bunun 90’lardaki erotik/soft porn versiyonunda, sinemanın bilinen en tehlikeli kadın karakterlerinden olan, ölümcül ve üstün zekalı catherine’e basic instinct de (1991) sharon stone hayat vermişti. 

(buraya bir parantez açalım; camilla rhodes adı, ünlü yönetmen alfred hitchcock un başyapıtı vertigoda (1958) geçen gizemli kadın karakter carlotta valdes isminden türetilmiştir. mulholland drive’i sevdiyseniz, mutlaka vertigo’yu da izlemelisiniz.) #110405566 (vertigo hakkındaki entrym)

- diane’in los angeles havalimanında beraber yolculuk yaptığı yaşlı ikili ile konuşması ve bu ikilinin o’na çok iyi davranması aslında ters bir olay. yaşlıların, diğer karakterlerden bağımsız olarak gerçek hayatta karşılıkları yok. sadece diane’in rüyalarına giriyorlar. diane’in önceden gördüğü kabuslara konu olmuşlar. diane’in son rüyasında ise aksine, ona yardım eden konumdalar. bilinçaltı diane’in iç huzurunu tesis etmeye çalışıyor; “merak etme, her şey yolunda diane!”. (son kısımda yaşlı çifti daha detaylı açıklayacağım)

- filmin anlamlandırılması zor olan bölümlerinden biri de, diane’in kişiler ve kapısız, camlı ve perdeli odalar ile resmedilen bilinçaltı. bu görseldeki sahnedeki kişiler ve odalar tabii ki gerçek değil. ayrıca, burası filmden bağımsız olarak diane’in gördüğü rüya da değil. burası diane’in bizim anlamamız için yaratılan bilinçaltı tasviri. eğer yönetmen lynch diane’in bilinçaltını kamerasını karakterin beynine girerek aktarsaydı elbette filmin bu kısmı, national geographicin, insan anatomisi belgeseline dönerdi. yönetmen burda sürreal anlatımı seçerek, filmin esas konusu olan rüyayı oluşturan yapı taşlarını bize farklı insanlar olarak göstermiş. nihai karar mercii olan beyin, cüce bir adam olarak, merkezi sinir sistemi ise ensesi görünen telefonla konuşan adam olarak resmedilmiş. bu sahnelerde adamların işin ilerlemesi için birbirlerini telefonla aramasının açıklaması ise şu; bildiğiniz üzere beyinden çıkan emir, elektrik sinyalleri ile nöronlar vasıtasıyla iletilir. dolayısı ile biz burada telefon hatlarını diane’in merkezi sinir sistemine ve dolayısı ile beynine bağlı nöronlar olarak algılayabiliriz. işte diane’in bilinçaltı, rüyayı bu sahnede formatlayıp, aşk yaşayacak karakterlerin geçmişlerini yok edip, yeni bir insanmış gibi birbiri ile eşleştiriyor. bu arada adam’ın kariyeri de ayrıca yıkıma uğratılıyor. sıfırdan yeni hayat, sil baştan bunlar her insanın bilinçaltından zaman zaman ortaya çıkan, arzuladığı şeylerdir. burada da tüm olup biten bu. 

- adam kesher bildiğiniz üzere yönetmen. ilginçtir ki kendisi diane’in rüyasında da yönetmen. makam/mevkii aynı, sadece yönetmen farklı bir pozisyonda ve farklı kişilerle temas ediyor. peki diğer tüm karakterler farklı isim ve statüdeyken, adam kesher’inki neden aynı kalıyor? çünkü adam olmasaydı camilla bir şekilde diane ile kalacaktı. diane’in düşüncesi bu. adam’dan olduğu hali ile intikam almak istiyor. daha sonraki adam sahnelerinde bundan bahsedeceğim.

- beceriksiz, sarışın, sakallı ve farklı göz renklerine sahip kiralık katil. gerçekte mavi gözlere ve düzgün saçlara sahip, kirli sakalı olan katil, rüyada, biri siyah diğeri mavi göze sahip, saçları farklı taranmış, top sakallı ve baya bir sakar. bu sahnede kiralık katil üç insanı öldürüyor. ama öldürürken dikkat edin, son derece beceriksiz ve sadece bir insan hedeflerken, diğerlerini de öldürmek zorunda kalıyor. sebebi belli, diane’in bilinçaltı kiralık katilin beceriksiz olmasını ve o’nu öldürürken çuvallamasını istiyor. yani camilla’nın her şeye rağmen yaşamasını istiyor. bu nedenledir ki, katil rüyaya son derece beceriksiz biri olarak giriyor. gerçekte katil akıllı, işini yapan ve tedbirli biri. rüyadaki halinden son derece farklı.

- diane’in yerleştiği sitenin yöneticisi coco, diane’in kapısına gelen yaşlı lousie bonner’ı görüyor. bu kadın aslında bilinç altının görünen kısmı (buzdağının). diane’i tatlı rüyasından uyandırmak istiyor, gerçeklerin çok kötü olduğunu söylüyor. ancak başta coco ve diane tabii ki bu kadını ciddiye almıyor. bu sahneden sonraki diğer sahnede coco, kadının diane’i uyarmasını ciddiye aldığını söylüyor. bir nevi gerçekleri söyleyen köyün delisi, sitenin mazlumu louise bonner.


- oyunculuk konusunda hakkının yendiğini ve muhteşem bir oyuncu olduğunu zanneden diane, hem camilla ile prova yapıyor, hem de seçmeler (audition) için yapımcı wally’nin stüdyosuna gidiyor. diane burada gerçekten çok iyi oyunculuk sergiliyor. bu, aslında gerçek hayatında yapamadığı bir şey. bilinçaltı diane’i iyi oyuncu olduğuna iknaya çabalıyor. yapımcı wally ve yönetmen bob, diane’i cesaretlendirici şeyler söylüyorlar. tabii biz biliyoruz ki yönetmen bob brooker, gerçekte diane yerine camilla’yı seçiyor. diane hakkının yendiğini düşünerek bunu bir türlü hazmedemiyor. diane'in bilinçaltı bob brooker’in onayını alarak diane’i uyuşturup, o’na sahte mutluluk veriyor.

- gerçekte yönetmen bob brooker'ın yapmış olduğu, rüyada ise adam kesher’a mafya yoluyla dayatılan camilla rhodes seçimi. camilla’nın rüya versiyonunu adam gönülsüz olarak seçmek zorunda kalıyor. diane, elinden büyük rolleri kapan camilla’dan ve yönetmen adam’dan intikamını, adam’a yapılan mafya baskısı ile ve adam’ın beş parasız kalması ile alıyor.


- kovboy karakteri aslında diane’in çok üzgün bir anında (camilla’nın adam’la evlilik davetini açıkladığı yemekte) gördüğü ve düşük bütçeli filmlerde muhtemelen basit rollerde oynayan biri. bu karakterin adam’ı tehdit edercesine yaptığı konuşma, diane için nefret unsuru olan adam’in aşağılanmasını sağlamak için. şöyle ki, adam’ın havuzlu evinde yapılan yemek davetinin “seçkin olmayan” konukları, aslında o kovboy kılığındaki adam ve diane. dolayısı ile diane, adam’dan intikamını o kovboy üzerinden adam’ı aşağılayarak alıyor. adam rüyada, basiretsiz ve çapsız bir yönetmen olarak görülüyor. ne idüğü belirsiz bir figüran tarafından tehdit edilip, hizaya getiriliyor.

- harika evine porsche arabası ile gelen adam, karısını yatakta temizlikçi adamla basıyor. karısının mücevherlerini boyayarak onu sinirlendirmeye çalışan adam’ı, temizlikçi yumrukla savuşturup evden kovuyor. burada diane’in, adam’ın hem iş hem de özel hayatının mahvolması isteği, diane’in rüyasının ana unsurlarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

- club silencio sahnesi.hiç şüphesiz filmin en etkili sahnelerinden biri. club silencio’da dikkat ederseniz kulübün adı da, orada kullanılan genel dil de ispanyolca. bu bize gösteriyor ki burası direkt camilla ile bağlantılı bir yer. çünkü kendisinin ana dili de ispanyolca. burada çalışan bir adam var. biz bu adamı daha önce adam’ın daire kapısının girişinde görmüştük. kendisi, adam'ın kaldığı hostel gibi yerin resepsiyon görevlisiydi ve adı da cookie idi. bu adam rüyada iki farklı karakterde görünen biri aynı zamanda. diane'in rüyasındaki istisnai karakterlerden biri. silencio'daki sahnede, diane’i yıldırım çarpmış gibi görüyor ve şaşırıyoruz. bunun sebebi, diane’in rüyasında camilla’ya karşı yaptığı planı hatırlamaya başlaması ve sahnedeki kişiler tarafından güçlü duygularının (aşk,tutku,kıskançlık,intikam) ona hatırlatılması (bilinçaltı aktivitesi, su seviyesine tırmanmaya başlıyor). bu elbette ki rebekah del rio’nun söylediği muhteşem şarkı llorando ile zirveye çıkıyor ve diane, geri dönüşü olmayarak rüyadan uyanması öncesi son dakikalarını yaşıyor. camilla’nın çantasında bulduğu mavi kutunun eve döndüklerinde açılması ile de rüya sonlanıyor. kutunun açılması öncesi dikkat edin, camilla ispanyolca konuşmaya başlıyor. çünkü diane uyanıyor ve camilla’nın gerçek hali o odada görünmeye başlıyor. (aslında burası da (club silencio) sürreal bir tasvir. gerçekte böyle bir yer yok. sadece diane/camilla’nın ortak ve ütopik bir hayal diyarı. buna daha sonra tekrar değineceğim. )


- diane ve komşusunun diyalogları da oldukça önemli. komşusu diane’e “seni iki dedektif sordu.” diyor. biz diane’nin yakında soruşturmaya tabii tutulacağını anlıyoruz. hatırlarsınız rüyada bu iki dedektif camilla’nın peşine düşeceklerdi. diane'in camilla ile yaşadığı kavgalar/tartışmalar sonrası, o'nu kaybettiği için ağlayarak mastürbasyon yapması ve rüyasında kendi evini ziyaret ettiğinde sarı saçlı ölü kadının yatağında uzanması, diane’in ruh sağlığının ileri derecede bozulduğunu simgeliyor. yani aynı zamanda bu bize, diane'in intiharsal eğilimlerinin de başladığını gösteriyor. ayrıca komşusunun bir süredir diane’in evden uzak olduğunu söylemesi bize şunu anlatıyor; diane, camilla’nın ölüm planını yaptı ve katille günü tespit etti. sonra da bir müddet gözden kayboldu. yani araya gün bariyeri koydu. bu olaydan çok önce, camilla ile ilişkileri de bitmişti.

- camilla ve adam’ın verdiği yemekte konuşan diane, gerçek hayatında ne olup bittiğini adam’ın annesi coco’ya (ve aynı zamanda bizlere) bir bir anlatıyor. biz buradan o’nun gerçek geçmişini öğreniyoruz. ruth teyzesinin aslında öldüğünü, kendisinin camilla’nın istemediği yan rollerde sıradan bir oyuncu olduğunu ve yönetmen bob brooker tarafından kendisinin değil, camilla’nın seçilip parlatıldığını anlıyoruz. ayrıca camilla’yı sarışın bir kadının dudağından öptüğünü (diane’i kasıtlı olarak kıskandırmak ve delirtmek için) ve diane’in onu rüyasında camilla olarak mafyanın zorla seçtirdiği oyuncu olarak görüyoruz. bunun dışında castigliane kardeşler’in adamlarından birinin de diane’e dik dik bakan italyan asıllı bir adam olduğunu görüyoruz (bu adam gerçek hayatta filmin muhteşem müziklerini yapan angelo badalamenti. evet, o da italyan asıllı amerikalılardan). bu sahneyi dikkatlice dinlediğimizde, filmdeki gerçek hayatında diane’in kendi hikayesinin ne olduğunu anlıyoruz.

- diane’in kabuslarına iki yaşlının girmesi ve o’nu deliliğe sürükleyip intihar ettirmesinin altında yatan neden şu, diane camilla ile beraber hiçbir zaman yaşlanmak istemiyor. o’nunla aşk yaşayıp gençliği ve güzelliği sona erince hayatına son vermek istiyor. dolayısı ile yaşlı insanların o’nun kabusuna girmesinin sebebi, uzun yıllar yaşayıp o’nlar gibi olmak istememesi. diane için hayattaki tek mutluluk ve motivasyon kaynağı sevgilisi camilla ile hollywood’da şöhretlere yaraşır parıltılı bir hayat yaşamak. marilyn monroe’yu düşünün, hiçbir zaman altmış yaşında insan içine çıkmak istemezdi ve çıkmadı da.


son olarak filmdeki rüya ve gerçek hayat ikilemlerinde yer alan karakter istisnalarını kısaca sıralayalım

1. gerçekte daha aklı başında biri olan kiralık katil, rüyada bomboş bir serseri oluyor ve karakter aynı kalsa da beceri ve zeka olarak rüyada sınıfta kalıyor.

2. camekan ve kapılarla kapalı gizemli kırmızı oda, diane’in beyin, merkezi sinir sistemi ve bilinçaltı röntgeni. orada konuşanlar insan değil ve gerçek hayatta da yoklar. hepsi sadece sinemasal tasvir.

3. rüyada görünmeyip gerçek hayatta görünen tek karakter wilkins. coco’nun “köpeğin bir daha buraya sıçarsa, onun poposunu kahvaltıda pişireceğim.” diyerek tehdit ettiği adam’ın iş arkadaşı. sadece akşam yemeği davetinde diane’e istemediği şeyleri söylerken/hatırlatırken ve o’nu sinir ederken görüyoruz. bu yüzden rüyada diane, o’nun köpeğini coco’nun yöneticisi olduğu sitenin bahçesine pisletiyor. wilkins muhtemelen diane’e de aşık ancak diane’in hiç ilgisini çekmiyor. aksine diane onu genellikle aşağılıyor. wilkins'e ait yönetmen tarafından kesilmiş sahnede, wilkins'in coco'nun yönetici olduğu siteye dışkılayan köpeğini görüyoruz. hatırladığım kadarı ile filmde herhangi bir hayvanın olduğu/göründüğü sahne yok.

4. yaşlı çift sürrealdir. sadece diane’in kabuslarında/rüyalarında yer alırlar. bu çift (irene ve kocası) -yukarıdaki maddelere ilave olarak-, diane’in bir nevi süper egosudur. hem diane’i kollar ve korur hem de o’nun başarılı olması ve toplum tarafından kabul edilmesi için uğraşıp didinirler. ancak filmin sonunda görüyoruz ki diane, kötülüğünün cezasını çekerken de bu çiftten muzdarip oluyor. yaşlı çift aynı zamanda vicdan ve yargı, diane’in hak ettiği cezayı alması için de uğraşıyor.

5. silencio kulübündeki kişileri, biz sadece rüyadaki halleri ile görüyoruz. oradaki gösteride çalışan bıyıklı ve kırmızı takım elbiseli adam (emcee) rüyada bir daha formatlanıyor ve adam’ın kaldığı otelin resepsiyoncusu oluyor. emcee konuşunca, camilla gibi latin amerikalılardan olduğu anlaşılıyor.

6. diane’in komşusu rüyada da gerçekte de aynı kadın. saçının şekli haricinde değişmiyor. sahneleri çok önem arz ediyor. filmin gizli ve önemli taşı. kendisi de muhtemelen lezbiyen ve camilla ve/veya diane ile epey ve dolu bir geçmişe sahip. bunu diane/betty(rüyadaki diane) ile konuşmalarından anlayabiliyorsunuz.

7. adam her iki dünyada da yönetmen. gerçekte işini iyi yapıyor, rüyada sürekli çuvallıyor. bu haliyle kiralık katille paralel. çünkü ilk madde de belirttiğim gibi, her iki karakter gerçek hayatta başarılı ve aynı işi yapıyor, rüyada ise bir şekilde işleri sekteye uğruyor ve kaybeden olarak betimleniyorlar.

8. diane’in ruth teyzesi rüyada halen yaşamaktadır. gerçek hayatta ise ölüdür. bunu diane'in camilla'nın verdiği son yemek davetinde teyzesinin öldüğünü ve teyzesinden o'na miras kaldığını açıklaması ile anlıyoruz.

9. diane, rüyasında kendine “betty” ismini uygun görüyor. çünkü çok kötü bir anda (kiralık katile camilla’nın fotoğrafını verdiğinde) restoranda çalışan ve pozitif bir havaya sahip betty’e özeniyor. o’nun hiç derdi ve tasası olmadığını düşünüp, kendi hayatında o’nun kadar mutlu olmak istiyor. dolayısı ile diane rüyasında pozitif alter ego olarak kendi yarattığı, bir nevi pollyanna tipi karaktere sahip oluyor.

10. camilla rüyada “unidentified person” yani kimliksiz bir şahıs. herhangi bir kimliği/geçmişi yok ve belirsiz. çünkü o diane’in rüyasının ana objesi. sadece içini diane’e açmış bir ilahe ve korunması gereken bereketli/kutsal toprak. diane o’na çaresizce sarılıp o’nu koruma altına almak istiyor. çünkü gerçekte de o’na en büyük kötülüğü yine diane yapacak. yani bir nevi, kıymetliyi “kendi şerrinden koruma içgüdüsü”.

11. dan adındaki, winkie’s cafe’de rüyasını arkadaşı (ya da psikoloğu tam emin değilim) herb’e anlatan adam, diane’in rüyası içinde kendi gördüğü rüyayı anlatıyor. adamın kabus görmesinin sebebi, diane’in camilla’nın ölümü için katille anlaşması sonrası kasanın yanındayken kendisine bakması. diane o sırada çok kötü bir şeye yeltendiği için, içindeki kötülüğü bu adamın hissettiğini zannediyor. içindeki kötülüğü simgeleyen tasvir ise, üstü başı çamur içinde olan evsiz korkunç tipli kadın. hatırlayın size diane’in “id" düzeyinden ve alter ego'sundan bahsetmiştim. işte bu öcü diane’in id'inin oluşturduğu kötücül alter ego'yu temsil ediyor. rüyadaki adam bu kadını rüyasından sonra gerçekte de görünce kalp krizinden ölüyor. diane’in içindeki kötülük, kendi bilinçaltındaki korku metaforunu bu adam üzerinden tetikliyor. oldukça kompleks ve anlamak için biraz çabalamak gerektiren bir sahne. üstü başı kirli evsizi de işte bu kadın canlandırıyor.


12. club silencio’da büyücülük ve sunuculuk yapan top sakallı adam açık olarak şeytanı simgeliyor. daha doğrusu diane’e özgü ve o'na kötülüğün karanlık yollarını gösteren şeytanı. bir çok farklı dilde konuşabilen adam, şeytanın çok dilli olmasına yapılan gönderme. club silencio da, mr.roque ‘un camekanlı odası gibi bir tasvir. her ne kadar rüyada camilla’nın isteği ile oraya gidilse de, aslında diane camilla’yı oraya sürüklüyor. çünkü silencio’da ilk olarak şeytan diane’in aklına camilla’yı öldürme fikrini sokuyor. diane’in bilinçaltı bu şokla sarsılıyor ve bunu kabul etmek istemiyor. orada ağlayan diane, camilla’yı öldürerek kaybedeceği ve bir daha asla onu elde edemeyeceği için ağlıyor. camilla’nın da bunu düşünerek üzüldüğünü varsayıyor. kulüpte şarkı söyleyen kadın rebekah del rio'nun yüzünde göz yaşı dövmesi var. kadının şarkı söylerken bayılması da camilla'nın ölümünü, ağlaması da diane'in yaptıklarına pişman olduğunu betimliyor.

13. filmin sonunda görülen mavi saçlı kadın, camilla’nın ölmüş halinin tasviri. diane ile camilla ilk olarak club silencio’ya gittiklerinde de bu kadın, üst loca tarzı bir yerde oturuyor. ancak ilginçtir ki sahneye bakmıyor ve oraya oturma sebebi, canlı performansı izlemek de değil. yüzüne dikkat edin, bol makyajlı ama çökük ve cildi solgun. kadının kulağında görülen küpe ise, dedektiflerin filmin başında araba kazasında buldukları küpenin nihai durağı. çünkü o küpe camilla’nın da kulağında takılı olarak görülüyordu ve kaza sırasında kulağından kopmuştu. 


kadının mavi peruklu olmasının sebebi, diane’in bilinçaltında camilla’nın ölümünün mavi anahtarla temsil edilmiş olması. aynı zamanda rüyasında da mavi anahtarı refere ederek, rüyasına mavi bir kutunun girmesi. diane, camilla’ya rüyasında mavi peruk giydiriyor ve bilinçaltında o’nun ölüm sonrası halini görüyor. öldüğünü bildiği halde o'nun hala yaşama tutunmasını arzu etmesi ile camilla’yı zombileştirip, arafta tutuyor. camilla bedeni ölü, ruhu içeride sıkışmış halde yaşıyor. aynı zamanda bir nevi ölümsüzlükten usanan vampir tasviri. korkunç ve kapkaranlık bir bilinçaltı düzeyi. 

son sahnede mavi saçlı kadın "silencio/sessizlik" diyor ve burada anlıyoruz ki, mutlak sessizliği yani "ölümü" refere ediyor, diane'in beyin ve organizma faaliyetleri tamamen sona eriyor ve film bitiyor. 


david lynch’in iki buçuk saatlik gizem dolu gerilimi, sinema sanatında büyük izler bırakmış ve 21. yüzyılın sinema adına en büyük kilometre taşlarından biri olmuştur. akademi bu sene kendisini yaşam boyu onur ödülüne layık görerek, gecikmeli de olsa lynch'e hak ettiği itibarı göstermiş, o'nun yaşayan en büyük yönetmenlerden biri olduğunu tasdiklemiştir.