Beşiktaş'ın Dün Geceki Efsane Geri Dönüşü Esnasında Tribünde Olanların Gözünden O Anlar
küçücük bir çocuk vardı tribünde arkamda. maç 3-0 olunca babasına bağırmaya başladı; ağlayarak.. yaşı 4 ya da 5...
devre arası telefonunu verdi abim; küçücük çocuk, oyun vs derken unuttu gözyaşlarını; yüzü gülümsedi.. abim dedi ki üzülme; biz de bir sonraki maçı kazanırız...
ben 3-1'de umudumu kaybetmiş çıkmak için merdivenlere yönelince; gitme abi dur dedi.. kıyamadım bekledim..
3-3 olduğunda; sevinemedim şoktan; inanamadım.. sonra aldım kucağıma ufaklığı; beraber zıplarken döndü; "teşekkür ederim 3 gol attığımız için" dedi...
ulan beşiktaş 29 senelik ciğerimi dağladın ciğerimi...
seni çocuk kalplerle sevdik biz...
hayatım boyunca unutamayacağım, efsaneler arasına girecek türden bir maçtı.
size maçın kırılma noktasını kendimce tasvir edeyim; ilk yarı bitmiş, skor 0-3. burdan maç döner mi, dönmez mi kısmını geçiyorum zira beşiktaş, normal futbolundan o kadar uzak bir futbol sergiliyor ki; skor 0-1 dahi olsa maçı döndürebilmesi mümkün değil.
düdük çalıyor ve futbolcular soyunma odasına doğru gidiyorlar, çoğunun başı öne eğik. tribüne çağrılıyorlar fakat yine de soyunma odasına doğru yürümeye devam ediyorlar. ardından şöyle bir kıyamet kopuyor statta: "beşiktaş buraya!" bu sefer taraftara doğru geri yürümeye başlıyorlar. içeride inanılmaz bir coşku hakim. sanırsın 90 dakika bitmiş, beşiktaş 5-0 kazanmış. öyle bir coşku, öyle bir inanmışlık.
güzel maç oldu. şu an zerre sesim yok. konuşamıyorum. umrumda değil. oradaydım. üçüncü golde nefesim öyle kesildi ki, tamam buraya kadarmış yusuf dedim. zaten beşiktaş için öleceğini biliyordun, demek bu akşam olacakmış bu dedim. uyuyabileceğimi sanmıyorum. dün gece de uyumadım. benim gibi olan milyonlarca insanın şu an orada olduğunu biliyorum.
küfür eden, söven, destek veren tüm rakip taraftarın canı sağolsun. dalga geçmeye, küfür etmeye gelenler dahi umrumda değil.
yıllarca bu günleri bekledik biz biliyorsunuz değil mi? oradaki 42 bin kişi yenilmeyeceğimizi biliyordu.
maçın tribündeki hikayesini anlatmayı çok isterdim ama bu maç bize özel kalsın istiyorum. sır gibi saklamak istiyorum.
abdestsiz girmeyen nice insanlar var bu stada. hep aynı kapıdan girip totem yapanlar var. herkes kendince stadı kutsuyor. herkes için mabed burası. oradaki herkes biliyor oradan kimsenin çıkamayacağını.
hepinize teşekkür ederim. biliyorum, hepiniz bu yazıyı zaten hissediyordunuz.
"vodafone arena'da seyrettiğim hiç bir maçta son gol sonrası sevinç kadar bağırmaktan boğazımın yandığı, kendimi kaybettiğim bir maç olmamıştır, şampiyonluk ve açılış maçları da dahil."
dediğim, beşiktaşımın asla pes etmeyip hesabını son haftaya bıraktığı, bizi bir kez daha gururlandıran uefa şampiyonlar ligi müsabakası.
çok maça gittim.
yurt içi, yurt dışı. çeşitli tarihi maçlara da tanık oldum haliyle.
galatasaraylıyım.
2001'de 2-0'dan dönüp 3-2 yaptığımız maçta staddaydım.
2005'te istanul'da oynanan 3-0'dan 3-3'e dönen şampiyonlar ligi finalinde staddaydım.
2012'de real madrid'in yıllar sonra barcelona'yı camp nou'da yendiği, ronaldo'nun "calma" olarak tarihe geçen hareketi yaptığında staddaydım.
2013'te çeyrek finalde eşleştiğimiz real madrid maçlarının ikisinde de staddaydım.
bu yaz euro 2016 fransa'da oynadığımız türkiye - çek cumhuriyeti maçında staddaydım.
bunlar gittiğim yüzlerce maçın en önemlileri, yoksa arada çok avrupa galibiyeti, derbiler, son dakika golleri falan da var, her neyse.
şimdi bu listeye bu maçı da gönül rahatlığıyla ekliyorum. hem de 2 kere tarihe geçecek bir maç olarak.
hayatımda ilk defa bir maç başladıktan sonra, futbolcuların sesini duydum lan, olacak iş değil, valla değil billa değil.
bir galatasaraylı'ya bile devre arasında, "beşiktaş ne yapar eder bu maçtan 1 puan çıkartır" dedirtiyorsa, beşiktaş artık avrupa takımı olmuş demektir.
zamanında bunu galatasaray hissettiriyordu işte. milan maçının 85. dakikasında durum 1-2'yken bile, "biz yeneriz bunları" diyorduk, yeniyorduk da. sonra zaten nerelere geldiği malum.