YAŞAM 22 Haziran 2016
76,4b OKUNMA     1269 PAYLAŞIM

"Benim Dışımda Herkesin Hayatı Mükemmel" Düşüncesini Yaratan Sebepler

Sosyal medya kullanımı ile artan diğer insanlardan haberdar olma durumu bu düşünceyi körükleyen şeylerden biri. Ancak tüm sebep bu değil, Sözlük yazarı "diesel1907" açıklıyor.
iStock.com

"benim disimda herkesin hayati mukemmel" dusuncesi yanlis oldugu gibi "aslinda herkes mutsuz ama herkes mutluymus gibi yapiyor" dusuncesi de son derece yanlis. bu iki dusunce iki ekstremi temsil eder ve ikisinin de saglikli oldugu dusunulemez. oncelikle sunu soyleyeyim, bu olay sosyal medyayla baslayan bir olay degil. sosyal medya baskalarinin hayatlari (izin verdikleri olcude) gorunur kilsa da sosyal medyadan cok onceleri, hatta eski caglardan beri insanlar hep kendi mutluluklariyla baskalarinin mutlulugunu karsilastirmistir.

hayat denen inis ve cikislarla dolu unsurun zaten mukemmel olmasi mantik disidir. hicbir sey mukemmel olamaz cunku mukemmel "tum kusurlardan arinmis" demektir (ingilizce'deki "perfect" kelimesi akliniza gelsin, veya street fighter'da perfect cekmek gelsin). bu dunya'da istisnasiz her insan ekmeginin pesindedir ama herkesin "ekmegi" farklidir. bazilarinin ekmegi paradir, bazilarininki sevismektir, bazilarininki kitleleri pesinden suruklemektir, bazilarininki sevdigi isi yapmaktir, bazilarinin ki gezip tozmaktir. imkanlari dogrultusunda her insan ekmeginin pesindedir ve her insanin hayatta ugruna caba sarfettikleri belli amac ve gayeleri vardir.

arastirmalarda insanlarin cogunun hayatlarindan memnun oldugu veya en azindan mutsuz olmadigi biliniyor. yani "aslinda herkes mutsuz ama mutlu taklidi yapiyor" tespiti de dogru degil. genelde mutluluk endekslerinde norvec, isvec, isvicre, kanada gibi ulkeler on siralardadir ama bu diger ulkelerdeki insanlarin mutsuz oldugu anlamina gelmez. zaten bir insan ya mutlu ya da mutsuz olmak zorunda da degildir. mutlulugu 10 uzerinden degerlendirirsek 1-3 arasi "mutsuz" 8-10 arasi "mutlu" denilebilir ama 3 ile 8 arasindaki koskoca bosluga ne mutlu ne mutsuz diyemeyiz. genelde insanlarin cogunlugu 10 uzerinden 6-8 civarindadir, yani genel olarak hayatindan memnundur ama mutluluktan ucup gittikleri soylenemez.

kaldi ki mutsuz insanlar kendilerini neden "aslinda herkes mutsuz ama cogu insan mutlu taklidi yapiyor" seklinde tatmin etmeye calisirlar ki? baskalarinin mutsuz olmasi bir teselli midir? bu bir mutluluk kaynagi midir? ilginctir ki arastirmalara gore insanlar surekli kendilerini baskalariyla karsilastirarak hayattaki memnuniyetlerini belirlerler. ornegin yapilan bir sosyal deneyde bir sirketteki calisanlari mudurleri tek tek odasina cagiriyor ve hepsine teker teker "maasina %5 zam yaptim" diyor. en basta bunu duyunca calisanlarin buyuk bir cogunlugu mutlu ve memnun oldugunu soyluyor. birazdan deneye katilanlarin yarisina "sana %5 zam yaptim ama is arkadaslarinin coguna %6-7 zam yaptim" diye ekleme yapiliyor ve bu kisilerin memnuniyet derecesi hizla dusuyor. deneklerin diger yarisina "sirkette sen haric cogu kisi %3 zam aldi" denince mevcut mutluluklari artiyor.

bunu takip eden baska bir deneyde bu kez baska bir sirkette baska bir patron calisanlara "krizden dolayi maasinizda %5 kesinti olacak" diyor. bunda da en basta herkes mutsuz oluyor ama sonradan calisanlarin yarisina "cogu arkadasin %7 kesinti aldi" deniyor, diger yarisina "diger arkadaslarin %3 kesinti aldi" deniyor. tahmin edilebilecegi uzre insanlarin o anki mutlulugu arkadaslarina gore daha iyi durumda olup olmadiklarina gore buyuk degisimler gosteriyor. sen tofas'tan ford'a terfi edersin, yan komsun tofas kullanirken mutlusundur. ertesi gun yan komsun bmw alinca ford artik seni mutlu etmez. son birkac paragraftir anlattigim olaya gavurlar "social comparison theory" diyorlar. bu teoriye gore insanlarin anlik mutluluklari kendileriyle etraflarindaki insanlarin karsilastirilmasina dayaniyor. mesela yalniz gezen biri guzel bir kiz arkadas edindiginde mutlu oluyor ama ertesi gun yakin arkadaslarindan biri daha da guzel bir kiz arkadasi elde edince mutluluk derecesi dusuyor.

bu teorinin soyle bir ilginc yani da var: diyelim ki siz ortadirek bir mahalledeki en basarili insansiniz. etrafiniza baktiginizda herkesden daha cok paraniz var ve kariyer olarak herkesden ilerdesiniz. yediginiz onunuzde, yemediginiz arkanizda. bu durumda siz bu durumdan epeyce mutlusunuz. birkac ay sonra "benim bu fakir mahallede ne isim var lan" deyip zengin bir mahalleye tasiniyorsunuz. artik mahallenin en zengin, en basarili kisisi siz degilsiniz. aksine ortalama birisiniz. bir anda sinif atlamis olmaniza ragmen mutluluk dereceniz dusuyor.

bunun sebebi nedir? insanlar hayatta basarili olup olmadiklarini test etmek icin kendilerini etraflarindaki insanlarla karsilastirirlar. abd'de yasayan biri kendisini afrika'da yasayan biriyle karsilastirdiginda cok basarili, cok zengin gozukebilir ama etrafindaki insanlarla karsilastirdiginda ortalama bir insan oldugunu gorebilir. bu yuzden fakir bir ulkeden refah seviyesi yuksek bir ulkeye tasinan insanlar ilk basta sinif atlasalar da referans gruplari da sinif atladigi icin mutluluklarinda cok buyuk bir yukselme gorulmuyor.

jim carrey der ki "keske herkes cok ama cok zengin, cok ama cok basarili olabilse. boylece cevabin bu olmadigini anlarlardi." rahmetli robin williams'in da benzer sozleri var. bu iki isim dunya'ca unlu, herkesin giptayla baktigi aktorler ama onlar da kendi cevrelerini referans olarak aldigi icin kendilerini dunya'nin geri kalaninin gordugu gibi gormuyorlar. sizin mutluluk oraniniz arttikca referans citaniz da artiyor ve eski mutluluk oranina geri donuyorsunuz.

bir arastirmada piyangodan buyuk paralar kazananlar ve bir kaza sonucu bacagini veya kolunu kaybedenler 1 sene boyunca takip edilip inceleniyor. en basta piyangodan para cikan insanlarin mutlulugu inanilmaz derecede artarken kaza gecirenlerin mutluluk seviyesi buyuk bir cokus yasiyor. sonraki 1 yil boyunca ilk gruptakilerin mutlulugu giderek dusuyor ve ikinci gruptakilerin mutlulugu giderek artiyor ve yilin sonunda ikisi de mutluluk olarak basladiklari yere (piyango oncesi ve kaza oncesi) asagi yukari geri donuyorlar. piyango kazanan elemanlar diger zenginlerle takiliyorlar ve kaza gecirenler yine kendileri gibi olanlarla takiliyorlar. bu yuzdendir ki tek kisiyi etkileyen felaketler genelde buyuk yikima sebep olurken bir bolgeyi topluca etkileyen dogal felaketler bu kadar buyuk psikolojik yikima sebep olmuyor cunku siz bir gecede herseyinizi kaybettiginiz gibi etrafinizdaki herkes de kaybetmis oluyor.

depresyonun ilk evrelerinde genelde insanlar herseye gri bir gozlukle baktiklari icin herkesin kendileri gibi mutsuz oldugunu dusunurler. bu yuzden depresyona yeni girmis bir cok insan herkesin "mutluluk maskesi taktigini ama aslinda herkesin mutsuz oldugunu" dusunur. bu biraz da savunma mekanizmasidir cunku insanlar kendileri haric cogu insanin mutlu oldugunu bilmek istemezler. bunun yerine herkesin de kendileri gibi mutsuz oldugunu dusunurler. depresyonun ilerleyen seviyelerinde baskalarinin hic de mutsuz olmadigi, bazi insanlarin gercekten de gayet mutlu oldugu anlasilir. bu kez de depresyonun siddeti artar (ornek olarak su sekilde dusunun: stresten dolayi saci dokulen biri bunu goruyor ve bu konuda stres yapiyor, boylece sac dokulmesi hizlaniyor, bunu goren elemanimiz daha da stres yapiyor ve sac dokulme hizi daha da artiyor, boylece kisir dongu kirilana kadar devam ediyor).

ingilizce'de mutsuzluktan bahsederken 2 farkli kelime kullanilir: sad ve unhappy. genelde sad anlik mutsuzluklar icin, unhappy de uzun donem mutsuzluklari icin kullanilir. mesela huzunlu bir sarki duyup huzunlendiyseniz "sad" denir, yaptiginiz isten nefret ediyorsaniz "unhappy" denir. aslinda insanlardaki mutluluk ve mutsuzluk da kisa sureli bir seyden cok uzun sureli birseydir. gunluk hayatta bazi anlar mutlu, bazi anlar mutsuz gecse de asagi yukari belli bir mutluluk ve mutsuzluk seviyesi vardir ve bu uzun donemde cok az oynama gosterir. birinin mutluluk seviyesi 10 uzerinden 7'yse gun boyunca yasadiklarindan dolayi 6 veya 8'e inip cikabilir ama ornegin 1'den 8'e, veya 8'den 1'e atlama pek olmaz.

sosyal medyada mutlaka kendini oldugundan daha mutlu gostermeye calisan, hayatini oldugundan daha iyi gostermeye calisan insanlar vardir ama insanlarin genelinde veya tamaminda boyle bir yonelimin oldugunu soylemek yanlis. sizin facebook'ta 200 arkadasiniz varsa biraz dikkatli bir sekilde inceleyince goreceksiniz ki surekli kendi hayatinin reklamini yapanlar topu topu 10-15 kisidir. o 200 kisiden cogu kendi halinde takilmaktadir ve cok nadiren paylasim yapmaktadir ama surekli paylasim yapan 10-15 kisi yuzunden sanki herkes boyleymis gibi bir algi olusur.