Avusturya'nın Irkçılık Konusunda Sert Olduğunu Gösteren Uygulamalar
avrupa'nın en ırkçı ülkesi avusturya'dır. son yıllarda aşırı sağın bu denli yükselmesinin gösterdiği bir şey varsa o da çokkültürlülük ile övünen avrupa devletlerinin balon gibi patlamasıdır.
öncelikle şunu belirtmek gerekir: tüm avrupa'da aşırı sağ ile birlikte ırkçılık yükselmektedir. özellikle mültecilere yönelik nefret fazlasıyla görülmektedir ancak avusturya, almanya, belçika, hollanda, isviçre gibi 1950'ler sonrası işçi göçüyle ırkçılığı farklı boyutlara getiren ülkeler ön plana çıkmaktadır. şu noktada fransa, birleşik krallık ve iskandinav ülkeleri dahil ırkçıkık avrupa'nın her yerinde sistematik olarak uygulanmakta. avusturya'yı bu ülkelerden daha farklı yapması ise sistematik olarak uygularken bile sistemi sabote ederek "yokmuş" gibi göstermesidir.. ırkçılık ve nefret suçları almanya ve fransa gibi ülkelerde "en azından" kayda geçiyor, en azından "suç niteliği" kazanıyor. avusturya'da ise devlet bu suçları olabildiğince görmezden geliyor. başka bir deyişle, nefret suçunun işlendiği suç mahalline gelen polis bunu"adi suç" kapsamında yazıyor, nefret suçu olarak kaydetmiyor. örneğin almanya'da bir yılda 2000 nefret suçu kayda geçmişse bu avusturya'da 200 bile olmuyor. ülkede sistematik olarak nefret suçlarını adi suç kapsamında kayda alma eğilimi var.
bunun dışında, avusturya mavi kartlılara yönelik en baskıcı tavrı takınan ülke
bilindiği üzere almanya ve avusturya gibi çifte vatandaşlığa izin verilmeyen ülkelerde türkiye'nin izniyle vatandaşlıktan çıkan kişilere birçok hakkına sahip olmayı devam ettirebileceği mavi kartlı statüsü verilmektedir. bu durum tüm avrupa ülkelerince bilinen ve artık benimsenmiş bir uygulama. bir kişi mavi kartlıysa bu o kişinin artık türk vatandaşlığından çıkıp o ülkenin vatandaşlığına sahip olduğu anlamına gelir. yani alman ya da avusturyalıdır. buna karşılık, avusturya bazı kamusal alanlarda bireyler "teknik olarak" kendi vatandaşı olsa dahi mavi kartlı olup olmadığını sormakta, farklı muamelede bulunabilmektedir ki hatırlatırım teknik olarak o kişi kendi vatandaşı!
yine aynı şekilde, çocukların öz ailelerinden alınıp koruyucu ailelere verilmesi durumu avusturya'da daha gevşek bir uygulamaya tâbidir
normalde bir çocuğun aileden alınması çok sıkı kural ihlallerini gerektirir ancak almanya, avusturya ve isviçre gibi ülkeler bunu göçmen ailelerin çocuklarının asimile edilmesi için sıklıkla kullanırlar. kültürel farklılıkları "suç" kapsamında değerlendirip çocuğu aileden alma eğilimindedirler. aldıktan sonra da özellikle milliyetçi ve hristiyan ailelerin yanına yerleştirirler. ne gibi kültürel farklılıklar? türk kültüründe dedenin torununu kucağına alıp sevmesi normal bir durumken bunu "aile içi istismar" olarak yansıttıkları vakalar var. özellikle avusturya bunu "geniş çaplı yorumlamakta" hiçbir sorun görmüyor.
bir diğer nokta göçmenlere ait dernekler ve faaliyetleri
yasal çerçeveye uygun olmalarına rağmen birçok dernek faaliyeti engellenmekte ve dışarıdan bağış alınmasının önüne geçilmektedir. avusturya, son birkaç yılda birçok derneğin dış kaynaklardan bağış almasını engellerken faaliyetlerini en alt düzeye indirdi. bu noktada dernek başkanlarını meclise kadar çağırıp sorgulayan hollanda'yı da unutmamak gerek.
günümüzde ırkçılık avrupa'nın her bir parçasında aktif olarak mevcut
sözlü taciz, aşağılayıcı ifadeler, sokakta saldırıya uğramak, göçmen karşıtı yürüyüşler, politikacıların göçmen karşıtı söylemleri, saldırılar (ki almanya ve avusturya bu konuda başı çekmelerine rağmen avusturya'da genellikle adi suç kapsamında kabul edildiği için yıl sonu raporlarında birincilik genellikle almanya, fransa ve isviçre gibi ülkelerde olur), farklı muameleye maruz kalma (özellikle kamu kurumlarında), tehdit ve benzeri birçok ırkçılık suçu görülebilir. sadece avusturya bu işi sistematikleştirmede diğer avrupa ülkelerinin bir iki tık önüne geçti.
not: rusya'nın yandan yemişi doğu avrupa ve balkan ülkeleri bu kıyaslamaya dahil edilmemiştir.