TARİH 6 Ekim 2020
48,5b OKUNMA     697 PAYLAŞIM

Atatürk'ün İç ve Dış Basında Türklüğün Simgelerinden Bozkurt ile Özdeşleştirilmesi

Mustafa Kemal Atatürk'ün bozkurt olarak da anıldığını biliyor muydunuz? İşte zamanında bu şekilde yazılmış olan bazı haber ve alıntılar.


atatürk'ün bozkurt olması bir gerçekliktir

fransız dergisi le mois 1933 yılına ait bir sayısında atatürk’ü konu ediyor ve atatürk’ü bozkurt olarak tanımlıyor. cumhuriyet gazetesi, le mois dergisinde yayınlanan yazıyı şöyle aktarıyor:

“mustafa kemal: bozkurt. o’na bozkurt diyorlar. çünkü bozkurt, vakti ile asya steplerine uzanan ırkın sembolüdür.” (cumhuriyet gazetesi, 15 aralık 1933)


bozkurt, türk mitolojisinde önemli bir yere sahiptir. türkleri sıkıştıkları ergenekon’dan çıkarıp yok olmaktan kurtarmıştır. kurtuluş savaşı gibi ikinci ergenekon diyebileceğimiz zor bir durumda da atatürk bozkurt gibi ortaya çıkıp türk milletini kurtarmıştır. bozkurt’un türk mitolojisindeki önemini bilen atatürk, bozkurt’u türkiye cumhuriyeti ve chp’nin simgesi yapmıştır.

heykel, tablo, chp afişleri, izci giysileri, para-pul, traş bıçağı, sigara vs her şeyin üzerinde yer almıştır:


ord. prof. dr. fuat köprülü’nün türkiyat enstitüsü’nün ambleminin nasıl olması gerektiği sorusu üzerine atatürk şu yanıtı veriyor:

“fuat beğ! karlı tanrı dağları'nın önünde elinde meşale tutan bir bozkurt olsun, bu meşale genç türkiye cumhuriyeti'nin ilminin ifadesi olsun. ergenekon'dan çıkmamızda kılavuz olan bozkurt, türklüğün anadolu topraklarındaki yeni devletinin kuruluşunu ifade etsin." (prof. dr. osman fikri sertkaya, atatürk ve türk dili tebliği, s. 1)


yabancılar bozkurt’un atatürk dönemindeki önemini şöyle yorumluyor

“bozkurt bazalt kayalıklar arasından koşuyor: bu, türkiye posta pulundaki resimdir. bozkurt yeni türkiye’nin sembolüdür.” (l. nikulin, t.c. içişleri bakanlığı, matbuat genel müdürlüğü yayını, yabancı gözüyle cumhuriyet türkiyesi, 1938, s. 112)

“milli lejandlardaki bozkurt gibi müstakil ve öz bir varlık olabilmek için mustafa kemal, 1920 senesinde ankara’yı hükümet merkezi ittihaz ve ilan etti.” (m. svetovski, t.c. içişleri bakanlığı, matbuat genel müdürlüğü yayını, yabancı gözüyle cumhuriyet türkiyesi, 1938, s. 107)

atatürk’ün “fikir babam” dediği, türkçülüğün fikir babalarından ziya gökalp 1918 yılında, ingiliz işgal kuvvetleri tarafından sürgüne gönderildiği malta zindanında arkadaşlarına şöyle diyor:

“mustafa kemal paşa türk’ün efsanelerinde yaşayan bozkurt gibi kurtarıcı bir şahsiyettir.” (mehmet ateşoğlu, atatürk’ün türkçülüğü, türk yurdu dergisi, c.2, s.8 (290), kasım 1960, s. 39-40)

kendi yazılarında da atatürk’ü, türkleri ergenekon’dan çıkaran bozkurt’la özdeşleştiriyor:

“mütarekeden (mondros) sonra türk milleti yeniden ergenekon’a düştü. fakat allah’a şükür ki, çok sürmedi. derhal anadolu’da milli galeyan harekete geçti, mucize saatı geldi. işte şimdi kalplerimiz misak-ı milli’nin altın ışığı ile aydınlanmış olduğu halde, yeni bir bozkurt’un kutlu izini takip ederek ergenekon’dan istiklal, hürriyet ve eşitlik bayındırına çıkıyor.” (ziya gökalp, yeni türkiye’nin hedefleri, s. 53)

“türkiye’de saklı bir dünya vardı. diliyle edebiyatıyla, ahlakıyla, felsefesiyle, milli harsıyla ‘ergenekon’ hayatı yaşayan bir türk halkı vardı. şimdi o, yeni bir bozkurt’un rehberliği ile bu ergenekon’dan sağlam ve dahi bir millet olarak ortaya çıkıyor.” (ziya gökalp, yeni türkiye’nin hedefleri, s. 80)

nihal atsız’ın kardeşi olan türkçülüğün önemli kişilerinden nejdet sancar şöyle diyor:

“ergenekon destanında da kurt, yol göstericidir. türk’ü ergenekon’dan çıkarır, kurtarır. tarihimizde büyük başbuğların, bozkurt diye adlandırılmasının sebebi budur. çünkü onlar da türk’ün yol göstericileri, türk’ü mutluluğa götüren varlıklardır. yabancıların dahi bu deyimi benimsemelerinin sebebi de bundan başka bir şey değildir. atatürk hakkında ingilizce olarak yazılmış ünlü bir eserin adının bozkurt olması, eser sahibi yabancının, istiklal savaşı başbuğu mustafa kemal’i, kılavuzluk eden bir baş olarak kabul etmesindendir.” (nejdet sançar, kurtarıcı bozkurtlar, ötüken dergisi, s. 21)

bir anzak profesör 1938 yılına ait atatürk’le ilgili uzunca yazısının bir bölümünde atatürk için bozkurt diyor:

“mustafa kemal, turan ovalarının bozkurt türüydü. anadolu’yu düşmanlarından temizleyen bozkurt, ulusunu tam anlamıyla yoktan var etti.” (profesör s. h. roberts, challis modern tarih profesörü, sydney üniversitesi, avustralya, 1938)

atatürk hayattayken yayımlanan ilk biyografisinin adı grey wolf yani bozkurt’tu. atatürk’ün 1918 yılı almanya gezisinde bir alman vali, ermeni palavrasını gündeme getirince atatürk çok sinirlenir ve alman valiye haddini bildirir. kitabın ingiliz yazarı harold courtenay armstrong o anı anlatırken şöyle diyor:

“mustafa kemal, bir bozkurt gibi tüylerini kabartarak hücumu sürdürdü.” (harold courtenay armstrong, bozkurt, s. 93)


atatürk hakkında yazılmış önemli kitaplardan biri fransız yazar benoit mechin’e aittir. fransız yazar da atatürk’ü bozkurt olarak görüyor, kitabının adı kurt ve pars’tır. fransız yazar, atatürk için bozkurt diyor:

“kazım karabekir, cafer tayyar ve konya kolordusu kumandanı, mustafa kemal’e kararları tasvip ettiklerini bildirdi. bozkurt, ilk zaferini elde etmişti. memleketin başlıca askeri bürokratlarını etrafına toplamıştı.” (benoit mechin, kurt ve pars, s. 126-127)

atatürk hakkında yazılan önemli kitaplardan biri de şevket süreyya aydemir’in 3 ciltlik tek adam adlı eseridir. o da atatürk’ü türkleri kurtaran biz bozkurt olarak görüyor:

“son türkistan, gene kahramanını yaratacak ve bu kahraman bir bozkurt olacaktı. ufuklardan bir bozkurt bekleniyordu. bu bozkurt çıkmalıydı. nitekim bir gün, bütün bunları yapacak olan bozkurt çıktı da: mustafa kemal paşa...” (şevket süreyya aydemir, tek adam, ııı.cilt, s.495-496)


şiirlerde de atatürk için bozkurt denildiğini görüyoruz

nazım hikmet, kuvayı milliye destanı’nda “sarışın bir kurda benziyordu” diyor. bangladeşli şair nazrul islam’ın çanakkale’de ingilizleri yenen mustafa kemal paşa için yazdığı şiirin bir kıtası şöyle:

bu mavi uçlu süngü deşmeye hazır,
düşmandan hıncımızı kemal almıştır.
çok yaşa sen bozkurdum! yaşa kahraman!
ayağının altında zalime verme aman!

(prof. dr. mehmet saray, mustafa kemal atatürk ve türk dünyası, ttk yayınları, ankara, 1995, s. 43-44)

vasfi mahir kocatürk’ün istiklâl savaşı destanı adlı şiiri:

güneşin çizdiği izden,
canlı bir umut geliyor.
ufku dumanlı denizden,
tanrısal bozkurt geliyor.

(vasfi mahir kocatürk, “istiklâl savaşı destanı’ndan xı”, gençlik, sayı: 4, 1 temmuz 1938)

oğuz akkan’ın ergenekon adlı şiiri:

istiklâl savaşında çıktık ergenekon’dan,
orta anadolu’da yazıldı ayni destan.
atatürk kurdumuzdu, yurt ise ergenekon,
bu yurt için uğraştık bu yurt için döktük kan.
ergenekon’dan çıkıp düşmanı yere serdik,
kurtuluşu birlikte, ilerlemede gördük.

(oğuz akkan, ergenekon, uygun basımevi, bursa, 1946, s. 4)

nurettin özyürek’in mustafa kemal paşa adlı şiiri:

ve bir gümüş ay yükseldi yangınlıklar üstüne,
kuru dallar çiçek verdi.
çıkıp kocatepe’ye bozkurt misâli,
kemal paşa yol gösterdi.

(muzaffer reşit, atatürk şiirleri antolojisi, varlık yayınları, 6. baskı, 1958, s. 94)

fazıl hüsnü dağlarca’nın mustafa kemal adlı şiiri:

bozkurt çıkmış kapanık dünyalardan dışarı,
parıltısı yeryüzüne, ellerimizdeki tuğun.
mustafa kemal hiç kimse değil,
mustafa kemal iradesi topluluğun.

(fazıl hüsnü dağlarca, “mustafa kemal”, türk dili, sayı: 13, ekim 1952, s. 64)

fazıl hüsnü dağlarca’nın mustafa kemal’in kurdu adlı şiiri:

bir kurdu vardı mustafa kemal’in,
kimi orta asya’dan gelmiş der,
kimi anadolu’da dinelmiş der.
bir kurdu vardı mustafa kemal’in,
kimi tanrı’ya tanrı’ya yükselmiş der.

daralmış yüreği yurdun ulusun,
er kişiye ölüm son değil.
bir mağara değil ki dele dele gidesin hey,
bir demir yamaç değil ki eritesin hey,
bu güç daha, bu büyük daha, ergenekon değil.
o sıra bir kurt bozdan sarı,
o sıra bir kurt yakında, uzakta.
o sıra var, geçmişten geleceğe, o sıra var,
o sıra hep,
o sıra bir kurt gözleri yanmakta.

işte işte mustafa kemal’in kurdu kocaman,
kocaman bir gündü.
yurt üzre, yeryüzü üzre,
sonsuzluk üzre,
58 yıl göründü.

(fazıl hüsnü dağlarca, “mustafa kemal’in kurdu”, gazi mustafa kemal atatürk, türk dil kurumu yayınları, ankara, 1973, s. 142-144)