BİLİM 4 Mart 2016
33,4b OKUNMA     1350 PAYLAŞIM

Aşık Olmanın Madde Bağımlılığı ile Olan İnanılmaz Benzerliği

iStock.com

yaşama dair hiçbir şey yoktur ki, genlerimizin kontrolünde olmasın.

örneğin; sevinçler, üzüntüler, öfkeler, hastalıklar, boy, göz rengi, deri rengi, ilgiler, ilgisizlikler, dindarlık, ateistlik, yetenekler, arkadaş seçimi, eş seçimi vs,vs,.. gibi daha binlerce yaşama dair özellik genlerimizin kodladığı hormonlar tarafından şekillenir.

aşk da, genlerimizin kontrolünde gelişen biyokimyasal bir olaydır. aşk, kişinin beyninde adeta hormonal bir fırtına başlatır. aşk insanı neden bu derece derinden etkiler ve aşık olan kişi neden gerçeklerden uzaklaşarak hayal dünyasında gezer? bütün bu soruların cevabı beynin biyokimyasında yatmaktadır.

aşk, beyinde ne gibi değişikliklere sebeb olur?

aşık olan kişilerin çekilen beyin tomografisinde hippocampus, nucleus caudatus, putamen ve nucleus accumbens bölgelerinin aktif hale geldiği tespit edilmiştir.

Kaynak:wordpress

bu bölgeler beynin ödüllendirme mekanizmasının bulunduğu, korkunun algılandığı ve kişinin kendi dışındaki insanları değerlendirildiği, bölgelerdir.

yeni aşık olmuş kişilere aşık olduğu kişinin fotoğrafları gösterilerek yapılan beyin tomografi çekimileri, beynin bu bölgelerine daha az kan gittiğini göstermiştir.

Kokain bağımlılarında da aynı reaksiyon görülür.

hiç kuşkusuz aşık olan kişinin beynindeki bu değişimler hormonal bir değişimin sonucudur ve başroldede mutluluk hormonu olarak adlandırılan dopamin hormonu rol oynamaktadır.

dopamin kişiye, çoşku ve sevinç veren bir hormondur. bu hormon kişiyi çoşku ve sevince bağımlı hale getirerek, beyinde adeta hormonal bir fırtına kopmasına, dolayısı ile kişinin dopamine bağımlı hale gelmesine sebeb olur.

bir kokain bağımlısının kokain bulamadığı zaman gösterdiği reaksiyon, bir aşığın terk edildiği zamanki gösterdigi reaksiyon ile benzerlik göstermektedir. her ikisindede depresyon hali görülür.

depresyonun sebebi beynin dopaminsiz kalmasıdır. ama terkedilen aşığın beynin ödüllendirme mekanizması terkedilmesine rağmen halâ aktif haldedir ve dopamin ile ödüllendirilmeye devam etmek ister. aşık bağımlısı olduğu dopamini tekrar bulabilmek için kaybedilen sevgiliyi tekrar kazanmak ister. 

aşkın bu melankolik hali aslında beynin ödüllendirme mekanizmasının depominsiz kalmasının sonuçudur (tıpkı kokain bağımlısının kokain araması gibi).

çekilen beyin tomografileri terkedilen sevgili ile kokain bulamayan bağımlının beyinlerinin aynı bölgeleri, benzer reaksiyonlar verdiğini göstermiştir.

Vasopressin ve Oxytocin

aşık olan kişinin beyninde dopaminin yanı sıra vasopressin ve oxytocin hormonuda önemli rol oynamaktadır. hayvanlarla yapılan araştırmada, vasopressin hormonunun erkek fareleri dişi farelere bağlamada etkili rol oynadığı bulunmuştur.(vasopressin hormonu avp geni tarafından sentezlenir.)

avp geni insanda 12. kromozom üzerinde 1257 bp uzunluğunda bir gendir ve bilinen 334 değişik formu bulunmaktadır.

kişinin eşine ne kadar bağlı olacağı bu formların nükleotid dizilimi ile doğrudan ilintilidir. kimi zaman dizilimindeki tek bir harflik değişiklik sentezlenecek olan hormon’un/protein’in yapısını ve etkisini büyük ülçüde değiştirebilmektedir. bu fonksiyonel etki aşkın şiddetini belirlemede büyük bir öneme sahip olmaktadır.
hiç evlenmeyen erkeklerde ise avp geninin belirli bir formu bulunur ve bu forma sahip erkekler evlenseler bile mutlu olamazlar. başka bir ifade ile eşe bağlılıkta 334 değişik erkek çeşidi vardır.

Oxytocin hormonu

oxytocin hormonu korkuyu ve stresi azaltarak diğer insanlarla ilişki kurmayı kolaylaştırır. bu hormon bebek emziren bayanlarda oldukca fazla salgılanarak çocukla anne arasında yakınlaşmayı sağlar. orgazm sırasında karşı cinsle tensel ve göz temasında oksitosin hormonu oldukca fazla sagılanır. bu hormona "eşe bağlılık hormonu“ denmektedir.

Sonuç

dopamin, vasopressin ve oxytocin aşkın kimyasını belirleyen en önemli hormonlardır. bu hormonların vücuttaki yapısı ve miktarı aşkın şiddetini belirliyor.

kaynak: wordpress