kraliçe arının embriyolarından oluşan arı larvaları bir süre arı sütü ile beslenirler ve gelişimleri tamamlanana kadar düzenli bir şekilde larvadan sorumlu işçi arılar tarafından kontrol edilirler.

zamanla büyüyen larvaların birkaç arı dışında hemen emen hepsi çiçek özü ve poleniyle beslenip kısırlaşırlar ve işçi arıları oluştururlar. arı sütüyle beslenenler ise kovanın kraliçe arı adayları olurlar. matürasyonları tamamlanan kraliçe arı adayları kendi aralarında düelloya girerler ve güçlü olan kovanın yeni sahibi olur, kaybeden kraliçe arı ise kovanı terk eder.

kovanın asıl emekçileri işçi arılar da zamanla işleri kendi aralarında paylaşır ve bir kısmı çiçek özü, polen toplarken, bir kısmı bal mumunu yapar, başka bir grup da kovanın içindeki yabancı maddeleri ve irritanları zararsız hale getirmek için propolis yapımını üstlenir.

buraya kadar olan her şeyi az çok duymuşsunuzdur.

beni en çok şaşırtan bilgi ise arıların iş sorumluluğu ve sadakati. şöyle ki; eğer bir işçi arı, kovanın düzenin bozacak davranışlarda bulunursa, kendisine verilen görevi yapmazsa, her arının yediği belirli miktarda ki baldan fazla yerse ilk olarak uyarılır. genellikle bir kez uyarılan arı, davranışlarını kontrol altına alır ve tekrardan kovan disiplinine ayak uydurur; lakin bir kez uyarı alan arı, davranışlarına çeki düzen vermediği durumlarda, diğer işçi arılar tarafından kovadan atılır. kovandan atılan arı yalnız başına en fazla 1-2 gün yaşayabilir ve sonrasında kaçınılmaz olan ölüm yakasına yapışır. yani yanlış yapan arı ilkinde uyarılır, ikincisinde kovandan atılır.

böylesine radikal bir tutum, çalışkanlık ve disiplin, sözde yeryüzünün en gelişmiş canlısı bizlerde bile yok.

şu doğa ana gerçekten çok ilginç. kim bilir daha nice esrarengiz içgüdüler vardır.