Arda Turan'ın Milli Takım Uçağında Gazeteciye Saldırmasına Ekşi Sözlük'ten Gelen Tepkiler
Milli takımımız dün akşam Makedonya ile bir dostluk maçı yaptı. Tatsız geçen maç 0-0 bitti.
Makedonya dönüşünde Türk basını da milli takımla beraber İstanbul'a dönüyordu. Uçakta duayen spor gazetecilerinden Bilal Meşe'yi gören Arda Turan, çılgına döndü ve EURO 2016'daki prim haberlerini hatırlatarak Bilal Meşe'ye saldırdı.
Arda Turan, bu olayla ilgili sabah saatlerinde Instagram hesabından bir açıklama yayınladı.
(Savunma amaçlı değil; bilgilendirme amaçlıdır..) #tbt Yarın kalktığınızda muhtemelen haberleri görüceksiniz... Eleştiriler, kınamalar, köşe yazıları, hep beraber birbirlerine destek, planları ve devamı... DEMİŞTİM!!! Islıklandıktan sonraki röportajımda olanları unutmıycam diye (euro 2016)... Dün ilk defa Milli Takım uçağında gördüm o şahsiyetlerden birini aylar sonra. Onlar kim mi?? Biz ülkemizin formasını terletirken ve sonrasında; yalanla, iftirayla, insanların onuruna laf söyleyerek, ailevi değerlerine dil uzatıp sonra buna gazetecilik diyen kişiler. Merak etmeyin. (3 5 kişiler). Tabi alışmışlar bunları yapıp pişkince gezmeye... Neden? Çünkü düzen böyle gazeteciler ya (gazetecilik) aylar geçince unutuluyor ya.. Çocukları, gençleri, kaoslar ve krizle besleyenler; hayalleri başka yerlere taşıyanlar. Yok öyle insanın, karakterine, ailesine değerlerine laf atmak. Unutmayanı da var bunun.! Benim futbolculuğumu eleştiren gerçek gazetecilere teşekkür etmişliğim vardır haklısınız diye... Çünkü bu meslek olabilir. Ama aileme, değerlerime olmaz; gücüm yettiğince de buna izin vermiycem... Dün yaptığım doğrumuydu... Bilmem!!! Evine misafir olup, adam satıp, iftira atıp arkadan iş çeviren olucağıma... Yüzüne, bağırarak, hakaret ederek, saldırarak cevap beklerim... Belki doğru değil ama dürüstçe, onurlu, şerefli bir davranış... Ha cevap aldım mı? YOK kıvırmaca... (klasik) aylarca sayfa doldurdu; ama karşımda iki kelime yok. (gerçi yarın konuşurlar) arkamdan..!!! Bu fotoğrafta gördüğünüz çocuk hayatta iyi veya kötü ne yaptıysa bedelini ödedi; öder de.. Allah'tan başka kimseden bir şey istemedi, beklemedi.. Hesabı da kimseye vermez... Arda Turan yola çıkarken İYİ FUTBOLCU, STAR, vs... olmak için ÇIKMADI... Şerefli, onurlu bir adam olmak için, ailesine sevdiklerine sahip olmak için ÇIKTI.. Her kim Şerefime, aileme, onuruma laf etmeye kalkarsa; Allah'ın bana verdikleriyle, gücüm yettiğince karşılığını alır... iyi geceler
Ekşi Sözlük'ten gelen tepkiler ise şöyle
bir futbolcuyu, ülkenin kurtarıcısıymışcasına pohpohlarsan böyle olur işte. şuanda hiçbir eleştiriye tahammül edemeyen bir arda turan var. bunun oyuncuyla alakası yok, milletle alakası var.
arda turan'ın yedek oturduğu mevkide ivan rakitic oynuyor. rakitic'e de hırvatistan'da siyaset yorumlatırsan, onu şarkı yarışmasına çıkarırsan, ekonomi konusunda fikirlerini sorarsan, oynadığı takımı "rakitic'li barcelona" diye telaffuz edersen, attığı her golde milli bayram ilan edersen o da kendisini nizam-ül mülk zanneder.
bundan sonra kariyerinde seri bir düşüş yaşayacaktır ne yazık ki arda.
yürümeyi alışkanlık haline getirmiş kişi. şimdide gazetecilerin üstüne yürüyor.
allah kimseye kültürü, birikimi, ahlakıyla kaldıramayacağı şöhret ve para vermesin.
kendisi kadar para kazanan tonla türk futbolcusu var. geçmişte arda'nın gittiği takımlara giden futbolcularımız da oldu. mesela zamanında ronaldo'yla gol krallığında çekişen nihat kahveci'nin hiç böyle tavırları olmadı, ya da barcelona'ya transfer olan rüştü'nün. bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. o yüzden ''o yaşta o kadar para herkesi bozar'' geyiği yapmayın. arda'nın ruhu bu. özünü saklamadan davranabilecek kadar ''desteğe'' ve ''özgüvene'' sahip olduğunda da nasıl çiğ bir insan olduğu ortaya çıktı, mesele bundan ibaret.
kariyer ilerleyişi okullarda okutulmalı bir imaj çalışması nasıl yapılmaz diye.
kulaklarından fışkıran ukalalığı ve antipatikliğini artık çenesi ve medyadaki abilerinin yaptığı pr çalışması toparlamaya yetmiyor. siyasete fazla bulaşması tepki çekti, barcelona'ya gitti ama kariyeri geri gitti... bunlar sinir yaptı. sinirlenince de içindeki bayrampaşalı'yı dizginleyemiyor. bakalım ntvspor tayfa bu sefer nasıl aklayacak?
açıkçası 40 yıl düşünsem fatih terim'e hak vereceğimi düşünmezdim, bana kişisel olarak fatih terim'e hak verdirmiş oyuncudur. boşa kesmemiş takımdan, gazeteler de tvler de haftalarca haber yaptı. oraya bağlandı, buraya konuk oldu, araya birilerini soktu, kendini tekrar milli takıma aldırdı. şimdi ise yürüme skandalları, onunla bununla kavga etmeler. atletico'ya ilk gittiği zaman gayet sempatik, işinde gücünde bir adamdı. 3-5 yılda nasıl bu kadar değişti bu adam ya anlamak mümkün değil.
hadi 18-19 yaşında olsa yine anlarım 30 yaşında adamsın ne yapıyorsun kardeşim sen? barcelona kendisini gönderiyor diye ona sinirli muhtemelen. ee instagram'ı bırakıp biraz futbola konsantre olsan, her fırsatta saniye başı istanbul'a gelmesen, sürekli sakatlanmayıp, az biraz kendini göstersen belki de kalacaktın. bak rakitic'e, iyi bir aile yaşantısı var bozmuyor adam kendini. takımda sabit yeri, seni niye gönderiyorlar bir bunu düşün bence.
kendisinden 3. şahıs olarak bahseden biri.
bu psikolojide neye karşılık geliyor ne anlama geliyor pek bilmiyorum ama hiç sevmiyorum. hiç bir kişiye yakıştıramıyorum.
2008 şampiyonluğunun en büyük mimarıydı. o şampiyonluk ve ardından euro 2008'deki iyi performansından sonra değişmeye başladı.
büyüdükçe küçülmesini bileceksin. arda mütevaziliğini, sempatikliğini kaybetti. ne oldum delisi oldu.
66 numarasıyla takım oyuncusu olmak onu tatmin etmemeye başladı. 10 numaralı formayı istedi. o da yetmedi, kaptanlık istedi. lider olmak istedi.
yabancılara karşı tavır aldı. golleriyle değil, kavgalarıyla gündeme gelmeye başladı. antrenmanda caner'i yumrukladı, fenerbahçe derbisinde semih'e yumruk attı. avrupa maçında rakibe kafa attı. adamın gol sevinçleri bile değişmişti.
kendisine iyi bakmadı, iyi bakmadığı için sakatlandı. fiziğini geliştirmesi gerekirken, o daha çok kilo aldı.
mikrofonları, kameraları çok sevdi. tam hatırlamıyorum ama sanırım arkadaşının sevgilisine aşık olmuştu. kameralardan uzak sakin bi ilişki yaşamak yerine şov yaparcasına sinem kobal ile ilişki yaşadı.
arda iyice gözden düşmüş, insanların nefretini kazanıyor derken atletico madrid'e gitti. orada sadece futbola odaklanınca tekrar sempati kazanmaya ve başarılı olmaya başladı. bu başarı onu barcelona'ya taşıdı. asla sponsor transferi değildi. ama 11'e giremeyeceği de belliydi. neymar yada messi'yi kesmesi imkansızdı.
oynamıyor diye mi, yoksa başka bir durum mu var bilmiyorum ama arda yine bozuldu.
kendisini her fırsatta övmeye başladı. ucuz ilişkilerin peşine düştü. kilo aldı. siyasete bulaştı, basketbola bulaştı, şarkı yarışmalarına bulaştı. futbol hariç her yerde.
eskiden iyi kötü galatasaraylılar arda'yı savunurdu. şimdi kimse sevmiyor. şu an anket yapılsa türkiye'nin en itici insanı seçilebilir.
umarım özeleştiri yapmayı hatırlar. bari kötü giden kariyerini biraz olsun efendice bitirebilir.