TEKNOLOJİ 6 Şubat 2024
25,3b OKUNMA     212 PAYLAŞIM

Apple Vision Pro'yu 5-6 Saat Kullanan Birinden Cihaza Dair İlk İzlenimler

Apple'ın yeni oyuncağı ciddi bir heyecan yaratmadı değil. Kimilerince yeni bir iPhone etkisi yaratacak olan cihaza dair detaylı bir kullanıcı yorumunu şuraya bırakıyoruz.

yaklaşık 5-6 saatlik kullanımım sonrası apple vision pro deneyimlerimi aktarmak istiyorum

açıkçası incelemelerin 30 ocak salı günü yayınlanması sonrasında, özellikle nilay patel'in yorumları üzerine "bu sefer yapamamış apple, tim'in sonunu getirecek bir cihaz yolda, büyük fiyasko çıkacak sanırım" düşünceleri yer edinmişti zihnimde. fakat cihazla ilk etkileşimi kurduğum an bunları hepsi yok olup gitti.

çünkü bu cihazı değerlendirmek için inceleme okumak değil, deneyimlemek gerekiyormuş.

dostlar, bu cihaz 1. nesil cihaz, belirtelim. ama bu cihaz olmuş. 1. nesil cihaz için fazlasıyla olmuş. 1. nesil iphone'da kopyala yapıştır eylemini yaptıramayan apple, 1. nesil bu cihazıyla, kendisinden beklenenin çok ötesinde iş çıkartmış. gelişmeye açık noktaları çok, ancak cihaz size potansiyelini yaşatmayı başarıyor.

örneğin apple watch 10 senedir nasıl bir fiyasko ise apple için, vision pro belki de iphone'dan çok daha fütüristik, çok daha güçlü, çok daha wow dedirten bir potansiyelde.

cihazın iki önemli şaşırtıcı noktası var

birincisi kullanıcı arayüzünün sezgiselliği ve sizle kurduğu etkileşim. macintosh ile fareyi, ipod ile click wheel ve iphone ile multitouch kontrol yapılarını hayatımıza katan apple, vision pro'daki eyetracking ile arayüz etkileşiminden yepyeni bir sayfa açmış. gözünüzü takıp hızı öyle yüksek ki, seçmek istediğiniz öğeyi aklınızdan geçirdiğiniz an onu öne çıkarıyor. sanki apple, beyin okumanın bir shortcut'ını bulmuş göz takibi ile. elbette seçimi tamamlamak için parmaklarınızı birbirine dokundurmanız gerekiyor. ama bu öyle sezgisel ki, beyniniz birkaç denemeden sonra sorunsuz adapte oluyor bu sürece.

ikinci şaşırtan ise immersive içerikler. asıl beyin yakan nokta bu.

netflix yok, youtube yok eleştirilerinin ne kadar geleneksel yorumlar olduğunu immersive videolarla etkileşim kurduğunuz anlıyorsunuz. apple'ın niçin disney ile, niçin james cameron ile yakın çalışmalar yaptığını da tabii ki; çünkü geleneksel medya, vision pro'yu sıradan bir gereksiz cihaz yaparken, immersive videolar vision pro'yu devrimsel bir yerde konumlandırıyor.

yazın bunu: yakında netflix'de, youtube'da "immersive content, only for vision pro" etiketiyle içeriklere tanıklık edeceksiniz. netflix, bırakın uygulama yazmayı, içeriklerini immersive olarak vision pro'ya özel çekecek.

nedir bu immersive içerikler?

örneğin şu an katalogda bulunan içeriklerden biri alicia keys: rehersal room. apple tv+'daki bu içerikte beyniniz inanılmaz bir çelişkiye düşüyor. birkaç saniye öncesinde odanız olan yer ansızın alıcia keys'in stüdyosuna dönüşüyor ve alıcia keys, gözlerinizin içine baka baka, karşınızda size en sevilen şarkılarını seslendiriyor, "you don't know my name"de michael ile yaptığı telefon konuşmasını sizinle yaparmışçasına, gözlerinizin içine baka baka yapıyor. ve bu sırada o stüdyo içinde bulunan diğer insanların da size doğru bakması, zihninizin hiçbir şeyin imkansız olmadığı izlenimine kapılmasını sağlıyor: “meğersem alicia keys'in özenle sıcak çikolata hazırladığı michael benmişim.” alicia keys'ı bu kadar yakından görmek, sizin için şarkı söylediğinizi hissetmeniz imkansızken, vision pro size bu imkansızlığı yaşatıyor.

vision pro ile içerikleri artık sadece izlemiyor, yaşıyorsunuz da.

örneğin immersive videoları spor yayıncılığında düşünemiyorum. düşünsenize f1 yarısında pilot koltuğunda olduğunuzu, yanınızdan rakibinizin ansızın geçtiğini, ve onu ancak başınızı o yöne çevirerek hissettiğinizi.

yol haritasında bunun olduğuna eminim, çünkü apple'ın mls ile yaptığı 10 yıllık yayın anlaşması, yine f1 ile olan yakın temaslar, bize yepyeni bir spor yayıncılığının yolda olduğunun ilk sinyalleri bence.

dolayısıyla apple'ın geleneksel medya tüketim şeklini, mali gücüyle birlikte yepyeni bir boyuta taşımaya doğru yola çıktığını ve bunu vision pro ile yapacağını söylemek yanlış olmaz artık.

evet dostlar, yukarıda bahsettiklerim 1. nesil olmasına rağmen vision pro ile apple'ın deneyim takıntısından vazgeçmediğini yine bize hatırlatıyor.


diğer taraftan ilk aklıma gelenlerden

- solo knit band, hani şu şekilli olan kayış, gerçekten ergonomik değil. cihazın 600 gramlık yükünü direkt olarak burnunuzun üstüne bindiriyor ve zamanla cihaz aşağı doğru kayma eğilimi gösteriyor. buna karşı da siz istemsizce kayısı sıkıyorsunuz, bu da gerek burnunuzda gerekse de alnınızda büyük bir zorlamaya sebep oluyor. yalnızca marketing görselleri için yapıldığına eminim, yoksa kimsenin bu kayış ile cihazı rahat kullanabileceğine inanmıyorum.

- cihazın ağırlığına göre en ergonomik kullanım şekli dual band ile. bu sayede cihazın ağırlığı kafatasınıza daha düzgün dağılıyor, ve cihaz çok daha uzun süreler kullanılabilir oluyor.

- cihazın çevreyi izleyen kameraları, passthrough ile sizin ortamda yaşamanızı sağlıyor gerçekten. fakat bazı noktalarda piksellenme ve içeri aktarılan görüntünün bir kameradan geldiğini gözleriniz seziyor. bu nokta gelişmeye çok açık. mutlaka da gelişecektir. fakat tüm benzer konsepteki cihazlar arasında en iyisi denilebilir.

- pil. ortalama 3 saate yakın gidiyor. gelişime açık bir nokta ama beklenildiği kadar gelişir mi emin değilim. 2-3 saatlik kullanım süreleri zaten fatigue oluşumu için yeterli süreler çoğunluk için. ben bu yüzden apple'ın öncelikli geliştirmek isteyeceği şeyin pil olduğunu düşünmüyorum bu cihazda.

- özellikle dar ve küçük alanda, birçok öğenin bulunması, hangi yere odaklandığınız konusunda cihazın küçük bir kararsızlık yaşamasına sebep oluyor. geliştirilmeye açık ve deneyimi daha iyi noktaya getireceğini düşündüğümden apple için öncelikli olduğunu düşünüyorum. optimizasyon ve işlem gücüyle bu sorun kısa vadede yok denilecek hale getirilir.

- nilay'ın değindiği fov konusu. kesinlikle doğru bir tespit, ama bu fiziken çözülebilir mi, ya da daha fazla minimize edilebilir mi bilmiyorum. umarım fiziksel olarak sınırlarına dayandığımız bir konu değildir ve zamanla gördüğümüz o siyahlik - daha doğrusu gördüklerimize bir şeyden bakıyor izleminini yenebilirler.

özetle

vision pro ile apple, 40 sene önce macintosh, 2001'de ipod ve 2007'de iphone ile yaratıcı genlerini yeniden harekete geçirmiş. gidecek yolu uzun, ama o yolda başarısız olma / tarihe karışma / bunlardan geride kalma ihtimali ortalıkta yok bile.