Apollo 11 Görevinde Sadece 4 KB RAM ile Nasıl Ay’a Gidilebildi?
hâlâ "nasa gerçekten ay'a gitti mi? her şey tezgahtı!" diye tartışmalar var, instagram'da uzayla alakalı sayfaları takip ediyorsanız altındaki yorumları okurken gülme krizine girebilirsiniz, o derece boş yorumlar var, ama bazen bunların içinde mantıklı ve dolu sorular da oluyor. kimisi diyor ki "o cihazda kaç kb ram varmış, nasıl olur da insanı ay'a götürür?" ya da "van allen radyasyon kuşağı nasıl sorunsuzca aşıldı ?" diye soruyorlar, bunlar o saçma sorulara göre en azından içi dolu sorular. her şeyden önce şunu düşünmek lazım, sovyetler birliği vb ülkeler eğer ay'a gidilmemiş olsaydı boş boş dururlar mıydı ? bin kere ispat ederlerdi gidilmediğini, koskoca sovyetler birliği vs ispat edemiyor gidilmediğini, ama bizim yozgat'taki ahmet ispat edebiliyor.
evet, apollo cihazlarının sadece 4 kb gibi bir ram'i vardı. bugünkü cep telefonlarının bile ışık hızıyla yanında uçup gittiği bir güçten bahsediyoruz. ama işin püf noktası şu: bilim, ihtiyacı kadarını kullanır. o dönemde bilgisayar teknolojisi fazlasıyla yetiyordu. çünkü oradaki amaç sosyal medya uygulamalarında gezinmek değil, mekiği güvenli bir rotayı izleyerek ay’a ulaştırmaktı. bilgisayar; temel hesaplamalar için tasarlanmıştı, yani fazla yük binmeden işlem yapabiliyordu. bu basit gibi görünen hesaplamalarla navigasyon yapabiliyorlardı, çünkü işin içine süper incelikli mühendislik ve matematik giriyordu.
bugünkü gibi 4k çözünürlükte canlı yayın yapmak zorunda değillerdi, sadece verileri işleyecek kadar bir hesaplama gücüne ihtiyaç vardı. bu yüzden o 4 kb ram, apollo 11’in tüm görevini yapmaya yetiyordu. apollo 11 ekibinin geçmesi gereken van allen radyasyon kuşağı vardı, birçok kişi "nasıl geçebildiler ?" diyor ve bu doğru bir soru. peki bu kuşaklardan geçmek ölümcül mü ? hayır. radyasyon kuşakları belirli bir yüksekliğe kadar yoğun, ancak apollo 11 çok hızlı bir şekilde bu bölgelerden geçerek maruz kalınan radyasyonu minimize edebildi. yani oradaki radyasyon, bir astronotun hayatını tehlikeye atacak kadar yüksek değildi. hatta, o dönemde sovyetler bile bu kuşakları araştırıyor, test ediyordu ve aynı sonuca ulaşıyorlardı: “hızlı geçildiği sürece geçiş yapılabilir.”
astronotlar korunmasız değildi, evden bakkala çıkar gibi çıkmamışlardı, üstlerinde koruyucu ve özel giysiler vardı. her şeyi geçin, eğer olumsuz bir durum olsaydı sovyetler birliği buna sessiz kalır mıydı ? onlar için büyük bir prestij kaybı demekti. eğer gerçekten böyle bir şey olmadıysa yani abd, ay’a gitmediyse, sovyetler ve tüm diğer abd karşıtı ülkeler bu işi çoktan ortaya dökerdi, değil mi? çünkü uzayda da rekabet vardı; nasa’nın başarısını küçümseyecek en ufak bir ipucu bile sovyetler için bir fırsattı. ama gelin görün ki, sovyetler birliği bile bu konuda hiçbir şekilde “bu bir yalan! seni kandırıyorlar kentucky'daki noah amca!” demediler.
ayrıca ay’a iniş ve kalkış sırasında çeşitli ülkelerde yer alan gözlemciler, nasa’nın sinyallerini izleyip doğruladılar yani o sinyaller gerçekten ay yüzeyinden geliyordu. yani öyle "hollywood stüdyosunda çekildi" demek, tüm bu ülkelerin gözünü kapatıp olan biteni görmediğini söylemek anlamına geliyor. apollo görevleri sırasında astronotlar, ay’dan tam 382 kilo kaya ve toprak örneği topladı ve bunları çoğu ülkeye hediye gibi verdi, hatta türkiye'ye bile verdi, bugün bu ay taşları bilim dünyasında inceleniyor. dünya'daki hiç bir volkanik taş ya da göktaşı ay’dan gelen örneklerin yapısına benzemiyor. eğer amerika, ay’a gitmemiş olsaydı, bu örnekleri nasıl elde edecekti ? yani dünya yüzeyinde bulunan bir taşı, ortaya çıkma riskini göze alarak diğer ülkelere verebilirler miydi ? asla riske atmazlardı.
apollo 11’in ay’a gitmediğini düşünenler için tüm bunlar ufak tefek detaylar olabilir, fakat ben artık ay'a gidilmediğini canı pahasına savunanlarla ve dünyanın düz olduğunu iddia edip, "kutuplara gidebiliyor musun ? hadi git, yasak bölge orası !!!!" vb şeklinde boş yapanların sağlıklı bir kafa yapısı olduklarını düşünmüyorum.