ÇİZGİ ROMAN 25 Temmuz 2025
3,1b OKUNMA     127 PAYLAŞIM

Anime ve Manga Dünyasına Girmeyi Düşünenler İçin Fikir Verecek Bir Giriş Rehberi

Anime nedir? Manga nedir? Anime ve manganın birbirinden farkı nedir? Bu dünyaya bir girip bakayım diyenlerin elinden tutacak bir rehber, buyrun.

sadece anime izlemeye değil aynı zamanda manga okumaya da yeni başlayacaklara yönelik birkaç tavsiye vermek isterim. aslında tavsiyeden ziyade biraz da olsa doğru bilinen yanlışların açıklanacağı bir yazı olacak ama gerçekten yeni başlayanlar için bilgi, tavsiye niteliğinde sayılabilir.

her şeyden önce: nedir bu anime ve manga?

anime çizgi filmdir, manga da çizgi romandır. bunu özellikle söylememin sebebi de toplumun büyük bir kısmının bunun tam aksini iddia ediyor olması.

her anime ve manga tıpkı batı çizgi filmleri ve çizgi romanları gibi hemen hemen aynı tekniklerle yapılır. çizim tarzlarının, genel konularının vs. farklı olması, japonca adlandırılmaları vs. onları çizgi roman ve çizgi film sanatından soyutlamaz ama birer alt kültürü yapar.

ayrıca genel kanının aksine her çizgi film veya çizgi roman çocuklara yönelik olmak zorunda değildir, mesela batı ülkelerinde yapılan ve çoğumuzun adı gibi bildiği birçok seri (south park, the simpsons, family guy, gravity falls vb.) aslında yetişkinlere yöneliktir.

şurada da anlatmıştım: anime çizgi film değildir/@suppai jiten

don't feed the troll

her kafadan bir ses çıktığı için kafanız karışabilir, bu yüzden özellikle uyarıyorum, sonra pişman olmayın: her önünüze gelenin anime/manga önerisini dikkate almayın!
özellikle de hayatınızda hiç anime izlememiş, manga okumamış biriyseniz öneri almak istediğiniz bazı kişilerce trollenme ihtimaliniz çok çok yüksek. size herhangi bir yapımın adını söylerken konusunu söylemeyebilir (ya da konusunda yalan söyleyebilir!), size önerdiği yapım büyük ihtimalle hentai (cinsel içerikli) çıkabilir ve pişman olabilirsiniz. bu yüzden size önerilen yapımı internette mutlaka araştırın ve o yapımı tüketip tüketmeyeceğinize bir şekilde karar verin.

trolleme konusunu bir kenara bırakırsak: kitlenin geneli size hep aynı animeleri/mangaları önerebilir, bunlar çoğunlukla o dönemin popüler yapımları ya da eski olmasına rağmen kült sayılabilecek yapımlardır. elbette bu önerileri inceleyerek işe başlayabilirsiniz fakat naçizane tavsiyem one piece gibi bitmek bilmeyen serilerden bir süre uzak durup en fazla iki sezonu olan, "çerezlik" diyebileceğimiz kısa yapımlardan başlamanız. eğer kafanıza yatarsa alıştıra alıştıra daha uzun serilere de geçersiniz.

demografi ve türler

herhangi bir anime/manga yapımını araştırırken türler listesinde karşınıza sıkça birkaç japonca kelime çıkacaktır. örneğin: "shoujo (genç kız)", "shounen (genç erkek)", "seinen (genç yetişkin erkek)" ya da "josei (yetişkin kadın)", "kodomo (çocuk)" vesaire vesaire...

bütün bu japonca kelimeler hakkında bilmeniz gereken tek ortak bilgi var: bunların hiçbiri "tür" değil. bunlar sadece belli yaş gruplarını ve cinsiyetleri hedef alan demografik kategorilerdir ve genel kanının aksine bunların hiçbiri bir yapımın hangi türde olacağını belirlemez.

- bir shounen/seinen yapımı süper güç, aksiyon vb. içermek zorunda değildir.

- bir shoujo/josei yapımı aşk meşk konularını vb. içermek zorunda değildir.

- bir josei/seinen yapımı cinsellik veya karanlık temalar, dramatize öğeler vb. içermek zorunda değildir.

gibi gibi...

zaten çocuk animesi veya -hoşlanmayan bazı kişiler için- hentai, gore vs. olmadığı sürece bu demografileri pek dikkate alan da yok. mesela bir kızın shounen/seinen yapımlarını tüketmesi oldukça yaygındır ve kimse bunu yadırgamaz. bir erkek shoujo/josei yapımı izlese "ibne misin oğlum sen" falan diyecek olan da yok (en azından ben rastlamadım).

türlere gelince: herhangi bir sanat yapımında sıkça karşılaştığımız türler animelerde ve mangalarda da var. örneğin bilim kurgu, romantizm, aksiyon, gerilim, dram falan...

altyazı mı dublaj mı?

herhangi bir videoyu, diziyi, filmi altyazılı izlemeyi seven biri değilseniz anime izlemek sizin için bir işkence gibi olabilir, bunun sebebi ise izleyici kitlesinin japonca harici herhangi bir dilde yapılan dublajların abartısız hiçbirini beğenmiyor, animenin ruhunu yansıtmadığını belirtiyor oluşu. bu yüzden dublajlı anime bulmak, hele ki türkçe dublajlı anime bulmak çölde vaha bulmaya benzer.

hazır konu buraya gelmişken açıklayayım: japonya'da "seiyuu (dublaj sanatçılığı)" alışılmışın dışında gelişmiş ve en az mangaka ya da animatör olmak kadar içinde bulunması çok hayal edilen bir sektör. ses çeşitliliği konusunda türkçe dublaj sanatçıları kadar iyi olduklarını düşünmesem de duyguları seslerle ifade etmek gibi konularda maalesef bizi bile tokatlarlar; küçük bir stüdyo ortamının bile o anime sahnesinin içindeymiş gibi hayal edildiği, hiçbir sesin yapmacık yapılmadığı, aksine o seslerin birebir yaşandığı bir sektör bu.


içi doldurulmuş animeler

çoğu animede "filler" dediğimiz bir olay var. biraz açmak gerekirse buna "bir animenin uyarlandığı orijinal mangasında olmayan kısımlarının sıfırdan yazılıp animenin orasına burasına tıkıştırılması" diyebiliriz. bu kısımlar genellikle mangada çok hızlı geçen bir olay örgüsünü animede yavaşlatmak için yapılır ve orijinal bölümlere kıyasla pek heyecanlı olmayabilir. özellikle de eğer bir yapımın eşzamanlı olarak hem mangasını hem de animesini tüketiyorsanız bu sizin için biraz fazla can sıkıcı olabilir, "lan bu bölüm mangada yoktu, animenin içine zıçmışsınız." diye saatlerce yapımcılara sövebilirsiniz. ama iyi tarafından bakalım: ben heyecanla tükettiğim bir serinin öyle şak diye bitmesini istemezdim, tıpkı yediğim cipsin hemen bitmesini istemediğim gibi. peki siz ister miydiniz?

toksinlerden arının

diyelim ki bir yapımı çok sevdiniz, hayranı bile oldunuz, karakterlerine bayılıyorsunuz falan... tamam, insanların bir şeye ilgi duyması, hayranı olması çok güzel bir şey ama her şeyin fazlası gibi bunların da fazlası insanı toksikleştiriyor maalesef.

eğer biri -belli başlı istisnalar hariç- konusundan bağımsız olarak bir yapımdan nefret ettiğini söylüyorsa muhtemelen yapımın kendisinden değil toksik hayran kitlesinden nefret ediyordur. bu toksik hayranı kitlesi genellikle hayranı olduğu yapımın en iyi yapım, karakterlerinin ise en iyi karakterler olduğunu iddia eden tipler. bizim dönemimizde genellikle "kaneki tek atar zamqi" veya "goku tek atar abi, adam gezegen yok ediyor" diye karşımıza çıkarlardı. böyle tiplerden oldukça uzak durmanız, eğer siz de bunlardan biriyseniz kendinize çeki düzen vermeniz çok iyi olacaktır.

unutmayın: en iyi anime/manga diye bir şey yoktur, sırf diğerlerine göre daha çok sevildiği için en iyi olarak görülen anime/manga vardır.


vocaloid ve anime arasındaki fark

anime/manga ile ilgilenen bir arkadaş grubundaysanız illa ki vocaloid ile ilgili bir şeyler duymuşsunuzdur. peki nedir bu? açıklayayım:

"vocaloid" dediğimiz şey yamaha tarafından piyasaya sürülen bir ses sentezleme yazılımıdır. bu yazılım sayesinde müzik yapımcıları şarkıları için ingilizcede "voicebank" olarak adlandırdığımız belli vokal dosyalarını kullanarak sadece sözleri veya ses tonları ile vokal kayıtları oluşturabilir ve şarkılarının arajmanını vs. yapabilir.

her voicebank daha kolay hatırlanmaları için kişileştirilmiştir. bu kişileştirme sonucunda her birine adlar verilmiştir: hatsune miku, teto, kaito, luka vs. bu voicebank'ları temsil eden, anime tarzlarında çizilmiş birer karakter olur. bu karakterlerin tasarımları (dış görünüş, kişilik vb.) yapılan şarkıların türüne göre sanatçılar tarafından istenildiği gibi modifiye edilebilir.

vocaloid karakterlerinin anime tarzında yapılmış olması onların tek başına birer anime karakteri oldukları anlamına gelmiyor. tabi zamanla anime adaptasyonları da yapılmıştır, orası ayrı konu.

ayrıca yeni nesil için özellikle uyarayım: hatsune miku bir orijinal fortnite karakteri değildir, miku o oyuna sadece bir işbirliği sonucunda eklendi.

son olarak: aslında animeye yeni başlamıyorsunuz

evet, yanlış okumadınız, anime izlemeye yeni başlamıyorsunuz. aslında hayatınızın bir bölümünde, özellikle de çocukluğunuzda mutlaka bir anime izleyerek büyümüşsünüzdür fakat anime olduğunun farkında bile değildiniz.

işte çoğunuzun anime olduğunu bilmediği bazı animeler:

- astro boy (1963 yapımı ilk versiyonu dünyadaki ilk tv anime serisidir)

- şeker kız candy

- heidi (3d olan değil)

- kaptan tsubasa

- yu-gi-oh

- beyblade

- voltron (tam olarak anime sayılmasa da bazı toei animation yapımlarından uyarlanmış)

- komşum totoro (veya bilimum diğer studio ghibli yapımları)

- pokemon

- digimon

- yokai watch

- transformers (amerikan-japon ortak yapımı olduğu için, özellikle de 1984 yapımı ilk versiyonu)

- one piece (2000'lerin başlarında star tv'de türkçe dublajı çıkardı)

- bakugan