TARİH 24 Temmuz 2020
29,5b OKUNMA     580 PAYLAŞIM

Amerika Tarihindeki En Etkili Siyahi Hareketlerden Biri: Nation of Islam

1930'da Wallace D. Fard önderliğinde kurulan Nation of Islam hakkında bilgiler.

abd tarihindeki en etkili siyahi hareketlerden birisi, belki de en ırkçı olanıdır nation of islam.

asıl kurucusu elijah mohammad değil, hakkında pek bir bilgimiz olmayan wallace fard adında bir adamdır. aslında elijah mohammad, bu adamın bir kopyasıdır. asıl adı elijah poole veya ilyas poole. wallace fard da kendisine wallace mohammad dediği için bu ismi almıştır. büyük buhranla birlikte abd'nin güney bölgelerinden göçe mecbur kalan zenciler büyük şehirlere akın etmişti. bunlardan birisi de nation of islam fikrini ortaya atan wallace fard idi. 1930'lu yıllarda detroit'e göç etmiş ve burada uzunca süre kapından kapıya satış dediğimiz seyyar pazarlama işleriyle uğraşmıştır. bu süreçte uğradığı ırkçı saldırılar ve hali hazırda yaşadığı ekonomik güçlükler yeni bir akım yaratmasına sebep olmuştur.

Elijah Muhammed

wallace, muhtemelen abd'e orta doğudan gelmiş bir zenciydi. abd'e göç ettikten sonra yeni bir hristiyan anlayışı yaratan mormonlar benzeri bir motivasyonla enteresan bir islam hareketi hayal etmiş olmalı zira ikisinin de temelinde benzer bir motivasyon söz konusu. wallace, zenci ırkının üstünlüğünü savunan, adem'in zenci olduğunu iddia eden, hatta zencilerin ayrı bir bölgede kendi yönetimlerine sahip olması gerektiğini savunan ve geleneksel islamın yerine abd'e göre modifiye edilmiş bir tür islam'ın yer aldığı enteresan bir oluşum fikri vardı. (bkz: wakanda forever)

daha da enteresan olanı 6000 yıl önce beyaz ırkın yusuf adında zenci bir bilim adamı tarafından bir tür laboratuvar çalışması ile ortaya çıktığına dair iddiaları vardır. wallace bugün nation of islam için bir tür mesihtir. ben inceden bir hasan mezarcı tadı aldım kendisinden. muhtemelen bu sebeple wallace hakkında pek bilgi yok. bu ortaya çıkarsa rezil oluruz diyerek elijah mohammad pir edildi ama onların fantastik iddialarının da bundan aşağı kalır tarafı yok. aşağıda değineceğim.

tahmin edebileceğiniz üzere wallace, fikirlerini yayarken elijah mohammad ile tanışmış ve onu derinden etkilemiştir. sonrasında ne hikmetse aniden ortadan kaybolmuş, akıbeti ortaya çıkışı kadar büyük bir gizeme dönüşmüştür. sonrasında elijah mohammad bu fikirleri geliştirmiş, bildiğiniz gibi cezaevinde malcolm x olarak bildiğimiz malcom little ile tanışmış ve nation of islam'ı zirveye çıktığı döneme taşımıştır.

Malcolm X

malcolm, hırsızlık ve gasptan içeri girmişti. elijah mohammad ise ikinci dünya savaşı dönemi çıkan zorunlu askerlik yasasına (bkz: selective training and service act) karşı olduğu için girmişti. malcolm, mohammad'dan etkilenmiş, müslüman olup alkol sigara ve domuz etine tövbe etmişti. ikili hapisten çıktığında malcolm tarikatın ulusal sözcüsü ilan edilmiş. 1950-1960 yılları arasında malcolm ateşli konuşmalarıyla hem kendini hem de nation of islam'ı ülke çapında zirveye taşımıştır. bunlar bittabi bir çoğumuzun bildiği kısımlar.

on yıllık sürecin akabinde malcolm-x ve elijah mohammad arasında çatışmalar başladı. filminde anlatıldığı gibi malcolm aslında islamın kendisine anlatıldığı gibi olmadığını anlamış. bu dinin sadece zencilere has olmadığını, farklı bir mesajı olduğunu, namazın niyazın vazgeçilemez ibadetler olduğu gibi bir sürü bilgi edinmişti. yalnız noi'den ayrılmasının sebebi bunlardan ziyade daha çok fikri çatışmalar. çünkü malcolm dönemin şartlarını kullanarak politik bir oyunla abd yönetimine karşı hamleler yapmak isterken. elijah, devlet ile arası bozulursa kurduğu yapının yıkılacağından korkuyordu.

nihayetinde 1964 yılının mart ayında malcolm, nation of islam'dan ayrılıyor ve kendi yoluna gidiyor. bu da sonun başlangıcı oluyor. bu arada malcolm hacca gidiyor dönüşte eşe dosta noi için gerçek islam bu değil diyor. sonra afrika'ya yaptığı geziyle yeni bir oluşumun ilk adımlarını atıyor. adını da el-hajj malik el-shabazz olarak değiştiriyor. döndüğünde mmi (bkz: muslim mosque inc) ve oaau (bkz: organization of afro-american unity) adlı iki dernek kuruyor. kendine destekçiler toplamaya başladığında ise nation of islam tarafından tehdit edilmeye başlıyor. çok geçmeden de 21 şubat 1965 günü üç noi üyesinin silahlı saldırısında hayatını kaybediyor.


tabii bu arada bin türlü politik savaş dönüyor. malcolm eski patronunun tarikattaki bacıları sıradan geçirdiğini, sekreteriyle zina yaptığını ve gayrı meşru bir çocuğu olduğunu iddia ediyor. karşılık olarak malcolm kafir ilan ediliyor. o arada malcolm arkasına gangsta dönemlerinden kankası olan bumpy johnson'dan koruma desteği alıyor. yakın zaman evvel ilk sezonu yayınlanan godfather of harlem adlı dizide ikilinin ilişkilerini detaylı şekilde inceleyebilirsiniz.

tabi bir de noi'e katılan ünlüler arasında en meşhuru muhammed ali olsa gerek. genç boksör, abisi gibi gördüğü malcolm sayesinde tarikata adım atıyor ve öyle bir etkileniyor ki malcolm sonrası dahi tarikattan ayrılmıyor. aksine malcolm'a karşı cephe alıyor. ülkemizde ve diğer bütün islam ülkelerinde kardeşcesine sevilen muhammed ali'nin aslında bildiğimiz anlamda sünni bir müslüman olmadığını bilseler çok üzülürlerdi sanırım. yalnız bu durum ülkemizde bile siyasal islamcılara koz olmaktan kurtulamadı. muhammed ali'nin nasıl müslüman olduğuna dair o kadar çok hikaye ürettiler ve örnek olarak kullandılar ki kaptan kusto (bkz: jacques-yves cousteau) ve yusuf islam (bkz: cat stevens) sönük kalır.

nation of islam ise bu dönemde yeni bir döneme giriyor. bizim louis farrakhan olarak bildiğimiz louis wolcott, malcolm sonrası tarikatın başına geçecek en güçlü aday oluyor fakat taht elijah mohammad'ın oğlu wallace mohammed'e geçiyor. (bkz: warith deen mohammed) wallace, 1975 senesinde babası öldükten sonra onun yolundan gitmeyi red ederek tarikatı parçalara bölüyor. o dönem 70 küsür şubesi bulunan yapı hem küçülüyor hem de üçe bölünüyor. bu durum farrakhan'ın hoşuna gitmiyor ve tarikattan ayrılarak dış kulvardan yardırmaya başlıyor. dağılan noi merkezlerinin ve müritlerini tekrar bir araya getirip geliştiriyor ve sonunda oğul mohammed yerine başa geçiyor.


louis farrakhan ise beklenin aksine eski ırkçı tavırdan uzaklaşarak tarikatta devrimsel bir hareket yaparak çizgiyi sünni islama çekiyor. ırk üstünlüğünü ve zenci islamı savunan tarikat birden yumoş yumoş ılımlı islam mesajları yaymaya başlıyor. farrakhan bu süreçte dünyadaki neredeyse bütün müslüman liderlerle tanışıyor. kah kaddafi ile özel görüşüyor, kah arap emiriyle yemek yiyor. hatta kaddafi'ye saçma sapan uzaylılardan bahsederek oldukça taşak geçilen bir konuya malzeme oluyor.

bizim ülkemizden ise necmettin erbakan ile meşhur bir görüşmesi var. 1995 yılı seçimleri öncesi erbakan bizzat farrakhan'ı türkiye'ye davet ediyor ve baş başa görüşüyorlar. sonra farrakhan mart ayında abd'de million man march adlı meşhur yürüyüşün ateşleyicisi oluyor. bu konu abd'de uzunca süre tartışılıyor. erbakan mı fiştekledi bu işleri tadında bir sürü haber yapılıyor. abd televizyonlarının ekranlarında haftalarca necmettin erbakan izliyor insanlar.

bu arada erbakan'ın görüşmede yanında olan bir kişinin etraflıca konuyu anlattığı bir video vardı. ben bulamadım. elinde olan varsa yeşillendirsin ekleyeyim. görüşme sonrası erbakan; yea yemişim nation of islam'ı da farrakhan'ı da. biz bunları beş dakikada okur üfler dizgini elimize alırız gibi bir şeyler diyor. yalnız burada enteresan olan; farrakhan türkiye'de sadece erbakan ile görüşmemişti. olayın içinde erbakan'ın özellikle dokunmadığı ve palazlanmasına izin verdiği adnan oktar var. sonrasında oktar sürekli bu adamı övmeye devam ediyor. hatta a9 tv dönemimde dahi sık sık bunun konuşmalarından görüntüler yayınlayıp mehdilik iddası için kullandı.

neyse tekrar noi'e dönelim. doksanlarda yurtdışına da açılmış kocaman bir oluşuma dönüştüler fakat sonrasında farrakhan'ın prostat kanseri olmasıyla hız keserek küçüldüler. bugün hala aktif olmalarına rağmen geçmişteki kadar siyasi etkileri yok. dini görüşlerinin bildiğimiz sünni islam ile hiç bir ilgisi alakası yok. cuma namazları sabit saat 12'de kılınıyor. cami dediğim de dışı cami içi kilise bir yapı. tıpkı kilisler gibi kocaman bir kürsü var. müminler de sandalyelerde oturup vaaz dinliyorlar. bu vaazlar genellikle zenci ırkı üzerine odaklı. bizim camilerle tek ortak noktası, namaz çıkışı bunlar da para topluyorlar. tek fark buraya gelen zencilerin büyük kısmı pazar günü kiliseye gelen zengin italyan mafya babaları gibi rolls royce ile geliyor ve balya balya para bırakıyorlar. bi nevi hristiyanlıktan sıkılmış afro-amerikalıya yeni bir aidiyet kapısı sunuyorlar.

temelde oğul warith deen mohammad dışında hiçbir lideri akıl sağlığı yerinde olmayan insanlar. farrakhan uzaylılarla görüştüğünü iddia etti. kurucu wallace fard beyaz ırkın 6000 yıl önce laboratuvarda imal edildiğine inanıyordu. en meşhuru elijah mohammad ise dünya 76 trilyon yaşında, eskiden ay ve dünya tek parçaydı gibi fantastik iddiları vardı. o dönem herkes eric von daniken'den mi etkilendi nedir, bitmeyen bir ufo ve antik uzaylı muhabbeti döndürülüyor. eski ahitte ufolardan bahsedilir gibi bir sürü deli saçması iddiaları vardı. varın gerisini siz düşünün.

en son farrakhan, scientology zırvalığının baş ucu kitabı olan dianetics ile kafayı kırarak nation of islam merkezlerinde kendi dianetik eğitimlerini vermeye başladı. hani ilahi bir kökeni filan olsa neyse diyeceğim de bildiğin bilim kurgu kitabından kendilerine gerçekler çıkarıp beyin kontrol safsataları yapıyor adamlar. scientology tarikatında dianetik zihin ve beden arasındaki metafizik ilişkiyle ilgili bir dizi fikir ve uygulama olarak anlatılır. hani cem yılmaz'ın dalga geçtiği evrene enerji gönder para al işlerinin bir çeşidi yani. iddialarına göre bu metotlarla beyindeki kötü fikirler ve hatıralar siliniyor ve pamuk gibi oluyorsunuz.