EDEBİYAT 4 Mayıs 2017
65,6b OKUNMA     902 PAYLAŞIM

American Gods Kitabında Adı Geçen Tanrıların ve Diğer Karakterlerin Künyeleri

Neil Gaiman'nın birçok ödül kazanan kitabı American Gods, televizyon ekranına uyarlanarak geçtiğimiz günlerde aynı isimli bir diziyle karşımıza çıktı. İlk bölümüyle fantezi sevmeyen bünyeleri bile etkisi altına alan dizinin kitabında geçen tanrıların ve diğer karakterlerin künyeleri.
Starz


--- spoiler ---

aesir: iskandinav mitolojisinde, dokuz dünyadan biri olan asgard'da yaşayan savaşçı tanrılardır. mitlerdeki önemli tanrı ve tanrıçalar: odin, frigg, thor, balder, loki, freya, forseti, heimdall, njord, vidar ve ull.

allvis: iskandinav mitolojisindeki cücelerin kralı vindalf’ın oğlu. bilgeliğiyle tanınır. kelime olarak allvis, ingilizcedeki “all wise” yani “bilgeliklerin tümü” anlamına gelir. kendisine vaat edilen thor’un kızı thrud’u almak için dışarı çıktığında thor’un kendisiyle yüzleşmek zorunda kalır. thor, mizacının aksine oldukça olgun davranıp onu çekiciyle öldürmeye çalışmaz, bunun yerine sorular sorar. kendisine sorulan tüm soruları bilgelikle yanıtlayan allvis gerçeğin farkına sonradan varır; thor, kendisini gün doğana kadar oyalamaktadır ve güneş ışınları allvis’e değdiğinde allvis taşa dönüşür.

ammit: ammut, anı-mit, ölü yiyici. eski mısır'da timsah kafalı, aslan gövdeli, arka ayakları su aygırı olan dişi yaratık. osiris'in terazisinin kefelerindeki sınavı geçemeyenlerin kalplerini yer. mısırlılar ona “ölü yiyici” derler.

anansi: kitaptaki ismiyle bay nancy. batı afrika efsanelerinin üçkağıtçı örümceği/örümcek adamı. örümcek olmasının yanı sıra fazlasıyla kurnaz ve beceriklidir. ayrıca insanlara yaptığı iyiliklerle de tanınır. tohum ekmeyi insanlara anansi öğretmiştir. sonunda balmumundan bir kız heykeliyle karşılaşınca kendi oyununda yenilir. onun gerçek olduğunu düşünerek onunla konuşur ama karşılık gelmez. şahsına yapılan "saygısızlığa" öfkelenerek bacaklarıyla ona vurur ama bunu yapınca balmumuna saplanır. kurtulamayınca insanlar gelir ve onu döverler. öyküleriyle meşhurdur.

antinoos: roma imparatoru hadrianoos'un, güzelliğiyle ün salan gözdesi, yunanlı delikanlı. imparatorun hayatını uzatmak için kendisini nil nehrine attığı söylenir. hadrianoos onu tanrılığa yüceltti ve zamanının en ünlü sanatçılarına resimlerini yaptırdı. 130 yılında onun adına antinoupolis ya da antinoe şehrini kurdu.

anubis: (bay jacquel) antik mısır’da ölülerin efendisi, mezarların hâkimidir. gövdesi insan, başı çakal veya vahşi köpek şeklinde ve kuyruğu çalı biçiminde kutsal bir yaratık olarak tasvir edilir. anubis'in görevi mezar kültü ve ölülerin ihtimamıyla ilgilidir. ölenlerin kalbini bir terazide tartıp, hak edenleri osiris’in yoluna yönlendirir. bu yüzden, mumyalama tekniğinin mucidi olarak tanınır.

astaroth: 1. samilerde bereket tanrıçası ve baal'ın eşi. 2. çoğunlukla bir ejdere binen ve sol elinde bir engerek yılanı taşıyan çirkin bir şeytan olarak betimlenen, cehennem hazinesi'nden sorumlu ve batı bölgelerinin büyük dükü. tembellik ve aylaklığı destekler.

banshee: nam-ı diğer bean sidhe. irlanda mitolojisine göre banshee’ler, bir insanın ölümünden önce ağıt yakmaya başlarlar. eğer bu sırada yakalanırlarsa ölecek kişinin ismini söylemekle yükümlüdürler.

balder: kesin olmamakla birlikte kitap içerisindeki olaylar ve göndermeler göstermektedir ki gölge, iskandinav tanrısı balder’dir.

balder, iskandinav mitolojisinde ışığın, neşenin, saflığın, güzelliğin, masumiyetin ve uzlaşmanın tanrısıdır. odin ve frigg’in oğludur.

efsaneye göre balder kendi ölümünün gelmesinden çok çekinmektedir, bunun üzerine annesi frigg tüm canlılara, nesnelere, doğadaki tüm güçlere balder’i asla incitmemeleri için baskı yapar ve onlara zorla yemin ettirir. ancak ökseotunu unutmuştur. bu durumdan faydalanmak isteyen ve balder’i kıskanan loki, balder’in kör erkek kardeşi hod’u onu ökseotundan yapılmış bir okla vurması için kandırır. bay dünya, laura’yla gölge hakkında konuşurken ona, “bütün bunlar bittiği zaman, sanırım ökseotundan bir değnek yontacağım ve dişbudak ağacına gidip, kocanın gözüne saplayacağım,” der.

bunlara ek olarak balder adalet ve haklar konusunda çok hassastır ve bu özelliği gölge’de de görmek mümkündür: czernebog’la yaptığı anlaşmaya sadakati veya san francisco’daki garsona eksik verilen parayı tamamlaması bunlara örnek olarak gösterilebilir.

ragnarök’ün ardından yeni dünya kurulacağı zaman balder’in yeniden dirileceğine inanılır.

baron samedi: gede'lerden biridir. ölüm, büyü ve yeraltı dünyasının tanrısıdır. gede'ler ve legba arasını birbirine bağlayan, americas'ların gede'sidir. baron samedi, genelde silindir şapka, siyah frak giymiş, güneş gözlükleri takmış ve puro içerken görülür.

bast: bastet. mısırlıların kedi başlı tanrısı. bast, yunan etkisiyle bir ay tanrıçası olana kadar, bir güneş tanrıçasıydı. bast, ra'nın kızıdır. dişi aslan, dişi kedi ya da kedi başına sahip bir kadın olarak tasavvur edilir. intikamcı tanrı adı altında mısır'ın düşmanları ve onların tanrılarını zayıflatmak için yollanırdı.

bay ibis: bkz. thoth.

bay jacquel: bkz. anubis.

bay nancy: bkz. anansi.

bjelobog: nam-ı diğer bylebog. slav mitolojisinde mutluluk, düzen ve şans tanrısıdır. yılın aydınlık bölümünü, diğeriyle uyum içinde yöneten "beyaz tanrı". czernobog’un zıddıdır. hıristiyanlık'tan sonra, bu iki tanrı, ne yazık ki "tanrı ve şeytan"la karıştırılmıştır.

belkıs: bilquis, bilqis ya da balkis; efsanevi saba melikesi. islam ve yahudi geleneğinde israil kralı süleyman’la tanıştığı rivayet edilir.

başka bir rivayet ise belkıs’ın babasının bir cin, kendisinin de yarı cin olduğunu söyler. kendi halkı tarafından makeda olarak bilinen belkıs’ın tüylü bacaklara sahip olduğu söylenir. kitap içerisinde de bu özelliğine dikkat çekilmiştir.

brahma: brahman. dünya'nın yaratıcısıdır ve hindu mitolojisinde "trimurti" olarak bilinen üçlemenin en kıdemli üyesidir. brahma, vişnu, şiva.

borr: iskandinav mitolojisinde başlangıçta var olan ilk adam. buz devi bolthorn'un kızı bestla'yla evlendi. bor ve bestla'nın üç çocuğu ilk tanrılar oldular: odin, vili, ve.

bran: bran, eski britanya'daki büyük tanrılardan biridir. efsaneye göre, barışta bonkör, savaşta ezici dev bir kral, ölüleri canlandıran bir kazan koruyucusu.

brownie: evlerde ufak tefek günlük işlere yardım eden, minik, genelde dostane davranan (hob) goblin. kıllı, minik-düz suratlıdırlar ve küçük burun delikleri vardır. kaba ve neredeyse her zaman erkektirler. eski püskü, kahverengi elbiseler giyerler. ev halkından birine yakın olmaya eğilimlidirler ve o kişiyi memnun etmeye dikkat ederler. eğer bir brownie'ye kötü davranılırsa bir boggard'a dönüşür ve evin başına bela olur. dolaylı yoldan ödüllendirilmelidir; yoksa ortadan yok olur. dolaylı ödüle bir örnek olarak, masaya brownie'nin "şansa" karşılaşacağı bir kek koymak verilebilir.

burca: gemilerde ve madenlerde bulunan cornwallı (hob) goblin'ler. meltemlerin üzerinde yolculuk ettikleri söylenir. geminin avladıklarından biraz balık, ekmek kırıntıları ve birkaç damla dökülmüş bira teklif ederek evcilleştirilebilir. batık gemileri ve göçükleri önceden haber verir. burca'ların iki türü olduğu söylenir. biri iyi, bir kötü olmak üzere, ak ve kara.

cluracan: irlanda'nın münzevi perilerinden biri. sarhoşların mahzenlerinde kendisine ziyafet çeker ya da şarap çalan namussuz hizmetçileri korkutur. bazen o kadar rahatsız edici olur ki, evin sahibi taşınmaya karar verir; ama beraber taşınmak için bir fıçının içine atlar.

coatlicue: aztek mitolojisinde toprak anadır. gölge’nin rüyasında, “çıplak memeleri göğsünden yamyassı sarkıyordu, belinde kesik ellerden bir zincir vardı, iki elinde keskin bıçaklar tutuyordu ve boynundan bir baş yerine, iki yılan çıkıyordu; yılanların gövdeleri kıvrılmıştı ve saldırmaya hazırlanarak birbirlerine bakıyorlardı,” denilerek tasvir edilir.

czernobog: nam-ı diğer crnobog ya da chernobog. slav mitolojisinde ölüm, gece ve kaos tanrısıdır. bielebog’un zıddıdır. yılın karanlık bölümünü, diğeriyle uyum içinde yöneten "kara tanrı".

bay çarşamba: bkz. odin.

dactyl: yunan mitolojisinde demir parmaklı yaratıklar. tanrı değildirler. daha çok zanaatkar ve metal ustaları. ilk madenciler diye de geçerler.

dünya ağacı: eski slav inancında, dünya ağacı üç bölümden oluşurdu. kökleri ölüler diyarındaydı. gövdesi, bilinen dünyadaydı ve en üst dalları gökyüzü tanrılarının diyarına ulaşıyordu. bkz. yggdrasil.

deli sweeney: bkz. leprikon.

dul paris: bilinen adıyla marie laveau.

laveau 25 yaşındayken düğünden kısa bir süre sonra ortadan kaybolan ve öldüğü varsayılan jacque paris’le evlenmiştir. bu olaydan sonra kendisine dul paris demeye başlamış ve vudu üzerine çalışmıştır. 1830 yılına gelindiğinde new orleans’ın önde gelen vudu kraliçelerinden biri olmuştur.

dwarf: dwarrow, cüce. iskandinav folklorunda dağlarda veya madenlerde yaşayan, çoğunlukla deforme olmuş ya da çirkin olarak betimlenen, yeni yürümeye başlayan çocuk boyundaki yaratıklar. çok uzun yaşarlar; ama üç yaşındayken erginleşirler. dwarfların yazılı dilleri yoktur ama mükemmel zanaatkârdırlar. yaratımları için metal elde etmek amacıyla, sürekli maden çıkarırlar. bu yüzden boylarına göre oldukça güçlüdürler. eğer hırsızın biri, dwarfların servetini çalarsa, çalınan şeyler kuru yapraklara dönüşür ve şanssızlık hırsızın peşini bırakmaz.

dwarfların insanlara büyük servetler lütfettikleri de bilinir. dwarflar güneş ışığına çıkarlarsa taş olurlar ya da sadece hava kararana kadar yüzeyde kalmak zorunda kalırlar. yüzeyden de pek hoşlanmazlar. çeşitli dwarf türleri vardır.

easter bunny: paskalya yortusunda noel baba gibi sepetlerle şekerleme getiren büyük bir tavşandır. sepeti şekerlemelerle doldurur ve paskalya sabahı bulmanız için saklar.

elegba: esu veya eshu olarak da bilinir. elegba, batı afrika’da tüm yolların, fırsatların tanrısıdır. oyunbaz bir tanrı olan elegba yol kenarlarında yaşayıp insanları yapabileceklerinin en iyisine ulaştırmak için cesaretlendirir. vudu geleneğindeki dengi papa legba’dır, ancak söz konusu gelenekte yaşlı bir adam olarak tasvir edilir.

elf: elfler iskandinav öykülerinde büyülü güçleri olan, küçük, çoğunlukla da muzur perimsi yaratıklar. başlangıçta insanlara can acıtmayan ama oldukça rahatsızlık veren minik oklar atan küçük, muzur varlıklardı. ama tolkien'le beraber elfler ince, uzun, fidan gibi, çok eski bir soy ve görkemli bir saygınlığa sahip varlıklar olarak da tanımlanırlar.

eostre: diğer ismiyle ostara. şafak vaktinin anglo-sakson kültüründeki kişileştirilmiş halidir. doğurganlık tanrıçası olmasının yanı sıra çocuklarla çok yakın arkadaştır. çocukken eğlendirmek için evcil kuşunu bir tavşana çevirmiştir. yunan mitolojisindeki eos’a ve roma mitolojisindeki aurora’ya denk düşer. bkz. paskalya.

ganeşa: hint mitolojisinde bilgelik, akıl ve irfan tanrısıdır. genellikle fil başlı olarak tasvir edilen ganeşa, hinduların en saygın ve bilinen tanrılarından biridir. engelleri ortadan kaldırmasıyla tanınır.

gargoyle: genelde gotik yapılarda rastlanan grotesk insan, hayvan ve yaratık heykelleri . büyücüler onları canlandırır ve çeşitli işleri için kullanırlar.

gorgon: yunan mitolojisinde, dişleri keskin ve başında saç yerine yılan olan yaratıklardır. kendisine bakanları medusa örneğinde olduğu gibi taşa çevirmeleriyle tanınır. çarşamba ve gölge’nin rhode ısland’da “karanlık bir odada” ziyaret ettikleri, yüzünü görmelerine izin vermeyen kadın da muhtemelen bir gorgon’dur.

gede: ghede, guede. voodoo'da ölüm tanrısıdır ve maiyetindeki tanrılar grubunun ismidir. bilgisi bütün çağların birikimi olduğundan, çok bilgedir. guinee, ölüler dünyasına giden bütün yolların merkezinde durur. gede, siyah elbiseli, koyu renk gözlükler takan bir cenaze kaldırıcısı olarak betimlenir.

gök gürültüsü kuşu: pek çok amerikan yerli kabilesi, gök gürültüsü kuşu olarak bilinen ve göklerde yaşadığına inanılan yaratıklarla ilgili inanışlara sahiptir. bazı durumlarda bu yaratıklar öğretmen, koruyucu ve kolluk kuvveti görevi üstlenirler.

ayrıca american folklore and legend (amerikan folkloru ve efsaneleri) kitabına göre rüyada gök gürültüsü kuşu görmek, birinin savaşa gitmesi gerektiğinin belirtisidir.

ghoul: ghul. çölde, hayvan şekline girebilen kötü bir yaratıktır. mezarları soyarlar ve ölüler ya da ufak çocuklarla beslenirler. mezarlıklar gibi ıssız yerlerde yaşarlar.

gnome: yeraltında yaşayan, hazinelere bekçilik eden, kıymetli madenlerin yerlerini bilen, dwarfa benzer, geniş, sert hatlı, asla yaşlanmayan ve her zaman kukuleta takan, sakallı adamlardır. bazıları muzurdur ve insanlara zarar verir.

goblin: perilerin karşıtı olduğu düşünülen kötü niyetli yaratıklar. goblinler genelde muziptir, şans bozarlar, kabuslara neden olurlar ve buna benzer küçük sıkıntılar yaratırlar; ama bazıları tehlikeli, hatta zaman zaman ölümcül olabilirler. gülümsemelerinin kanı dondurduğu, kahkahalarının sütü ekşitip, ağaçlardaki bütün meyvelerin dökülmesine neden olduğu söylenir.

goblinler, peri dünyasının kötü şöhretli hırsızlarıdır. deforme olmuş vücutları ve kocaman gözleri vardır. yeraltı mağaralarında yaşarlar.

grifon: griffin, griffon, gryphon. kafası, gagası ve kanatları kartal, gövdesi aslan, kuyruğu da bazen akrep, bazen yılan olan yaratıklar. kökeni babil'e kadar uzanır. yunan mitolojisinde, sicilya adası'nda olduğu varsayılan, içinden altın akan ırmağın bekçileri ve zeus'un "av köpekleriydiler".

grimnir: odin'e bakınız.

gölge: bkz. balder.

hades: 1 . yunan mitolojisinde yeraltı dünyasının ve ölüler ülkesinin tanrısı. 2. cehennem.

harpy: yunan mitolojisinde, önceleri kanatlı güzel kızlar olarak, sonraları da yaşlı kadın kafalı, kıvrık-keskin pençeleri olan kanatlı canavarlar olarak tanımlandılar. insanları ölüler diyarına götürüp cezalandırır ya da işkence ederler.

hezeyan (delirium): neil gaiman’ın bir diğer eseri olan sandman’deki sonsuz’ların (endless) en küçüğü.

kitapta, gölge ve çarşamba kendisiyle san francisco’da karşılaşmaktadır. “onlar geçerlerken saçlarını yeşil, tutuncu ve pembeye boyamış, on dördünden büyük göstermeyen genç bir kız onları izledi. boynuna tasma ve kayış niyetine ip bağladığı melez bir köpeğin yanında oturuyordu.”

herkesin babası: bkz. odin.

hodag: dünyadaki en vahşi, en tuhaf, en korkutucu, en keskin dişli canavar. ilk defa 1896'da görüldü. sert kılları ve sırtından kuyruğuna kadar sivri dikenleri vardır. mengeneye benzeyen çeneleri hodag'ın tehditkar dişleri ve iğne gibi sivri pençeleri her şeyi parçalar. hodag, özellikle beyaz bulldogları (ve de sadece pazar günleri) tercih ettiği için biraz rahatlayabilirsiniz (ama biraz).

hinzelmann: alman kültüründeki kobold’ların en bilinenidir. inanışa göre 1584-1588 yılları arasında hudemühlen şatosuna musallat olmuştur. hinzelmann özellikle çocukları çok sever ve onlarla oynayabilmek için çocuk formuna girer. fazlasıyla yaramaz olmasına rağmen kendisine saygı duyana saygı gösterir ve onları ödüllendirir.

horus: mısır tanrılarından horus, genellikle şahin ya da şahin kafalı erkek olarak tasvir edilir. yaşlı horus adıyla bilinen horus, kitapta geçen anlatıma en uygun olanıdır. yaşlı horus bir atmacadır ve yaratıcı tanrı olmasının yanında savaş tanrısıdır. gözleri ay ve güneş’i temsil eder ve bunların ikisi de gökyüzünde gözükmüyorsa horus’un kör olduğu söylenir.

hubur: mezopotamya mitolojisinde ilksel okyanus olarak geçmekle birlikte, tiamat’la ilişkilendirilmiş ve anlaşıldığı kadarıyla ona eklemlenmiştir. tiamat’ın sıfatlarından biri “ummu hubur” yani “yaratıkların anası”dır. kaosu da temsil eder.
oğlu marduk onu öldürdükten sonra evren’i yaratan bedenini parçalayıp gök’e ve yer’e atar.

isten: macarların en büyük tanrısı ve dünyadaki bütün ışığın temsilcisi. her şeyi yaratan odur. macarları anavatanlarına onun kartalları götürmüştür. sembolleri: ok, ağaç, at ve erkeklik organıdır.

imp: flibbertigibbet, ımpet. eskiden bir şişe ya da yüzükte saklanan şeytanlar olduğu varsayılırdı. serbest bırakıldığında sahibine büyü, simya ya da iyileştirme konusunda yardımcı olurlardı. hem iyileri, hem kötüleri olduğu söylenir. aynı zamanda şeytan'ın çocuklarının hepsine verilen addır. zamanımızda, cehennemde yanan insanları çatallarıyla dürten minik şeytanlar olarak da bilinirler.

ifrit: kitapta taksi şoförü salim olarak karşımıza çıkar. arap kültürü ve islam literatürüne göre cin ailesinden olan ifritler, oldukça güçlü cinler olarak tasvir edilir. ateşten yaratılmışlardır. ölümlü olmalarına rağmen hayatları uzundur. 1001 gece masalları’nda görülebileceği gibi genellikle lambalarda yaşarlar.

hem iyi hem kötü huyluları bulunan ifritler, inanışa göre kendilerine kötü davrananları cezalandırmaktan hoşlanırlar. islam inancına göre insanları allah’ın yolundan saptırmaya çalışırlar.

isa: hıristiyan geleneğine göre tanrı’nın oğlu.

johnny appleseed: amerikan halk kahramanı. asıl adı john chapman’dır. 1800’lerin başında nişanlısı öldükten sonra içine düştüğü üzüntüyle ovaları aşıp elma ağaçları dikmeye başlamıştır. ondan kalan bazı meyve bahçeleri hala varlığını korumaktadır.

john'un nezaketi ve cesareti kendi zamanında bile efsaneviydi. vahşi doğada dolaşırken ne tabanca, ne de bıçak taşırdı. ne bir ağaç kesip, ne bir hayvan öldürdü. hem amerikan yerlileri, hem de göçmenler tarafından takdir edildi ve saygı duyuldu. john'un çok sade bir yaşantısı vardı. açıkta uyuyor, yalınayak dolaşıyor, böğürtlen ve benzeri şeyler yiyordu. elbiselerini çoraplardan yapıyor ve teneke bir şapka takıyordu (içinde yemek pişirmek için). söylendiğine göre, john kışın içme suyunu ayağıyla karları eriterek yapıyordu. o zamanın insanları bile dayanıklılığına şaşırıyorlardı. öldükten sonra hiç de fakir olmadığı anlaşıldı. elma ağaçlarını diktiği arazilerin çoğunun ya sahibiydi ya da kiracısıydı.

ka: mısır mitolojisinde ka, ruhun en önemli parçasıdır. ölüler dünyasında fiziksel bedenin yerini alır. beden olmadan hayatta kalamaz, bu yüzden mumyalama kültürü mısır’da çok önemlidir.

ka ve ba (ruh) beraberce ölümsüz öğeleri oluştururlar. bir ölümlü doğduğunda ka'sı onunla beraber yaratılır ve ölümlü vücudu yeryüzünde kaldığı sürece sonsuzluk dünyasında olurdu. bir insan öldüğünde kendi ka'sına katılırdı. ka; ölüyü, ölümden sonraki yaşamdaki tehlikelere karşı da korurdu .

kali: kitaptaki ismiyle mama-ji. hint mitolojisinde ana tanrıça. cehaleti yok eden ve dünyaya düzen getiren tanrıdır. tanrının bilgeliğini arayanları kutsar. yaratma, koruma ve yok etme tanrıçasıdır. genellikle kurbanlarının kanını içerken ya da eşi şiva'nın bedeni üstünde dans ederken canlandırılır. kötü kötü bakan gözler, dışarı çıkan bir dil ve dört kollu olarak betimlenir.

knocker: tommy-knocker. cornwall'cla madenlerde yaşayan yaratıklar. goblin ya ela dwarf oldukları da söylenir. çökmelerde genelde duvarlara üç defa vurarak madencileri uyarırlar. madencileri hazinelere götürdükleri ele bilinir. çoğunlukla sadece sesleri duyulur.

kobold: bkz. hinzelmann. evlerde yaşayan ve ufak ufak günlük işlere yardım eden brownie'lerin alman versiyonu. bazen, bazı şeyleri saklamak gibi minik muziplikler yaparlar; ama bir şey gerçekten kaybolursa onu bulmak için yardım ederler.
kobold'lar madenlerde ele yaşarlar ve hazinelerin bulunmasına yardım ederler.

kocaayak: bigfood, sasquatch. amerika'nın kuzeybatı pasifik sahili ve kanada'nın ormanlık bölgelerinde yaşadığı farz edilen iri, tüylü, maymuna benzer yaratık. yeti'nin akrabası olduğu sanılır.

kartal taşları: kil ve demir karışımından oluşan, şifa ve büyü gücü olduğuna inanılan sarı taşlar. kartal yuvalarında bulundukları için bu isimle anılmaktadırlar. efsaneye göre, bu taşlar olmadan kartal yavruları yumurtalarından çıkamazlar.

leprikon: irlanda mitolojisinde kısa boylu, yeşil renkte kıyafetler giydiklerine inanılan periler/cinler. ayakkabıcılık yaparlar. altına olan düşkünlükleriyle bilinirler ve altınlarını gökkuşağının bitimindeki bir kazanda saklarlar. ağaçların altında ve yıkık kalelerde yaşarlar.

diğer bir efsaneye göre; her leprikon'un, bir tepenin altına gizlediği bir çömlek altını vardır. eğer onu bulursanız, güneş batmadan önce oradan ayrılın; yoksa sonsuza kadar orada kalırsınız.

insanlar tarafından yakalandıklarında, özgürlüklerine karşılık olarak üç dilek hakkı verdikleri rivayet edilir.

leucotios: kelt mitolohisinde şimşek tanrısı. kitapta, unutulmuş tanrılar müzesinde bir davul taşıyıp şimşekleri yaratırken tasvir edilmiştir.

loki: iskandinav mitolojisinde oyunbaz figür. genellikle ateşle ilişkilendirilir. fazlasıyla bilge bir karakter olarak anlatılır. tanrıların yerine göre düşmanı yerine göre de dostudur. sonuç çıkarına olacaksa kiminle işbirliği yaptığını pek de umursamaz. bazıları onu iskandinav tanrılar topluluğu aesir’den biri olarak düşünse de, bir tanrı değil, buz devi olduğunu ileri sürenler de vardır. eski iskandinav efsanelerinde loki, aesir’le çok içli dışlı olmasına rağmen tam olarak anılmaz.

loki, odin’in oğlu ışık tanrısı balder’in ölümünden sorumludur. ceza olarak dünya’nın altında bulunan bir mağarada, kendi oğlunun bağırsaklarıyla bir taşa yatay biçimde bağlanmıştır. üzerinde asılı duran yılan sürekli olarak zehrini loki’nin üzerine damlatır ve loki’nin eşi sigyn bir kap yardımıyla zehrin dökülmesini engeller. dolu kabı boşaltması gereken sigyn oradan ayrılı ve zehir o geri dönene kadar loki’nin yüzüne dökülmeye devam eder. zehir öylesine avı verir ki loki acıdan kıvranıp debelenir, bu kıvranmalar sonucunda ortaya çıkan güç, iskandinav mitolojisine göre depremlerin kaynağıdır. bu durum ragnarök’e kadar sürer.

kitap içerisinde bahsi geçen loki’nin dudaklarındaki yara, cücelerle yaptığı bir anlaşmanın sonucudur. loki cücelerle bir anlaşma yapar ve eğer haksız çıkarsa kafasını kesebileceklerini söyler. loki’nin aleyhine gelişen sonuç doğrultusunda cüceler kafasını kesmek isterler ancak loki kafasını kesmeleri için boynunu da kesmeleri gerektiğini ancak anlaşmalarında boyundan bahsedilmediğini söyleyerek hayatını kurtarır. bunun sonucunda cüceler bir daha kendilerini kandırmaması için loki’nin dudaklarını dikerler.

low key lyesmith: bkz. loki.

maahes: mısır mitolojisinde aslan tanrı. masumların koruyucusudur. kitap içerisinde çarşamba ondan “aslan tanrı” olarak söz eder.

mama-ji: bkz. kali.

macha: keltlerde savaş tanrıçası. ölen düşmanlarının kafalarıyla beslenir. badb ve morrigan'la savaş tanrıçaları üçlüsünü oluşturur.

mantikor: manticore, manticora, man-tiger. insan kafalı aslan ya da kaplan gövdeli ve akrep ya da ejder kuyruklu yaratık. insan yediği ve kuyruğundan zehirli küçük oklar atabildiği söylenir. aslan dışında hiçbir yaratık tarafından yenilgiye uğratılamazlar.

minotor: yunan mitolojisinde labirentin içine konan belden yukarısı boğa aşağısı insan olan canavar.

morrigan: keltlerde savaş ve bereket tanrıçası. çoğunlukla bir karga ya da kuzgun olarak savaşın üzerinde uçar. ölülere huzur ve yeniden doğuş için yol gösterdiğine inanılır. aynı zamanda badb, morrigan ve macha'nın (nemain) ortak kullandığı bir isimdir. üçlü savaş tanrıçaları diye geçerler.

mawu: benin (afrika) mitolojisinde ana tanrıçadır. ay’ı, geceyi, neşeyi ve anaçlığı temsil eder. kocası lisa ile birlikte dünyayı yaratmıştır.

mey (mead): tanrıların içkisi. iskandinav mitolojisinde bilge kvasir’in kanı ve balla yapılır. içeni bilge bir insan ve bir şaire dönüştrür.

pek çok mitolojide benzer bir içkiye rastlanır. örneğin yunan ve roma mitolojisinde nektar, hint mitolojisinde amrita ve maya mitolojisinde miel içilir.

nornlar: iskandinav mitolojisinde kaderden sorumlu üç yarı tanrı kız kardeştir. isimleri: urd (kader), verdandi (gereklilik) ve skuld (mevcudiyet). dünya ağacı yggdrasil’in altında yaşarlar. kader kuyusun’dan su çekip çürümemesi için yggdrasil’in üzerine dökerler.

bunun dışında farklı görevleri de vardır. urd herkese hayat ipliği dokur, verdandi bu ipliği ölçer, skuld ise keser.

nisser: iskandinavya'da yaşayan nisse'rler, yarım metreden kısa yaratıklardır. kırmızı-gri elbiseler ve sivri şapkalar giyerler. sütlacı çok severler ve onlara her akşam bir kase sütlaç hazırlamayı unutursanız nisser sizinle berbat bir şekilde alay eder. kötü değil, aksine oldukça komiktirler. nisser'ler, ihtiyacı olan insanlara, hasta hayvanları iyileştirmeye, bereketli ürün almaya ve zor işleri kolaylaştırmaya yardım ederler.

odin: kitaptaki ismiyle çarşamba. iskandinav mitolojisinde tanrıların kralıdır. bunun yanı sıra savaş, bilgelik, şiir ve büyü tanrısıdır. bilgelik kuyusu’ndan su içebilmek için tek gözünü feda etmiştir.

çarşamba günü (wednesday, wodensday; çünkü odin’in diğer adı woden’dir.) adını odin’den alır. iki kuzgunu huginn ve muninn, düşünce ve hafıza’yı temsil eder. geri ve freki adında iki kurdu da vardır. geri ve freki her zaman odin’i izlerken, huginn ve muninn de onun için gözlücük yapar.

tanrıların babası olduğu için genellikle “her şeyin babası” olarak adlandırılır.

papa legba: legba, legba ati-bon. haiti'de insanlar ve laolar arasında aracılık yapan voodoo tanrısı. voodoo töreninde adına ilk dua edilen tanrı legba'dır; çünkü böylece dünyalar arasındaki iletişim yolunu açabilir. insanoğluna kehanetleri nasıl kullanacaklarını ve yorumlayacaklarını öğrettiğine inanılır.

paskalya: bkz. eostre.

pan: vücudu ve kolları insan, ayakları, kulakları ve boynuzları keçi olan, yunanlıların bereket tanrısı.

paul bunyan: amerika' da kuzey ormanlarının bilinen en meşhur halk kahramanı bu dev oduncudur. bir kaba espriler, zeka kıvraklığı ve spontan abartıların ürünüdür; efsanesi, sıradan oduncu kamplarında, soğuk kış akşamları odun sobalarının etrafında toplanan sıradan çalışan insanlar tarafından yaratılmıştır.

phoenix: phenix, bird of the sun, ankakuşu, zümrüdüanka. asur, mısır ve arap mitolojisindeki bu kuş, çölde beş yüz yıl yaşamış, sonra kendini ateşte yakmış ve kendi küllerinden yeniden canlanmıştır. tüyleri sarı ya da kırmızıdır. ölümsüzlüğü ve ölümden sonraki yaşamı sembolize eder. bu efsanevi güzel yaratık, tavus kuşuna çok benzer; ama çok daha büyük ve uzun gagalıdır. tüyleri parlak menekşe, kırmızı, koyu kırmızı ve alev turuncusu, gagası ve pençeleri mavi-menekşe rengidir. gözleri ise koyu, parlak inci rengidir.

pixi: pixy, pigsy, pisky, pixie. genelde bir insan elinden daha büyük olmayan pixi, kızıl saçlı ve yeşil gözlü bir insana benzer. yukarı kalkık burunları vardır ve pis pis gülümserler. genelde üzerlerine sıkıca oturan yeşil elbiseler giyerler. pixie'lerin istedikleri zaman büyüklüklerini değiştirebilme özellikleri vardır. insanları doğru yoldan saptırmak isteyen düzenbazlardır. bununla beraber, ceketleri ters yüz edilirse işleri bozulabilir.

rakshasa: hindu mitolojisinin, aslında brahma'nın ölümsüzlük iksirini ondan çalmak isteyenlere karşı denizi korumak için yarattığı yaratıklardan olan, şekil değiştiren kötü yaratık gruplarından biri. rakshasa'lar, ravana tarafından yönetildikleri lanka'da (şimdi seylan olarak bilinen) yaşarlardı. daha sonraları, sık sık baştan çıkarıcı bir kadın şekline giren ve erkekleri ayartıp öldüren şeytansı yaratıklar olarak tanımlandılar.

diğer kaynaklara göre, rakshasa'lar ağaçlarda yaşar ve onların alanına yakın duranların kusmasına ve sindirim bozukluğu yaşamasına neden olurlar. eğer insan beyni yemeye kandırılabilirlerse, çocukların rakshasa'lara dönüşecekleri söylenir.

ratatosk: nam-ı diğer ratatoskr. iskandinav mitolojisinde dünya ağacı’na tırmanıp duran sincap. ismi “sivri diş” anlamına gelmektedir. konuşması, dedikodu yapması ve haber taşımasıyla bilinir.

rusalkalar: rusalkalar, denizkızlarına benzeyen slav su perileridir. boğulan kadınların kinci ve kızgın ruhları ya da vaftiz edilmemiş küçük kızların hayaletleri olduğuna inanılmaktadır. rivayetlere göre güzel kadınlar gibi görünüp gezginlerin aklını çelerek onları suda ölüme davet ederler.

salim: bkz. ifrit.

satir: yunan mitolojisinde sivri kulaklı, kısa, keçi boynuzlu ve ayaklı orman yaratığı.

skraeling: vikinglerin koloni kurmak için kuzey amerika'ya geldiklerinde karşılaştıkları kızılderili kabilelerine taktıkları isim.

sentor: yunan mitolojisindeki, gövdesinin üstü insan, altı at olan yaratıklar.

set: en eski mısır tanrılarındandır. onu geniş dik kulaklı bir köpek kafası ve uzun kuyruğu olan bir adam şeklinde betimlemişlerdir. osiris efsanesinde erkek kardeşini öldürüp tahtı horus'dan zorla almış ama sonunda yenilmiştir, "kötülüğü" sembolize eder.

spriggan: gnome'ların çirkin, küçük kuzenleri olduğu söylenen spriggan'lar, terk edilmiş yerlerde, harabe ve çukurlarda yaşarlar. aralarında dev boyutta olanlarına da rastlanır. başka kaynaklarda, kötü huylu küçük yaratıklardır. çok küçük olmalarına rağmen devasa boyutlara şişebilirler. devlerin hayaletleri olduğuna inanılır. tepelerdeki hazinelere bekçilik ederler. tehlikeli, yıkıcı ve yetenekli hırsızlardır. çocukları kaçırıp yerlerine spriggan bebeklerini bırakırlar. evleri soyuldukları ve ekinleri yok ettikleri de bilinir.

siyah köpekler: barghest, barguest, black dog, moddey doo. ingiltere'de yakındaki bir felaketin kötü habercisi olan köpek. çoğunlukla iri, bazen de başsız bir köpek görünümündedir. o bölgedeki bütün köpekleri bir araya toplar ve toplumun önemli bir üyesi öldüğünde onları bir uluma geçit törenine çıkarır.

sybil: falcı ya da dişi peygamber manasına gelen yunanca bir kelime.

soma: hint mitolojisinde ay tanrısı. ayrıca tanrıların içkisi, amritta. tanrıları ölümsüz kılmasıyla tanınır. tanrılar içki olan somadan içtikte bu durum tanrı olan soma’yı yorar ve ay’ın büyüyüp küçülmesine sebep olur.

şiva: brahma, vişnu ve şiva’dan oluşan hindu teslisi’nin üyelerindendir. yok edici tanrıdır; ama yeniden canlandırma gücü de vardır. şiva, koyu mavi boyunlu, bir çok kolu ve üç gözü olarak betimlenir. üç çatallı bir zıpkın taşır ve beyaz bir boğaya biner.

thor: iskandinav mitolojisinde şimşek ve gök gürültüsü tanrısı. tanrılar topluluğu aesir’in en önemli üyelerinden biridir ve çabuk öfkelenmesi ve saldırganlığıyla tanınmaktadır.

thoth: kitaptaki ismiyle bay ibis. djeheuty olarak da bilinir. mısır mitolojisinde bilgelik tanrısıdır. ayrıca yazının mucidi ve kâtiplerin efendisidir. genellikle ibis kuşu kafalı bir erkek olarak resmedilir.

thoth, tanrıların ulağı ve aracısıdır. tahta geçmek istediğinde horus’un tarafını tutmuştur. ölünün sorgulanması sırasında anubis’in yanında bulunur.

thunder bird: thunder bird miti belki de amerika yerlileri arasından fazla yayılmış olandır. thunder bird mitleri iki grupta toplanabilir: yardımsever (ya da bazen kötü niyetli) bir doğa tanrısı ve koloniler öncesi kuzey amerika'nın yerli ahalisiyle beraber yaşayan canlı bir kuş türü. bu mitler de kabileden kabileye göre değişir.

troll: iskandinav mitolojisinde, dağlardaki mağaralarda ve içi oyuk tepelerde yaşayan insan yiyen devasa beyinsiz yaratıklardır. çirkin ve çok kötüdürler. troller güneş ışığı değdiğinde taşlaşırlar. hazinelere bekçilik ederler ve demir işçiliğinde iyidirler. en sonunda evrim geçirerek yeraltındaki mağaralarda yaşayan dwarf gibi yaratıklara dönüştüler. ataları kadar güçlü ya da kana susamış değiller. kadın ve çocuk çalmaktan hoşlandıkları için hala tehlikeliler. ve de artık atalarından çok daha zekiler.

turin'in kefeni: hristiyanlıkta isa'nın kefeni.

tyburn ağacı: ingiltere'de üç kolunun her birine sekizer kişi asılabilen idam sehpası.

tyr: iskandinav mitolojisinde savaş tanrısı. tanrılar arasında en gözü pek olandır. savaşta cesareti ve kahramanlığı destekler. bir eli dev kurt fennir tarafından ısırıldığı için tek kollu bir adam olarak betimlenir.

uppsala davası: iskandinav mitolojisinde odin'e adanan, iki taraftaki herkesin öldüğü büyük bir savaş.

vişnu: brahma, vişnu ve şiva’dan oluşan hindu teslisi’nin üyelerindendir. koruyucu tanrıdır. sonsuzluk yılanı üzerinde ayakta, oturmuş ya da yatmış durumda, göbeğinden çıkan bir lotüsle canlandırılır.

valkyrie: iskandinav mitolojisinde kanatlı atlara binen, miğfer ve mızraklarla silahlanmış, güzel ve genç kadınlardır. valkür'ler, aynı zamanda odin'in habercisidirler.

vila: veela, willi. alplerde yaşayan dünyada kalmaya lanetlenmiş, vaftiz olmamış kadın ya da bakire hayaletleri. sık sık daireler oluşturarak dans ederler ve onları gören her kim olursa, ölene kadar dans etmek üzere daireye katılmak zorunda kalır. hastaları iyileştirir ve olacakları önceden bilirler.

votan: odin'e bakınız.

vodyanik: rusalka'nin yeşil saçlı ihtiyar bir adam gibi gözüken erkek benzeri. bazı kaynaklara göre, vodyanik, balıkçılara yardım eder. diğerlerine göre de, tekneleri devirerek insanların boğulmasına neden olan kötü bir yaratıktır.

viski jack: bkz. wisakedjak.

wisakedjak: pek çok isimle tanınan oyunbaz figür. ismi, hikâyeyi amerika’da hangi kabileden dinlediğinize göre değişir. tanımlanması zor bir yaratıktır çünkü ne tanrı, ne insan; ne iyi, ne de kötüdür.

bir öğretmen olarak tehlikeyi ve saçmalıkları ortaya çıkarır, insanlara ölümlü olduklarını hatırlatır. pek çok bölgede hayvan şeklinde görünür.

wraith: ölü bir kişinin hayaleti.

yggdrasil: iskandinav mitolojisinde dünya ağacı. dünyaları birbirine bağlayan devasa bir dişbudak ağacıdır. köklerinde bilgelik kuyusu, kader kuyusu ve pek çok nehrin kaynağı olan hvegelmir bulunmaktadır.

ymir: iskandinav mitolojisindeki ilk buz devi, bütün tanrıların babası. odin, vili ve ve, onun cesedinden dünyayı yarattılar.

zoryalar: slav mitolojisinde üç kız kardeşten oluşan şafak tanrıçaları. utrenyaya sabah yıldızı, veçernyaya akşam yıldızı ve polunoçyaya da gece yarısı yıldızıdır.

görevleri, zincirlerini kırıp küçük ayı takımyıldızını yemeye çalışan köpeği engellemektir. çünkü mite göre; köpek,” takımyıldızını yerse evrenin sonu gelecektir.

--- spoiler ---