FUTBOL 14 Eylül 2017
30,4b OKUNMA     903 PAYLAŞIM

Altınordu U16 Oyuncusu Barışcan Işık Altunbaş'ın Umut Veren Röportajı

Türk gençlerine verdiği önemle, futbola alışık olmadığımız yerden bakışıyla bizi her gün şaşırtmaya devam eden Altınordu'nun 16 yaş altı futbolcusu Barışcan Işık Altunbaş'ın kısa röportajı gerçekten umut verici.


altınordu'da oynayan barışcan ışık altunbaş adlı 2001 doğumlu 16 yaşındaki genç futbolcunun dinleyeni mutlu eden röportajıdır. 

röportajda genç arkadaşımız antrenmanlarda beyinlerini kullanmayı öğrendiklerinden, antrenmanın ayrıntılarda gizli olduğundan, avrupalı oyunculardan tek farklarının bu olduğundan, özveri ile çalıştıklarından, türkiye'de futbolun top odaklı oynandığından, avrupa'da ise alan odaklı oynandığından, sahayı 16 farklı alana böldüklerinden, bu çalışmalara ayak uydurdukları zaman avrupa'da ses getireceklerinden bahsediyor.

röportajda bugüne kadar hep adam olarak bilindiğinden, adamlığından kimsenin şüphe etmemesi gerektiğinden ve kimseden adamlık öğrenecek olmamasından bahsetmemiş.

türkçe konuşabilen, düzgün cümle kurabilen ve konuşurken aklını da çalıştıran bir genç tarafından verilmiş röportajdır. halbuki bazı abileri gibi adam olsaydı, mağara türkçesi ile konuşur ve basmakalıp cümlelerle sağa sola adamlık taslardı.

42 saniyelik videoyu izleyince içim ferahladı resmen. umarım bu gençlerin geleceği parlak olur ve ülkedeki spor ortamı da onlara layık olur.

(bkz: ağlamıyorum gözüme altyapı kaçtı)

şöyle bir röportajın bu ülke sınırları içerisinde verilmiş olması bile büyük keyif. sadece spor değil her türlü sektörde/alanda bu profesyonelliğin örnek olması dileğiyle.

gururumuz olmaya başladınız. daha da ötesine geçeceksiniz. olmaması için hiçbir sebep yok.

2026 yılında illa şampiyonlar ligi finalinde kaptan olarak oynamasına gerek yok, genel olarak topçu seviyemiz bu çocuğun bu konuşma seviyesindeki gibi olsun, adamlık madamlık kalsın bak o zaman nasıl değişecek her şey.

yeşil sahalarda görmeye alışık olmadığımız şekilde konuşan ve parıl parıl parlayan bir genç arkadaşımız.
konu üzerinden yabancı serbestisini eleştirmeye kalkan bazı futbol bilginleri türemiş. yabancı serbestisi yüzünden bu çocuklar başka işlere yöneleceklermiş. bu gençleri sahada deli danalar gibi koşturmak ve topa abanmaktan başka meziyeti olmayan vizyonsuz gazla çalışan kas yığınlarıyla karıştırmayın. 

bu gençlerin rehberleri de kendileri de son derece akıllı ve planlılar.

altınordu'nun altyapı'da uzun yıllardır pek çok takımın altında kaldığı ve övgüsünün nereden olduğu sorulmuş (edittore parantezetti: bu arada bahsi geçen entry silinmiş), yanıtlayayım. önce kısa yanıt;

2016-2017 sezonunda altınordu
u16 da türkiye şampiyonu
u17 de türkiye şampiyonu
u19 da türkiye ikincisi (finali bursaspor'a kaybetmiş)
bunları görmeyip 2015-2016 dan u16 sıralaması örneği vermek en hafif tabirle acımasızlık lakin daha ağır bir tabiri de hak ediyor.

gerçi bu mecrada uzun yazı okunmaz ama bilineni bir de burada ben yazmış olayım bilmeyen iki kişi okusa kardır. uzunu aşağıda;

öncelikle günümüzde meyveleri toplanmaya başlanan altınordu projesi uzunca süredir bucaspor'da altyapıyı yürüten mehmet özkan 2011 yılında bucaspor'dan ayrılıp altınorduya geçince başladı. neden ayrıldı peki mehmet özkan? çünkü süper lig bütçesi bucaspor yönetimini bozdu, önce bülent denen komisyoncuyu getirdiler o da yanlış hatırlamıyorsam 21 (23 de olabilir) transfer yaptı. 

sonuç tam bir altyapı takımı olan bucaspor bir anda lig eskilerinin toplandığı bir çiftliğe dönüştü, ilk haftatalarda misyonunu tamamlayan bülent eskişehir'e gitti ve buca o sene küme düştü. mehmet özkan'da önce engellemeye çalıştı olmayınca da o sırada 3.lige düşmüş olan altınordu'yu aş yapıp başına geçti.

sonrasında benzer altyapı projesini hatta dozajını arttırarak burada da uygulamaya başladı ve artık meyvelerini toplamaya başladılar. geride bıraktığı bucaspor altyapısı da hala türkiyenin en başarılı 3-4 altyapısından biridir.

işte bu nedenlerle mehmet özkan sevimsiz biri olsa da eğer birinin elini attığı altyapı 3-4 sene de ülkenin en iyisi oluyorsa (iki kez yaşanmış, tesadüf de diyemeyiz) en azından işini tebrik etmek yaptıklarını da övmek gerekir ki başkaları da benzer şeyler yapsınlar.