İŞ HAYATI 11 Ağustos 2025
8,7b OKUNMA     104 PAYLAŞIM

Almanya'ya Taşınıp Pişman Olduğunu Söyleyen Gurbetçi Haklı mı, Haksız mı?

Bu örnekten hareketle, yurt dışına taşınıp pişman olan insanların videoları için genel bir derleme hazırlamak istedik.

Ekşi Sözlük'te üzerine konuşulan pişmanlık videosu

Ekşi Sözlük'ten olaya dair yorumlar ise şu şekilde

1 ay deneyimlemek ile hiç bir şeye karar verilmez öncelikle. insanın yeni bir duruma alışması en az 6 ay sürer. 6 ay sonra büyük ihtimalle “şu kötü, bu kötü ama bunlar da çok iyi” gibi bir noktaya gelinir. çok tecrübesiz ve hata yapmış birisi gibi duruyor ama emin olun tecrübeli kişiler de benzer hatalar yapabiliyor.

yine de insanlar fikirlerini istediği gibi söyleyebilir. birinin sizin yapamadığınız bir şeyi yapması ve memnun olmaması onu aşağılama hakkı vermiyor size. hayatında yurt dışı yaşam deneyimi olmayan insanlar klişe eleştirileri hemen sıralıyor.

çalışma standardı falan deniyor ama çalışma standardı sadece mesai saatleri demek değil. türkiye’de de özellikle beyaz yaka çoğu durumda çalışmıyor bile, çalışıyormuş gibi işe gidip gelen çok. farkında değiller belki, çoğu insan konfor alanında yaşıyor. hasbel kader böyle bir noktaya gelmiş birisi için hayat yurt dışında çok daha zor olabilir gerçekten. gelişmiş ülkeler “yabancı biri gelsin, çalışmasın ama önüne para yığayım” diye beklemiyor. gerçekten farkında olmadan çok daha zor şartlara giden çok. türkiye’de sızlanan herkes bir şekilde deli gibi tüketime devam ediyor oysa ki.

bomboş işe yaramayan yorumlar yerine işe yarar bir yorum yapayım size. yurt dışına gidecekseniz araştırmanızı çok iyi yapın. olumlu değil, olumsuz yorumları inceleyip “bu beni çok rahatsız eder mi?” diye düşünün. mesela nepotizm neredeyse yok, fakat terfi kararlarında gizli ırkçılık yada sosyal ayrımcılık ciddi oranda var. alacağınız maaşı tl’ye çevirip “e çok iyi demeyin”. o maaş orada nasıl bir standartı temsil ediyor iyi anlayın. benim gördüğüm insanlar, çoğunlukla resmen yaşam standardı düşerek geliyor sırf bu hesabı yapamadıkları için. hele de ailesi ile tek maaşla gelenler falan ciddi kamikaze yapıyor bazen. standartlarını üç dört basamak geriye düşürecek, sürekli ciddi tasarruf yaparak yaşamak durumunda kalacakları teklifleri kabul ediyorlar. sonra da elbette çok mutsuz oluyorlar. türkiye’de üst sınıfa yakın bir hayat sürerken, almanya’da ya da x ülkede alt sınıfa inersen elbette mutsuz olursun. bu elma - elma bir karşılaştırma değil zaten. insanı mutlu ya da mutsuz eden esas faktör bulunduğu mutlak durumdan ziyade aşağı ya da yukarı yönlü trenddir.

alacağınız ücretle yaşayabileceğimiz mahalleye gidin, ev kalitesini, yaşam ortamını, insanları bir görün, oralarda bir yerde konaklayın, işe gideceğiniz yere toplu taşımayla bir gidin gelin, nereden yiyeceksiniz, nasıl yaşayacaksın bir hafta gidin bir anlayın önden. ülkenin sadece en güzel yerlerini gezip, turistik yerleri deneyimleyip “oh be şahane” derseniz gidip banliyösüne oturunca şok yaşarsınız. nişantaşı vb. gezip beğenip, sonra şirinevlere yerleşince mutsuz olursun elbette. istanbul’a turistik amaçla gelen insanlar da çoğunlukla boğazı, en güzel mahalleri, modern avm’leri, güzel restoranları vb. gezip “oh be şahane şehir burası” diyor zaten.

gelişmiş ülkelerde de refah düzeyi iyi bir hayat sürmek için o ülkenin en çok kazanan grubunda olmanız lazım. bu her yerde böyle. şöyle bir fark var, asgari düzeyde yaşayanların standardı daha iyi, fakat dediğim gibi çoğu insan zaten türkiye’de görece daha iyi standardı terk edip geldiği için mutsuz oluyor. asgari standartta yaşam sürüp de gelen varsa o başka.

ben de kendi görüşlerimi ortaya koyayım belki birinin işine yarar

eğer almanya'da beyaz yakalı olarak çalışıyorsanız ve belli bir kariyerden sonra ikinci bir dil olarak almanca öğrendiyseniz her zaman hak ettiğinizin birkaç pozisyon altında çalışıp, yüksek vergi ödemeye hazır olmalısınız. mavi yakalı olarak gelip günlük almanca kullanım şansınız varsa büyük ihtimalle kazancınız beyaz yakalı çalışanlardan daha fazla olacaktır, ayrıca alım gücü ve sosyal hayat en azından göçmenler arasında belli bir dengeye sahip. eğer almanca bilmiyor veya buraya kaçak olarak geldiyseniz, gerçekten cehennemi yaşarsınız. yani her vaka ayrı değerlendirilmeli, fakat hiçbiri süper değil, her şey alım gücü de değil. türkiye ise sadece belli zorlukları aşarak şu an kariyerinde iyi bir yerde olan sermaye sahipleri ve üst düzey beyaz yakalılar için, genellikle x ve y kuşakları için hâlen daha iyi olabilir. türkiye'de elde ettikleri geliri ve egoyu asla almanya'da bulamayacaklar ayrıca sosyal baskı ve ırkçılık ile havlu atacaklardır. eğer yirmi yaş civarında ve yüksek motivasyonunuz varsa zaten durmayın, kendinizi almanya ile de kısıtlamayın. özetle hayat her yerde zor arkadaşlar, kimseyi yargılamayın bu gözler neler gördü. herkese bol şanslar.

Final notu

mavi yakalı da olsa beyaz yakalı da olsa yurt dışına yerleşen herkes ortak bir zihniyete bürünüyor. büründükleri zihniyet şu: ben türkiye'den buraya yerleşen son kişi olmalıyım. başka hiç kimse gelmemeli. burayı karalamalıyım kötülemeliyim ki kimse gelmek istemesin. bütün bu nimetlerden sonuna kadar sadece ben faydalanayım. ben burada insan gibi yaşayayım türkiye'dekiler gebersin.

"türkiye çok iyi çok güzel hülooğ." zihniyet bu. zihniyeti böyle olmayan biri bile oraya gittiğinde değişiyor bu kafa yapısına geliyor.

ekleme: bu dediğim sadece almanya için değil. amerika ve tüm avrupa ülkeleri için geçerli. götünü yurt dışına atan türko, türkiye'de geride kalan tüm türklere düşman kesiliyor.