SEYAHAT 12 Ocak 2022
63,1b OKUNMA     431 PAYLAŞIM

Almanya'ya Göçen Bazı Yabancı Uyruklu İnsanların Orada İyi Hissetmeme Sebepleri

Almanya'ya göçen Türk, İspanyol veya Yunanların arasında mutlu olabilenler de var, olamayanlar da. İşte bu içerikte mutlu olamayanların hissettiği bazı ortaklaşa olumsuzluklardan bahsedeceğiz.
iStock

biliyorum, yeni sosyal medya trendi olarak buraya almanya şöyle süper, böyle müthiş falan yazmam lazım ama son bir süredir ulan başka ülkeye mi çıksak diye düşündüğümden biraz içimi dökmeye karar verdim. bir almanya gerçeği olan ırkçılıktan, özellikle gizli ırkçılıktan ve dahi yabancı bireylerin almanya'da kendini evinde hissedememesinden bahsedeceğim.

şimdi en baştan söyleyeyim de sonra beğenmiyorsan dön lan o zaman diye mesaj atmayın: almanya türkiye'yle kıyaslanamaz. yani kıyaslanır da hayali terazimizin bir tarafına almanya'yı koyuyorsak diğer tarafa türkiye'yle beraber iki hatta üç ülke daha koymamız gerekir. yani ben türkiye almanya'dan süperdir aslında, kıymetini biliniz falan demiyorum. diyorum ki; almanya iyidir hoştur ama arkadaşları kötü...

almanya doğası, sakin yaşamı, istediğiniz her şeye ama her şeye ulaşmanızı sağlayacak imkanları ve de tabii sosyal devlet olmasıyla süper bir ülke, zaten ülke nüfusuna oranla en fazla göçü de almanya alıyor. kağıt üstünde zaten her şey on numara ama peki bu insanlar neden mutsuz? almanlara göre mutluluk zaten gerizekalılık göstergesi ama ya ispanya'dan, italya'dan, kanada'dan gelen insanlar neden hoş gelmiş gibi hissetmiyor almanya'da? ispanyol, italyan, yunan arkadaşlarımız bir bir ülkelerine döndü. kanadalı arkadaşım yok ama onu da youtube'da izledim. elin kanadalısının bile iyi hissetmediği bir ülke burası, sana bana nasıl iyi hissettirsin?

video burada

10. dakikadan sonra alınacak çok ibretler vardır...


* adamların eğitim sistemi öyle ki, neredeyse her giren aynı bir şekilde çıkıyor. yani bilgi birikimi olarak demek istiyorum. adamların çok net bir şekilde ortalama bir insanı var. sapması da inanılmaz kötü değil. mesela bizde öyle mi? türkiye'de daha konuşmayı bile beceremeyen de doğma büyüme türk, aziz sancar da, ne bileyim kan uyuşmazlığına çare bulan (ismini unuttum) kızcağız da var, çıkar telefonunu göster diyen dayı da. hah bunların bu tek tipliği, ellerine kullanım klavuzu verilmediği sürece hiçbir şeyi kendileri akıl edememelerinden dolayı yeni karşılaştıkları bir şeye çözüm üretebilme becerileri yok. türkiye öyle mi? her birimiz master degree olmuşuz bir sorun karşısında kırk tane fikir bulup en iyisini seçiyoruz. mesela korona mevzusunda, asi olmak isteyenler asi merkezleri önünde iki saat bekliyor. aşı mevzusu ilk çıktığında dört ay sonraya randevu veriyorlardı, şimdi randevu sistemi patladığı için bu soğukta sokakta 2 saat beklemeyi götü yiyene yapıyorlar üçüncü dozu. aşılanma oranları avrupa'nın neredeyse en kötüsü. insanlar her gün asıya karşı eylem yapıyorlar sokaklarda...

* adamlar o kadar önyargılı ki. kafalarında bir doğru var ve onu değiştirmek neredeyse imkansız. ülke hakkındaki yazılardan birinde kişinin beyanı esastır falan denmiş de benim kendi tecrübelerimden yola çıkarak hiç de öyle değil diyebilirim. almanca kurşundaki alman hocalardan biri neredeyse her ders *benim ismim* de mühendismiş ya hani (ismail abi'nin hele hele işareti gelecek buraya) o versin cevabını diyerek matematik sorusu sordu bana. almanca kursunda. kadının bana ve hatta bütün bir türk ırkına bakış açısı yüzünden diplomayı alnıma yapıştırıp dolaşmaya karar vermiştim de sonra ne olduysa kursu bıraktım. sadece almanca kursunda da değil gayet normal hayatta da o soru dolu inanmayan bakışlarla karşılaşıyorsunuz inanın, kendinizle ilgili onların kafasında oluşturup siz kabul ettiği şeylerle örtüşmeyen bir şey söylediğinizde hayır sen yalan söylüyorsun demiyor ama inanmıyor da. iş ortamından bahsetmiyorum bu arada, komşular, almanca hocaları, bir şekilde bir yerde üç beş kelam edip tanıştığınız insanlar (istisnalar var ama az)...


* kafalarında yarattıkları siz demiştim. iki sene önce falan her şeyi geride bırakıp köye yerleştik biz. biz gelince köy nüfusunun yaş ortalaması üç puan birden düştü. anasının babasının yanından henüz ayrılmamış gençleri ve bebeleri saymazsak en genç biziz. ve de tek yabancılar... kendi evimizin önünde eve eşya taşıyan nakliyatçı muamelesi gördük biz. kendi eşyalarımız bunlar, biz satın aldık bu evi dediğimiz halde inanmadı kadın bize. evin eski sahibinin adına, kari diyelim mesela, kari'yi çağırın bana falan dedi. kadının kafasında yarattığı dünyada biz pis türkler ev sahibi falan olamayız. ancak tuvalet temizleyebilir, dönerci dükkanı açabiliriz.

* başka bir komşuyla daha önce laf arasında, ki lafın arası da kendisi reenkarnasyona inanıyor onu anlatmış, ben herhangi bir inancım olmadığını söylemişim... bana hala sizin muhammed diye fikir belirtiyor. bir kez daha hatırlatıyorum bir inancım olmadığını (muhammed'in benim olmadığını) kadın ısrarla siz müslümanlar diye genelleme yapıyor. arada sen hiç benim tanıdığım türklere benzemiyorsun falan deyip kendince iyi bir şey söylüyor. hayır abi ben normal, ortalama türk'üm senin kafanda başka bir türk tanımı var... nato kafa nato mermer deyimi yunandan çıkmış ama almanlar için söylendiğine yemin edebilirim ama ispatlayamam...

* bir de kendim yaşamadığım ama iş arkadalarından birinin yaşadığı bir şeyi anlatmak istiyorum. bu arkadaş almanya'da doğmuş ama daha küçükken ailecek amerika'ya taşınmışlar. bu arkadaş gel zaman git zaman çalıştığı şirketin almanya şubesiyle iş yapmaya başlayınca ulan ben zaten almanım e gideyim bir bakayım vatanım nasılmış diyerek iç geçişle almanya'ya gelmiş. ve bir sene sonra da topukları götüne vura vura amerika'ya dönmüş. adam alman ya. almanı bile almanya'da büyümemiş diye dışlamış adamlar anlıyor musunuz...


* bir şey daha anlatayım. eski evdeyken bir komşu bey vardı ki bu bey benim bu zamana kadar tanıdığım en minnoş alman amca. kendisinin boncuk gibi masmavi gözleri var ama gençliğinde saçları epey koyu kumralmış ve bu yüzden kendisini sen türksün aslında bize söylemiyorsun diye üniversite zamanlarında arkadaş gruplarına pek almamışlar. bizzat kendisinden dinledim. tabii bunu anlattıktan sonra almanya'nın süper olduğunu sadece helikopterinin az olduğunu ve ırkçılığın artık eskisi gibi büyük bir problem (!) olmadığını... adam alman ve kendisine ırkçılık yapıldığı halde ırkçılığı reddediyor inanabiliyor musunuz?

yaşı daha genç daha internasyonal olabilmeyi başarmış, genellikle çokuluslu şirketlerde çalışıp diğer ırklardan insanlarla sürekli muhatap olanları daha normal. ve bu insanlarla takılıp almanlar aslında süper siz sadece türklerle takılıp almanlar ırkçı sanıyorsunuz diyenlere inanmayın. hayatta bir yere gelemeyip bana ırkçılık yaptılar ondan diyen almancılara da inanmayın ama.

gelecek veya gelmeyi düşünen arkadaşlar için: zaten almanların kendilerinin de belirttiği gibi, benim turist efekt dediğim süre bitince almanya'nın gerçek yüzünü kendiniz göreceksiniz. aha kaynak:

Bikulturelle kompetenz: İki kültürlü yeterlilik.

türkiye cehennem biliyorum ama almanya da cennet değil inanın. bize dönecek bir yurt bile bırakmayanların kozmos belasını versin diyerek yazımı sonlandırıyorum.