Almanya'da Çok Büyük Fikir Tartışmalarına Neden Olan Film: Der Untergang
almanya'da çok büyük tartışmalara ve fikir çatışmalarına neden olan bir film der untergang. bir kısım edebiyatçı, tarihçi ve filozof (ve halkın büyük bölümü), adolf hitler'in filmde "normal bir insan gibi", hatta "sevecen bir amca" kıvamında gösterildiğini söyleyerek bunu "verharmlosung" olarak nitelendirmektedirler. bunlara göre, hitler'in ne kadar kötü bir adam olduğu, yahudi katliamından ne derecede sorumlu olduğu filmde yeterince yansıtılmamakta, hitler halka sempatik gösterilmeye bile çalışılmaktadır.
halbuki, filmde anlatılmak istenen şey tam da hitler'in - belki kötü, belki çok zeki, belki deli - ama nihayetinde sıradan bir insan olduğudur. yani, hitler bir milletin başına geçmiş, onları istemedikleri bir yöne sürüklemiş, ondan sonra da etrafındaki herkesi bizzat öldürmüş kana bulanmış bir katil, bir canavar, insanlık dışı bir mahluk değildir. o da bir insandır, ona inananlar da insandır, başkaları olsun, kendileri olsun, çocukları veya yandaşları olsun, öldürdükleri kişiler de "insan"dır.
peki nedir almanları bu kadar dehşete düşüren bu filmde? eğer hitler bir cehennem zebanisi değilse, kimdir suçlu? film ilk kez bu suçu tek başına hitler'e yüklememekle çok büyük bir dönüm noktasıdır belki de, zira suçlu olanın, hitler de dahil olmak üzere, "insanlar" olduğunu göstermiştir. kolaydır bütün günahları kendimizden başkasında, bir idolde, bir canavarda aramak. kolaydır sırf çoğunluk kendisini sütten çıkmış ak kaşık gibi hissetsin diye bir-iki kişiyi tanrılara kurban etmek, dışlamak, cezalandırmak...
der untergang bunu aşmak yolunda ilk kez bir adım atmıştır edebiyat-sanat dünyasında. nitekim, kendisini, ideallerine de yönetim kabiliyetine de bütünüyle inanmadığı bir führer'in uğruna kurban etmeye hazır bulunmuş olan sekreterin ağzından beyinlere zımba gibi vurulan "genç olmak bir bahane değildir, bunu anladım" sözleri göstermektedir, herkesin ne kusuru varsa kendisinde araması gerektiğini, hitler'de stalin'de mussolini'de değil...
der untergang'ın başlattığı şeyi diğer dünya halklarının da sürdürmesi zorunludur. ikinci dünya savaşının ve hatta bütün savaşların, insanlığın çektiği bütün acıların gerekçesini başkasında, başka halklarda, başka devletlerin başındaki tek bir kişide veya bir grupta aramak kolaydır. insanlara kahraman veya canavar olarak gösterilen her insan da, tabii ki bir insandır. önemli olan, o insanın simgelediği şeylerden ne kadarını kendimizde bulundurduğumuzu, üzerimizde taşıdığımızı görebilmek ve sorumluluktan kaçmamaktır.