EKONOMİ 3 Kasım 2020
44,9b OKUNMA     530 PAYLAŞIM

Alman Die Welt Gazetesinin Nisan Ayında Yayınladığı "Türkiye İflas Etti" İsimli Haberi

Die Welt'in, geçtiğimiz Nisan ayında Türkiye ekonomisiyle ilgil bir haber yayınladığı haber Ekşi Sözlük'te konuşuldu ve yeniden değerlendirildi. Biz de olan biteni aktarmak istedik.

alman gazetesi die welt in türkiye’nin iflasını duyurması olayı...

alman die welt gazetesi ekonomi editörlüğü "erdoğan gerekli ekonomik ve yapısal tedbirleri almadı. yanlışlara devam etti. böylece hazinede döviz rezervi kalmadı. siyasilerin hataları türkiye'nin iflasına yol açtı." diye belirtti. türkiye’nin yüksek ticaret açığını, turizm bir ölçüde kapatıyordu. virüsün etkisi, hazine garantili harcamalara devam edilmesi, tasarruf tedbirleri alınmayışı, ekonomide çarkların durmasına yol açtı.ülkenin kısa vadeli borçları için dövize ihtiyacı vardı. döviz isteyeceği (swap anlaşmasıyla), ülkelerin kapılarını çalmadan önce ilkel bir anlayışla erdoğan, abd ve avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeye sağlık ürünleri yardımında bulundu. amaç şirin gözükmekti. bir taraftan da ülkelerle döviz swap anlaşmaları için görüşmelere gidildi. swap anlaşmasında türkiye o ülkeye tl verecek, o ülkeden de dolar ya da euro alacaktı. fakat hiçbir ülke türkiye’ye ve hazinesi bitmiş bir ülkenin parasına güvenmediğinden buna yanaşmadı. ayrıca hiçbir ülkenin, ihtiyacımız olan bu büyüklükteki döviz miktarını karşılayacak durumu da yok. türkiye bütün şirin gözükmelere rağmen ortada kaldı. çareler ne olabilir? 

* belediyeler başta olmak üzere bazı birikim ve gelirlere el koymak.
* varlık fonundaki şirketleri ipotek vermek.
* ardından da tl basmak.

orijinal haber linki

Gazetenin ilgili sayfasındaki Nisan 2020 tarihli ABD Doları-Türk Lirası grafiği.


makaledeki çözüm önerileri konusunda yapılanlar

sorular:

1* belediyeler başta olmak üzere bazı birikim ve gelirlere el koymak.
2* varlık fonundaki şirketleri ipotek vermek.
3* ardından da tl basmak.

cevaplar:

1* bu yapıldı. önce tcmb'nin yedek akçelerine el konuldu. sonrasında enflasyon oranının çok düşüğünde faiz belirlendi ve enflasyon da aslında gizli bir vergi çeşidi olduğu için kişilerin elinde tuttuğu tl'lerden gizli vergi alındı. öte yandan birçok hdp'li belediyelere kayyum atandı. ayrıca muhalif belediyelere de iş yaptırılmadı, bazı belediye faaliyetleri merkezi yönetime geçirildi.

2* bu da yapıldı. varlık fonuna önce birçok şirket devredildi. kamu bankalarından thy'ye kadar aklınıza gelebilecek birçok şirket varlık fonuna devredildi. en son turkcell devredildi örneğin. ve bu fon bünyesinde barındırdığı şirketleri teminat göstererek çıktığı borçlanmayı ertelemek zorunda kaldı. hazine %6,5'lerde borçlanırken (ki dünyada negatif ve 0 faiz varken 6,5 tefeci faizidir) varlık fonuna %8-9'larda faiz önerildi ve fon borçlanamadı.

3* zaten para basılıyordu. özellikle mart ayından itibaren basılan paranın haddi hesabı yok. hatta basılacak paranın ne düzeyde olması gerektiği vb. de çok açık olmalıydı ancak bu yine kapalı kapılar ardından gerçekleştirildi. mahfi eğilmez, blogu üzerinden buna yönelik taslak bir kanun bile paylaşmıştı. sonrasında öğrenildi ki basılan bu paralar yine batık şirketleri kurtarmaya gitti. hatta varlık fonu, basılan bu paralarla zombi şirket diye de tabir edilen inşaat şirketlerini kurtardı. bunu da bizzat ali babacan açıkladı. kurun yükselme sebeplerinden biri de, döviz satarken tl basılmış olmasıdır.

bu makaleyi bir gözden geçirelim

makale yazıldıktan bugüne kadar türk lirası %20 daha değer kaybetti.

tüik'in açıkladığı rakamlara zaten inanmaya gerek yok, ama o değerlere göre bile işsizlik ve enflasyon arttı.

yollanan tıbbi yardımların gerçekten de swap anlaşması için şirin gözükmek amaçlı olduğu, makaleden 10 gün sonra ortaya çıktı. mayıs'ın ilk yarısında pek çok ülkeyle swap anlaşması için görüşüldü, ama sadece katar ile anlaşılabildi (çünkü kimse tl istemiyor). katar'la da 1 dolar=12.5 tl karşılığı anlaşıldığı söylentileri çıktı.

bu makalede yazılan hemen her şey doğru. türkiye ciddi bir ekonomik buhranın içinde, yetkin olmayan bir kadro tarafından daha da dibe sürükleniyor. 4 gün önce "evine ekmek götüremeyen yok" diye demeç veren cumhurbaşkanı, 2 gün sonra "ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz" diyor. ekonomi bakanı olan damadı, her gün harikalar diyarı portresi anlatıyor.

işin kötüsü ülkeye karşı herhangi bir ambargo, abluka ya da ciddi bir boykot olmamasına ve sıcak savaş yaşanmamasına rağmen bu durumdayız. o yüzden aynaya kızmak yerine, üstümüzü düzeltmemiz lazım.