Ahtapotların Dram, Fedakarlık ve Heyecan Dolu Çiftleşme Ritüeli
"ahtapotlar bir ölür, bin doğarlar"
ahtapot aslında sekiz ayak demek eski yunancadaki ohtopodion sözünden bize geçen haliyle.
adı üzerinde; 8 ayak, 3 kalp, 9 beyine sahip zeki canlılardır.
kanımıza kırmızı rengi veren demir ağırlıklı hemoglobin yerine, oksijen taşıma görevini bakır ağırlıklı hemosiyanin proteini yapar. bu protein sayesinde kanları mavidir.
en fazla 5 yıl kadar yaşarlar ve yaşam döngülerini türlerini devam ettirme ritüeli ile bitirirler.
erkek ahtapotlar kollarından birisinde bulunan spermleri dişi ahtapotun manto bölümüne aktararak dişiyi döller. dölleme sonrası erkek ahtapotun organizması hızlı bir dönüşüm geçirir ve en fazla birkaç ay içinde ölür.
dişi ahtapot, çiftleşmeden sonra bir oyuk bulup oraya yerleşerek yumurtlamaya başlar. yumurtalarını yuvanın tavanına asar gibi dizer ve ne olursa olsun yuvasını terk etmez. kuluçka dönemi aylarca sürer. tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar yumurtaları korumak için hayatta kalmaya çalışır, açlığa dayanamayacak durumda gerekirse birkaç kolunu yer ölmemek için.
kuluçka dönemi onu bitkin bırakır. tüm yavrular yumurtadan çıktıktan sonra yuvasında can verir. hayata yeni başlayan yavrular için anne ahtapotun cansız vücudu yaşama tutunmaları için besin kaynağı olur. hiçbir ahtapot yavrularının büyüdüğünü göremez, yavrular da öksüz ve yetim olarak büyür. insanlar gibi tek çocukları olsaydı soyları şimdiye tükenecek olan ahtapotlar, tek seferde en az 20.000 bebek sahibi olurlar.