Adolf Hitler, Yahudilerden Neden Bu Kadar Nefret Ediyordu?
kavgamı baştan sona okumuş biri olarak hitler, yahudilerin almanları sömürdüğünü, almanların ikinci sınıf vatandaş durumuna düştüğünü, fabrikaların, bankaların yahudilerin elinde olduğunu ve alman ırkını ezdiğini düşünüyordu.
main kampf (kavgam) adlı eserinde hitler, yahudiler hakkındaki ilk fikirlerini ve bu fikirlerinin hangi yönde, nasıl geliştiğini; neden bu düşüncelerinin oluştuğunu anlatır.
ve bu eserde yahudilerin özellikle alman ekonomik yapısına darbe vurduğunu savunuyor. hatta birinci cihan harbini de yahudilerin yüzünden kaybettiğini söylüyor. savaş döneminde silah fabrikalarının çoğu yahudilerin elindeydi ve işçileri de yahudi’ydi. bu fabrikalar en gerekli oldukları zamanda greve gitmeleriyle, almanların savaş alanlarında mühimmat sıkıntısı yaşamasına sebep oldular.
hitler işte bu ihaneti asla affedemediğini kitabında belirtiyor.
yahudilerin her büyük kademeyi ele geçirmiş olması, toplumun tüm yüksek makamlarında yer almaları, zengin ve alman toplumunun en yağlı yerlerinde olmaları, almanyada almanları ikinci sınıf olarak görmeleri, almanları küçümsemeleri, 1. dünya savaşında savaşın kaybedilmesine sebep olmaları, almanların tüm yayın organlarına sahip olmaları, sefalet içindeki alman halkına olan küçümser duruşları.
tüm bu etkenler milliyetçilik denen olguyla birleşince hitler oluştu.
sebeplerini kitabında (bkz: mein kampf) tek tek açıklasa da bugün en büyük sebebin ekonomideki yahudi egemenliği olduğu aşikardır demek ne kadar doğru, tartışılır. savaştan dönmüş, zor şartlarda savaşı sürdürmüş bir ordunun üyesidir kendisi de ki almanya'da da büyük yoksullukları tatmıştır. ama istediği şey düzenli bir gelir veya refah değildir hitler'in, tepeye gözü dikmiştir çünkü. yükselmek için kalabalıklara, kalabalıklar için de herkes tarafından dinlenip sevilecek bir hikayeye ihtiyacı vardır.
savaş boyunca kurgulanan ve hayata geçen, tehlikeli ve 3.reich'ı tetikleyen olgu dezenformasyondur. alman ordusu savaş boyunca büyük başarılara koştuğuna dair inandırılmış, büyük hezimetler şanlı zaferler olarak lanse edilmiştir. 1918'de ani gelişen ateşkes ise ordu içinde yahudiler tarafından arkadan bıçaklanma hissi yaratmış, suç yahudilere atfedilmiştir. bu ortamda filizlenen hüzün ve ardından yükselen gerilim, savaş sonrası gelişen büyük buhran ile yoğurulunca ortaya öfkeli ve yaşamak için bir parça ekmeğe muhtaç, karizmatik ve dik duruşlu bir lider için umutla gözlerini geleceğe dikmiş, aidiyeti had safhada olan ve sorgulamayan bir topluluk oluşturmuştur. yoksulluğa ve sefalete hedef olarak yahudi zenginliğini göstermiş, yarattığı sentetik düşman ve ona karşı yaptırımları ile yükselişini garantilemiştir.
faşizmin de en basit kurmaca düzenidir bu; düşman yarat, kitleyi kızıştır ve onların yanında yer al, gücünü belli et ve sorgulayan beyinleri hain ilan et, elindeki boş ama öfkeli kalabalıkla hakimiyetini pekiştir ve içi boş hayallerini hayata geçir.
sonuç olarak düşmanlığının sebebi duygusal ya da ekonomik değildir kendi fikrimce. açlığın, halihazırda radikal metodlarda çözüm arayacak kitleler yarattığının farkındadır.