TARİH 30 Eylül 2016
193b OKUNMA     2059 PAYLAŞIM

98 Yıl Önce İmzaladığımız Lozan Barış Antlaşması Neden Hezimet Olarak Görülemez?

24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, TBMM temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanan ve bugünlerde yeniden gündeme gelen Lozan Antlaşması neden hezimet olarak görülemez?


lozan anlaşmasına "hezimet" diyen kişilerin tarih bilgilerini orta 3 tarih kitapları yerine daha objektif kaynaklardan edinmelerinin zamanı gelmiştir; 

buyrun lozan görüşmelerine otururken türkiye'nin durumunu görelim

1) sakarya savaşı'ndan sonra çıkarılan kanunlardan sonra halkın insan ve malzeme gücü afyon bölgesine yığılmış ve bu bölgeden yapılan taarruzla saldırıyı beklemeyen yunan ordusu üçe bölünmüş ve imha edilmiştir, ege bölgesi temizlenmiştir,çanakkale'de ingiliz askerleri ile karşı karşıya gelinmiştir.

2) güney cephesinde fransızlar çekilmiş, musul bölgesinde ingiliz işgaliyle sınır komşusu olunmuştur.


3) istanbul, boğazlar, bütün trakya bölgesi yunan, ingiliz,italyan ve fransız kuvvetlerinin işgali altındadır. yani anadolu'nun son gücü sayesinde yunan askeri yurttan atılmış ve büyük işgal devletleriyle sınır oluşturulmuştur.

bu şartlardan sonra doğru dürüst çatışma bile olmadan yurttaki bütün müttefik kuvvetler çıkarılmış, istanbul geri alınmış, doğu trakya geri alınmış,k aputılasyonlar (ki osmanlı'nın çöküşünün ana nedenlerindendir) kaldırılmış, gayrimüslimlere ve yabancılara tanınmış haklar kaldırılmış, üniter devlet yapısı sağlanmıştır.


şimdi gelelim "hezimet senaryosu"nun yanlışlarına

ayağında çorapları ve elinde sovyetlerin verdiği eski tüfeklerle savaşan birkaç anadolu gencinin musul'a,batı trakya'ya saldırabileceğini düşünmek hangi aklın eseridir. istenen topraklar o günün en kuvvetli devleti ve onun yenilmez ordusu tarafından korunurken o günün en zeki devlet adamlarının bizim dedelerimiz ölmesin diye diplomasiyi kullanmalarını basiretsizlik olarak adlandırmak nasıl bir nankörlüğün sonucudur. yunan adaları dediğimiz adaların o dönemde italya egemenliğinde olduğunu bilmemek cahilliktir, onu geçiyorum, donanması bile olmayan 1922 ordusu için hala "atina'ya, selanik'e yürümediler" diye sayıklamak yayılmacılık değil de nedir?


birinci dünya savaşı boyunca osmanlı ordusunun en büyük kayıplarını verdiği arabistan'ı, ingiliz işgali altındayklen bile hala kendi toprağın olarak görmek, "saldırsaydık 15 dakikada musul'daydık" yalanları ile kendini uyutmak cahilliktir; ingiltere için arabistan'ın önemini şöyle ifade edebiliriz, kanal savaşları sırasında alacakları birkaç metrelik toprak için umutsuz şekilde saldıran türk güçlerini durdurmak için asya kıtasında kullanılan ilk tanklar ingilizler tarafından getirilmiştir ve ingiltere'nin en büyük asker yığınağı arabistan bölgesine yapılmıştır.

atatürk bütün kurtuluş savaşı sırasında ingiltere ile çatışmaya girmekten bilerek ve zekice kaçınmıştır, aslında dünyanın en büyük ordusuna ve donanmasına sahip modern silahlar ile donatılmış bir ülkeye saldırmamak çok büyük bir zekanın eseri olmasa gerek, düşünebilen her insan bu sonuca ulaşacaktır.


son olarak

hala tek taraflı gümrük birliği adı altında türkiyeye kabul ettirilmeye çalışılan kaputılasyonların kaldırılması en büyük zaferdir, türkiye ekonomik bağımsızlığını kazanmıştır.

bu sonuçlara rağmen hala lozan hezimettir diye sayıklayan kahraman türk gençlerini sınırımızdan birkaç yüz kilometre ötede bulunan musul ve kerkük'e davet ediyorum, durum pek değişmedi yine dünyanın en kuvvetli ülkesi tarafından işgal edilmiş durumdalar, buyrun gidin alin musul'u, ne de olsa bir türk dünyaya bedeldir.