SİNEMA 7 Haziran 2022
12,5b OKUNMA     521 PAYLAŞIM

80'ler Müziğini Seven Herkesin İzlemesi Gereken Bir İyi-Hisset Filmi: Sing Street

2016 tarihli film, 80'lerde genç olan veya müziğe özel bir ilgi duyan herkese özellikle hitap ediyor.

sing street, once ve begin again ile müzikal komedi türünde kendini ispat etmeyi başarmış olan john carney‘in buram buram 80’ler ve irlanda kokan bir filmi. henüz once’ı izleme şansım olmadı ama begin again oldukça beğendiğim bir film olmuştu. izlemediyseniz mutlaka vaktinizi ayırın.

sing street‘i izlerken güldüğüm, eğlendiğim, kendimi müziğe kaptırdığım anlar olduğu kadar düşündüren, hüzünlendiren anlar da vardı. john carney’in en büyük başarısı klişeleri minimize edip, hayatın içinden pencereler açması ve bunları yaparken sanat filmi kisvesine bürünmemesi. bu konseptte devam ettiği ve kendini geliştirdiği sürece yapacağı her filmi izlerim.


john carney, sing street’te sıkıntılı bir ailenin en küçük çocuğu olan 15 yaşındaki conor’ın (ferdia walsh-peelo) hoşlandığı kızı etkilemek için bir müzik grubu kurma çabasını 80’ler müzik yelpazesi eşliğinde samimi, duygusal ve çocuksu bir üslupla ortaya koymuş.

conor’ın gözünden ebeveynlerinin çarpık ilişkilerini görüyoruz. sıkıntıdaki ailenin çıkış yolu arayışları ve bu durumun çocuklardaki sarsıcı etkisi de filmin dram yükünün bir parçasını oluşturmuş. conor’ın büyük abisi brendan (jack reynor) conor’ın mentoru rolünü başarıyla gerçekleştirmiş. brendan üzerinden iyi bir karakter gelişimi portresi çizildiğini de söylemem gerekiyor.

raphina (lucy boynton) karakteri de filmin ulaşılması ve çözülmesi gereken gizemli karakteri olarak hoş bir tat bırakmış.

filmin hikayesi aslında oldukça klişe ama işlenişi hoş bir şekilde sunulduğu için hikayenin sığlığına çok takılmıyorsunuz. zaten john carney özel bir hikaye anlatma peşinde hiç olmamış. herkesin hayatının bir anında yaşamış olduğu zorlukların bir benzerini harika müzikler eşliğinde sunmak istemiş. yukarıda da belirttiğim hayat penceresinden bir sahne de böylece yaratılmış.


hani bazen omzunda gitarı, elleri ceplerinde, başını aşağıya devirmiş bir şekilde yürüyen düşünceli lise öğrencileri görürüz ya oturduğumuz sokakta, işte john carney bu gencin hikayesini bize anlatmaya çalışmış. 80’ler irlandası’nda olsaydık “acaba aklından neler geçiyordur? neler yaşıyordur?” diyeceğimiz bu çocuğun hayatı aşağı yukarı böyle olacaktı.

filmde rol alan çocukların hepsi john carney’in yaptığı seçmeler sonucunda filmde oynamaya hak kazanmış. hiçbirinin oyunculuk tecrübesi olmamasına özellikle önem verdiğini belirten carney, çocukların en az bir müzik enstrümanı çalmalarını şart koymuş. nitekim seçilen oyuncular absürtlükleri ve ortaya bir karakter koymaları ile gayet keyifli olmuş.

filmin en kuvvetli yanından bahsetmeyi en sona bıraktım. müzikler bir harika! 80’lerin the cure, duran duran, alphaville, phil collins gibi unutulmaz sanatçılarına selamlar çakılmış. çocukların kendi şarkıları da dinlemesi oldukça keyifli eserler olmuş. özellikle the riddle of the model şahane ötesi. filmin soundtrack albümünü dinlemenizi şiddetle öneririm. albüm spotify’da mevcut. aramaya inanın.


sing street izlemenizi tavsiye ettiğim samimi bir film

john carney elindeki kısıtlı olay örgüsü ve senaryoyu bulutlu ve yağmurlu irlanda sokakları ile birleştirip zevkli bir seyirlik yaratmış. filmden daha çok çalan şarkıları ve onların sizi götüreceği anıları seveceksiniz, buna da şimdiden hazır olun.

john carney ile yapılmış filmin konuşulduğu şu röportaja da bir göz atabilirsiniz.

kaynak