EKONOMİ 8 Haziran 2018
69,5b OKUNMA     952 PAYLAŞIM

2019'da Türkiye'de Stagflasyon Yaşanma Riski Var mı?

Resesyon ile enflasyonun aynı anda görülmesi diyebiliriz stagflasyon için. Bu durumda ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükseliyor. Stagflasyonun önümüzdeki zamanlarda ülkemizde yaşanma ihtimali ise endişe yaratmıyor değil.
iStock


öncelikle, stagflasyon nedir?

bir ekonomide doğal büyüme rakamı üstünde büyüme varsa doğal olarak talep yani enflasyon da oluşur; büyüme ne kadar kuvvetli ise enflasyon da doğal olarak o kadar kuvvetli olması beklenir, enflasyon-büyüme arasındaki ilişkide bir problem çıkarsa merkez bankası enflasyon ile büyüme arasındaki ilişkiyi düzeltir/düzeltmelidir; tam tersi durumda yani ekonominin doğal büyümesinin altında bir büyüme performansı ya da ekonomik daralma senaryosunda ise talep de azalacağı için bu durumda da enflasyonun azalması beklenir/gerekmektedir.

türkiye'nin doğal büyüme oranı nedir?

muamma bir konu; merkez bankası bu rakama %5,5 diyor ama türkiye ekonomik göstergelerini bozmadan %5,5 büyümek türkiye'de çok da mümkün görülmüyor, bu rakamı %3- 3,5 diye telaffuz edenler olsa da muhtemelen bu rakam en fazla %4-4,5 olmalı; tabii bu rakam siyaseten sürdürülebilir olmadığından siyasiler bu rakama razı olmazlar/olmamışlardır. bu rakam artırılamaz mı? artırılır ama 3-5 yılda değil.

stagflasyon ise doğal büyüme altında büyüyen ya da daralan bir ekonomide enflasyonun anormal şekilde düşmemesi hatta yükselişe devam etmesi durumudur; böyle bir durumun sebebi ise genelde talep sebepli enflasyon faiz kanalıysa engellense bile maliyet sebepli enflasyonun artmaya devam etmesidir. bu durum ekonomi için çok sıkıntılı bir durumdur çünkü bu duruma maruz kalan ekonomide faiz artırımları kötü olan ekonomik aktiviteyi daha da kötü duruma sokar,ekonomi daha da küçülür, işsizlik-iflaslar artar, şirketlerin gelirleri ciddi şekilde düşer; faiz indirimleri ise enflasyonun daha da kötüleşmesini sebep olur, hayat pahalanır ve göstergeler kötüleşmeye devam eder.

türkiye'deki şu an zaten merkez bankası kararı öncesi bile ekonomi ciddi şekilde yavaşlama belirtileri taşıyor. merkezin bu verilerin yanında 125 baz puan daha faiz artırımına gitmesi sonuncunda artık çok ciddi şekilde yılın 2. çeyreğinde yavaşlamanın hızlanması, 3. çeyreğinde daralma (çok ciddi baz etkisi var) 4. çeyreğinde de olumsuz büyüme mümkün; 4. çeyrekte de bir daralma görülmesi durumunda (ihtimal dahilinde) türkiye teorik olarak(iki çeyrek üst üste daralma) resesyona girecek. bu kötü bir durum mudur? hayır çünkü mevcut enflasyon sıkıntısı resesyon ya da doğal büyümenin altında büyüme rakamları olmadan çözülemez yani çok daha büyük bedel ödememek için kol kesilir, kesilmesi de gerekir.


peki şu an merkez bankası fonlama oranı olan %17,75 kol kesme olarak yorumlanabilir mi?

hayır, çünkü dünyanın her yerinde bizim sorunumuzu yaşamış ülkeler hep aynı yöntemle bu sorunu çözdüler kural şudur mevcut enflasyon oranına mevcut enflasyon-hedef enflasyon kadar reel faiz vermek yani hedefimiz olan %5 enflasyona ulaşmak için %12,5 enflasyon+ %7,5 (mevcut-hedef enflasyon) reel faiz gerekir. bu durumda merkez bankasının %20 politika faizi uygulaması gerekir fakat bu durumda da şöyle bir durum var normalde bu ay enflasyon ile mücadele başlasa bile biz enflasyonda düşüşü ağustos ayında göreceğiz (eylül'de veriler gelecek) çünkü bu ayın döviz kurları, faiz oranları vb. etkenleri en erken iki aya piyasaya yansır/yansıyacak yani enflasyon önümüzdeki iki ay da son aylardaki gibi %1-2 artacaksa %20 politika faiz yeterli olmaz çünkü genelde bir ülkedeki faiz oranları bu kadar hızlı artmaz/artmamalıdır. temmuz enflasyonu gerçekten %14-15 ise bu hesap 2,5 puan enflasyon, 2,5 puan da enflasyon-hedef enflasyon farkı daha ortaya çıkacak demek ki bu durumda enflasyon sorununu çözecek politika faiz %25 oluyor!

peki seçimden hemen sonra %25 politika faizi uygulanmaya başlasın, ihtiyaç kredileri,konut kredileri hatta kredi kartları artık hayatımızdan çıkacaktır çünkü en az %30 gibi faiz oranları bu tür kredilere ulaşılabilir olmaktan çıkacak ; %30 kim kazanıyor ki sadece işin finansmanına ödesin ! yani kısacası krediler hayatımızdan çıkmış olacak sadece kredisiz iş yapamayacak olanlar kredi ile iş yaparlar. üstelik bu bedel de çığ gibi her geçen ay artmaktadır; nisan ayında enflasyon ile mücadele kararı alınsaydı bedeli bu güne göre daha az olurdu. (bkz: #75974020)


peki bugün politika faizi %25, krediler %30'lara varır ise nasıl bir sıkıntı yaşayacağız?

genelde enflasyonun dizginlemesi 1,5 yıl sürüyor yani bu işkenceye iki sene katlanılacak; bu arada yaşanacak işsizlik, iflas furyasını sizin hayallerinize bırakıyorum peki bu bedel sorunu çözer mi? asıl problem de orada (bkz: belki) çözer. bir nevi doktora: "doktor ameliyat işe yarayacak mı?" sorusuna doktorun: "açıp bakmam lazım" demesi gibi bir durum .

türkiye, yukarıda anlattığım bedeli göze alsa bile sorun çözülemeyebilir çünkü faizler ile talebi ortadan kaldırabilirsiniz ama işin maliyet kısmı ne olacak? mesela önümüzdeki yıllar için petrol fiyatlarında 140 $ konuşuluyor bu senaryoda türkiye'nin alım gücünün, refahının zerre kadar etkisi yok, fiyat küresel. yine imf ve diğer saygın kurumlara göre küresel enflasyon önümüzdeki seneler ciddi şekilde artacak. bizim faiz oranlarımız bu konuda etkisiz. en önemli sıkıntı ise ''dış borç'' konusunda zaten türkiye'nin olumsuz fiyatlamasındaki ana etmen bu.


türkiye'nin 240 milyar $ sadece bu sene ödeyeceği dış borç var?

240 milyar $ dış borç ödemek için 240 milyar $ (gsyih yaklaşık %30) ekstra gelir elde etmeyecekseniz bu borcun çok büyük kısmı yine borçla ödenecek, dünyada likiditeye ulaşma, faiz oranları ciddi şekilde sıkıntı olduğu bir dönemde biz borcumuzu miktarsal olarak artırmasak bile şimdiden türk lirası %20 değer kaybetmiş durumda, 2018 gsyih %3-5 artacak ise gsyih dolar bazlı %10-15 küçülecek demek yani bizim borcumuz miktarsal olarak artmamak ile beraber oransal olarak artacak, bu durum türk lirasında tekrar değer kaybı, borcun tekrar artması gibi bir kısır döngüye bizi götürür yani borç ödendikçe artacak ! bu şartlar altında maliyet enflasyonu düşebilir mi? çok çok zor.

bu senaryoda türkiye devamlı döviz yüzünden hem daralacak (döviz bazlı) hem de dövizin enflasyonist etkisine maruz kalacak. işte biz bu duruma (bkz: stagflasyon) diyoruz o yüzden türkiye, mevcut şartlar altında enflasyon ile topyekün mücadele edemez ya da bu riski alamaz/almamalıdır.

enflasyon ile nasıl mücadele edilebilir başka zaman yazacağım. ancak bu kadar kısa olabildi.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir