KÜLTÜR 9 Eylül 2025
3,4b OKUNMA     98 PAYLAŞIM

1983'e Kadar Gerçekten Var Olan Tarihin En İlginç Mesleklerinden Biri: Şeytanın Avukatı

Şimdilerde genellikle tartışma sırasında karşıt bir görüşü savunan kişiler için kullanılan 'Şeytanın Avukatı' deyimi, bir zamanlar Roma Katolik Kilisesi’nde gerçek bir meslekti

günümüzde genellikle tartışma amacıyla, mutlaka aynı fikirde olmadığı veya inanmadığı bir önermeyi savunan kişiyi ifade eden bir terim şeytanın avukatı.

yüzyıllar önce, şeytanın avukatı roma katolik kilisesi yönetiminde gerçek bir meslekti. kilise birini aziz ilan etmeyi düşündüğünde, şeytanın avukatı- advocatus diaboli veya promotere fidei- adayın adaylığını reddederek karşı çıkardı. şeytanın avukatları bunu, adayla bağlantılı mucizelere ilişkin kanıtları inceleyerek yaparlardı. ayrıca tanıkları çapraz sorguya çeker ve adayın karakterindeki kusurları ararlardı. şeytanın avukatları, advocatus dei olarak da bilinen tanrı'nın avukatıyla karşı karşıya gelirlerdi. seküler mahkemelerdeki avukatlar gibi bu yargıçlar da adayların aziz ilan edilmesini kararlaştıran jüriyi ikna etmek için hitabet becerilerini kullanırlardı.

kökenleri

bilim insanı paolo parigi'nin mucizelerin rasyonalizasyonu adlı kitabında açıkladığı gibi şeytanın avukatının tarihi, 1588 yılında papa sixtus v tarafından, yaşamları boyunca mucizeler gerçekleştirdiklerine inanılan ve bu nedenle azizliğe layık görülen kişileri araştırmak amacıyla kurulan özel bir komisyon olan congregatio sacrorum rituum'un kuruluşuna kadar uzanmaktadır.

parigi, 1588 yılında avrupa'nın "önceki yüzyılları karakterize eden, pek çok kişinin doğal kabul ettiği inançların eksik olduğu bir ortam" olduğunu açıklar. bir zamanlar sorgulanmayan kilisenin otoritesi, artık birçok cepheden sorgulanmaya başlanmıştı. parigi'ye göre şeytanın avukatı, kanonizasyon* sürecini düzenlemeye yönelik daha geniş çaplı çabalarda küçük ama çok önemli bir rol oynadı. bu tür düzenlemeler, vatikan'ın dürüstlüğünden şüphe duyan protestanları susturmakla kalmayıp yerel mistiklerin katolik kilisesi'nin birliğini bozabilecek özerk takipçiler edinmesini de engelleyecekti.

sixtus v öncesi kanonizasyon

şeytanın avukatı terimi 1588'den sonra yaygınlaşsa da bu görev congregatio'dan birkaç yüzyıl önce ortaya çıkmıştı. akademisyen leonardas v. gerulaitis'in "aziz thomas aquinas'ın kanonizasyonu" başlıklı makalesinde belirttiği gibi şeytanın avukatının sorumlulukları bir grup komisyon üyesine, tanrının avukatının sorumlulukları ise bir denetçiye aitti.

14. yüzyılda aziz ilan etme sürecinde, vekil, adayla ilgili mucizeleri doğrulayabilecek tanıkları bir araya getirirdi. bu tanıklar ifadelerini verdikten sonra, komisyon üyeleri tarafından sorguya çekilirdi. gerulaitis'in aktardığı birincil kaynağa göre, tanıklardan mucizelerin tam tarih ve yerlerini belirtmeleri istenirdi. komisyon üyeleri, tanıklıklar arasında çelişkiler olup olmadığına dikkat ederlerdi. tüm duruşmalar ve sorgulamalar belgelenir ve piskoposlar, rahipler ve kardinallerden oluşan bir komiteye sunulurdu. bu komite de papaya tavsiyede bulunurdu. genellikle bir vekil bulunsa da birden fazla komisyon üyesi vardı. şeytanın avukatı mesleği, aziz ilan etme sürecini daha da basitleştiriyordu.

doğaüstü sınırların tanımlanması

her vaka, şeytanın avukatına benzersiz zorluklar getiriyordu. bazen mucizelerle ilgili tanıklıklar birbiriyle çelişiyordu. diğer zamanlarda ise mucizenin tek tanıkları kadınlar veya çocuklardı ve bunların hiçbiri o dönemin kilise yöneticilerinin gözünde güvenilir kabul edilmiyordu. bu durumlarda, onlara güvenilirlik kazandırmak şeytanın avukatının göreviydi.

şeytanın avukatları, kilisenin kanonizasyon sürecini resmileştirme çabasında sadece küçük bir rol oynadılar. buna rağmen bu mesleğin bazı önemli dini etkileri vardı. parigi'nin de belirttiği gibi şeytanın avukatının işi, neyin gerçek bir mucize olarak kabul edilebileceğini ve edilemeyeceğini belirleyerek “doğaüstü sınırları tanımlamak” idi. parigi şöyle der: “şeytanın avukatının görevi, mucizelerin varlığını inkar etmek değil, sahte mucizeler için, yani bilim veya tıp tarafından açıklanamayan ancak yine de gerçek mucizeler olmayan olayların veya gerçeklerin ortaya çıkması için alan yaratmaktı. bu, kilise'nin doğaüstü olayların koruyucusu olduğu iddiasını meşrulaştırdı.”

şeytanın avukatlarında azalma

1983 yılında ıı. john paul bu mesleğin yetkilerini büyük ölçüde azaltana kadar 400 yıldan fazla bir süre roma katolik kilisesi'nin bir parçasıydı. bunu neden yaptığı kesin olarak bilinmiyor. bilinen ise bu eylemin aziz ilan etme sürecinin hızını büyük ölçüde artırdığı ve papanın kontrolünü daha da güçlendirdiği. bu meslek bugün eskisi gibi var olmasa da vatikan yeni adayları değerlendirirken hala ara sıra eleştirmenlerin görüşlerini almaktadır. örneğin, 2003 yılında ateist yazar christopher hitchens'ın rahibe teresa'nın aziz ilan edilmesi sırasında röportaj yapmıştı. hitchens'ın eleştirileri, daha sonra slate dergisi tarafından yayınlandı ve özellikle rahibe teresa'yı ve genel olarak katolik kilisesi'ni hedef alıyordu.

gerçek bir şeytanın avukatı gibi hitchens, rahibe teresa'nın mucizelerinin gerçekliğini sorguladı. kilise, teresa'nın resminden çıkan bir ışık huzmesinin tümörünü iyileştirdiğini iddia eden bengalili bir kadını savunduğunda, hitchens kadının doktorunu aradı ve doktor, kadının kanserinin reçeteli ilaçlar sayesinde ortadan kaybolan tüberküloz kisti olduğunu söyledi. hitchens ayrıca teresa'nın kadınların güçlendirilmesi, doğum kontrolü ve planlı ebeveynliğe karşı çıkmasını da eleştirdi. hitchens, kanonizasyon sürecini daha hızlı ve daha az titiz hale getirmek için şeytanın avukatının önemini azalttığını düşündüğü papaya da kızgındı. rahibe teresa azize ilan edildiğinde, öleli sadece bir yıl olmuştu. önceden, adayların azizliğe hak kazanabilmeleri için en az beş yıl ölmüş olmaları gerekiyordu.

şeytanın avukatı mesleği artık ortadan kalkmış olsa da mirası ironik bir şekilde bilimde yaşamaya devam ediyor. asırlık gelenekten esinlenen bilim felsefecisi karl popper, bir şeye karşı çıkmanın, aslında onu destekliyor olsanız bile daha iyi olduğuna inanıyordu çünkü böylece önyargılarınız ortadan kalkacak ve sonuçlarınızın bütünlüğü güçlenecekti: congregatio'nun kurulmasına yol açan mantık da aynıydı.