YEME İÇME 27 Ocak 2017
482b OKUNMA     1686 PAYLAŞIM

1800 TL Maaşla Çalışan Birinin Elinden Çıkarak Zirveye Ulaşan Restoran: Nusr-et

Sözlük yazarı ''onuraydin'' Nusr-et Steakhouse ve sahibi Nusret Gökçe hakkında güzel bir inceleme yazısı yazmış.


fakire anlatır gibi anlatayım gerek fine dining olayını, gerek kaliteli restoranı, gerek kaliteli eti, gerek düzgün yemeği.

başlayalım öncelikle fiyat;

1) danimarka'nın en iyi restoranı noma'da yemek isterseniz ödediğiniz ücret yaklaşık 500 dolar kişibaşı. yani 1,500 tl. (şarap dahil) şarapsız hali de 300 küsur dolar civarı yani 1000tl. rezervasyonu bir kaç ay önceden yapmanız gerekiyor. hep dolu lakin.

2) mie mutfağından matsusaka'ya 500$'ı sadece bir yemeğe ödersiniz. kameya'da yemek şaraplarla, vs. ile beraber 1000 dolar civarında tutar. (3000tl yaklaşık)

3) fransa'nın en iyi t-bone'unu yapan la maison de l'aubrac'da da 50€ ödersiniz, hesap kişi başı yaklaşık 500tl'ye gelir antrenizle, salatanızla vs.

4) arjantin'in en iyi etçilerinden la brigada'da da yediğiniz yemeğe ete özel şarabıyla beraber isterseniz, antresi, salatasıyla falan gene kişi başı 500tl civarında tutar.

5) nusret'te de genelde kişi başı yediğiniz yemek 200tl tutar, şarabı da eklerseniz 300tl tutar. fiyat olarak dünya standartlarının -kendi klasmanında- altındadır. abartıp 7 çeşit yemek yiyeceğim ben derseniz, o zaman da kişi başı 400-500tl tutar. mcdonalds'da bile o kadar çeşit yemek isterseniz 100tl üzerinde ödersiniz.


gelelim et kalitesine;

nusret'te yediğiniz lokumu, şaşlığı, et sushiyi, nusret kobeyi, dallas steak'i türkiye'de başka hiç bir yerde bulamazsınız, yiyemezsiniz. gerek eti kesme tekniğinden tutun, çiftlik çiftlik dolaşıp en iyi eti bulmak için uğraşmasına; başka çok restoranda da (fine dining seviyesinde) aynı kalitede bulamazsınız. nusr-et'in yaptığını yapmaya çalışanlar var, ama bu yenilikleri nusret gettirdi. nusr-et sadece türkiye'de değil, dubai'de four seasons'da da şubesini açmış, şeyh maktum'un sık sık ziyaret ettiği ve dubai'nin en iyi restoranı olarak ilan ettiği bir yer. türkiye'ye dünyanın dört bir yanından gelen insanların ziyaret ettiğinde "hayatlarında yedikleri en iyi et" olarak ilan ettiği bir yer. dubai zaten bambaşka klasmanda, dünyanın dört bir yanından geliyor etler, orası sınıf üstü bir yer. büyük ihtimal de seneye dünyanın en iyi steakhouse'larından biri olarak gösterilecek.

amcanızın oğlunun ebesinin hörekesinde, süt ineklerini bulup kasabındaki etin yanında ayırdığı ve çok iyi pişirdiğini düşünen, etin kilosunun da 10tl'ye geldiği tanıdık bir yeriniz vardır elbette; hah işte. o yerden çıkmayın, ortak olun, nispetiye'de şubesini açın, sonra gidin dubai'de şubesini açın, ardından dünyaya açılın. durmayın hemen yapın bunu. becerebilirseniz milyonlar kazanırsınız.


gelelim mekana;

istanbul'da nispetiye caddesinde sandwich döneri (boktan da olmasına rağmen) 50tl'ye satan sokak dönercisi var aynı mevkide. istanbul'da restoran kirası da en pahalı olan yerlerden birinde, sokak üzerindeki en iyi yerlerden birinde, koca binaya sahip. içerisi son derece güzel düzenlenmiş, sizin için yakılan kaynakla yakılan et-sushi tahtalarının kararınca atıldığı bir yer.

gelelim ortama;

etrafınızda futbolcusundan, oyuncusuna, iş adamından, siyasetçisine, herkesi gördüğünüz, tanışma ihtimalinizin olduğu, tabir-i caiz ise "networking" 'in ağa babasını yapabildiğiniz, disneyland'a gitmiş gibi sosyal medyada, eş dost muhabbetinde, ekşi sözlükte anlatacağınız bir tecrübe yaşarsınız.


gelelim nusret'e;

keşke siz de o'nun kadar cahil olsanız. cahil cesareti olmasa, günaydın'da 1,800tl'ye çalışırken; para biriktirip tek yön arjantin'e uçak bileti alıp, orada eti, et pişirmeyi öğrenip türkiye'yi toza dumana katabilir misiniz? bununla yetinmeyip, tekrar new york'a gidip, oradaki steakhouse'larda da çalışıp, iyi eti, iyi kesimi en detaylarına kadar öğrenip, türkiye'ye gelip, türkiye'nin en zengin adamlarından birine restoranınızı satıp, bununla da yetinmeyip dubai'ye, şimdi de tüm dünyaya açılma hevesi peşinde koşabilir misiniz? şeyhlerle, formula patronuyla, futbolcularla, siyasetçilerle, oyuncularla vs. alayıyla abi-kardeş diyaloğuna kadar; her müşterinizi elinizle yedirmeye çalışır mısınız? düşünsenize 5 yıl içerisinde delinin biri, hayatını %100 nasıl döndürüyor. 1,800tl'ye bir restoranda çalışırken, şu an dünyanın en iyi steakhouse'larından biri olmaya aday oluyor, dubai'nin en iyisi ilan ediliyor. cahilce yönettiği instagram sayfasında takipçi de almamasına rağmen, wolfgang puck'dan daha fazla takipçisi var. dünyanın en fazla takip edilen 10 chefinden biri. etkileşim rakkamlarında da dünyanın en ünlü şefi jamie oliver'ı yakalıyor neredeyse. adamın yaşamı müthiş bir başarı hikayesidir, mümkünse örnek alın, siz de hayatınızda başarılı olun.


gelelim yaşam standardına.

kola 8tl olur mu, et 70 tl olur mu, hesap kişibaşı 200tl olur mu diye sorgulayadur. 1 milyon dolara ev de olmaz aynı şekilde. 100 bin dolara araba da olmaz. doğru olmaz. ama bu sana olmaz, çünkü maddi durumun ve yaşam standardın bu değil. 800tl'ye de galatasaray kombinesi var, 5000tl'ye de, localar daha da uçuk fiyatlara. bazı evler neden bu kadar pahalı, bazı arabalar neden bu kadar pahalı, hatta bazı elbiseler neden bu kadar pahalı olduğunu çözemediysen; evet nusr-et'in de neden bu kadar pahalı olduğunu çözemezsin. arz-talep çizelgesinde, kolayı 2tl'ye etini 10tl'ye satarsa oranın kapısında 5000 kişi bekler. bu yüzden fiyatı gerek ürününün, mekanının ve diğer masraflarının yanında müşterisinin talebi doğrultusunda belli bir seviyeye çekmek zorunda olursunuz. profesyonel bir restoran gibi yönetildiği için de son derece mantıklı fiyatları. hatta hala çok yoğun kuyruk da olduğuna göre akşamları, demek ki fiyatları yeteri kadar yüksek değil. daha da yükseltebilir; ama yükseltmek istemiyor anlaşılan.


gelelim özete;

nusr-et; sunduğu kalite, yaşattığı tecrübe, getirdiği yenilik göz önünde bulundurursanız ucuz bir restorandır. nusr-et'e gidip salata, lokum, yarım kilo et, tatlı, zart, zurt yiyeceğim derseniz doğal olarak kısmen pahalı bir ücret ödersiniz. özellikle öğlen yemeklerinde gidip, bir çeşit yemek yiyip, suyunu-meşrubatını içip 40-80tl'ye çıkan bir cihan insan var. çünkü nusret'i yaşamak istiyorlar. ama hazır nusr-et'e ayda yılda bir gelmişim, abanayım anasını satayım derseniz yaşayacağınız durum olağandır. amcanızın oğlunun kasapçısının arka bahçesindeki restorana gidin tekrar, salata isteyin, ön yemek et isteyin, yarım kilo et yemeği isteyin, üstüne tatlı isteyin, içeceklerle beraber bakın bakalım ne kadar geliyor hesap. benzer sorunlar gece kulüplerinde de olur, her akşam dışarı çıkan tayfa asla gece kulübünde sarhoş olmaz, 2-3 şişe içki alıp komaya girmeye çalışmaz. bir kaç bardağını içer ve takılır, her gece çıkar. ayda yılda bir çıkan insan da 2-3 şişeye gider, dünyanın parasını öder, sonra gece hayatı çok pahalı diye etrafına ahkam keser. durum da bundan ibaret.