İLGİNÇ 9 Ağustos 2021
74,3b OKUNMA     483 PAYLAŞIM

130 Milyon İnsan, Japonya Gibi Bir Ada Ülkesine Nasıl Sığabiliyor?

Bir ada ülkesi olan, hem de yüz ölçümünün %73'ü dağlık alanlardan oluşan Japonya'nın 130 milyonluk nüfusu nasıl sığıyor buraya?
iStock

temel sebepler

yollar daha dar, evler daha küçük, toplu taşıma daha yaygın. mesela 305 km ile dünyanın en uzun metro hatlarından birine sahip tokyo. ülkenin geri kalanı da hızlı tren ağlarıyla örülü. öyle ki başka bir şehirde yaşayıp her sabah bunlarla işe gelip giden insanlar bile var. ülke koca bir amsterdam zaten, bisiklete binmeyen yok.

ülkede otopark çok büyük bir sorun olduğu için sarı plaka, yani "kei" dedikleri 0.66 litreden küçük motor hacmine sahip arabaları var. devlet de "araba alacaksanız bunu alın" diye teşvik ediyor. ülkede araba park etmek büyük bir sorun olduğundan çok katlı otoparklar var, hatta sepet gibi bir aletle arabaların altlı üstlü sıralandığı asansörlü sistemler var. yer kazanabilmek için her metre kareyi değerlendiriyorlar. araba alırken devlet size önce park edebileceğiniz yeri soruyor, "nereye bırakacaksın arabayı?" diyor. park yerin yoksa ya otopark kiralayacaksın ya da araba almayı unut. bazı evlerin önünde ufak bir araba bırakacak alan oluyor. millet eline cetveli alıp oraya sığacak büyüklükteki arabayı alıyor bu yüzden. biz araba alırken o kağıt üzerindeki uzunluk genişlik gibi değerlere bakmayız bile ama o değerler bir japon için hayati öneme sahiptir.

Kei arabalarına bir örnek.

nüfusu ülkenin büyüklüğüne göre hesaplayınca japonya dünyada ilk sıralarda yer almaz. ancak göz önüne alınmayan bir durum vardır, o da japonya'nın %76'sının dağlardan oluştuğu gerçeği. coğrafi nedenlerden dolayı japonya'nın çok küçük bir bölümü yerleşim için uygundur. bu yüzden dünyanın en kalabalık şehrine (tokyo) sahiptir bu ülke. tokyo'da km2 başına 6,200'den fazla insan düşer. bu sayı, new york'un iki katıdır.

ayrıca nüfusu resmi olarak 126 milyon gözükse de japonya, çifte vatandaşlığı kabul etmeyen bir ülkedir. bu yüzden hem çin, kore, tayvan gibi asya ülkelerinden hem de dünyanın geri kalanından milyonlarla ifade edilecek kadar çok sayıda nüfusu vardır. bunlara da kendi vatandaşı gibi bakar.

üstelik japonya dünyada en çok yabancı turist alan ülkelerden biridir. adamlar bu yüzden kapsül otel diye bir şey buldular. tokyo yıllık ortalama olarak 30-35 milyon yabancı turistle genellikle birinci sırada yer alır.

yani kağıt üzerinde dünyanın en yoğun nüfuslu ülkesi olarak gözükmese de gerçekte dünyanın en yoğun nüfuslu ülkelerinde başı çeker.

ekleme: monako çok ufak bir ülke olduğu için yoğun olarak çıkar nüfus ama fransa'nın topraklarını kullanır. fransa'nın geniş bayırlarıyla birlikte görürsünüz burayı. avrupa vatandaşıysanız zaten avrupa içinde serbestlik var. elini kolunu sallayarak geçebiliyorsun. avrupa'da bizdeki gibi bir sınır kavramı yok. buradaki lihtenştayn, vatikan, monako vs. gibi ufak tefek yerler ülke statüsünde olsa da gerçekte ne kadar ülke oldukları muammadır. tarihte birkaç saçma sapan olaydan dolayı patlak dondan ülke olarak fırlamış yerlerdir. zaten etrafında bulunan ülkelerin belediyeleri gibidir bunlar.

Tokyo metro ağı.

nüfus sıklığı

japonya'da kuzeydeki dağlık alanlar da yerleşime çok uygun olmadığı için nüfus belli bölgelere toplanmak zorunda. özellikle tokyo-osaka arasında hızlı trenlerle (bkz: shinkansen) sadece üç saatte ulaşımın sağlandığı koridor ülkenin esas yerleşim bölgesi. en büyük iki iş, kültür, yaşam merkezi olan tokyo ve osaka, ve onların arasında kalan tüm şehirler tam bir megalopolis örneği oluşturuyor. japonlar işte buraya sığıyor. bu megalopolisi de içine alan daha büyük kent koridorunun adı da tokaido koridoru; ülkenin doğusu ve batısını bağlayan koridor.

yaşam tarzlarına gelirsek eğer, tokyo'da yani ülkenin merkezinde bile her yerde müstakil evler görürüz. ama bunlar bizim bildiğimiz amerikan banliyölerindeki dandik, tekdüze evlere benzemez. tam aksi bunlar genellikle çok yoğun yapılaşma içerisinde olan ancak yine de son derece modern ve nevi şahsına münhasır konutlardır. mimarlar tarafından kullanacak ailenin yaşamı göz önüne alınarak tasarlanır.

öyle bizdeki gibi mimarlar müteahhitlerin görgüsüzlüklerine alet olmaz, ya da sadece zengin kesime çalışmaz. tam aksi halk için çalışırlar, oldukça küçük ama işlevsel ve estetik bir ev tasarlayabilmek çoğu japon mimar için bir görev, bir sorumluluk gibi görülür. müteahhit dedim bak bir ürperti geldi...

Tokyo'da müstakil evler de var.

iki sene yaşadım japonya'da, gayet de rahat sığıyor

sokakta çöpü bırak sigara izmariti bile yok. olum herkes bizim gibi değil lan. kimse araba alma peşinde değil. her yere metro var. bisikletle ulaşım imkanı da cabası. evlerimiz 4 oda 2 salon olsun diye tutturmuyor kimse. mal mülk hırsları yok. ihtiyacı dışında da bişey almaz japonlar. mis gibi toplu taşıma ve şehir planları var.

her gün baktığınız dünya haritası sizi kandırmasın

https://thetruesize.com/ adresine girip, japonya'yı avrupa'nın üzerine sürüklerseniz aslında sandığınızdan çok daha büyük olduğunu anlarsınız.