Amerika, Arkadaşlık İlişkileri Konusunda Diğer Ülkelerden Neden Daha Farklı?
konuya girmeden önce son derece önemli birkaç noktayı hatırlamakta fayda var
abd'ye, ya da herhangi bir ülkeye 25-30 yaşlarında ya da daha geç teşrif etmiş insanlar istedikleri formatta arkadaşlık kurmakta zorlanabilirler. bu konuda psikologlar tarafından üretilmiş bir çok kaynak var, ama bu nedenlerin en önde gelenleri şunlar:
- yaş ilerledikçe insanlar kendi içlerine daha çok odaklanıyor. aile hayatı, profesyonel hayat, sayıları giderek artan sorumluluklar insanı dış dünyaya karşı kapalı kılabiliyor.
- ergenlik öncesinden üniversiteye kadar uzanan süreçte sadece bir ya da iki ortak nokta uzun dönemli bir arkadaşlığı tetiklemek için yeterliyken, yaş ilerledikçe daha derin arkadaşlıklar için daha fazla ortak nokta aranıyor. daha az ortak nokta zaten "tanıdık" tanımı altında ortamsal bağlantılar sunuyor. örneğin futbol oynuyorsanız, "halı saha grubunuz" oluyor... müzik yapıyorsanız "müzik grubunuz" oluyor... vs... vs... ama eskisi gibi çocuk yaşta halı sahada başlayan dostluk dallanıp budaklanamıyor. daha çok ortak nokta yoksa bu insanlar "tanıdık" olarak kalıyor.
- konu arkadaşlık olunca sosyoekonomik statü bir avantaj değil de, dezavantaj olabiliyor. küçük yaşlarda varlığı belli olmayan bu kavram, yaş ilerledikçe daha belirleyici olabiliyor.
- yine yaş ilerledikçe insanlar yeni girdikleri ortamlarda daha şüpheci olabiliyor. zaten 1980 sonrası doğan millenial grubunun dna'sında olan bireyselliğin üzerine bir de bu "ileri yaş şüpheciliği" eklendiğinde hayatın ileri safhalarında kalıcı ve derin arkadaşlık kurmak zorlaşabiliyor.
bunlara bir de yeni ülke, yeni kültür gibi kavramları ekleyin... abd'de arkadaş bulamamaktan yakınanları daha iyi anlarsınız.
peki sorun abd'de mi?
psikologlara göre "arkadaşlık" tanımı aşağıdaki dört maddeyi içeren bir tanım:
1. ortak ilgi alanları.
2. ortak tarihçe.
3. ortak değerler.
4. eşitlik.
abd'ye geç gelen bir türk, 1. ve 4. maddeyi bulabilir. her ikiniz de mesela metallica ve nba hayranısınızdır. her ikiniz de birbirinize benzer şekilde gereksinme duyuyorsunuzdur.
öte yandan, hayatının ileri döneminde göç etmiş insan 2. ve 3. maddeleri kolay kolay bulamaz. zaten bunun eksikliğini çeken türkler (ya da brezilyalılar, ya da ruslar, ya da japonlar) birbirlerini bulunca sanki birbirlerini yıllardır tanıyormuşçasına çok rahat edebilirler. bu son derece normal.
ben buraya geldiğimde 22-23 yaşlarımdaydım. aslında geç sayılır... sınırda bir yerlerde. zaten abd'de kurduğum en güzel arkadaşlıklar da buradaki ilk 2-3 senemde gerçekleşti.
bu arkadaşlıkları "güzel" yapan şeyler neler?
1. birbirinizin mutluluğunu destekleyici davranışlar.
2. arkadaşlık adına prensiplerinizi yok saymayan davranışlar.
3. zayıflıklarınızı beslemek yerine sizi ileri taşıyacak ilhamı veren davranışlar.
masanın etrafına oturup 4-5 saat türkiye muhabbeti yapmak arkadaşlık değildir. madem konu derin, öyleyse konuyu hak ettiği derinlikle tanımlayalım.
tanımladık...
gelelim abd'ye
evet, burası avrupa'dan da, orta doğu'dan da değişik bir yer. neden mi? haritaya baktınız mı? tarih okudunuz mu?
burası yepyeni bir hayat kurmak için her şeyi geride bırakıp binlerce kilometre uzaktan gelen insanların ülkesi. dahası, bu ülkeye adım attığınızda bile doğu yakası ile batı yakası arasındaki uzaklık neredeyse 5,000 kilometre. karşılaştırmak isterseniz, istanbul'dan avrupa'nın ucundaki lizbon'a olan mesafe 4,000 kilometre. yol üzerinde bir sürü de ülke geçiyorsunuz. bitmedi... kuzeyden güneye olan mesafe neredeyse 2,500 kilometre. bu da istanbul'dan finlandiya'ya kadar bir mesafeye eşit.
bu rakamlara alaska ve hawaii dahil değil.
kısacası, ülke devasa.
dahası, ülke hareketli.
bugün türkiye'nin her yerinden istanbul'a göç olabilir... daha az düzeyde izmir'e, ankara'ya, antalya'ya da olabilir. ama mesela sivas'tan van'a, ya da artvin'den burdur'a pek hareketlilik olmaz. istanbul'dan maraş'a, izmir'den malatya'ya pek kimse gitmez...
ama abd'de durum bu değil...
insanlar üniversite çağından itibaren sürekli bir hareketlilik içinde. hemen her eyalette bulunan okullar, hemen her eyalette bulunan farklı ama geçerli iş sahaları abd'li insanların gelişmeleri için hareketli olmalarını neredeyse mecburi kılıyor.
işte bu yüzden abd'liler genellikle hayli geniş bir tanıdık ağına sahipken, derin arkadaşlıklar aynen türkiye'de olduğu gibi hayatın ilk 10-15 senesinde elde ediliyor.
ve işte bu yüzden abd'liler "merhaba" yerine "nasılsın" diyor.
türkler bu davranışı sığlık olarak görür mesela... "nasılsın"... bunun samimi olmadığını düşünürler. kaç kişiden duydunuz kim bilir... "abi abd'liler de sürekli gülüp merhaba diyor ya..."
evet... bunun sebebi abd'lilerin hareket halinde olmasıdır. her gittikleri yerde yeni bir hayat kurmak için gereksinimlerini karşılayabilmeleri gereklidir. bu da "merhaba" ile değil "nasılsın" ile olur.
çok da enseyi karartmayın. burada türklerin ettiği şikayetlerin benzerini almanlar, fransızlar, araplar filan da seslendiriyor.