Almanya'da İş Bulup Yerleşmeyi Düşünenlerin Bilmesi Gereken Muhtemel Zorluklar

Yurt dışına yerleşmek için Almanya'yı seçtiyseniz, önceden bilmeniz gereken bazı zorluklar var ve bunlar her platformda yazılmayabiliyor.
Almanya'da İş Bulup Yerleşmeyi Düşünenlerin Bilmesi Gereken Muhtemel Zorluklar
iStock

özellikle birkaç ay önce yazdığım aşağıdaki içerik ekşi şeyler üzerinden çok ilgi çekince oradaki eksikliği doldurmam gerektiğini düşündüğümden uzun süredir bu yazıyı yazmayı planlıyordum. o yazıda da sonradan eklediğim editle benim durumumda şansımın yolunda gittiği şeyler olduğunu, herkesin şansının bu kadar yaver gitmeyeceğini belirtmiştim. ama yeterli değildi. yine tuğla gibi bir yazı ile sizlerleyim.


ilginçtir bahsettiğim yazıdan sonra benim yazımdan da etkilenip almanyaya çalışmaya gelen biriyle karşılaştım whatsapp'ta. aynı şekilde ben gelmeden önce almanya'ya geliş sürecini anlatan ve beni etkileyen bir blog yazarı da bana ulaştı.

anladım ki burası etkileşimi yüksek bir platform ve insanları etkiliyor. o zaman doğrusunu yazdığım gibi eğrisini de yazmak lazım. hayattaki en güçlü ve en rahatsız edici duygulardan biri de hayal kırıklığı. sevgi ve korku ile aynı ligde oynar. insanların benim yüzümden hayal kırıklığına uğramalarını istemem. elimden geldiğince insanları hayal kırıklığına uğratan şeyleri listeleyeceğim. bazısı subjektif, bazısı objektif, çoğu first world problems. ben bunların çoğundan gelmeden de haberdardım ve göze alarak geldim. belki de ben şu anda mutluyken maddi imkanları çok daha iyi olan birçok türk'ün şikayetçi olma sebebi bu.

1. öncelikle, benim hikayemde şirket ufak olmasına göre çok iyi bir şirket çıktı

bana abartıyorsun, yalan söylüyorsun, troll, oksimoron falan diyenler oldu. hangi şirkette çalıştığımı soranlar oldu. ama yemin olsun 1 kelime yalan ve abartı yoktu. hatta birçok şeyi de yazmadım. mesela şirket bana ve eşime özel almanca kursu satın aldı. bütün çalışanlara ingilizce kursu satın aldı. ve bu kurslar mesai saatinde.

ama bu demek değil ki herkesin şirketi böyle olacak. bazı küçük şirketlerde veya beklenmedik şekilde büyük şirketlerin bazı bölümlerinde çok kötü tecrübelere sahip insanlar var. orta doğulu olduğu için hor görülenler, daha fazla maaş aldığı için kıskanılanlar, almanca bilmediği için dışlanılanlar*, şirket içindeki ortamda sürekli lise seviyesinde el şakalarına (saç çekme vs.) maruz kalan insanlar var. ama türkiye ile kıyas yaparsak çalışma imkanları çok daha iyi. tabi türkiye'de çalıştığınız yerde kral olarak görülüyorsanız ve bu sizin için çok önemliyse başka.

* almanların en az yüzde 90'ı ingilizce konuşmayı sevmiyor. hani türkiye'de şirkete bir yabancı gelse millet ingilizcesini test etmek için hevesle konuşur. burada bu yok. adam/kadın sizi çok sevebilir, en ufak ırkçı önyargısı yoktur belki ama ingilizce konuşmayı sevmediği için sizinle diyalogdan kaçınabilir.

2. alman bürokrasisi

alman bürokrasisi ile sorun yaşadığınızda almanlar size "almanya'ya hoşgeldin", "almanya'nın gerçek yüzüyle tanıştın" gibi cümleler söylüyor. bürokrasinin içindekilerin bir kısmının da rahatsız olduğu derecede bir sistem. aynı durumdaki iki kişi olarak aynı belgelerle, aynı dairede, aynı başvuruyu yapıyorsunuz. sizin kişi birkaç günde tamamlanıyor, yanınızdaki adamın başvurusu 5 ay bekleyip reddediliyor. sebep? farklı memura denk gelmek. hani kafanızda almanya muhteşem bir hukuk ülkesi. "berlin'de hakimler var" falan geyiği var. ama işiniz bürokrasiye kaldıysa buda sizi korusun. özellikle de açık olan, memurun inisiyatifine bırakılan kanun maddelerinde.

bunun dışında inanılmaz ağır işleyen ve keyfi çalışan bir yapı var. bir anımı anlatayım. yabancılar dairesinden oturum için randevu aldık. 20 gün sonraya verdiler. gittik. kapı duvar. 30 dk falan bekledikten sonra başka bir memur geldi. memurların hastalığı nedeniyle tüm randevuların iptal olduğunu, o hafta boyunca kapalı olduğunu söyledi. kapıya da yazı astı. ilk pazartesi mail attık. bize 30 gün sonraya randevu verdiler. gittik. bir baktık ki 5 tane memur çalışıyor o büroda. yani 5 memurun hepsi aynı hafta rapor almış.

bir başka anım daha da garip. yaşadığım bir sorunla ilgili çalışma bakanlığına mail attım. ama maili atarken ekini göndermeyi unutmuşum. özür dileyerek tekrar gönderdim. ama sistem benim maillerimi 2 farklı memura atmış. 1 hafta sonra 10 dk arayla 2 mail aldım. birisi bu konu bizim alanımıza girmiyor diyor. diğeri şu sayfada konuyla ilgili bilgi var, isterseniz telefonla bana ulaşabilirsiniz diyor. bakın yukarıda 2 farklı kişiden bahsetmiştim. bu hikayede aynı kişi ve 2 farklı memur var.

3. orta doğulu olmak

özellikle türk olmak. maalesef buraya gelen birçok insan almanya'ya uyum sağlamayı, almanların kültürüne saygı duymayı bırakın; onları her türlü kötülüğe layık gavurlar olarak görmüş, sistemin açıklarını bulup sömürmüş, kadınları ile ilişkiye girip kendini tatmin ederken, kız çocuklarının almanlarla yakınlaşmasına asla izin vermemiş, kızı/kardeşi ile sevgili olduğu için alman çocuklarını pataklamış, erkek çocuklarının almanlarla eğlenmesine izin vermiş ama evlenmesine izin vermemiş vs.

abd'deki siyahilerin yaşadığı duruma benzer bir sosyal statü mirası durumu da var. baba eğitimsiz. çocukları da buraya geldiğinde dil bariyeri ile karşılaşıp eğitimde başarısız olmuş. ailenin de önemli etkisiyle almanlarla sosyalleşememiş. arkadaş çevresi hep türk-araplar olmuş. sonunda o çocuk da kötü eğitimli kalmış. alt kültür edebiyatına sapmış. şiddete eğilimli, suça sapmış. (evet suç oranı orta doğulularda çok daha yüksek) almanya bu duruma çok geç uyanıp entegrasyon politikasını düzenledi ama etkileri belki 10 yıl sonra görülür.

tüm bunların sonucu size de ön yargıyla yaklaşılıyor. aksine buraya gelen eğitimli türkler de sırf yüzleri batıya dönük, eğitimli ve modernler diye onları çiçeklerle karşılayacaklar zannediyorlar. "ooo gamze hanım ingilizceniz ne kadar da pörfekt. bayıldım doğrusu, bir roze daha alır mıydınız" desinler istiyor. tam tersine türkiye'de yaşayan suriyeli muamelesi görüyorsunuz. iyi eğitimli ve modern olmanız en iyi ihtimalle nötr etki yapıyor. içki, domuz eti, cami soruları mutlaka ama mutlaka soruluyor. zaten türkiye'den kopmanız mümkün değil, çünkü her gün haberlerde erdoğan var. trump'la birlikte almanya'nın en büyük neşe kaynağı. (evet abd ve türkiye'yi kıskanıyoruz burada.)

4. avrupa diye olmasına ihtimal vermediğiniz bazı şeyler var

ama maalesef oluyor. mesela almanya'da tavuk yetiştiriciliği ile ilgili yanılmıyorsam 2007'de çıkmış bir yasa var. tavukların antibiyotik yemle beslenmesini, kafeslere kapatılıp hareketsiz ve ışıkla kandırılarak yumurtlatılmasını falan engelliyor. ne güzel değil mi? tavuk ve yumurta sağlıklıdır. maalesef değil. ab içinde her ülkede aynı kurallar geçerli değil. birçok endüstriyel et dağıtıcısı etleri polonya vb. ülkelerden alıp ucuza getiriyor. yumurtaları hollanda'dan alıp, almanya'da paketleyip paketin üstüne deutschland etiketi vuruyorlar. ndr televizyonu yaptığı denetimde paketlerin içindeki yumurtaların üstüne nl (hollanda) kodu varken paketin üstüne almanca yazıldığını göstermişti. bu çiftlikleri ziyaret ettiklerinde ise organik adı altında üretim yapan çiftliklerde bile tavukların kafeslere tıkıldığı görülmüştü.

yine yapılan bir et denetiminde burada döner kebap adıyla satılan kıyma dönerin içinde yüksek oranda fosfat olduğu, bunların üretildiği et fabrikalarında, doğu avrupa'dan getirilen işçilerin yasaya aykırı olarak günde 13-14 saat çalıştırıldığı ortaya çıkmıştı. böyle korkunç bir sömürünün üstelik sendikalı işçilerin olduğu yerde yapılabiliyor olması almanya ve avrupa hakkındaki olumlu önyargılarınızı kırabiliyor.

ha bir de türkiye'de yaşayanlara kötü haber. almanya'da hemen her hafta bir yiyecek insan sağlığına tehlike oluşturabileceği nedeniyle marketlerden geri çağırılıyor ve duyurusu yapılıyor. insanlar aldıysa geri getirsin diye. şimdi almanya'da bu kadar kontrol altında bu kadar çok hatalı üretim oluyorsa türkiyede kim bilir ne hatalı üretimler yedik şimdiye kadar...

5. ceza sistemi acımasız

ben bunu destekliyorum baştan söyleyeyim. ama türkiye'ye alışmış birçok insana ceza yemek ağır geliyor. ya ben farkında olmadan trafikte kural ihlali yaptım, ilk ihlalim, tren biletini aceleyle almayı unutmuşum zaten bir durak sonra aktarma yaparken alacaktım vs. işlemiyor. ya da mesela burada araba yarışı yapan iki bosnalı gençten biri yaşlı bir kadının arabasına çarpıp ölümüne sebep oldu. ikisi de cinayetten müebbet yedi. vergi konusunda uyanıklık yapıp, önce bununla övünüp sonra ceza kesilince ağlayan insanlar da çok. hiç acımıyorlar. özellikle maddi cezalarda.

6. gelelim en sübjektif ama maalesef türkler arasında çok büyük hayal kırıklığı yaratan maddeye

sonradan gelen değil, alamancı türkler arasında da bu konuda mutsuz olan çok kişi var.

burada arabanızın, marka kıyafetinizin, son model iphone'unuzun hiçbir hükmü yok. yani var da sizin maaşlı çalışan olarak alabildiklerinizin bir hükmü yok. yoksa ferrari'niz vardır, işte fransız butiklerinden giyinirsiniz, gösterişin önemli olduğu ortamlarda takılırsınız basarsınız yine havanızı. ama bmw 3.20 ile, adidas ayakkabı ile statü sahibi olamazsınız. çünkü hemen hemen isteyen herkes bunları alabiliyor burada. almayan adam bunlar yerine başka şeyi tercih etttiği için almıyor. adam diyor ki bmw alıp şu kadar fazla yakıt yakıp, şu kadar fazla vergi vereceğime polo alırım, arttırdığım senede 2 bin euroyu diğer hobilerime harcarım.

türkiye'de kazandığı beyaz yakalı maaşıyla gittiği avm, gece kulübü, aldığı telefon, volkswagen golf arabası vs. ile statü sahibi olan insanlar, burada çok daha fazlasına sahip olabilmesine rağmen, başkaları da bunlara sahip olabildiği için, statü sahibi olamadığı için üzülüyor.

7. yine subjektif: bizim mantığımıza uymayan şeylerin mantıksız olmaması

doğal olarak bizden farklı birçok şey var. ve bazı insanlar kendi doğru bildiklerinin burada geçerli olmadığını görünce bundan dolayı hayal kırıklığına uğruyor.

şimdi hemen aklıma gelen örnek olarak burada sıcak kira denilen bir sistem var. doğalgaz ve su da kiranın içindedir ve yıllık masraf 12 aya bölünür. yaz ayında ben niye 60 euro doğalgaz parası ödüyorum diye isyan eden var. kışın 200 euro ödememek için ödüyorsun çünkü.

8. belki de en yakıcısı...

almanya hem gelişmiş batılı bir ülke hem de sosyal sistemi ile öne çıkıyor. ama gelin görün ki almanya'da sokaklarda yaşayan bir sürü insan var. yine emekli maaşı yeterli gelmediği için yardıma muhtaç olan yaşlılar, sosyal yardımı kesilmesin diye kaçak çalışmak zorunda kalan işçiler (özellikle kadınlar) var. düşünün frankfurt. avrupa'nın finans merkezi. gökdelenler, havaalanı, fuar merkezi, binbir milletten insanlar, iş adamları, lüks arabalar vs. ama sokağa çıkıyorsunuz battaniyesine sarılmış sokakta yatan adam. hijyenik nedenlerden çoğu zaman banklarda oturmalarına bile müdahale ediliyor. bunların kalmaları için yapılmış devlet ve kilise misafirhaneleri var. ama gelin görün ki kapasite sorunu var. sabah erkenden gidip kayıt yaptırmazsanız dışarıda kalıyorsunuz, her sabah içeridekileri dışarı çıkarıp 1-2 saat sonra tekrar gelmeleri isteniliyor vs.

9. sosyal ilişkiler

insanlar zaten bir yaştan sonra zor arkadaş edinir. almanlar bu konuda da muhafazakar bir topluluk. yani daha zor arkadaş edinir. edineceği arkadaşı da bir hobi, bir yardım aktivitesi, siyasi grup, taraftar grubu vs. içinde edinir. yani bjorncuğum gel seninle boş boş laflayalım modeli çok tutan bir model değil. böyle beklentileriniz olursa yalnız kalıp sıkılabilirsiniz. mutlaka böyle takılma imkanları da çıkar ama adamın onu yıllardır yaptığı kankası var zaten. genelde aileleri ile vakit geçiriyorlar ve bir hobileri oluyor. sana sürekli vakit ayırması zor. tabi yine iyi sosyalleşirseniz grill partisi vs. davetler alıp sosyalleşebilirsiniz.

özet olarak

almanya birçok artısının yanında kendi iç sorumları olan ve birçok yönüyle türkiye'den farklı olan bir ülke. size iyi gelecek, hoşunuza gidecek farklılıklar gibi hiç hoşunuza gitmeyecek olanlar da var. sistemine sosyal demokrasi mi burjuva sosyalizmi mi dersiniz ne derseniz deyin sonuçta kapitalist bir ülke ve kapitalizme ait sorunları görüyorsunuz.

buraya huzurlu bir hayat arayan normal bir çalışan olarak gelip, koşullarını kabul edip uyum sağlayabilirseniz mutlu olursunuz. ama buraya hırslarınızla gelip malınız mülkünüzle statü şov yapmak isterseniz mutsuz olmanız muhtemel. küçük bir olasılıkla köşeyi dönüp, kendi çevrenizi yaratıp yine mutlu olabilirsiniz. benim için bu sorunlar can sıkan ama keyifli bir hayat sürmemi engelleyen sorunlar değil. beni rahatsız edenlerin çözümü için uğraşabiliyorum. bu da bana şimdilik yetiyor.