6 Yıldır Orada İkamet Eden Birinden: Hollanda'daki Günlük Yaşama Dair Nadir Bilgiler
yaklaşık 6 yıl hollanda’da ikamet eden biri olarak birkaç kelam edeyim
- hollandalılar ciddi manada gizli ırkçıdır, ancak almanlardan ölesiye nefret ettikleri için ırkçılığı açıktan değil gizli yapmaktadırlar. zira açıktan ırkçılık yaparlarsa nefret ettikleri almanlardan farkları kalmıyor ve bu durumu kabul edemiyorlar.
- hollanda giyim kuşam konusunda pahalıdır lafına çok katılamıyorum. amsterdam evet pahalıdır, ancak ucuza gayet kaliteli giyecek bulabileceğiniz lokal mağazalar vardır. özellikle indirim zamanları çok çok ucuza ayakkabı ve giysi alabilirsiniz. ha tabi moda anlayışları resmen facia, hollanda’dan sonra önce belçika’ya, ardından fransa’ya yerleştim, özellikle fransa ile kıyaslarsanız hollanda tam bir zevksizler ülkesidir moda açısından.
- hizmet alımı çok pahalıdır, bakın pahalı değil çok pahalı, tabi işinizi legal yaptırmak isterseniz. her zaman kaçak göçmenler sayesinde illegal ve daha ucuz, haliyle daha güvensiz ve kalitesiz, işçilik seçenekleri mevcuttur.
- kira konusuna girmiyorum bile, devletten huurtoeslag almazsanız ayvayı yediniz, onu alabilmek için ise gelirinizin baya bir düşük olması ayrıca evinizin o geri ödemeye uygun olması gerekiyor.
- sağlık sigortası keza başka bir sorun, özel sigortalar aracalığı ile yapılıyor, geliriniz düşük ise tek çıkar yolunuz zorgtoeslag.
- yeme-içme marketten alışveriş ile yapılacaksa ucuz, hatta çok ucuz. hem kaliteli gıda bulabilirsiniz, hem ucuza bulabilirsiniz. özellikle balık eti konusunda muazzamlar. her pazara çıktığınızda 2-3 euro’ya çok leziz kibbeling yiyebilirsiniz.
- vergi kısmı sıkıntılı, çok yüksek vergiler var maaşlara uygulanan. ancak eğer hollanda dışından kalifiye bir eleman olarak hollanda’ya gelirseniz ve hollanda’da emekli olmayı düşünmezseniz 30 percent rulinge tabi olabilirsiniz. yani maaşınızın %30’u size vergilendirilmeden verilebilir. bu size hem nakit fazla para kazandırır, hem vergiye tabi tutulan maaşınız düşük olduğu için düşük vergi dilimine girmenize sebep olur, bu hollanda gibi temiz su vergisi dahi alan bir ülkede büyük bir nimettir. ancak bu %30 kuralı emekli maaşınızı etkiler; vergilenen maaş %30 düştüğü için otomatikman hak ettiğiniz emekli maaşı %30 düşer. bu kural ben hollanda’da iken 10 yıl boyunca geçerli idi, 10 yıl sonunda artık kısmen dutch sayılıyorsunuz, kural düşüyor.
- öğle yemeği kültürü yok, en iyi ihtimal ile döner veya çin yemeği yersiniz öğlenleri.
- servis kültürü yok ama gerekte yok, eviniz kaç km uzakta ise maaşınıza ona göre bir yol yardımı yansıtılıyor.
- genelde size ödenen maaştan her ay yaklaşık %8’lik kesinti yaparak bunu size yılda iki kere (mayıs ve aralık) çift maaş olarak ödüyorlar. bu güzel bir şey çünkü maaşlar yüksek olduğu için bu kesinti sizi etkilemiyor ancak yılda iki kere çift maaş alınca tatile gitmek ekonomik olarak sorun olmuyor. dilerseniz bu parayı yıl içine yayarak da alabilirsiniz.
- senede hafta sonu hariç 40 gün izin hakkınız var ve inanın bu çok yüksek bir sayı. hele türkiye gibi sürekli çalışan bir ülkeden geçiş yaptıysanız. bu 40 gün iznin 5 gününü devlete satabiliyorsunuz ve karşılığında yarım maaştan biraz az bir ücret alabiliyorsunuz.
- aile hekimliği facia, acil sağlık sistemleri facia, ancak kanser gibi hastalıklara bakımları iyi. ayrıca çocuk sağlık sistemleri fena değil.
- amsterdam’ın hollanda ile alakası yok, amsterdam hollanda’nın makyaj yapılmış yüzü. benim hollanda’da en sevdiğim şehirler; utrecht, nijmegen, zwolle ve groningen olmuştu. breda ve arnhem fena değildi. rotterdam, den haag ve eindhoven’ı çok sevememiştim.
- türklere temkinli yaklaşmakta fayda var, geneli iyi ama yediğim en sağlam kazıkları da türklerden yedim.
- güneş fazla yok, yağmur çokça var, bunlar zaten bilinen şeyler.
- bir keresinde hollandalı bir arkadaşım ben türkleri seviyorum demişti, neden diye sorunca faslılardan daha iyi olduğunuz için diye cevap vermişti :/
- herkes bir noktaya kadar ingilizce konuşuyor, bu önemli zira flemenkçe benim hayatımda gördüğüm en absürt ve kural dışı dil. biraz almanca biraz ingilizce karışmış kuralsız bir germen aksanı ortaya çıkmış.
- akademik bir ortamda iseniz ırkçılık fazla gözünüze batmıyor, ancak uzun süreli ikamet ediyorsanız kesinlikle ırkçılığa maruz kalıyorsunuz. mesela ben bir iki kere restoranda ve markette başkalarına ırkçılık yapıldığına denk geldim. hatta birinde karadenizli bir türk çok sinirlenmişti, onu dışarı çıkarmak zorunda kaldım. ben ise bir kere öğrencilerim tarafından ırkçılığa maruz kaldım, o öğrenciyi de diğer öğrenciler kınamıştı ben fazla umursamamıştım. ancak bu konuları kafaya takan biri iseniz belirteyim, 5 yıl ve üzeri bir süre hollanda’da kalırsanız kesinlikle bir şekilde türk kimliğiniz ile alay edilir, aklınızda olsun. umursamak yada umursamamak sizin elinizde.
- albert heijn, hoogvliet, lidl, aldi, c1000 gibi marketler her türlü ihtiyacınızı karşılar.
- hollanda’da iş yerinde yüksek pozisyonlarda çalışanlar incelenirse iki şey fark edilir; 1) hollandalı olmayan çalışan sayısı azalır. 2) kadın çalışan sayısı azalır. hollandalı kadınlar özgür ve özgüvenli kadınlar, ancak, yüksek mevkilerdeki pozisyonlarda bir erkek hegemonyası hakim.
- perde kültürü yok ülkede, her an çok garip manzaralar ile karşılaşabilirsiniz evlerde.
- bisiklet olmazsa olmaz.
- ülke içi ulaşım trenler ile çok rahat. biraz pahalı ama bu hema tarzı mağazalarda satılan ucuz günlük biletler ile uzak seyahatler için kompanse edilebiliyor.
- hema demişken bahsedeyim, şu an hollanda’ya dair özlediğim belki tek detay hemadır. fransa’da da var ama hollanda’daki kadar iyi değil.
- çalışma ortamı açısından avrupa’nın en iyi ülkesi hollanda'dır. kendi branşım açısından konuşursam, bir ülke düşünün ve o ülkedeki tüm üniversiteler dünyanın en iyi 200 üniversitesi arasında olsun ve büyük çoğunluğu ilk 100’de olsun; leiden, utrecht, delft, eindhoven, wageningen, groningen, twente ve amsterdam şehirlerinde bulunan üniversiteler ilk aklıma gelenler.
kısaca hollanda benim gözümden böyle, gidecek herkese mutluluklar dilerim zira ben hayatımın en mutlu anlarının bir çoğunu hollanda’da yaşadım.