50 Senedir Amerikan Siyasetinde Nüfuza Sahip Olan Ulusal Tüfek Derneği: NRA
bir dönem (yaklaşık 2 yıl önce) bu dernek içinde çok çafçaflı olaylar yaşanmıştı. durum şöyleydi; derneğin uzun süredir ceo'luğunu yapa wayne lapierre, dernek başkanı oliver north ile kavgaya tutuşmuştu. lapierre o dönemlerde north'un finansal usulsüzlük konusunda kendisine şantaj yaptığını söylemişti. endişelenmekte haklıydı çünkü north'un elindeki faturalar, lapierre'in çaylak bir sporcu gibi çuvalla para harcadığını ortaya koyuyordu. kılık kıyafete tek bir günde 40.000 dolar, avrupa'da araba ve şoför için 18.000 dolar ve bir üniversite öğrencisi stajyerin ev kirası için 13.800 dolar harcamış. evet evet doğru duydunuz, wayne lapierre neredeyse 70 yaşında bir adam, 20'li yaşlarındaki stajyer bir kız için ayda 5.000 dolar harcama göstermiş ve biliyorum ki hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz. evet, wayne lapierre, yüce gönüllü bir adam :'). bu iç çekişme, oliver north'un başkanlıktan istifasıyla sonuçlandı ancak derneğin sorunları yeni başlıyordu. new york başsavcılığı o dönem derneğin, kâr amacı gütmeme şartını çiğneyip çiğnemediğini soruşturdu. bu soruşturma sizin şunun cevabını aramanıza neden olabilir, 'tüfek derneği kâr amacı gütmüyor muymuş? guantanamo'nun bir insan hakları örgütü tarafından kurulmuş olması gibi. yani bir gardiyan gelip diyor ki, 'bu raktal besleme borusu, jimmy carter'ın eski bahçe hortumundan yapıldı. saygı duyacaksınız!' tüm bu karışıklık biriktikçe birikti, derneğin yapılan kongresinde patlak verdi. herkes dernekteki keşmekeşi konuşurken başka bir şey daha yaşanıyordu. o dönem trump, obama'nın 2013'te imzaladığı bir bm yönergesi olan silah ticareti anlaşması'ndan çıkardı. anlaşmanın amacı, savaş suçları ve insan hakkı ihlallerinde silah kullanımını önlemekti. dernek bu anlaşmadan nefret ediyordu çünkü abd içerisinde bireysel silahlanmayı kısıtlayacağını düşünüyordu. zaten birleşmiş milletler ne yapsa aynı şeyi düşünüyorlar. o dönem çektikleri aşırı ağlak videolardan da bu gayet iyi anlaşılıyor. dernek, bm'de resmî olarak danışman statüsünde ki bu da çok tuhaf. bu derneğin bm'de ne gibi bir faydası olabilir? tüfek derneği, bu anlaşmaya yıllardır karşı çıkıyordu. ve, bu istekler dillendirildikten bir süre sonra trump derneğin istediğini yaptı. trump'ın bu anlaşmadan çekilmesi dernek için uluslararası çapta büyük bir zaferdi.
tüfek derneği denince akla amerikan silahlanma hakları, ikinci madde, kovboy cosplayleri, silah gösterileri geliyor. başka ülkelerdeki insanların silah almasının kolaylaşması, bu ülkelerde satış yapmak isteyen abd'li silah üreticilerinin işine geliyor. tüm dünyada silahlanmayı destekliyor, silah kültürü ihraç ediyor ve silahlı şiddete katkı sağlıyorlar. hatta dernek, yabancı silahlanma yanlıları tarafından 'manevi baba' olarak anılıyor. tüfek derneğinin aynı zamanda yabancı silah şirketleriyle finansal bağları var. en büyük bağışçıları, derneğe en az birer milyon dolar veren beretta ve glock gibi uluslararası silah üreticileri. bu sayede özel bağışçılar kulübüne katılmış oluyorlar. adı da 'golden ring of freedom - altın özgürlük çemberi'. grubun getirilerinden biri de özel bir ceket. derneğin ülke dışındaki faatliyetlerinin bir diğer sebebi de herhangi bir yerdeki silahlanma kotrolünün, her yerdeki silahlanma haklarını çiğnediğini düşünmeleri. avustralya gibi. dernek, avustralya'nın katı silahlanma yasalarını defalarca gevşetmeyi denedi. buna, 1996'da yaşanan port arthur katliamı'ndan sonra çıkarılan yasalar da dâhil. avustralya'daki 'one nation' yani 'tek millet' grubu onlara ulaştı. one nation, sağcı ve milliyetçi bir parti ve pauline hanson adında bir kadın da kurucularından birisi. bu kadının söylemlerini biraz araştırırsanız nasıl bir parti olduğunu anlarsınız. 2 sene önce, bazı one nation üyeleri tüfek derneği ile görüşmek için amerika'ya gitti ancak aralarından biri aslında üye değildi. aralarına sızmış bir gazeteci vardı. bu casus gazeteci, amerika'ya giden one nation üyelerini gizlice kayıt altına almış. amerika ziyaretlerinde, tüfek derneği'nden çeşitli hitabet taktikleri aldılar. mesela, silahlı katliamlara cevap olarak ne diyecekleri hakkında. tüfek derneği'nin kıdemli basın sözcülerinden lars dalseide, one nation'a, avustralya'da bir silahlı katliam olması hâlinde silahlanma karşıtlarını trajediden faydalanmakla suçlamalarını, onlara çamur atmalarını tavsiye ediyor. video internete düştüğünde one nation çok sert tepkilerle karşılaştı ama çok sağlam bir cevapları vardı. kandırıldık değil arkadaşlar :) sızan videolar hakkında açıklama yapan james ashby, amerika'ya yeni vardıklarını, toplantı öncesinde biraz âlem yaptıklarını ve sızan videoların da içtikleri yerde çekilmiş olduğunu söyledi. ulan amerika'ya tüfek derneği ile görüşmeye mi geldiniz kokteyl yarışmasına mı belli değil.. neyse, özür dilediler, deneyimlediler, ders aldılar derken bir ay sonra yeni görüntüler sızdı. one nation'ın queensland senatosu adayı steve dixon'ın washington'daki köhne bir striptiz kulübünde kadınları ellediği, içkinin dibine vurduğu görüntüler sızdırıldı. bunlar özel değiiiill genel genel!. hiç kimse avustralya'nın silahlanma yasalarını hafifletemedi. bu yüzden de dernek, başka ülkelerin avustralya'ya dönmesini engelleme çabasında. kolay bir iş değil. özellikle de yeni zelanda'daki christchurch saldırısından sonra. yeni zelanda bu saldırının yasını tutarken tüfek derneği de harekete geçti. bir yeni zelanda milletvekiline doğrudan dernekten gelen bir mesaja göre, kendisini ikinci madde kapsamındaki silahlanma haklarını ellerinden almaya çalışmakla suçlamoşlar. sorun şu ki yeni zelanda'da ne böyle bir anayasa maddesi var ne de silahlanma hakkı! bunlar her ülkede bu hakkın olduğunu sanıyorlar. tüfek derneği, silahlı şiddetin yaygın olduğu brezilya'da önceleri daha etkili bir çalışma yürütmüştü. 2005'te brezilya'da silah sebepli yaklaşık 36.060 kişi ölmüştü ve bu sayı abd'den bile yüksekti. (abd'de o yıl 30,694) o yıl brezilya'da vatandaşlara silah ve mühimmat satışının yasaklanmasına dair referandum yapıldı. silahlanma yanlısı bir grup derneğe ulaştı ve dernekten bir lobici brezilya'ya gitti. brezilya'da silahlanma yanlısı gruplara para vermediklerini söylüyorlar ama derneğin mesajları ülkede yayımlanan reklamlarda çıktı.
tüfek derneği, diğer ülkelerdeki insanları silahlanma hakları olduğuna ikna etmeye çalışmayı sürdürüyor ama tıpkı yeni zelanda gibi, brezilya'da da böyle bir hak yok. bu hak tamamen silah lobisinin uydurması ancak reklamlarda başarılı olmuş gibiler. referandum öncesi yapılan anketlerde brezilyalıların %80'i silahlanmanın kısıtlanması taraftarı olmasına rağmen, seçim sonucu %64 hayır çıktı. silahlanma kontrolü sağlanmadı. ulusal tüfek derneği, brezilya'da, avustralya'da, yeni zelanda'da, tüm dünyada nüfuzlu ama sadece yabancı silah gruplarını yönlendirmiyorlar, abd'den hiç ayrılmadan yurt dışında silahların yayılmasını sağlıyorlar. derneğin 50 yıldır ana amacı, silah satın alımını, silah ruhsatı almayı ve silah kullanımını kolaylaştıran yasalar çıkarttırmaktı. muhtemelen duymuşsunuzdur, concealed carry, preemption laws, stand your ground yasaları ve son olarak george zimmerman travyon martin'i öldürdüğünde gündeme taşınmıştı.
şimdi birazcık konudan sapıp george zimmerman'ın geçen sürede neler yaptığını söylemek istiyorum çünkü yaptığı şeyler tam anlamıyla manyaklık. cinayetten aklandıktan sonra ressam olmuş. bir resmi 100 bin doların üzerinde satılmış. trayvon martin'i öldürmekte kullandığı silahı müzayedeyle satmaya çalışmış. silahı satamamış, tekrar satmaya çalışmış, yine satamamış ve üçüncüyü de denemiş başarmış. nasıl mı? bunun cevabını bende bilmiyorum. ilginç bir şekilde dmx'i boks müsabakasına davet etmiş. dmx ise çok sakin, çok kibar bir şekilde şöyle cevap vermiş bu davete 'ı am going to beat the living (expletive) out him... ı am breaking every rule in boxing to make sure ı (expletive) him right up. once ı am done with him, ı am going to whip my out and piss on him... right in his face.'türkçesi ise şöyle 'onun ağzını yüzünü si... iyice ağzına verebilmek için tüm boks kurallarını çiğneyeceğim. işim bittiğinde de penisimi çıkarıp o ... kafalının suratına işeyeceğim.'
tüfek derneği'nin desteklediği tüm silah yasaları, abd'de silahların yaygınlaşmasını teşvik ediyor. bu silahlar aynı zamana güneye inip meksika'ya da gidiyor. meksika'da yamulmuyorsam 2017 yılında 30.000 cinayet işlendi ve meksika'da yalnızca tek bir silah mağazası var. 2009 ile 2014 yılları arasında meksika'da el konan ve izi sürülebilen silahların yüzde 70'i abd'den gelmiş. bu istatistiğe ulaşabilmek bile başarı çünkü dernek, genel geçmiş taramalarını ve silahlı suç takibini bitirmek için lobi faaliyetleri yapıyor. denklem gayet basit, amerika asla silahların izini sürmez. dahası, trump hükûmeti'nin döneminde 'the arms transfer initiative' yani silah transferi girişimi teklifi, abd'li şirketlerin silah ihracatını kolaylaştırıp yasama organlarının silah satış verilerine ulaşmasını zorlaştırmayı amaçlıyordu. yani planan aslında şu, hem silahların nereye gittiğine dair daha az bilgi olacak hem de kime gittiğini her zaman bilinemeyecek. çünkü başkası adına alım yasalarını da gevşek tutma çabasındalar. yani yasal olarak silah alamazken başkasına aldırma işini düzenleyen yasaları. yaşımız tutmuyorken mahalledeki abilere market önünde parayı verip sigara ya da alkol aldırmaya çalıştığımız dönemdeki kafalarımıza sahipler. bu yöntem, suçluların ana silah edinme yollarından biri. tüfek derneği de uzun yıllardır bunu savunuyor işte. bununla da kalmıyor, orta amerika'da ele geçirilen inanılmaz miktarda silahın izi birleşik devletler'e sürülebiliyor. guatemala'daki silahların %29'u, honduras'takilerin %46'sı ve el salvador'dakilerine %49'u vs.. yani izi sürülebilir silah sayısının yarısını amerika sağlıyor. orta amerika'daki silahlı şiddet de mülteci krizini körüklüyor. tüfek derneği, 50 senedir amerikan siyaseti üzerinde aşırı nüfuza sahip.