21. Yüzyıl Ekonomisini Derinden Etkileyen Post-Fordizm Tam Olarak Nedir?
Fordizm: Henry Ford'un öncülüğünü yaptığı, üretim bandının uygulamaya konmasını içeren üretim sistemi.
Post-fordizm: Fordizm sonrası, 20. yüzyılın sonlarından bu yana çoğu sanayileşmiş ülkede ekonomik üretim, tüketim ve buna bağlı sosyo-ekonomik olayların baskın sistemidir.
post fordizm, aynı zamanda gelişen teknoloji ile şahlanan kapitalizmin, her geçen gün artan ürün çeşitliliği karşısında geliştirdiği bir üretim yöntemidir.
aynı üretim bandını kullanarak farklı ürünler üretebilmeye olanak sağlayarak esnek üretim modelleri doğurur. bu durumda elektronik ürünler üzerine uzmanlaşmış, hatta sadece televizyon üreten bir fabrika, televizyona olan taleplerin azalma eğilimini önceden fark ederek hemen yeni bir ürüne yönelir. aynı üretim bandının farklı işlemesiyle artık cep telefonu üretmeye koyulur. böylelikle milyonlarca dolar sermaye yatırılmış makineler boşta durmaz, satılacak, pazarlanacak yeni yeni ürünler ortaya çıkararak, tüketime dayalı dünya ekonomisine katkılarını hiç eksik etmezler.
1970'li yıllarda opec’in petrol fiyatlarını arttırma kararı batının gelişmiş sanayiye sahip ülkelerinde bir kriz yaratmıştı
kapitalizmin bu dönemdeki krizi yeni bir üretim modeline geçişi de tetiklemiş oldu. böylece fordizmin katı ilkelerinden uzaklaşmaya ve post-fordizm olarak adlandırılan üretim sistemine geçiş başlamıştı.
fordizm sonrası üretim sistemlerindeki değişikliği tanımlar postfordizm. ancak üretim sisteminin bu yavaş yavaş yayılan yeni özellikleri değişen dünyayı, değerleri, yaşam biçimlerini de yeniden tanımlayacaktır.
postfordist dönemin toplumsal değişimi, bauman'ın tabirini kullanırsak modernitenin katı aşamadan akışkan döneme geçişi sürecidir. post-fordizm ile post modernizmin özellikleri birbirine benzer. dayanıklı nesnelerin yerini gelip geçici, hızla tüketilen nesneler almıştır. dayanıklılık artık çekici olmaktan çıkmıştır, "hantallık ve büyüklük artık birer külfettir". hareket halinde olma, hafiflik, hız, kısa vade, belirsizlikler, güvencesizlik, kırılganlık ön plandadır (bauman). baudrillard’ın dediği gibi "geçmiş uygarlıkların tümünde dayanıklı nesneler, araçlar veya binalar kuşaklarca insandan daha uzun yaşamışken, bugün onların doğmasını, gelişmesini ve ölmesini izleyen bizleriz". planlı eskime politikası bu dönemde uygulanmaya başlanmıştır. çünkü artık dayanıklı ev aletlerinin dayanıklı olmaması gerekmektedir.
mark elam'a göre postfordizm 3 perspektiften incelenebilir
1. neo-schumpeterci, 2. neo-smithçi, 3. neo-marxist (regulasyon okulu)
neo-schumpetercilere göre postfordizm kondratiev dalgalarının gösterdiği yeni bir yaratıcı yıkımdır. yani yeni tüketim ürünlerinin üretildiği, yeni üretim ve dağıtım methodlarının oluştuğu dönemdir. bu bakış açısına göre postfordizm bir teknolojik devrimdir.
(1) daha verimli üretimin sağlandığı,
(2) görece maliyetin (relative cost) düşürüldüğü,
(3) neredeyse sınırsız arza imkan tanıyan,
(4) emek girdisini ise esnekleştiren yeni bir üretim teknolojisine verilen isimdir.
bugün 5. kondratiev dalgasında yaşıyorsak, bu "enformasyon teknolojileri" tarafından yönlendirilen bir çağdır. ve bilginin akışkanlığı ve bu akışkanlığın teknolojiye kattığı artı-değer neo-schumpeterci post-fordizm bakış açısını özetler. toyota paradigması bu teknolojik devrimi en iyi özetleyen örnektir belki de.
neo-smithçi perspektife göre, postfordizm aşırı iş bölümünün oluşturduğu kitle üretiminin bittiği; ve david harvey'in tanımına göre yerini esnek özelleşmenin (flexible speacialization) aldığı yeni bir üretim şeklidir. ama yeni olmasıın sebebi teknolojik devriminden ziyade ortaya çıkardıkları daha insani ve işçiyi özgürleştiren üretim sistemidir. piore ve sable'nin daha çok savundukları bu perspektif daha çok modern dünyanın oluşturduğu ikili bölünmeye (dual divide) vurgu yapar. smith'in teknolojiyi üretimde dışsal görmesi ve üretimi artıran asıl faktörün iş bölümü olduğunu savunmasından esinlenerek neo-smithçilerdir.
neo-marxist perspektife göre ise post-fordizm kapitalizmin yeniden üretilmesi sonunda ortaya çıkar (reproduction of capitalism). gramsciye atfederek bu üretim sisteminin oluşturduğu hegemonya üzerinde durur.
üretim şekillerini neo-marxistler genelde iki şekilde incelerler:
1. birikim rejimi (regime of acculmulation)
2. denetim rejimi (modes of regulation).
post-fordizm bu bağlamda esnek bir üretim şekli ile hegemonik bir denetim şeklinin kesişimide durur. taylorizmde olduğu gibi insanı hayvansallaştırmasa da, neo-smithçilerin söylediği gibi yeniden zanaati getiren, emeğe değerini veren bir üretim sistemi de oluşturmamaktadır. fordizm'deki işçi-sendika ilişkisi bitmiş, işçinin depolitize olması süresi başlamıştır. toyota paradigması genelleştirilemez ve emekçinin özgürleştiğini kanıtlamaz. işçiyi yeniden köleleştiren bir üretim sistemidir. kapitalizmin sendikaların yükünden ve devlet denetiminden kurtulmasını sağlamıştır.