2014 Model Nissan Micra ile 750 Km Yapan Birinden Aracın Artıları ve Eksileri
nissan micra... 2014 model, 2015 şubat trafiğe çıkışlı bir tanesini bir aydan az fazla bir süredir kullanıp, 750 km kadar yol yapmış olduğum araç. tam olarak 1.2 match (3 donanım paketinden ortanca olanı) cvt şanzımanlı. biraz kullanıcı geri bildirimi vereyim, birilerinin işine yarar belki.
önce artılarından başlayalım
iç mekanı arabanın en önemli artılarından. iç mekanındaki krom kapı kolları inanılmaz şık, arabaya binen herkes hayran oldu. iç mekanda kullanılan plastik kalitesi genel olarak düşük, ama bu düşüklüğü görsel tasarım marifetiyle çok güzel kamufle etmişler. arabaya kim bindiyse "içi ne kadar güzelmiş" dedi. genel olarak açık renk döşemeler kullanılmış. aracın boyutları b segmenti standardına göre küçük (örn. boyu 3825 mm, bu segmentte pek çok araç 4000 - 4050 mm arası artık), ama bu iç mekana bir daralma olarak yansımamış. gerek baş gerekse diz mesafesi olarak gayet yeterli. ayrıca, henüz yeni olduğundan mıdır bilmem, araçta pek trim sesi de yok.
küçük boyutları, şehir içinde ciddi bir avantaj. arabayla en daracık yerlerden manevra yapabiliyor, her bulduğunuz deliğe pattadanak dalabiliyorsunuz. araba yerden yüksek, ve bu sürüş pozisyonuna da yansımış. ben diğer hemcinslerimin aksine genelde koltuğu yüksek konumda tutmayı severim, bu araçta bunu yapınca, crossover kullanır gibi yüksekte kalıyorsunuz ve uygun görüş açıları ile büyük aynaların da etkisiyle etrafa son derece hakim olabiliyorsunuz, oradan oraya dalma konusunda size büyük kolaylık sağlıyor. ancak, oturduğunuzda aracın içine gömülmek istiyorsanız, micra size göre değil.
uygun bir fiyata zengin bir donanım sunması en büyük artılarından. aracı 43500 tl'ye aldım, bu fiyatın içine standartta olmayan arka park sensörü ilavesi oldu. artı, boya koruma, kaput filmi, iç mekan koruma da var. aracın standart donanımında abs, ebd, bas, çekiş kontrol sistemi, esp, lastik basınç uyarı sistemi, ön - yan - perde havayastıkları, ön sis farları, otomatik klima, yağmur sensörü, otomatik yanan farlar, bluetooth telefon bağlantısı, usb ve aux girişi, hız sabitleyici ve sınırlayıcı, primitif de olsa bir yol bilgisayarı, yükseklik ayarlı sürücü koltuğu, çok geride kaldığı için bir boka yaramayan bir ön kol dayama, alüminyum alaşım jantlar var. bu fiyata bu kadar zengin bir donanım listesine sahip bir otomatik vitesli arabayı, değil b segmentinde, a segmentinde bile bulamazsınız. bu konuda ona ancak her bir boku olup ne hikmetse hız sabitleyicisi unutulmuş olan mitsubishi spacestar rakip olabilir.
motor gürültüsü iyi yalıtılmış. ayrıca, cvt şanzıman aracı devamlı olarak düşük devirlerde tuttuğu için (birazdan anlatacağım), sakin kullanımda neredeyse hiç motor sesi duymuyorsunuz. ancak, aynı şeyi yol ve rüzgar sesi için söyleyemem (eksiler kısmına bakınız).
arka koltuğu iki modlu bir yatırma sistemine sahip. ikinci modda, bagaj ile tamamen düz bir zemin oluşturuyor ve büyük yükleri taşımanızı sağlayabiliyor.
cvt şanzıman, pek çok artıyı ve eksiyi bünyesinde barındırıyor. şu an artılarını yazıyorum, eksilerine birazdan değineceğim. bir kere, frenden ayağınızı çektiğinizde yürüyor. bu sayede, çok dik olmayan yokuşlar haricinde, hill holder'in yokluğunu hissettirmiyor. cvt hızlanma hissi vermez diye kim söylemişse siktirsin gitsin afedersiniz. tam gaz hızlanmalarda motor devri 6000'e dayandığı ve bu durumda motor çok bağırdığı için biraz his eksiği olmuyor değil ama, gündelik kullanımda, özellikle devri 3000 - 4000 arasına getiren hızlanmalarda müthiş bir hızlanma hissi var. böyle resmen bir yer uçağı, ölüm makinesi hissi. acaip keyifli. tabii ki, bu aslında yalnızca histen ibaret. objektif ölçütlere baktığında, bir yere gittiğin yok. 1.2 litre, 80 beygir, atmosferik, 80 beygir ama sürtünme kayıpları yüksek bir şanzıman yüzünden daha da törpülenmiş güce sahip bir motorla ne performansı. ama, özellikle, 3000 devir civarı hızlanma hissi mükemmel. durup dururken gazlıyorum sırf bu hissi yaşamak için. şanzımanın devamlı olarak düşük devirlerde (1000 - 1500 arası) tutması sayesinde, şehir içi kullanımda ekstra bir rahatlık var. araç hiç bağırmadan, yüksek devrin getirdiği sürtünmeyi yaşayıp kastırmadan, öyle rahat akıp gidiyor ki, bir turbo dizel hissiyatı yaşıyorsunuz resmen. hız sabitleyicisi çok başarılı, yolun eğim değişimlerine inanılmaz serilikte tepki veriyor ve motor devrini değiştirerek hızı korumanızı sağlıyor. lakin, dik inişlerde hızı koruyabilmek için devri yükseltip motor freni uygulamasını beklerdim, onu yapmıyor. motor devri 1500'de kalıyor, hız sabitleyici için ayarladığınız hız "hızı koruyamıyorum" anlamında yanıp sönüyor. genel olarak, şanzıman, gazdan ayağınızı çektiğinizde rölanti devrinde kalmıyor. devri 1500'e yükseltiyor ve yaptığınız freni azıcık bir motor freni ile destekliyor. sport modunu kullanarak bu desteği 2000 devir civarına çekebiliyorsunuz.
şimdi de aracın eksilerine gelelim
şanzımanla ilgili eksiler, bol dur kalklı ve/veya akış hızı <= 25 km/sa olan trafikte seyir esnasında ortaya çıkıyor. kalkışlarda, dediğim hıza ulaşana kadar, bir tork konvertörlüden daha fazla "debriyaj kaçırma" hissi var. kavrama bu hıza kadar genelde 2000 devir bandında gerçekleşiyor ve sonrasında bitiyor, devir 1000 - 1500 aralığına düşüyor. bu hız aralığında, motorun boşa devir çevirip benzin yaktığını hissediyor ve bayağı bir sinir oluyorsunuz. artı, bu sözünü ettiğim bol dur kalklı - düşük hızlı trafikte araç oldukça silkelemeli olarak hareket ediyor, bir tork konvertörlünün konforu bu koşullarda kesinlikle yok. motor - şanzıman ikilisinin ilk gaz tepkisi de zayıf, genelde gaz pedalından gelen emir 1 saniye kadar bir gecikme ile yerine getiriliyor. bu beni trafikte zaman zaman zor durumda bıraktı. kısa süreli boşluklara yerleşebilmek için ani firlamalar yapacaksanız, bu durumu göz önüne almanız gerekiyor. edit: aslında bu arabadaki şanzımanın kavrama ünitesi tork konvertörü imiş. ama yine de yukarıda dediklerim geçerli.
yine şanzımanın motoru düşük devirlerde tutma takıntısı, bazen can sıkıyor. arabayı biraz devirli kullanabilmek için bile, en az 3/4 gaza basmanız gerekiyor. sport tuşu var, ama çok da ahım şahım bir değişiklik meydana getirdiğini söyleyemem. araç bir şehir otomobili için fazlasıyla yeterli derecede yürüyebiliyor, ancak bu marifetini gösterebilmesi için neredeyse yazılı emir vermeniz lazım.
süspansiyon, bildiğiniz kötü. yolda ne var ne yoksa, hiç filtreleme gereği duymadan olduğu gibi içeri alıyor. yoldaki en ufak pürüzü bile omuriliğinize hissettirmekle yetinmiyor, kulağınıza da hissettirmek için her türlü gümbürtüyü çıkartıyor.
yol ve rüzgar sesi yalıtımı zayıf. özellikle 120 km/sa sonrasında, arabada müzik dinlemeyi falan şimdiden unutabilirsiniz. hatta arabada 2-3 kişi gidiyorsanız, birbirinizi duymanız bile epey zor olacaktır. yol sesi yalıtımı öyle zayıf ki, örneğin, ıslak zeminde ilerlerken, arka lastiklerin dişlerinin arasından tahliye olan suyun şırıl şırıl sesini hiç kulak kabartmadan çok net olarak sürücü koltuğundan duyabiliyorsunuz.
klima kumandaları karışık. kullanabilmek için gözünüzü yoldan ayırmanız gerekiyor.
araba yağmur altında kaldıktan sonra bagaj kapağını açarsanız, kapaktan üstünüze su damlıyor.
nissan, iki ayrı torpido gözü ile övünüyor ama, ikisini toplasan bir torpido gözü etmiyor. ikisi de son derece küçük ve kullanışsız. araçta genel olarak eşya gözü zenginliği yok. gözden çok 2 - 3 tane oyuk ile işinizi görmeye çalışıyorsunuz. kesinlikle yetersiz.
arka camlar elektrikli değil. ön camlardan ise yalnızca sürücü camı tek dokunuşlu, o da yalnızca açılmada, kapanmada yine tek dokunuş yok.
nissan, sustalı anahtar sistemini bu araçta kullanmamış. cebinizde taşıdığınız, bir japon samuray kılcı uzunluğundaki anahtar, pantolonunuzu da delebilir, götünüze de girebilir. şans artık.
hız göstergesi yaklaşık %6 kadar fazla gösteriyor. odometreyi ise henüz deneme fırsatım olmadı. (sonradan ekleme: odometre doğru.)
frenlerini özellikle bir artı ya da eksi statüsüne koyamıyorum. fren gücü olarak da, pedal dozlaması ve sertliği olarak da, ne öldürür ne güldürür diyebilirim. ancak, frenleriyle ilgili net bir eksi, sinir bozucu şekilde sesli çalışmaları. özellikle düşük hızlarda fren yaptığınız zaman araç bir "garrrr" efekti eşliğinde yavaşlıyor ve duruyor.
yakıt tüketimi
bu kullanım koşullarına göre çok değiştiği için, az ya da çok demek zor. ben koşullarımı ve elde ettiğim değeri söyleyeyim, siz karar verin az mı çok mu.
sabah 9 akşam 8 km'lik ev - iş - ev güzergahlarım var. 1 km'si üniversite kampüsü içi ve kasis dolu. geri kalan kısımlarda ise, 10'dan fazla trafik ışığının yanı sıra, birkaç yüz metrelik lokal trafik tıkanmaları hep var. benim bu koşullarda yapabildiğim ortalama hız 17 km/sa, ortalama tüketim ise 8 litre/100 km. araç yeni olduğu için, bu tüketim zamanla düşer diyolla, bilemedim artık.
yakıt tüketimi eklemesi
şimdi bu tork konvertörü işi, belirli noktalarda olayı sakata getiriyor ciddi ciddi. bu arabada, belli ki çok verimsiz bir tork konvertörü kullanmışlar. bu verimsizlik, tork konvertörünün kilitlendiği 30 - 40 km/sa arası hıza kadar sürüyor. tork konvertörünün kilitli olduğu hızlarda oynuyorsanız, arabanın motorunu zorlamadığınız sürece yakıt tüketimi çok düşük. burada cvt'nin avantajı devreye giriyor. motoru zorlamak zorunda olduğunuz durumlar haricinde, sakin sürüşte, sabit vites oranlarına bağlı olmadığı için, motoru en verimli devrinde tutabiliyor. bu da yakıt tüketimini düşürüyor. ama, tork konvertörünün kilitli olmadığı, düşük hızlarda oynuyorsanız, tüketim birdenbire roket gibi fırlıyor. size şöyle bir örnek vereyim: 10 kilometrelik bir ara sokak sürüşü yaptığınızı düşünün. gerçekçi değil bu tabii, ama mesela diyorum. ara sokak sürüşü dediğim şöyle: 50 metrede bir sokak kesişimi var, ve bu nedenle 50 metrede bir kesişimden gelen araçları kontrol etmek için neredeyse duracak kadar yavaşlamanız gerekiyor. aradaki 50 metrenin de 25. metresinde dağ gibi bir hız tümseği var, yine çok yavaşlamanız lazım. işte, bu koşullardaki 10 kilometrelik parkurun başında yol bilgisayarınızı sıfırlayın. sonuna geldiğinizde, yol bilgisayarında 16 - 17 litre/100 km'lik ortalamaları okumanız işten bile değildir. tamam kabul ediyorum, bu dediğim koşullarda her aracın yakıt tüketimi yükselir. ama, aynı aracın manuel viteslisini aynı parkura soksam, 10 litrenin üstünde ortalama göremeyeceğimi tahmin ediyorum.
benden şimdilik bu kadar.