20 Yıl Tecrübeli Birinden: Kamp Yapacaklara Altın Değerinde Tavsiyeler
2002 yılından beri hem teknik hem de keyfe keder kamp yapıyorum ve 20 yıldır kampçılık konusunda edindiğim en büyük aydınlanma şu oldu: her türlü kamp ekipmanı, sizin hayatta kalmanız için değil, konforunuzu artırmak içindir. aklınıza gelebilecek tüm kamp ekipmanlarının daha hiçbiri icat bile edilmemişken on binlerce yıl boyunca kamp yaparak yaşadık. bu yüzden kamp alışverişi yaparken, ne kadar konforlu olmak istediğinizi düşünerek alışveriş yapın. çok konforlu olmak istemek ayıp değil. ancak kampta çok konfor, yolculukta ve kurulumda düşük konfor anlamına gelir çünkü dünya kadar eşya taşımak zorunda kalırsınız. iyi düşünün.
sırt çantası alacaksanız, kişi başı 50 litreyi geçmemeye çalışın. mümkün olduğunca küçük sırt çantası alın. çünkü insanın garip bir psikolojisi var: çanta büyüdükçe o çantayı doldurma ihtiyacı hissediyor. “nasılsa yer var, belki lazım olur diye şunu da alayım” diyerek çantaya attığınız her şey size ekstra ağırlık, meşakkat, kamp alanında fazladan dağınıklık ve gerçekten lazım olan şeyleri çanta içinde bulma konusunda zorluk olarak geri dönecek. o yüzden 100 litrelik çanta alacağınıza 50 litrelik çantaya sığmaya çalışın. aslında ne kadar az ekipmana ihtiyacınız olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız.
mutlaka kişi başı 1 tane kafa feneriniz olsun
fenerlerinizin mümkünse hepsinde kırmızı ışık modu bulunsun. kuşlar hariç doğadaki canlıların neredeyse hiçbiri kırmızı rengi göremez. bu yüzden gece karanlığında fener yaktığınızda “noluyo orada!?” diye yanınıza gelmezler. böcekler de kırmızı rengi göremedikleri için başınıza üşüşmezler. kırmızı ışık, doğal hayatın %90’ı için aslında zifiri karanlıktır. insan olmanızın avantajını kırmızı ışık kullanarak yaşayın.
kışın veya çok yüksek rakımda soğuk bir yaylada kamp yapmayacaksınız bulabildiğiniz en makul fiyatlı uyku tulumu işinizi görür (en ucuzunu almayın). 2 kişiyseniz, birbiriyle birleşip 2 kişilik olan uyku tulumları var, çok tavsiye ederim. romantikliğinden değil, 2 kişi aynı tulumun içindeyken çok daha iyi ısınır.
şişme yatak yerine, bulabildiğiniz en kalın matı almanızı tavsiye derim. eğer uzun süreli kamp yapacaksanız ve büyük şehirlerden uzaktaysanız şişme olan hiçbir şeye güvenmeyin. o yatak patlarsa, delinirse, hava kaçırırsa kampınız o anda biter ve kös kös geri dönmek zorunda kalırsınız.
iyi bir bıçak ve bir balta mutlaka alın
baltanın kampçılık sitelerinde satılan alengirli şeylerden olmasına hiç gerek yok, bunların %99’u palavradır. herhangi bir nalburdan alın (balta değil, nacak istiyorum diyeceksiniz), zaten çok daha ucuz olacak. sırt çantanıza asabileceğiniz büyüklükte olsun, çok büyük veya çok küçük olmasın. odun veya dal kesmeseniz bile çekiç gibi kullanırsınız, çadırın kazıklarını daha kolay çakarsınız.
eğer bir camping’de değil de yaban doğada kamp yapıyorsanız hayatta kalmanızı garanti edecek şey üstün yön bulma kabiliyetleriniz veya bushcraft becerileriniz değil, cep telefonunuzdur. mutlaka yanınızda yedek, ikinci bir powerbank bulunduracaksınız ve acil durumlar haricinde asla kullanmayacaksınız. telefonunuz her zaman şarjı dolu, darbelere ve suya karşı koruma sağlayan kılıfında olacak. kamp yerine gittiğinizde şebeke çekiyor mu, gps’te sorun var mı diye daha çadırı kurmadan kontrol edeceksiniz. tanıdıklarınıza nereye kamp yapmaya gittiğinizi, ne zaman gittiğinizi ve ne zaman dönmeyi planladığınızı haber vereceksiniz. kampı kurduğunuzda tanıdıklarınıza lokasyonunuzu mesaj atacaksınız. sms ile gps koordinatlarını da atabilirsiniz, whatsapp’tan konum da paylaşabilirsiniz. telefonunuzu gereksiz yere kullanmayın, mesela oyun oynamayın. kampa gitmeden önce gereksiz uygulamaları silin veya kendi kendine çalışmayacakları şekilde ayarlardan kapatın. telefon pilinizi maksimum uzun ömürlü kullanmaya çalışın.
gerçekten hiçbir yerleşimin olmadığı dağ başında kamp yapıyorsanız, başka önlemler de almanız lazım
o bölgenin hangi köye veya mahalleye bağlı olduğunu bulun (google maps gösterir). o köyün muhtarına telefon edin (bir google araması ile 15 saniyede falan öğrenirsiniz numarayı) ve kamp niyetinizi belirtip bölge hakkında bilgilenin. temiz su kaynakları var mı, varsa neredeler? yaban hayat nasıl, yırtıcı hayvan (ayı, domuz, kurt) var mı? zehirli hayvan (mesela yılan) var mı? muhtar ve köylüler bunların hepsini bilir. ne zaman geleceğinizi ve ne zaman döneceğinizi belirtin.
o bölgeye bakan jandarma komutanlığını da öğrenin (muhtarlar bilir) ve onlara da niyetinizi haber verin. merak etmeyin rezil olmazsınız, %99 olasılıkla hem muhtar hem de jandarma sizinle ilgilenecek. bölgeye giderken muhtarını aradığınız köye uğrayın, kahvede oturup 1-2 çay için, taze ekmek alın ve muhtara uğrayıp bir selam verin. yanınızda küçük de bir hediye götürün. minik bir kutu çikolata olabilir. o muhtar sizi asla unutmayacak ve ola ki dönüş gönünüzde ortalıklarda görünmediniz, bütün köyü ayağa kaldıracaktır. önceden telefon etmek de dahil toplasanız 1 saatinizi almayacak tüm bu eylemler sizin tek başınıza yaban doğada bir sorun yaşarsanız hayatta kalma ihtimalinizi çok çok artıracaktır.