1990'ları Hatırlamayan veya Yaşı Elvermeyenler İçin: Oasis Nasıl Bir Gruptu?

15 yıl aradan sonra yeniden birleşeceğini duyuran İngiliz grup Oasis'in üzerindeki tozları bir alalım.
1990'ları Hatırlamayan veya Yaşı Elvermeyenler İçin: Oasis Nasıl Bir Gruptu?

çok mu önemli emin değilim ama yine de enteresan bir not: kurt cobain'in intiharıyla oasis'in ilk single'ının yayınlanması arasında geçen süre sadece üç gün. biri 8 nisan 1994, diğeri 11 nisan 1994. sonra ne oluyor? rock aleminin ibreleri bütün dünyada grunge'dan britpop'a dönüyor. grunge'ın temsili ölümü cobain'in tüfek sesi... britpop'un doğumuysa “supersonic” isimli oasis şarkısının ilk notaları... 90'lı yılların rock'unda çağ değiştiren olaylar işte bu üç günde cereyan ediyor.

manchester'li gallagher kardeşler, it herifler. sex, drugs and rock'n'roll üçlemesiyle soluk alıp verdiler. manchester city'yi tutuyorlar. zamanında işçi partisi'nin az solcu lideri tony blair onlara bayılıyordu. bono seviyordu, metallica'nın lars'ı onları yere göğe koyamıyordu. paul weller, elvis costello gibi her sözü kanun, güvenilir insanlar onlarda kendi gençliklerini görüyordu. peki onlar ne yapıyordu? sağa sola küfür ediyorlar, yok yere ağızlarını bozuyorlardı. gittikçe hayran sayıları çoğalıyordu. her geçen gün saflara katılanlar artıyordu. konser biletleri bir-iki saatte tükeniyordu. albümleri peynir ekmek gibi satıyordu.

rahmetli jeff buckley, albümünün kapağına neden şarkı sözlerini yazmadığı sorusuna şöyle cevap veriyordu: "günümüzde insanların çok temel bir kavramı yitirdiğini düşünüyorum. şiir, ancak kulakla işitildiği zaman kıymet kazanır. rimbaud, verlaine, kerouac, lorca, okundukları zaman değerlerinden çok şey kaybediyor. şiirin ses boyutunu yitirdik maalesef...” tavır! peki oasis neden yazmıyordu? çünkü şarkı sözleri pek bir anlam ifade etmiyordu. o yüzden yazmıyorlardı.


tavırsa bu da tavır. onlar melodici adamlardı. 60'ların, 70'lerin şarkı yapılarını bozuk para gibi harcıyorlardı. bozuk plak gibi çalıyorlardı. kötü şeyler mi çıkıyordu ortaya? tam tersi iyi şeyler çıkıyordu. zaten neticede her grup geleceğini geçmişte arıyor.

noel beste yapıyor, liam söylüyordu. besteleri fena değildi. çaldığı sürece akılda kalıcı. bir sürü başka şarkı aklınıza geliyor onları dinlerken. ama zaten bunu açık açık söylüyorlardı. “arakladık” diyorlardı. liam'ın yüzünde hiçbir ifade yoktur şarkı söylerken, boş boş bakar. ama zaten şarkı sözlerinin de bir anlamı yoktur. bunu da söylüyorlar. birbirleriyle de pek ilişki içinde değillerdi çalarken. ama zaten noel bir diktatör olduğunu saklamadı hiçbir zaman. noel "ben grubun beyniyim. liam çetenin sersemi. diğer üçü ise, diğer üçü işte” diyordu.

turne sırasında otelde kalırken ayrı katlarda kalırlarmış. yani rol yapmıyorlar. hakikaten ilişkisizler. oasis'le ilgili en güzel şey bu. oldukları gibiler. boş, anlamsız, uzak. çok çalıştılar ve başarılı oldular. felsefeleri de bu anlaşılan: çalış, senin de olur.

başkaldırıyla, daha iyi bir gelecekle ya da umutsuzluk ve nihilizmle hiçbir alakaları olmadı. peki bunun rock'la alakası neydi? bu da bir tür başkaldırı sayılabilir miydi? rock'un bütün geçmişine, başkaldırı geleneğine bir başkaldırı? belki de. ama vardığı nokta bir tür muhafazakarlık.

2009 yılında paris'te sahne arkasında çıkan bir kavganın ardından noel gruptan ayrıldı. liam, son yıllarda kardeşiyle barışıp oasis'i yeniden kurmak konusunda istekliydi ancak ağabeyi bu fikre hep soğuk davrandı. bu sabah oasis 15 yılın ardından yeniden bir araya geldi. noel ve liam asla çok iyi arkadaş olmayacaklar ama hayranları için oasis'i geri getirdiler.

klopp bıraktı, ilkay geri döndü, oasis yeniden bir araya geliyor. guardiola şimdiden şampiyonluk purosunu yakmıştır.